Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3649 E. 2020/1807 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3649 Esas
KARAR NO : 2020/1807
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 25/09/2019
NUMARASI : 2018/1067 Esas, 2019/974 Karar
DAVA: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İDDİA: Davacılar, … Sanayi ve Ticaret A.Ş, … Ticaret Ltd.Şti, … vekili, 17.09.2018 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin, ülkenin ve dünyanın ekonomik daralmasından kaynaklanan darboğaz neticesinde konkordato projesi çerçevesinde faaliyetlerini değişen şartlara göre ve yeni koşullara göre uyarlama ,yeni koşullara uyum sağlayarak daha sağlıklı şekilde faaliyetlerini devam kararı aldığını, müvekkili … ‘nın 2002 yılında kurulduğunu, şirket adresinin, Sultanbeyli / İstanbul olduğunu, şirketin merkez adresinde, paketleme tesisi ile Mersin ‘de eleme, paketleme tesisi, yine Mersin ‘de 3 adet deposu olduğunu, şirketin 31.08.2018 tarihi itibariyle iki ortaklı olduğunu, şirketin faaliyet konusunun, ticaret sicil kayıtlarında, şeker, süt, un, nişasta, irmik, makarna, bisküvi, bulgur ve benzerlerinden imal edilmiş, şekerleme mamülleri, çikolata, tatlı, pasta ve emsali gıda maddeleri, maden sodası, şıra vb meşrubatın imalı, ihracı, ithali, dahili ticareti ve pazarlamasını yapmak, vb şirket ana sözleşmende yazılan diğer işler olduğunu, … Markalı ürünlerin, … sitesinde, ev dışı tüketim, perakende sektörlere arz edildiğini, ihracat yapmak suretiyle hızla bir büyüme trendine girildiğini, 2016 yılında şirketin nevi değiştirerek A.Ş haline dönüştüğünü, … markaları ile kendi adına paketleme yapıp satmakta olduğunu ,ekonomik sıkıntılar nedeniyle talebin daralmasının şirketin finansal dengesine olumsuz etkisi olduğunu, kurların ve faiz oranlarının yükselmesinin ürün maliyetleri üzerinde olumsuz etkisi olduğunu, alacak ve borçların vadelerinde ki değişikliklerin olumsuz etkilediğini, merkez adreste bulunan binanın inşaatı nedeniyle kullanılan kredilerin geri ödemesinin şirketin İşletme sermayesini yitirmesine neden olduğunu, alacakların bir kısmının şüpheli hale geldiğini, şirketin 31.08.2018 tarihi itibariyle ayrıntılı bilançosuna göre pasif kaynaklar toplamının 68.477.619,41 TL olduğunu, şirketin tüm alacaklılara tek bir teklif sunduğunu vade konkordatosu talep edildiğini, herhangi bir iskonto yapılmadan ilk 10 ay geri ödemesiz sonraki 4 yılda eşit paylı ödeme şeklinde ödeneceğini, borçlar için İlave faiz ödenmeyeceğini, alacaklılardan indirim talep edilmediğini, Konkordato sürecinde şirketin değil, ortakların şahsi gayrimenkullerinin satılacağını, 5 yılda toplam 4.000.000 TL nakit sermaye artışı yapılacağını, şirket ortaklarının kendi şahsi gayrimenkullerini satarak şirketin özellikle banka borçlarının ödenmesinin sağlanacağını, eleme ve paketleme tesisi ile depoların kapatılarak aylık ortalama 130.000,00 TL İlave çıkışın önleneceğini, küçülmeye gidilerek verimliliğin artırılacağını, maliyet ve giderlerde ciddi tasarruflarda bulunulacağını iddia ederek, İİK 287. maddesi gereğince 3 aylık geçici mühlet kararı verilmesini, geçici mühlet içinde yapılacak inceleme sonucu bir yıllık kesin mühlet kararı verilmesini ve konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.19.12.2018 tarihli celsede, davacılar…Ticaret Ltd.Şti, … yönünden dosyanın tefrikine karar verilmiştir. Alacaklılardan bir kısmı, yargılamaya katılarak yazılı ve /veya sözlü beyanda bulunmuşlardır.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkeme tarafından, üç aylık geçici mühleti, komiser heyetinin projenin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı yönünden daha ayrıntılı incelemeler yaparak somut verilere göre bir değerlendirme yapılması için 2 ay uzatılarak, 5 aylık geçici mühletin sonunda komiser heyetinin projenin gerçekçi ve ciddi olduğunu, başarıya ulaşma ihtimalinin olduğunu belirttiği, kesin mühletin verilmesi ve şirketin izlenmesi gerektiği kanaati ile 30.01.2019 tarihinde 1 yıl kesin mühlet verildiği, konkordato sürecinde talepten önceki borçlar ödenmez ise de, geçici ve kesin mühlet içinde yapılan borçların ödenmesi gerektiği, tedbir kararının, şirketin mali ve ticari durumunun toparlanmasına imkan verilmek üzere önceki borçlar için takip yapılmamasını sağladığı, mühlet içinde davacı borçlunun tedbir kararına güvenerek yeni borçlar yaratamayacağı, komiser onayı olmadan kendi ve alacaklıların durumunu zora sokacak borçlar yaratamayacağı, davacının fabrika binasının bulunduğu taşınmazın kira ücretlerinin yatırılmadığına dair talep dilekçesi sunulduğu, ödenmeyen kira borçları için takip yapmak için talepte bulunulduğu, komiserden bu konuda rapor istendiği, yeni komiser atandığı, 08.07.2019 tarihli ilk raporda, kiralayan alacaklı ile taşınmaz için yeni bir kira sözleşmesi akdedildiği, kesin mühletin kaldırılmasını gerektirir bir durumun olmadığı, 06.09.2019 tarihli nihai raporda, rayiç bilançoya göre şirketin öz varlığının (-)6.118.714,48 TL olduğu, daha önceden marka değerinin bilançoda gelirler kısmında gösterildiği için şirketin borca batık görünmediği, ancak TMS 38 gereği ancak satın alınan veya devralınan markanın bilançoda gösterilebileceği, yine devreden KDV’nin bu zamana kadar bilançoda aktifte gösterildiği, ancak bunun da değerinin sıfır alınması gerektiği, şirketin varlıkları ile borçlarını ödeyecek durumda olmadığını, borca batık durumda olduğu, şirketin ön projesi incelendiğinde 2018 yılında öngörülen sermaye artışının rapor tarihi olan Eylül 2019 tarihi itibariyle halen yapılmadığı, şirketin önceki yıllardaki kar oranlarına göre düşük kar hedefi öngördüğü, ancak düşük karla borçlarını öngörülen vadede nasıl ödeyeceğinin anlaşılamadığı, bankalara toplam 39 milyon civarında, diğer piyasa alacaklarına 15 milyon civarında olmak üzere 45 milyon civarında toplam borcu olduğu, bilançoda 7 milyon şüpheli alacak kaydının olduğu, dayanak belgelerin eksiksiz sunulamadığı, bilançoda aktifte görülen 11 milyon alacağında hiç tahsil edilemediği, kesin mühlet içinde dahi 2,3,4 .aylarda mal verdiğini ancak tahsilat yapılmadığını, projenin ciddi ve inandırıcı olmadığının mütalaa edildiği, mutlaka ödenmesi gereken kira borcunun ödenmediği, davacı şirketin konkordato talebinin ciddiyetten ve inandırıcılıktan uzak olduğu ,rayiç bilançosuna göre borca batık olduğu anlaşılan şirketin talebinin reddi ile alacaklıların daha fazla zarara uğraması, mevcut malvarlığının muhafazası için davacı şirketin kesin mühlet kararının kaldırılarak, kesin mühletin devamı ve konkordato tasdik talebinin reddine , şirketin iflasına, tüm tedbirlerin kaldırılmasına, konkordato komiserlerin görevlerinin son verilmesine dair hüküm oluşturulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ; Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, müvekkili şirketin, konkordato mühleti dahilinde, kira, işçilik, SGK, vergi ve diğer ödenmemiş hiçbir İşletme gideri bulunmadığını, kira sözleşmesindeki kaynaklı borcun ödenmemesinin tamamen taraflar arasındaki ihtilaftan kaynaklandığını, nitekim taraflar arasında bu konuda anlaşma sağlandığını, ödemenin gerçekleştiğini, aylık kira bedelinin 60.000.00 TL ‘den 40.000,00 TL ‘ye indirildiğini, mali yapının düzelmesi için ekstra avantaj sağlandığını, şirketin mali durumun iyiye gittiğini, borca batıklık oranının 12.500.000,00 TL ‘den 5.312.110,34 TL ‘ye indiğini, kesin mühletin kaldırılması ve şirketin iflasını gerektirecek bir durum olmadığını, konkordato müracaat için hazırlanmış bilançoda şirketin özkaynağının (-) 7.497.599.75 TL olduğu, arada 2.197.169,49 TL iyileşme bulunduğu bunun da şirketin konkordato mühleti zarfında yaratmış olduğu karlılığın sebebi olduğunu, şüpheli alacaklıların tahsil edilmemesinin tek başına iflas nedeni olmadığını, müvekkili şirketin mal almak için önden vermiş olduğu çeklere karşılık olarak belirtilen firmaların batması ve çeklerinde bankalara verilmesi nedeniyle bankaların alacaklarını tahsil için geldiklerini, markanın, bilirliliği açısından Marmara Bölgesinde birinci Türkiye ‘de ise ikinci sırada olduğunu, şirketin KDV alacağının gerçek ve sabit olduğunu, İflas isteyen herhangi bir alacaklının olmadığını, şirket karlılığın arttığını, komiserin yeniden rayiç belirlenesi yapmadan şirketin mali durumu ile ilgili görüş bildirmesi ve buna dayanarak karar verilmesinin eksik ve hatalı olduğunu, kesin mühlet içinde belirtilen şirketlere mal satışı yapılmadığını, dosya yeterince incelenmeden karar verildiğini, iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve müvekkili şirketin konkordato talebinin kabulü İle tedbirlerin uygulanmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, İİK 285 vd maddelerinde düzenlenen konkordato talebidir. Öncelikle, talebin niteliği ve mahkemece re’sen değerlendirilmesi gereken usul kurallarının incelenmesi uygun görülmüştür.2004 sayılı İİK ‘nun 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada, İflasa tabi olan borçlu için İİK ‘nun 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkrasında yazılı yerlerdeki asliye ticaret mahkemesinin, iflasa tabi olmayan borçlu için ise yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır.Somut olayda, davanın, dava tarihi itibariyle yetkili ve görevli asliye ticaret mahkemesinde açıldığı, yargılamanın yetkili mahkemece gerçekleştirildiği sabittir. Diğer yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde, vekaletnamede konkordatoya ait özel yetkinin mevcut olduğuda anlaşılmıştır.Uyuşmazlık, davacı şirket hakkında kesin mühlet içerisinde verilen hükmün usul ve yasaya uygun olup olmadığı, incelemenin yeterli şekilde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğidir.Dosya kapsamından, davacı şirketin tedbir talepli 17.09.2018 tarihli dava dilekçesi üzerine, mahkemenin 19.09.2018 tarihli tensip ara kararı ile 19.09.2018 tarihinden başlamak üzere 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verildiği, yasal düzenleme kapsamında geçici komiser heyetinin atandığı, gerekli muhafaza tedbirleri hakkında ara kararlar oluşturulduğu, geçici komiser raporlarının görev tanımı çerçevesinde dosyaya ibraz edildiği, şirket malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespitine dair rapor alındığı, 19.12.2018 tarihli celsede, davacı şirketin, artış trendinde olması halinde borçlarının ödenmesinin mümkün olacağının belirtilmesi gözetilerek, gerekirse kar analizi yapılmak suretiyle daha verimli ve hesaplamalarda yaklaşık 10.000.000,00 TL tutarındaki borcun geçici mühlet içinde elde edilen kara göre, 48 ay vadede ödenme teklifinin gerçekçi olup olmadığı ilk 10 ay geri ödemesiz sonraki 4 yıl Haziran, Eylül ve Aralık ayında 3 seferde ödeme yapma vaadinin İktisadi hayat ve alacaklıların durumu karşısında gerçekçi olup olmadığı hususunda daha net ve açıklamalarda bulunulması için geçici mühletin uzatılmasına karar verildiği, 30.01.2019 tarihli celsede, davacı şirket yönünden İİK 289/2. maddesi gereğince 1 yıllık kesin mühlet verildiği, ara kararda, geçici komiserlerden bir kısmının görevine son verildiği, diğer komiserlerin kesin mühlet içinde 2’şer aylık dönemlerde ayrıntılı rapor tanzim ederek mahkemeye sunulmasına, kesin mühlet içerisinde İİK 291 ve 292. maddelerine göre komiserin yazılı raporu üzerine re’sen konkordato talebinin reddine karar verileceğinin davacıya ihtar edildiği, kesin mühlete geçilmesine dair kararın kesin olarak verildiğinin ifade edildiği, dosya üzerinde gerekli işlemlerin devam ettirildiği, alacaklılar tarafından dilekçelerin sunulduğu, mühletten yaklaşık 5 ay sonra dava dışı ….A.Ş ünvanlı kiraya veren şirket tarafından kira alacaklarının tahsili amacı ile yasal yollara başvurulacağı için izin verilmesi talebi üzerine mahkeme tarafından bu konuda komiserden rapor alınmasına karar verildiği, daha sonra yeni bir yeminli mali müşavirin komiser olarak atanarak, şirketin mali yapısı ,ön projesi kaynakları yönünden rapor alınmasına dair ara karar oluşturulduğu ve ara kararla verilen duruşma tarihinde itirazlar ve beyanlar alınarak ve konkordato komiserinin nihai raporuna göre karar verildiği anlaşılmıştır.Yargılama aşaması, yasada konkordato ile ilgili kesin nitelikteki süreler ve istinaf kanun yoluna başvuran tarafın davacı borçlu şirket olması İle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 355. maddede belirtilen kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, uyuşmazlık konusu olan kesin mühlet aşaması ve bu aşamadaki komiser raporlarının incelenmesinin uygun olacağı kanaati ile uyuşmazlık konuları değerlendirilmiştir.08.07.2019 tarihli kesin mühlet içerisinde alınan komiser raporunda, şirketin ön projesi, önceki komiser raporu özetlenerek, kesin mühlet 2. Ara raporunda görülen 31.12.2018 ve 31.03.2019 tarihli bilanço İle şirket tarafından ibraz edilen 31.05.2019 tarihli bilançoya göre şirket karının 1.938.541,78 TL, öz kaynaklarının (-) 6.448.682,50 TL den negatif (-) 5.312.110,34 TL ‘ye geldiği, şirketin karlılığında ve özkaynaklarında iyileşme görüldüğü, konkordato tasdikine yönelik işlemlerin devam ettiği, borçlu şirketin faaliyetlerinin, bilançosunun ve gelir tablosunun incelenmesi neticesinde kesin mühletin kaldırılmasını gerektiren bir durumun olmadığı kanaati bildirilerek, konkordato tasdikine yönelik işlemlerin devam ettiği belirtilmiştir.06.09.2019 tarihli kesin mühlet 5. Ara Raporda, 19.06,2019 tarihinde şirket işyerinde toplantı yapıldığı, 15.08.2019 tarihinde belirtilen firmaların cari hesap ekstresinin gönderilmesi, karşı taraf İle mutabakatın yapılması ,bu firmaların mal satışı, mal teslimi ve bir ödeme yapılmaması, şüpheli alacaklılar hesabında takip edilen şirketler hakkında dava dosyalarının gönderilmesinin talep edilen yazı ile şirketin muhasebecisine ve avukatına mail ile bildirildiği belirtilerek şirketin ön projedeki ticari verileri, borçların hangi oranda ve vadede ödeneceği konusu, projedeki aktif ve pasif kalemler ayrı ayrı yazılarak, komiserin alacaklıları alacaklarını bildirmeye davet ilanı (İİK m.299) özetlenerek, dava dışı ….A.Ş nin 05.07.2019 tarihinde dilekçe, verdiği, kira alacaklarının tahsil edildiğine dair sözleşme ile yeni dönem kira sözleşmesinin sunulduğu, 720.744,00 TL kira faturaları toplamından kira bedelinin indirilmesi sebebi ile kesilecek iade faturası 248.744,00 TL ve bina giderlerinin düşülmesi ile toplam borcun 323.746,21 TL olduğu, Haziran 2019 ayı dahil tüm kira alacağının ödendiği ve yeni kira sözleşmesinin görüldüğü, şirketin konkordato sürecinde, kira giderlerini düzenli olmasa da ödediği, şirketin 31.08.2018 tarihi itibariyle rayiç bilançosuna göre öz kaynaklarının (-) 6.118.714,48 TL olup boca batık olduğu, hakların 31.08.2018 tarihli rayiç bilançosunda 10.000.000,00 TL gösterilmesinin doğru olmadığı, markaya 10.000.000,00 TL değer biçilerek rayiç bilançoya dahil edildiğinin anlaşıldığı, …şirketinin geçmiş yılar karlarının marka olağanüstü olduğunun dosyada görülmediği, bu miktarın rayiç bilançoda şirket aktifinden çıkarılması gerektiği, yine bilançoda devreden KDV 1.248.054,33 TL gösterilmesinin doğru olmadığı, devreden KDV ‘nin şirketin İflas etmesi ve tasfiyesi halinde Vergi Dairesinden iade alınamayacağı, değerinin sıfır olacağı, 01.09.2018-31.12.2018 tarihleri arasında proforma nakit akışı tablosuna göre yapılacağı beyan edilen 250.000,00TL nakit sermaye artırımı yapıldığının görülmediği, bu nakit sermaye artırımının yapılmamasının konkordato projesinin gerçekleşme ihtimalini zayıflattığı, şirketin brüt karlılığının 2015,2016 ve 2017 yıllarında yüzde 10 olduğu, faaliyet karlılığının %6,6, ve 5 olduğu, brüt karlılığın 2019 yılında %8,5,2020 yılında %2,1 ,2021 yılında %2,1 ve 2022 yılında %6,5 faaliyet karlılığının, 2,5,-2,1,-1,8- ve 2022 yılında %1,7, brüt karlılığın, 2015,2016, 2017 yıllarında yüzde 10 iken 2019,2020 ,2021 ve 2022 yıllarında yüzde 8 olması ve yüzde 2 oranında azalmasının sebebinin anlaşılamadığı, karlılık düşerken borçların nasıl ödeneceğinin bilanço ve nakit akım tablosundan tespit edileceği, sonuç olarak, ön projedeki teklifin gerçekleştirilmesinin ticari alacakların azaltılıp, ticari borçların artırılarak bankalara olan borçların ödenmesi üzerine kurulu olduğu, konkordato döneminde şüpheli alacakların ve bazı alacaklarında tahsil edilemediği, ön projede yer alam teklifin gerçekleştirilmesinin kuvvetle muhtemel olmadığı, şirketin faaliyetlerine devam etmesinin her halükarda alacaklıların lehine olacağının görülmediği, şirketin nakit sermaye artışı yaptığının görülmediği belirtilmiştir. Davacı vekili, yazılı dilekçesi ile 5411 sayılı Bankalar Kanununa eklenen geçici madde gereğince, bankalar birliği tarafından çıkarılacak yönetmelik gereği finansal yapılandırma sözleşmesi için kesin mehlin devamına karar verilmesini istemiştir.Şirket yetkilisi 25.09.2019 tarihli duruşmada zapta geçen beyanında, bankalara olan borçların %80 ‘nin krediden olmayıp ,parasını alamadıkları firmaların batık olması nedeniyle tahsil edilemeyen çeklerin istenmesinden kaynaklı olduğunu bir kısmını yapılandırıp ödediklerini beyan etmiştir.Mahkemece, yukarıda açıklanan gerekçeye binaen taraf beyanları sonrasında karar verilmiştir.28.02.2018 tarihinde kabul edilip, 15 Mart 2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren, “İcra Ve İflas Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun “un 13 vd maddelerinde, 2004 sayılı İİK ‘nun “ Konkordato ile Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması “ üst başlığını taşıyan on ikinci babında değişiklikler yapılmış, İflasın ertelenmesi kaldırarak konkordato yeni bir içeriğe kavuşturulmuştur. Yasanın 288/1. fıkrasında, geçici mühletin, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağına yer verilmiş, İİK 294. maddesinde, kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçları ,297. maddesinde ise, kesin mühletin borçlu bakımından sonuçlarına ilişkin düzenleme yer almıştır.2004 sayılı İİK ‘nın 289. maddesinin üst başlığı kesin mühlettir. Maddenin ilk fıkrasında, kesin mühlet hakkındaki kararın geçici mühlet içinde verileceği, üçüncü fıkrada, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verileceği, dördüncü fıkrada, mahkemece, kesin mühlet kararıyla beraber veya kesin mühlet içinde uygun gürülecek bir zamanda yedi alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak kaydıyla ayrıca bir alacaklılar kurulu oluşturabileceği, devam eden fıkrada, güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühletin komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı aya kadar uzatılabileceği, borçlunun da bu fıkra uyarınca uzatma talebinde bulunabileceği, her iki halde de uzatma talebinin kesin mühletin sona ermesinden önce yapılacağı ve uzatma kararından önce varsa alacaklıların da görüşünün alınacağı, son fıkrada ise, kesin mühlet verilmesinin, kesin mühletin uzatılmasına ve kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ilişkin kararların İİK 288’inci madde gereğince ilan edileceği belirtilmiştir. Yasanın 290. maddesinde “ konkordato komiseri ve alacaklılar kurulu İle bunların görevleri “ ,291. maddede “ Borçlunun mali durumunun düzelmesi nedeniyle kesin mühletin kaldırılması “ düzenlenmiştir.İİK ‘nın 292. maddesinde ise “ Kesin mühlet içinde konkordato talebinin reddi ile İflasın açılması “ na yer verilmiştir.Madde 292-( Değişik :28/2/2018-7101/20 md):“ İflasa tabi borçlu bakımından, kesin mühletin verilmesinden sonra aşağıdaki durumların gerçekleşmesi halinde komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına re’sen karar verir.a ) Borçlunun malvarlığının korunması için İflasın açılması gerekiyorsa,b ) Konkordatonun başarıya ulaşmayacağı anlaşılıyorsa,c ) Borçlu, 297 nci maddeye aykırı davranır veya komiserin talimatlarına uymazsa ya da borçlunun alacaklıları zarara uğratma amacıyla hareket ettiği anlaşılıyorsa,d ) Borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatif, konkordato talebinden feragat ederse.İflasa tabi olmayan borçlu bakımından ise birinci fıkranın (b) vd ( c) bendlerindeki hallerin kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşmesi durumunda, komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine resen karar verir.Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder, diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder.” dir.2004 sayılı İİK 292’ maddede belirtilen nedenlerin meydana gelmesi durumunda, konkordato sürecinin devam ettirilmesinin hukuken temelinin kalmadığının kabulü ile konkordato sürecinin kesilmesi ve şartların mevcudu halinde İflasın açılması gerekmektedir. Mahkeme tarafından, maddede sayılan durumlardan birinin gerçekleşmesi halinde talebe bakılmaksızın re’sen karar verilmesi gerekecektir. İİK 292. maddenin 1. Fıkrasında, konkordato mühletinin belirli nedenlerle kaldırılmasına yer verilmiştir. Mahkemece daha önce kesin konkordato mühleti verilmiş olmasına rağmen, mühlet içinde ortaya çıkan hususlar konkordato mühletinin amacını ortadan kaldırabilir. Bu durumda, mahkemenin mühleti kaldırması ve doğal olarak konkordato talebini de reddetmesi gerekecektir.Yasal düzenleme kapsamında, mahkemenin mühlet içerisinde duruma el koyması için komiserin mühletin kaldırılması ya da borçlunun iflasına karar verilmesi talebinde bulunmasına gerek yoktur. Buna karşılık, talep olmaksızın komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme mühletin kaldırılmasına ve iflasa karar verebilir. Çünkü yasanın 290. maddesinde ki komiserin görevleri arasında ,konkordato projesinin tamamlanmasına katkıda bulunmak, borçlunun faaliyetlerine nezaret etmek, mahkemenin istediği konularda ve uygun göreceği sürelerde ara raporlar sunmak ,mahkeme tarafından diğer görevleri yerine getirmekte yer almaktadır. Komiser tarafından kesin mühlet içinde konkordatonun tasdikine yönelik işlemlerin tamamlanması aşamasında, yasanın belirlediği konularda açıklayıcı ara raporlarla konkordato projesi ile ilgili mahkemeye bilgi vermesi ise zaten olması gereken bir husustur. Diğer yandan, mahkemenin de, alacaklıların talepleri doğrultusunda re’sen gerekli inceleme yapması ve komiserden bu konuda rapor ibraz etmesini talep etmesi, sonraki aşamada ise duruma göre mühletin kaldırılması kararı vermesi de mümkün olacaktır.Mahkemenin, İİK 292. madde gereğince karar vermeden önce, borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet edeceği, diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet edeceği 292/son fıkrada düzenlenmiştir. Yasal düzenleme emredici niteliktedir. Buna göre mahkeme, konkordato mühletini kaldırarak konkordato talebinin reddine ve iflas kararı vermeden önce maddede belirtilenleri duruşma açarak dinlemek zorundadır.Somut davada, mahkeme tarafından yasal düzenlemeler kapsamında komiserden gerekli raporlar alınarak ve borçlu ile diğer yasanın belirttiği ilgililer duruşmaya davet edilip dinlendikten sonra karar verilmiştir.Yukarıda ayrıntılı şekilde yer verildiği üzere, borçlu şirket lehine konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması sonucunda bir yıllık kesin mühlet verilmiştir.( m.289/3).Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığını yakından inceleyecek ve ayrıca kesin mühlet içinde tasdike yönelik işlemleri tamamlayarak dosyayı raporu ile mahkemeye iade edecek ve mahkemenin talebi doğrultusunda uygun sürelerde raporlar, ara raporlar ve diğer görevleri yerine getirecek konkordato komiseri veya komiserleridir. Mühlet içinde, iyileşmenin ya da alacaklıların konkordatoyu kabulünün mümkün olmayacağının anlaşılması, yahut mahkemenin konkordatoyu tasdik etmeyeceğinin aşikar olması, yani tasdik şartlarının gerçekleşmediğinin önceden anlaşılması halinde de konkordato mühleti kaldırılarak talep reddedilecek ve şartlar yerine gelmiş ise borçlunun iflasına karar verilecektir. Örneğin, komiser raporundan, borçlunun mali ve finansal verilerinin iyileşmeyi imkansız hale getirdiğinin anlaşılması durumunda olduğu gibi.Somut olay bu veriler ışığında değerlendirildiğinde, borçlu şirket hakkında, 19.09.2018 tarihli tensip ara kararı ile geçici mühlet kararı verilerek, gerekli muhafaza tedbirlerine dir hüküm oluşturulmuştur. 30.01.2019 tarihli celsede ise 1 yıllık kesin mehil verilmiştir. Kesin mehil içerisinde, borçlu şirketten kira sözleşmesi kapsamında alacaklı olan dava dışı şirket mahkemeye yazılı olarak başvurarak, 17.10.2018 ve 09.05.2019 tarihli olmak üzere 8 adet fatura toplamı 649.944,00 TL kira alacağının borçlu şirket tarafından ödenmediğini ve tahsil için yasal yollara başvurulmadığını belirterek yasal yollara başvuru için izin talebinde bulunmuştur. Kira konusu ödenmeyen fatura tarihleri geçici mühlet sonrasına yani takiplerin yapılamayacağına ilişkin tedbir ara kararı sonrasına aittir. İİK 294.maddede belirtilen kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçları başlığı altında belirtilen tedbir ve düzenlemelerin uygulamasında geçici mühletin ilan tarihinin esas alınacağı ifade edilmiştir. Her ne kadar daha sonraki aşamada kiraya veren şirket ve borçlu şirket anlaşmış ise de bu verilerin konkordatonun başarıya ulaşıp ulaşmayacağı yönünden değerlendirmede diğer verilerle birlikte göz önünde bulundurulması isabetli olacaktır. Şöyle ki konkordatoda en önemli amaç borçlu şirketin faaliyetine devam edebilmesidir. Bu konu, İİK 286/1-a bendinde, konkordato talebine eklenecek belgeler arasında yer verilen ön projede ifade edilmiştir. Borçlu şirketin, faaliyetlerini gerçekleştirdiği işyerinin, mühlet kararları süresince ve uzun bir müddet zarfında kira bedellerini ödememiş olması nedeniyle faaliyetlerini ne şekilde sürdürmeyi düşündüğü tartışmalı hale gelecektir. Başarıya ulaşma imkanı görülerek, bir yıllık kesin mühlet verilen borçlu şirketten bu konuda azami titizlik göstermesi beklenecektir. Konkordato komiseri ara raporunda, şirketin borca batık olduğunu, rayiç bilançoda şirket aktiflerinin isabetli gösterilmediğini, yapılacağı beyan edilen nakit sermaye artırımın gerçekleştirilmediğini, karlılık oranlarının geçmiş dönemlere göre gelecek yıllarda azalma beklenmesinin sebebinin anlaşılamadığını, yine kar oranları düşürülürken yüksek miktarda borçların nasıl ödeneceği konusunun isabetli görülmediğini, ön projedeki teklifin gerçekleşmesinin ticari alacaklarının azaltılıp, ticari borçlarının artırılarak bankalara olan borcun ödenmesi üzerine kurulu olduğu, mühlet içerisinde şüpheli alacakların ve başka bazı alacaklarında tahsil edilemediği, ön proje teklifin gerçekleştirilmesinin kuvvetle muhtemel olmadığı belirtilmiştir. Bu tespitler ise, İİK 292. maddede yer verilen, konkordatonun başarıya ulaşamayacağını göstermektedir.Çünkü, mühlet içinde faaliyetine devam edecek bir işletmenin nakit biriktirebilmesi için oldukça yüksek karlılığa sahip olması gerekir.Borçlu şirket ise gelecek dönemde karlılık oranlarını fazlası ile düşük göstererek, alacaklılara ödemeleri ne şekilde yapacağı konusu İktisadi anlamda anlaşılamamıştır. Bu öngörünün yerinde olamayacağı aşikardır. Zaten, mali durumu bozulan işletmeler kural olarak karlılıklarını yitirmiş işletmelerdir. Taşınmazların nakte çevirilerek kaynak sağlanabilmesi için ise öncelikle o varlıklar üzerinde rehin olmaması gerekir. Diğer yandan, projede, mevcut durumun, likitide sıkıntısının veya borca batıklığın giderilmesi için tedbirlere yer vermek gerekir. Bunlar, gelir artırıcı veya tasarruf tedbirleri olabilir. Konkordato süreci içinde özellikle iyileşmenin sağlanabilmesi için yeni kredi sağlanması gerekmektedir. Somut olayda, başta, projede öngörülen sermaye artışının da gerçekleştirilmediği göz önünde bulundurulduğunda, davacı şirketin yasada tanımlanan şekilde, ibraz edilen ön projesinin, somut veriler karşısında başarıya ulaşma ihtimalinden söz edilemeyecektir. Davacı şirket, mali kaynak olarak ön projede, yasanın ifade ettiği şekilde sermaye artırımını göstermiş, olmasına rağmen yerine getirmemiştir.İİK ‘ m.287’deki borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “ konkordatonun başarı şansı “ kavramı altında ifade edilmiştir. İİK ‘nun 289/3. fıkrasında, konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde bir yıllık kesin mühlet verileceği belirtilmiştir. Belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda, mahkemece İİK 292. madde kapsamında, konkordatonun başarıya ulaşmayacağı gerekçesiyle, davacı şirketin kesin mühletinin kaldırılarak, konkordato talebinin reddi ve borca batık şirketin iflas kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle ve tüm dosya kapsamı sonucunda, davacı şirketin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1- İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1067 Esas, 2019/974 Karar ve ve 25.09.2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacının yatırmış olduğu 165, 70 TL harcın mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ve davanın niteliği gereği vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,4-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İİK’nun 293/3. fıkrasının atfıyla aynı yasanın 164/2.fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.01/10/2020