Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3680 E. 2023/730 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3680 Esas
KARAR NO: 2023/730
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/04/2019
NUMARASI: 2015/788 Esas, 2019/392 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/06/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, … Şişli Hastanesinin sahibi vc işleteni olduğunu, müvekkili hastanenin, hastalara ‘”…Hastanesi” çatısı altında medikal estetik konusunda hizmet sunmak amacı ile davalı şirket ile anlaştığını, bu kapsamda müvekkili hastanenin medikal estetik biriminin “…” adı altında davalının kendisine ait personel ile işletilmesine dair 01.07.2008 tarihli Hizmet Sözleşmesinin imzalandığını, devam eden süreçte davalının bu sözleşmeden doğan borçlarının yapılandırılması ve taksitlendirilmesine yönelik 01.03.2009 tarihli Ödeme Protokolünün imza edildiğini, sonrasında tarafların yine aralarındaki sözleşmeyi güncelleyerek medikal estetik hizmetlerini 01.07.2010 tarihli Hizmet Sözleşmesi kapsamında yürütmeye devam ettiklerini, 2013 yılında davalının … Kliniğinde medikal estetiğin yanı sıra saç ekim hizmetlerini de sunmayı talep etmesi üzerine karşılıklı mutabakata varıldığını, klinik alanında saç ekimine yönelik projelendirme, inşaat, demirbaş, medikal saf malzemesini karşılamayı müvekkilinin üstlendiğini, bu kapsamda taraflar arasında 01.11.2013 tarihli Hizmet Sözleşmesinin imza edildiğini, müvekkilinin, davalıdan sözleşme kapsamında her ay 15.000,00 TL işletme bedeli adı altında sabit hak edişinin yanı sıra saç ekimi hastalarından elde edilen gelirin bölüşümünden kaynaklı hak ve alacağının söz konusu olduğunu, ayrıca davalının sözleşmenin 3.10. maddesi kapsamında müvekkili hastaneden temizlik, personel yemeği, personel servisi, çamaşırhane kullanım ve banka hizmeti gibi ek hizmetler aldığını ve bu hizmetlerin müvekkili tarafından ücreti mukabilinde davalıya sunulduğunu, müvekkili hastanenin bilgisi dışında davalının saç ekim hizmetlerinden tahsil ettiği gelirlere ilişkin ayrıca talep ve dava hakları saklı kalmak üzere işbu davanın konusunun, davalının önceki sözleşme döneminden kalan borçlarına ilaveten işletme gideri, müvekkilinin bilgisi dahilindeki saç ekim hizmetleri geliri, personel, yemek, çamaşırhane, banka hizmetleri maliyetlerinin yansıtılmasından oluştuğunu, söz konusu alacak bedellerinin aylık olarak davalıya gönderildiğini, davalının da sunulan e-postalar ile sabit olduğu üzere itirazsız kabul ettiğini, müvekkilinin, davalı ile olan 03.01.2013-28.02.2015 arasındaki cari hesap ilişkisi kapsamındaki toplam alacağının 207.080,08 TL olduğunu, alacak bedelinin ihtarname ile ödenmesi talep edilmesine rağmen ödenmediğini, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe ise davalının haksız ve hukuka aykırı şekilde itiraz ettiğini belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili ile davacı arasında “…” markasının kullanımına ilişkin hak ve yükümlüklerin düzenlenmesine ilişkin sözleşmelerin mevcut olduğunu, marka hakkının kullanımı ile ilgili ilk sözleşmenin 03.01.2006 tarihinde akdedildiğini, akabinde taraflar arasında 01.07.2008, 01.07.2010 ve 01.11.2013 tarihlerinde sözleşmeler yapıldığını, taraflar arasındaki sözleşme gereği, müvekkiline ait olan yerde sağlık mevzuatının gerektirdiği ruhsatları davacının alması kararlaştırılmış olmasına rağmen müvekkilinin yanıltılarak ruhsatsız yerde çalıştırıldığını, sözleşme konusu yerin ruhsatının olmadığının davacı şirketin sözleşmeyi feshetmesinden sonra öğrenildiğini, oysa sözleşmenin konusunun “…” markasının “…” ruhsatı altında kullanılmasına ilişkin olduğunu, bu şekilde davacının kötü niyetle, ruhsatı olmayan bir yerden haksız ve hukuka aykırı olarak gelir elde ettiğini, davacının sözleşme gereği yüklendiği edimleri yerine getirmediğini, davacının ruhsat yükümlülüğünün yanı sıra 01.11.2013 tarihli sözleşme ile belirlenen diğer yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu kapsamda davacının …’de Mart 2014 tarihine kadar hiçbir tadilat yapmadığını, saç ekim odalarını hazırlamadığını, sözleşmeye göre yeterli olmasa da Mart 2014 tarihinde kısmen tadil ve tefriş ettiğini, davacının ayrıca hiçbir reklam ve tanıtım faaliyetinde ve hasta yönlendirmede bulunmadığını, müvekkilinin ise, medikal estetik için davacıya aylık 15.000,00 TL ödeyecek olduğunu, yenilenen sözleşme ile saç ekim hastalarından elde edilecek gelirin %50’si ve dış ekibe kiralama yapılması durumunda ise elde edilecek gelirin %60’nı yine müvekkilinin, davacıya ödeyecek olduğunu, davacının yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle yüz yüze görüşmelerde durumun ifade edildiğini, e-mail mesajları gönderildiğini, yazılı bir mektup ile ve sonrasında noterlikten gönderilen ihtarname ile davacının sözleşme gereklerini yerine getirmesinin istendiğini, davacının yine de yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkili şirketin tarafları arasındaki sözleşmelere güvenerek sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirdiği için büyük zarara uğradığını ve ekonomik anlamda çöktüğünü, müvekkilinin sözleşmeye güvenerek saç ekiminde çalışmaları için 2 adet hemşire işe başlattığını ve onları yetiştirdiğini, ayrıca Mart 2014 tarihinde bir estetik cerrah ile bir hemşire daha işe aldığını, müvekkilinin personelden kaynaklanan ücret, SGK, vergi ve işletme giderlerinin yüksek oranda arttığını, müvekkilinin sağladığı gelirlerin giderlerinin çok altında kaldığını, TBK’da düzenlenen ödemezlik defi dikkate alındığında bir kimsenin kendi edimini yerine getirmeden diğer taraftan edimlerini yerine getirmesini isteyemeyeceğini, davacının da taraflar arasındaki sözleşmede üzerine düşen yükümlülüklerin büyük kısmını yerine getirmediğini, sözleşme gereği sorumluluklarını yerine getirmeyen ve kendi borcunu ifa etmeyen davacı yüzünden müvekkilinin ağır bir borç yükü altına girdiğini, bu durumun gerek e-mail ile gerek yüz yüze görüşme yoluyla gerekse ihtarname gönderilerek bildirilmesine rağmen davacının, edimlerini yerine getirmediğini, müvekkilinin, davacının kusurlu davranışları nedeniyle büyük yatırım yaptığı merkezini kapatmak zorunda kaldığını, davacıya karşı her türlü zarar ziyan ve tazminat davası açma haklarını saklı tuttuklarını, davacının 01.11.2013 tarihli sözleşmenin 6/3. maddesine dayanarak sözleşmeyi feshettiğini ve huzurdaki davayı açtığını, sözleşmenin 6/3. Maddesinin ise taraflara sözleşmeyi keyfi olarak feshetme hakkı tanımadığını belirterek fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla davanın reddi ile, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; davacının incelenen yasal defterlerine göre takip tarihi itibarıyla 207.080,08 TL alacaklı olduğu, davalının incelenen yasal defterlerine göre takip tarihi itibarıyla 108.042,17 TL borçlu olduğu, davacının temerrüde konu alacağının 08/01/2015 tarihi itibarıyla 138.337,65 TL ve bu miktara takip tarihi itibarıyla hesaplanan işlemiş faizin 2.461,25 TL olduğu, sözleşmenin 08/01/2015 tarihli ihtarname ile 17/02/2015 tarihinde sonlandırıldığı, bu tarih itibarıyla davacı asıl alacağının 163.592,96 TL ve işlemiş faizin 2.461,25 TL olduğu, dolayısıyla ile davalının itirazının iptali ile davacının davasının kısmen kabulüne, icra takibinin 163.592,96 TL asıl alacak, 2.461,25 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 166.052,21 TL üzerinden devamına, takip tarihinden borç tamamen ödeninceye kadar asıl alacak 163.592,96 TL üzerinden avans faiz uygulanmasına, asıl alacak likit bir alacak olduğundan 163.592,96 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ve fazlaya dair taleplerin reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasında akdedilen 01.11.2013 tarihli sözleşme uyarınca davacının, ruhsat alma yükümlülüğüne ilaveten sözleşmeden doğan diğer yükümlülüklerini de ifa etmediğini, sözleşmenin, karşılıklı borç yükleyen bir sözleşme olduğunu, müvekkilinin gerek yüzyüze görüşerek gerek e-mail göndererek gerekse de ihtarname keşide ederek hatırlatma ve uyarılarına rağmen davacının sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmediğini, bu itibarla, davacının dürüstlük kuralına, sözleşmeye ve kanuna aykırı taleplerle ikame ettiği davanın reddi gerektiğini, dava konusu sözleşme hükümleri ve tarafların gerçek irade beyanlarının birbirine uygun olup olmadığı hususlarının irdelenmediğini, sözleşmedeki ifa sırasına göre, müvekkili tarafından saç ekimi işlemlerinin yapılabilmesi, buna bağlı olarak ticari kazanç sağlanabilmesi ve elde edilen kazancın belli bir kısmının davacıya aktarılabilmesi için öncelikle saç ekiminin yapılacağı odaları tadil ve tefriş etmesi ve reklam, pazarlama, tanıtım, tabela ile hasta yönlendirmesi yapması gerekmesine rağmen davacının kendi edimlerini yerine getirmediği halde sözleşme bedellerini tahsil etmeye devam ettiğini ve müvekkilinden icra takibi yolu ile alacak talebinde bulunmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, sözleşmenin yorumlanması halinde tarafların edimlerin karşılıklı olduğu, iki tarafa da borç yükleyen bir sözleşme olduğu, ifa sırasının mevcut olduğu ve buna bağlı olarak da müvekkilinin TBK’nun 97. maddesine göre ödemezlik def’i ileri sürme hakkının olduğunun anlaşılacağını, müvekkilinin, davacıya ve sözleşme ilişkisine güvenerek mevcut kadroya ilaveten 1 estetik cerrahı ve 3 hemşireyi bünyesinde istihdam ettiğini, personel ücreti, SGK prim ödemeleri, vergi giderleri gibi ödemelerin yükü altına girdiğini, hasta yetersizliğine rağmen geliri giderlerinin çok çok altında kalan müvekkilinin, bir yandan kliniğin aylık 7.500 USD olan kirasını ve işletme giderlerini öderken ayrıca aylık 15.000 TL olan işletme bedelini de davacıya borçlandığını, ancak davacı, sözleşmeden doğan edimlerini gereği gibi ifa etmiş olsa idi yeterli hasta sağlanacağından müvekkilinin de zor durumda kalmamış ve ödemelerini yerine getirmiş olacağını, sözleşmenin davacı tarafından kötü niyetli feshini müteakip müvekkilinin, kiracısı olduğu mezkûr mahalli boşaltmaya mecbur bırakılarak medikal estetik faaliyetlerine devam edebilmek için borçlanarak yeni bir işyeri kurmak zorunda kaldığını, davacının, ticari gücünü kullanarak müvekkilinin sözleşmeye dayalı faaliyetlerini kötüniyetli ve planlı olarak sona erdirmeye çalışarak müvekkilini ticari ve itibari zarara uğrattığını, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle doğan zararların tazmini talebiyle davacı aleyhine İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/685 Esas sayılı dosyası ile açılan davanın derdest olduğunu, davacının, sözleşme hükümlerini ihlal ettiğini, müvekkiline ait olan yerde sağlık mevzuatının gerektirdiği ruhsatları davacının alması kararlaştırılmışken gerekli ruhsatların alınmadığını ve müvekkilinin yanıltılarak ruhsatsız yerde çalıştırıldığını, bu şekilde davacının sözleşmeye açıkça aykırı hareket ederek tamamen kötüniyetle, haksız ve hukuka aykırı olarak gelir elde ettiğini, davacının TMK’nun 2. maddesinde yer alan emredici nitelikteki dürüstlük kuralına aykırı davrandığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacının, davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 207.080,08 TL asıl alacak ve 4.169,97 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 211.250,05 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, davalının takibe ve borca karşı itirazda bulunduğu, davacının ise İİK 67. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde işbu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 04.12.2017 tarihli raporda; davacı şirketin 2013, 2014 ve 2015 yılına ait yasal defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yapıldığı, davalı şirketin 2013, 2014 ve 2015 yılına ait yasal defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yapıldığı, davacının incelenen yasal defterlerine göre takip tarihi itibariyle 207.080,08 TL alacaklı olduğu, davalının incelenen yasal defterlerine göre takip tarihi itibariyle 108.042,17 TL davacıya borçlu olduğu, taraflar arasındaki cari hesap mulabakatsızlığının, davacının, davalı adına düzenlemiş olduğu 108.705,05 TL ve 332,86 TL tutarındaki faturaların davalı defterinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı, her iki faturanın davalıya tebliğ edildiğine ilişkin taraflarına belge sunulamadığı, davacı ile davalı arasında 2006, 2008, 2010 ve 2013 yıllarında sözleşme akdedildiği, 01.11.2013 tarihinde 12 aylık olarak düzenlenmiş olan sözleşme nedeniyle davacının, alacaklı olduğu iddiasıyla 10.10.2014 tarihinde davalıya ihtarname keşide ederek alacağının 3 gün içinde ödenmesini ihtar ettiği, davacının, keşide ettiği 08.01.2015 tarih ve 868 yevmiye sayılı ihtarname ile, davalıdan borcunu ödemesini ve yine 08.01.2015 tarih ve 867 sayılı ihtarname ile ise, sözleşmenin, ihtarnamenin tebliğinden itibaren 1 ay sonra geçerli olmak üzere feshedildiğini davalıya ihtaren bildirdiği, davacının temerrüde konu alacağının 08.01.2015 tarihi ilibariyle 138.337,65 TL ve bu miktara takip larihi itibariyle hesaplanan işlemiş faizin 2.461,25 TL olduğu, sözleşmenin 08.01.2015 tarihli ihtarname ile sonlandırıldığı 17.02.2015 tarihi itibariyle davacı asıl alacağının 163.592,96 TL ve işlemiş faizin 2.461,25 TL olarak hesaplandığı, taraflar arasındaki 01.11.2013 düzenleme tarihli sözleşmenin 6/3 hükmü uyarınca davacının fesih işleminin haksız sayılamayacağı, davalının, davacı edimlerine ilişkin savunmalarının huzurdaki davanın konusu olmadığı bildirilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 18.12.2018 tarihli ek raporda; davacı ve davalı itirazlarının incelenmesi neticesinde kök raporda yer verilen tespitler ile ilgili herhangi bir değişiklik yapılmasının icap etmediği bildirilmiştir. Taraflar arasında imza tarihinden itibaren 2 yıl geçerli 03/01/2006 tarihli Marka Lisans Sözleşmesi akdedilmiş olup sözleşmenin konusunun, Memoriale (davacı) ait bulunan markalar üzerinde, Sağlık Bakanlığınca ilgili mevzuat çerçevesinde onaylı ve ruhsatlı “Güzellik ve Estetik Amaçlı Sağlık Kuruluşu” bulunan lisans alana (davalı) belirli bir süre ile kullanma hakkı tanınmasının teminine ilişkin olduğu, taraflar arasında 31/12/2019 tarihine kadar geçerli 01/07/2008 tarihli Hizmet Sözleşmesi akdedilmiş olup sözleşmenin konusunun, Hastanenin, Medikal Estetik Merkezine doğrudan müracaat eden hastalarının medikal estetik hizmetlerinin yürütülmesi için, Medikal Estetik Merkezi katındaki mahallerin ve … markasının … (davalı) tarafından belirli bir süre kullanılabilmesini temin için verilen hakka ilişkin hükümlerin düzenlenmesine ilişkin olduğu, taraflar arasında 31/12/2011 tarihine kadar geçerli 01/07/2010 tarihli Hizmet Sözleşmesi akdedilmiş olup sözleşmenin konusunun, Hastanenin, … Kliniğine doğrudan müracaat eden hastalarının …’e (davalı) ait bulunan … Kliniği katında … (davalı) tarafından tüm ekipman ve personeliyle hizmet verilmesi ve … markasının … (davalı) tarafından belirli bir süre kullanılabilmesini temin için verilen hakka ilişkin hükümlerin düzenlenmesine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Son olarak ise taraflar arasında imzalanan 01/10/2014 tarihine kadar geçerli 01/11/2013 tarihli Hizmet Sözleşmesi ile taraflar arasında imzalanan eski sözleşmelerin geçersiz olacağı kararlaştırılmış olup bu sözleşmenin konusunun, …’e (davacı) gelen ve … tarafından … Kliniği’ne yönlendirilen hastaların Medikal Estetik ve Saç Ekimi Hizmetlerinin yürütülmesi için, …’e (davalı) ait bulunan … Kliniği katında … tarafından projelendirme yapılması, ekipman temini ve … tarafından hizmet verilmesine ilişkin hükümlerin düzenlenmesine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Somut olayda, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunduğu hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak davacının, Beyoğlu … Noterliğinin 08/01/2015 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile sözleşmenin 6/3 maddesi uyarınca ihtarın tebliğinden itibaren bir ay sonra geçerli olmak üzere sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini davalıya bildirmesi ile sözleşme ilişkisi son bulmuştur. Davacı cari hesaba dayalı olarak başlattığı icra takibine davalının itiraz üzerine işbu davayı açmış olup Mahkemece bilirkişi raporunda tespit edilen miktarlara göre davanın kısmen kabulü ile icra takibine itirazın iptaline ve hüküm altına alınan miktar üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmiştir. Davalının istinaf başvuru dilekçesi incelendiğinde, Mahkemece hüküm altına alınan miktar bakımından bir istinaf talebi bulunmamaktadır. Davalının istinaf başvurusu, taraflar arasındaki sözleşmenin iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğundan bahisle davacının, sözleşme uyarınca kendi edimlerini yerine getirmediği halde alacak talebinde bulunmasının haksız ve hukuka aykırı olduğuna dayanmaktadır. Ancak davalı taraf ilk bilirkişi raporuna karşı süresinde itirazlarını bildirmediği gibi buna ilişkin beyan dilekçesinde de yalnızca incelenen ticari defterlere göre borç tutarları arasında tutarsızlık olduğunu ileri sürmüştür. Öte yandan davalı, ek rapora karşı ise hiç beyanda bulunmamıştır. Bu durumda davalının, bilirkişi raporunda yer verilen tespitlere yönelik süresinde bir itirazı bulunmamaktadır. Kaldı ki davalı, davacının edimlerini yerine getirmediğine yada eksik yerine getirdiğine yönelik iddialarını da ispatlayabilmiş değildir. Ayrıca davalı tarafın bilirkişi raporuna itiraz etmemesi ile birlikte davacı lehine usulî kazanılmış hak doğduğundan artık bilirkişi raporu davalı taraf açısından kesinleşmiştir. Bu nedenle davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/788 Esas, 2019/392 Karar ve 24/04/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcının davalı tarafından peşin olarak yatırılan 2.836,54 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.656,64 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.22/06/2023