Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3627 E. 2023/655 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3627 Esas
KARAR NO: 2023/655
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/09/2019
NUMARASI: 2018/42 Esas, 2019/821 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 01/06/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; … Taşımacılık A.Ş.’nin olağanüstü genel kurul kararı ile kısmi bölünme işlemi kapsamında 29.09.2017 tarihinde şirket bünyesindeki kara taşımacılığı hizmet işletmesinin … Hizm. A.Ş.’ye devredildiğini, … firması ile davalı arasında sözleşme akdedilerek 03.08.2016 tarihli … Fuarı kapsamında davalıya hizmet verildiğini, davalı şirketin kati ithalat gerçekleştirmesi sebebiyle … Taşımacılık A.Ş. tarafından … fuarında gerçekleştirilen hizmetlere ilişkin kati ithalat vergi ve masrafaları ve 5 cbm boş kap depolama masraflarına dair 29.11.2016 tarihli … nolu 3.415,00 Euro tutarlı fatura düzenlendiğini, icra takibine konu edilen faturanın acente komisyon bedeli ve depolama masraflarına ilişkin kısmı ödenmesine rağmen satıştan kaynaklanan ithalat vergilerine ilişkin 2.756 ,47 Euro’luk kısmına itiraz edildiğini, davalı tarafından fuar kapsamında … & …’ye ithalata ilişkin talimat verildiğini ve kati ithalat gerçekleştirildiğini, bu ithalat kapsamında doğan vergilerin … A.Ş.’ye fatura edilmesi üzerine ödendikten sonra davalıya fatura edilerek talep edildiğini, sözleşmede kati ithalattan kaynaklanacak vergi ve masrafların hizmeti alana ait olacağının açıkça ifade edildiğini belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; takip ve dava konusu alacağın TBK’nun 153, 154, 157. maddeleri gereğince dava tarihinden önce zamanaşımına uğradığını ve davanın öncelikle zamanaşımı nedeni ile reddi gerektiğini, müvekkili şirketin Eylül ayında 2016 Automechanika Frankfurt fuarına katıldığını, davacı şirket ile yapılan sözleşmenin kapsamının, fuara gidecek ve geri gelecek stand malzemelerinin taşınması ve geçici ithalat işlemlerinin yapılması, fuara gidecek ancak fuarda satış ihtimali olan ürünlerin taşınması ve eğer satılırsa ithalat işlemlerinin davacı şirketçe yapılmasına ilişkin olduğunu, sözleşmeye aykırı olarak düzenlenen 29.11.2016 tarihli E-Arşiv faturasının yasal süresinde itiraz edilerek iade edildiğini, müvekkili şirket tarafından taşıması yapılarak fuara giden ürünlerden 2 tanesinin Almanya’da farklı firmalara satıldığını, bu ürünler satılırken ürünleri satın alan firmalardan o ülkede oluşan gümrük vergileri ile ilgili verilen faturalarda bu vergilerin müvekkili şirket tarafından ödeneceğine dair herhangi bir kayıt (DDP) bulunmamakta olup faturalardan birinde satışın EX-WORKS olduğunun da açıkça belirtildiğini, uyuşmazlık konusu fatura kapsamındaki 2.756,53 EURO gümrük vergilerinin alıcılara ait olduğunu, icra takibine konu edilen faturada yer alan 2.756,53 EURO tutarındaki alacağa yasal süresinde itiraz edildiğini belirterek davanın reddine, davacının dava konusu edilen alacağın %20’sinden aşağı olmak üzere tazminat ödemesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; icra dosyası kapsamı, sunulan belge ve faturalar, aldırılan bilirkişi raporları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, söz konusu gümrük vergilerinin davacı (…) tarafça ödendiğinin ispatlanamadığı, kaldı ki taraflar arasındaki sözleşmede bu vergilerin davalı tarafa ait olacağı yönünde bir kayıt bulunmadığı ve bu kapsamda davalı şirketin söz konusu vergileri ödeme yükümlülüğü bulunmadığı, davacı tarafın takip başlatmakta kötüniyetinin ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın ve davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalıya ait ürünlerin satışı fuar alanında gerçekleştiği için davalı şirket adına kati ithalattan kaynaklanan gümrük vergisi ve masraflar doğduğunu, fuar süresince davalı şirket dahil tüm katılımcıların gümrük işlemlerini yürüten ve Alman Gümrük Müdürlüğü’nün tek muhatabı müvekkil şirket olduğu için işbu vergilerin daha sonra davalı şirkete rucü edilmek üzere müvekkil şirketin Almanya’daki acentesinin hesabından ödendiğini, gümrük vergileri doğduktan sonra müvekkili şirket tarafından ödenmesine sebep olan işlemin, ürünlerin dava dışı üçüncü kişilere satışı sonrası geçici ithalatın kati ithalata dönüşmesi olduğunu, ürünlerin fuar alanında satışının gerçekleşmesi halinde, Almanya’da doğabilecek tüm vergileri, yine Alman Gümrük Mevzuatı gereğince ödeyebilecek tek kişinin vekil sıfatıyla D… yani müvekkil şirketin Almanya’daki acentesi olduğunu, ödenmek zorunda kalınan vergilerin aslında başvuru sahibi olan davalı şirkete ait olduğunu, satış gerçekleştikten sonra, işbu satış sonrası ithalattan kaynaklanan gümrük vergilerini davalı şirketin veya bir başka dava dışı üçüncü kişinin ödemek istemesi halinde dahi bunun mümkün olmadığını, işlemlerin gerçekleştirilmesinin tek yolu, vergilerin müvekkili ile aynı grubun üyesi olan … tarafından ödenmesi ve daha sonra da davalı şirkete faturalandırılması olduğunu, sözleşme gereğince uyuşmazlık konusu bedelin davalı şirkete ait olacağı sözleşmenin genel şartlarının 4. maddesi ile açıkça belirtildiğini ve davalı şirketin, ürünlerin fuarda satışı halinde ortaya çıkacak her türlü vergiden sorumlu olacağını peşinen kabul ettiğini, ayrıca müvekkili şirketin ücretlerine dahil olan hizmetlerin hemen altında hariç olan hizmetlerin listelendiğini ve bu maddede, malların olası kati ithalatından kaynaklanan vergi ve masrafların ek bedele tabi olacağının davalı şirkete bildirildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacının, davalı hakkında Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 3.415,00 EURO (1 EURO 3,6832 TL) + 3.617,48 TL olmak üzere toplam 16.195,61 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, davalının 3.617,48 TL ve 658,47 EURO tutarındaki borcu kabul ederek 2.756,47 EURO yönünden itirazda bulunduğu, davacının ise İİK 67. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde işbu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Bilirkişi tarafından sunulan 28.05.2018 tarihli raporda, davalı ve davacı arasında yapılan 03.08.2016 tarih ve referans 16-0263-03 sayılı sözleşmede kati ithal sırasında ödenecek gümrük vergilerinin davalı tarafından ödeneceğine ilişkin herhangi bir kayıt olmadığı, sözleşmede, dahil olan hizmetler arasında ithalata ilişkin gümrük vergileri bulunmadığı gibi Gümrük Birliği ve AB ile 1/95 sayılı ortaklık konseyi kararı kapsamında yeniden düzenlenen 4458 sayılı Gümrük Kanununda eşyanın ithali için gümrük idaresine verilen gümrük beyannamelerinin, gümrük vergileri ve cezaları yönünden beyan sahibini beyanı ile bağlayıcı olduğu, aynı uygulamanın ithalatçı ülkeler Almanya ve Hollanda’da olduğu anlaşıldığından ithal eşyasının gümrük vergilerine ilişkin 2.756,53 EURO’sunun ithalatçılar …/Netherland (ex Works- işyeri teslim) ve … firmaları tarafından ödenmesi gerektiği, ithalat işlemlerinde gümrük vergi ve resimlerinin ithalatçıya ait olduğu bildirilmiştir. Aynı bilirkişi tarafından sunulan 30.10.2018 tarihli ek raporda, ithal gümrük beyannamelerinin eşya sahibi ve temsilcisi tarafından verildiğini, verilen beyannamelerin gümrük idaresinde işlem görmesiyle beyannamenin, ait olduğu eşyanın vergileri ve para cezalarından dolayı taahhüt niteliğinde beyan sahibini bağladığını ve gümrük vergileri tahakkukuna esas tutularak gümrük yükümlülüğünün doğduğunu, kanuni düzenlemelerin buna amir olduğunu, ithalat beyannamesi temsilci tarafından verilmiş olsa bile temsil ettiği eşya sahibini (beyannamede alıcı görünen) bağlayacağını ve gümrük yükümlüğünün doğacağını belirterek ilk rapordaki görüşünü değiştirecek bir husus bulunmadığını bildirmiştir.Asıl ve ek raporu düzenleyen bilirkişinin de yer aydığı 3’lü bilirkişi heyeti tarafından sunulan 13.06.2019 tarihli raporda, ilk bilirkişi raporundaki “sözleşmede; kati ithal sırasında ödenecek gümrük vergilerinin davalı tarafından ödeneceğine ilişkin herhangi bir kayıt olmadığı, dahil olan hizmetler arasında da ithalata ilişkin gümrük vergileri bulunmadığı, 4458 sayılı Gümrük Kanununa göre eşyanın ithali için gümrük idaresine verilen gümrük beyannamelerinin, gümrük vergileri ve cezaları yönünden beyan sahibini bağlayıcı olduğu ve bu hükümlerin Almanya ve Hollanda’da da aynı olduğu” yönündeki görüş ve tespitlere katıldıkları, davacının iddia etmiş olduğu kati ithalat aşamasında yurt dışında ödenen gümrük vergisini de kendilerinin ödediği ve davalıdan tahsilini talep ettiği 2.756,53 EURO’luk gümrük vergisinin ödendiğine dair makbuz veya belgesinin sunulmasının istenilmesine rağmen doyaya herhangi bir belge sunulamamış olması sebebi ile … tarafından gümrük vergisinin ödendiğinin ispatlanamadığı, davalı tarafından sunulan kati satışa mukabil düzenlenen satış faturası-gümrük beyannameleri üzerinde yapılan incelemede kati satışı yapılan ürüne ilişkin 2 adet satış faturasında da 2 ayrı alıcı firmaya düzenlenmiş olduğu, buna mukabil de Halkalı Gümrük Müdürlüğünce tescilli ihracat beyannamelerinin birisinde alıcı firmanın … ve diğer beyannamede alıcı firmanın … olduğunun görüldüğü, buna mukabil de AB ülkeleri ile imzalanmış olan Gümrük Birliği anlaşması çerçevesinde karşılıklı olarak uygulanan yasaların aynı olduğu ve dolayısı ile Türkiye’den … ve … firmaları adına gönderilen ürünlerin satış faturasına göre eşyanın sahibi olduğu ve bu firmaların adına işlem yapılması zorunluluğunun bulunduğu, bu mevzuat gereğince yurt dışındaki italat beyannamesinin de sadece bu firmalar tarafından düzenlenebileceği, … firması adına işlem yapılmasının mümkün olamayacağı ve bu sebeplerle de mevzuata göre, …’nin alıcı firmalar adına gümrük vergisi ödemiş olmasının söz konusu olamayacağının düşünüldüğü bildirilmiştir. Somut olayda, davalının … fuarına katılması sebebi ile … ile arasında sözleşme ilişkisi kurulduğu sabittir. Almanya’da düzenlenecek söz konusu fuarda sergilenmek üzere davalıya ait ürünlerin … firması tarafından taşındığı, bu ürünlerden birinin 6.000,00 EURO bedelle … ve birinin de 2.300,00 EURO bedelle … isimli iki ayrı firmaya satıldığı, davacının ise, kati satışları yapılan ürünlere ait gümrük vergilerinin taraflarınca ödendiğinden bahisle depolama ve acentelik komisyonu masrafları da dahil olmak üzere davalı şirkete icra takibine konu edilen 29.11.2016 tarih ve … nolu 3.415,00 EURO bedelli faturayı düzenlediği, davalının, kati ithalat aşamasında ödendiği belirtilen 2.756,47 EURO yönünden takibe itiraz ettiği anlaşılmış olup uyuşmazlık söz konusu bedelin davalıdan tahsilinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Öncelikle fatura içeriğinde yer alan hizmetin hem verildiğinin hem de sözleşmeye göre talep edilebilir olduğunun ispat külfeti davacıya aittir. Bilirkişi raporunda söz konusu gümrük vergisinin davacı tarafından ödendiğine ilişkin herhangi bir belgenin sunulamaması sebebiyle ödeme hususunun davacı tarafından ispatlanamadığı tespit edilmiştir. Davalı tarafından fuar sırasında satışı yapılan ürünler sebebiyle düzenlenen faturalarda satıcının davalı ve alıcıların ise … ve … isimli firmalar olduğu, her iki ülkedeki ithalat ve ihracat beyannamelerinde faturadaki alıcı ve satıcılar üzerinden işlem yapıldığından gümrük vergilerinin başka bir firma (somut olayda …) tarafından ödenmiş olmasının mümkün bulunmadığı, çünkü bu yükümlülüğün mevzuat uyarınca alıcı olan … ve … isimli firmalara ait olduğu, buna göre ithalattan kaynaklanan gümrük vergilerinin sadece kendileri tarafından ödenmesinin mümkün olduğuna yönelik davacının itirazlarının, dosya kapsamında yer alan tüm bilgi ve belgeleri değerlendiren bilirkişi raporu karşısında bir dayanağının bulunmadığı anlaşılmıştır. Buna göre dosya kapsamına sunulan bilgi ve belgeler, aldırılan ve aralarında çelişki bulunmayan bilirkişi raporları içeriğindeki tespitler nazara alındığında, ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğu, bu sebeple davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/42 Esas, 2019/821 Karar ve 23/09/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulanan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b.1 bendi ile aynı kanunun 362/1-a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.01/06/2023