Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3623 E. 2023/523 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3623 Esas
KARAR NO: 2023/523
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/11/2018
NUMARASI: 2016/1149 Esas, 2018/1124 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ- İFLAS
KARAR TARİHİ: 11/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin iştigal ettiği sektör uyarınca ilaç ithalatında gerçekleştirdiği gümrük işlemlerine ilişkin prosedürlerin yürütülmesi ve tamamlanması ile ilgili davalı ile verilen vekaletname kapsamında çalışıldığını, davalı tarafından düzenlenerek verilen beyannamelerde yer alan ardiye tutarları ile dava dışı … Nakliyat tarafından kesilen ardiye bedellerine ilişkin faturalarda yer alan tutarlar arasındaki farklar sebebiyle ithalat sırasında ödenmesi gereken KDV matrahının eksik beyan edildiğinin İdare tarafından tespit edildiğini, bu sebeple müvekkili hakkında kesilen para cezasının İdare ile yapılan uzlaşma kapsamında 17.000,00 TL ceza tutarı ve 4.505,00 TL gecikme zammı tutarı olmak üzere ödenen 21.505,00 TL’nin tahsili amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında iflas yolu ile takip başlatılmış ise de davalının icra takibine itiraz ettiğini belirterek icra dosyasına itirazın iptali ile alacağın tahsiline, aksi halde davalının iflasına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının kendi adına gelen ve serbest dolaşıma girmemiş eşyaların gümrükleme hizmeti için müvekkiline vermiş olduğu vekaletname ile gümrük hizmeti verilmesine icazet verdiğini, müvekkili tarafından gümrükleme dışında başka bir hizmet sunulmadığını, mevcut beyannamede oluşan gümrük vergi ve resimlerine ait tahakkuk dökümünün (tarafımıza bildirilen tahmini ardiye ücreti tutarı dahil) davacı firmaya e-posta ortamında bildirildiğini, davacıdan vergiler ile gümrükleme hizmet ücreti ve sigorta bedeli dışında bir ücret talep edilmediğini, oluşturulan tahakkuk tablosunda yer alan ardiye ücreti tutarı konusunda müvekkiline herhangi bir uyarıcı bilgilendirinede bulunulmadığını, gümrük işlemlerinin, iki gün içerisinde sonlandırılan ve beyannamelerde beyan edilen ardiye ücreti tutarlarının iki günlük süreye isabet edecek ardiye ücretlerinden fazla olması sebebiyle (beyanname tahakkuk tablosundaki tutarlar dikkate alındığında) müvekkili tarafından beyan edilen ücretlerin doğru olduğunu, fiili ithalat sonrası eşyanın antrepodan kaldırılıp kaldırılmamasının müvekkilinin sorumluluğunda olmadığını, davacıya tebliğ edilen para cezası kararlarına karşı 4458 sayılı Gümrük Kanununun 242. maddesi çerçevesinde, mevzuat hükümlerine uygun düzenlenmediğinden bahisle itirazda bulunulması gerektiğini, davacı ile … Nakliyat arasında imzalanan sözleşmelere göre ardiye ve depolama ücretlerinin hesaplanması, ödenmesi gibi hususlarda anlaşmaya varıldığını, davacı ile antrepo firması arasında imzalanan sözleşmeye göre de gümrük depolama bedelinin ne şekilde ödeneceğinin belirlendiği, hesap hareketleri incelendiğinde davacı tarafından gönderilen paraların vergilerin ödenmesine yönelik olduğunu, vergi dışı tüm giderlerin davacı tarafından ödendiğini ve ödemelerin ithalat sonrasında olması sebebiyle müvekkilinin bu konuda bilgilendirilmediğinden miktar ve mahiyetinin bilinemeyeceğini belirterek icra dosyasına yaptıkları itirazın kabulüne karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesince; bilirkişi raporunda taraflara izafe edilen kusur oranı ve nedenlerinin dosya içeriğine uygun bulunduğu, bu durumda davacının, davalının kusuru nedeniyle 10.752,50 TL alacaklı bulunduğu kabul edilerek davalının itirazının kaldırılmasına karar verildiği, depo emrine esas alacağın süresi içerisinde davalı tarafından depo edildiği gerekçesiyle davanın reddine ve depo edilen alacağın icra dosyasına gönderilmesine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar yasal süresinde davalı vekili ve yasal süresinden sonra davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde, cevap dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek, müvekkili tarafından tanzim edilen SDG Beyannamelerinin, 4458 sayılı Gümrük Kanunu tekniğine uygun düzenlendiğini, beyannamelerde bildirilen tahakkuk verilerinin de doğru beyan edildiğini, Gümrük İdaresince tebliğ edilen ek tahakkuk ve para cezası kararlarının, davacı ile … Nakliyat arasında imzalanan sözleşme hükümlerinden ve … Nakliyat tarafından düzenlenen ve müvekkilinin bilgi sahibi olmadığı, olması beklenemeyeceği ve mahiyeti bilinmeyen değerlere ait faturalardaki değerlerden kaynaklandığını, müvekkilinin sadece ve sadece gümrükleme faaliyeti için yetkilendirildiğini, antrepo, taşıma, dağıtım ve ardiye hizmetlerinin … Nakliyat tarafından sağlanacağını, bu hususun … Nakliyat ile davacı arasında imzalanan sözleşmeden anlaşılacağını, ardiye ücretlerinin hangi hallerde KDV matrahına alınacağının Kanunda açıkça belli edildiğini, buna göre, gümrük idaresi denetimi altına alınan ithal eşyanın, antrepo giriş tarihi ile beyannamenin tescil edildiği tarihler arasında hesaplanacak ardiye ücretlerinin, vergi matrahına girmeyeceğinin kanun hükmü olup beyanname tescil ve gümrük onay işleminden, vergi ve resimlerin yatırıldığı tarihler arasına isabet edecek ardiye ücretlerinin KDV matrahına alınacağını, hal böyle olunca, somut olayda davalı tarafından davacı yetkililerinden alınan yaklaşık ardiye ücret tahakkuklarının, mezkür beyannamelerin “Hesap Detayları” bölümünde tahmini olarak beyan edildiğini, müvekkilinin herhangi bir kusurunun olmadığını, dosyada görevli bilirkişilerden …’un davacı şirketin gümrük müşavirliği görevini üstlendiğini, adı geçen bilirkişinin reddi ile yeni bir heyetten rapor alınması talep edilmiş olsa da yalnızca adı geçen bilirkişi görevden alınarak geri kalan iki bilirkişi ile ek rapor tanzim edildiğini, gerek kök gerekse de ek raporun hatalarla tanzim edildiğini ve yanlı davranıldığını, itirazlarına rağmen bu bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm tesis edildiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.Davacı vekili yasal süresinden sonra sunduğu istinaf dilekçesinde, Mahkeme hükmünün başta hatalı sorumluluk tayini sebebi ve re’sen gözetilecek sebeplerle bozularak ilk derece mahkemesine iadesine veyahut yapılacak inceleme neticesinde sorumluluğun belirtilen nedenlerle davalı yanda olacağına ilişkin hüküm kurulmasına ve haklı talepleri doğrultusunda karar verilmesi talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, iflas yolu ile takibe karşı yapılan itirazın kaldırılması ile borçlunun iflasının karar verilmesi istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı alacaklının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı borçlu aleyhine iflas yolu ile takip başlatarak toplamda 22.334,97 TL’nin tahsilini talep ettiği, davalı borçlunun ödeme emrinin tebliğ edildiği 02/12/2016 tarihinden itibaren yasal süresinde 09/12/2016 tarihinde takibe itiraz ettiği, davacı tarafından, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde ve davalının muamele merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde iş bu iflas davasının açıldığı anlaşılmıştır. İstinafa konu edilen uyuşmazlık, davacı tarafından ödenen para cezasından davalının kusur ve sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ile miktarı noktasında toplanmaktadır. Bilirkişi heyeti 16/01/2018 tarihli raporunda, davacının 2015 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin tespit edilmediği, 2012, 2013, 2014 ve 2016 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacının ticari defterlerine göre, 30/11/2016 takip tarihi itibariyle davalıdan herhangi bir cari hesap alacağının bulunmadığı, cari hesap bakiyesinin 06/03/2015 tarihinde sıfırlandığı, davalı kayıtlarının da aynı tarihte cari hesap bakiyesinin sıfırlandığı, davalının 2012, 2013, 2014 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunmadığı, 2015 ve 2016 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalının ticari defterlerine göre, 30/11/2016 takip tarihi itibariyle davacıya herhangi bir cari hesap borcunun bulunmadığı, cari hesap bakiyesinin 06/03/2015 tarihinde sıfırlandığı, davalı ve davacı yan arasında cari hesaplardan kaynaklı herhangi bir uyuşmazlığın bulunmadığı, takip konusu yapılan tutarın davacı ve davalı arasında düzenlenen sözleşme gereği davalının ilaç ithalatında gerçekleştirdiği gümrük işlemlerine ilişkin prosedürlerin yürütülmesi ve tamamlanması ile alakalı olarak antrepo bedellerine ilişkin düzenlenen faturalardan ve tarihlerden farklı olarak, uyuşmazlık konusu yapılan hususlara ilişkin olarak hatalı beyannameler (tarih ve tutara ilişkin) düzenlendiği ve bu nedenle Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İstanbul Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü Halkalı Gümrük Müdürlüğü tarafından davacı hakkında hatalı beyanname dolayısıyla oluşan KDV alacağına ilişkin olarak para cezası kesildiği, ceza tutarlarının, gecikme faiziyle beraber davacı tarafından uzlaşma kapsamında daha da düşürülerek ödenmek durumunda kalındığı, davalı tarafından ithalat sırasında ödenmesi gereken KDV matrahının eksik beyan edildiği hususunun yetkili idarece tespit edildiği, sonuç olarak davacı yan tarafından yetkili idare ile yapılan uzlaşma kapsamında indirilen ceza tutarı olan 17.000,00 TL ile 4.505,00 TL gecikme zammı olarak toplamda 21.505,00 TL ödenerek davalının hatalı olduğu iddiasıyla 30.11.2016 tarihinde takibe geçildiği, davacı tarafın, gümrük kanununun 5. maddesi gereğince, dolaylı temsil yoluyla temsil edilmesi ve 181/1,2. maddeleri gereğince, gümrük yükümlülüğünün doğması neticesinde, vergi kaybına neden olan depo giderlerinin 2 beyanname haricinde düşük gösterildiği, çelişkili bulunduğu ve davalı şirket yetkilisi tarafından 25.04.2016 tarihli e-postada davacı şirket yetkilisine “… Bey merhaba, … firmasının ithalat işlemlerine başlarken antrepodan tahmini ardiye alıyorduk.” şeklinde cevabından da açık bir şekilde ardiye ücretlerinin bir belgeye dayandırılarak beyan edilmediği, antrepo beyannamesiyle antrepoya alınan eşyaların, serbest dolaşıma giriş beyannamesiyle gümrük işlemlerinin bitirilmesine müteakip eşyaların dava dışı antrepoda serbestçe kalmasından ve depolanmasında davalının sorumluluğu ve kusuru bulunmadığı, gümrük müşavirlik hizmetleri teknik bir konu olup yapılan tüm bu işlemlerin davalı müşavirlik firması tarafından iyi bilinmesi gerektiği halde gereği gibi davranmadığı ve cezaya sebebiyet vermiş olduğu, davacının da, davalı ile cari çalışmış olduğu dikkate alındığında gerekli ardiye ücretlerini beyannamede ve kayıtlarında kontrol etmeyip davalı firmayı uyarmadığından depo giderlerinin müştereken düşük gösterilmesine sebebiyet verdiğinin anlaşıldığı, 21/01/2014 tarihli ve 28889 sayılı resmi gazetede yayınlanan gümrük genel tebliği seri no 2 (tahsilat işlemleri) gereğince, gümrük işlemlerinde dolaylı temsil ve yükümlülük söz konusu olduğundan cezai işlemlerde ve vergi kaybı gibi bu durumlarda her iki tarafın da müteselsilen sorumluluğunun bulunduğu, taraflara atfedilen müteselsil sorumluluk karşısında davacının, davalıdan talep edebileceği tutarın (21.505 TL x 450) 10.752,50 TL olacağı, neticeten takip tarihi itibariyle davacının, davalıdan 10.752,50 TL alacaklı olduğu bildirilmiştir. Dosyanın aynı bilirkişi heyetine tevdi edilerek itirazların değerlendirilmesi, davalının kusuru ve sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ile depo emrine esas alacak miktarının tespiti amacıyla ek rapor alınmasına karar verildiği, davacının, ek rapor tarihi itibariyle çalıştığı şirketin müşterisi olduğunu beyan eden gümrük-antrepo lojistik bilirkişisi … bilirkişi heyetinden çıkarılmasını talep etmiş olup ek raporun diğer iki bilirkişi tarafından hazırlandığı anlaşılmıştır. Bilirkişi heyeti 27/06/2018 tarihli raporunda, Gümrük Kanunu gereğince asıl yükümlü olan davacı tarafından, gümrük müşavirine tevdi edilen ithalat belgelerine istinaden dolaylı temsil yoluyla giriş beyannamelerinin müşavir tarafından düzenlenmiş olduğu, beyannamelerin 54 numaralı hanesinin dolaylı temsilci olan davalı şirket tarafından imzalanmış olduğu ve beyannamelerin 31 numaralı hanesinde eşyaların tanımı, marka, numarası, adet ve sayısının belgelere uygun olarak beyan edildiği ve Gümrük İdaresi tarafından Gümrük Kanununun 60. Maddesi gereğince, eşyanın beyan edildiği gümrük rejimini düzenleyen hükümlerin uygulanması için gerekli bütün belgelerin beyannameye eklenmiş olduğu ve beyannamelerin içerdiği bütün belgelerin Gümrük Kanunu ve mevzuatlarına uygun olduğunun tespit edildiği, beyannamelerin Gümrük Kanununun 61/3 maddesi gereğince tescil edildiği, tescil edilmiş beyannamelerin ait olduğu eşyanın vergileri ve para cezalarından dolayı taahhüt niteliğinde olduğu ve asıl beyan sahibi ile gümrük müşavirini bağladığı, bu nedenle para cezalarından dolayı ikisinin de sorumlu olduğu, antrepoya alınan eşyanın serbest dolaşıma girişi, vergi ve resimlerin ödenmesinden sonra eşyanın gümrük denetiminin sona ereceği, eşyanın millileştikten sonra antrepoda elleçleme, paketleme gibi hususların gümrük müşavirinin sorumluluğunda olmadığı, Mahkemenin bir sonraki celse tarihi olan 27/06/2018 tarihi itibariyle depo emrine esas; asıl alacağın 10.752,50 TL, takip öncesi işlemiş faizin 414,99 TL, takip sonrası işlemiş faizin 1.521,85 TL, vekalet ücretinin 1.340,10 TL, icra giderlerinin 72,59 TL, tahsil harcının 508,12 TL olmak üzere 14.610,14 TL olduğu, celse tarihinden sonra karar verilmesi halinde 1 günlük faiz tutarının 2,65 TL olarak hesaplamada dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir. “…4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 3. maddesinin 1. fıkrasının 11. bendinde, “yükümlü” deyiminin, gümrük yükümlülüğünü yerine getirmekle sorumlu olan bütün kişileri ifade ettiği belirtilmiş; aynı maddenin 1. fıkrasının 17. bendinde, “beyan sahibi” deyiminden, kendi adına beyanda bulunan veya adına beyanda bulunulan kişinin anlaşılması gerektiği açıklandıktan sonra, aynı Kanun’un 5. maddesinde, bütün kişilerin, gümrük mevzuatı ile öngörülen tasarrufları ve işlemleri gerçekleştirmek üzere gümrük idarelerindeki işleri için bir temsilci tayin edebilecekleri; temsilin, doğrudan veya dolaylı olabileceği; temsilcinin, doğrudan temsil durumunda başkasının adına ve hesabına hareket edeceği; dolaylı temsil durumunda ise kendi adına, ancak başkasının hesabına hareket edeceği öngörülmüş; aynı Kanun’un 181. maddesinin 18/06/2009 tarih ve 5911 sayılı Kanun’la değişik 2. fıkrasında, ithalatta gümrük yükümlülüğünde, yükümlünün beyan sahibi; dolaylı temsil durumunda, hesabına gümrük beyanında bulunulan kişinin de yükümlü olduğu; dolaylı temsilde, temsilcinin yükümlülüğünün, beyanda kullanılan verilerin yanlış olduğunu bildiği veya mesleği icabı ve mutat olarak bilmesi gerektiği durumlarla sınırlı olduğu kuralına yer verilmiş; aynı Kanun’un 192. maddesinde ise, aynı gümrük vergilerinin ödenmesinden birden çok yükümlünün sorumlu olduğu hallerde, bunların söz konusu vergilerin ödenmesinden müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları hükme bağlanmıştır. Yukarıda yer verilen hükümler birlikte değerlendirildiğinde; dolaylı temsil durumunda, hesabına gümrük beyanında bulunulan ithalatçı ile birlikte beyan sahibi olan gümrük işlemlerini yürüten gümrük müşavirinin de “yükümlü” olduğu; eşyanın, gümrük vergilerinin kısmen veya tamamen ödenmeksizin yurda girişinin yapılması durumunda; bir başka deyişle, ithalata ilişkin olarak gümrük yükümlülüğünün doğması halinde, vergilerin ödenmesinden ithalatçı ile gümrük müşavirinin yükümlü olmaları nedeniyle müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları; ancak 4458 sayılı Kanun’un 181. maddesinin 2. fıkrasında 5911 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik uyarınca, dolaylı temsilcinin sorumluluğunun, beyanda kullanılan verilerin yanlış olduğunu bildiği veya mesleği icabı ve mutat olarak bilmesi gerektiği durumlarla sınırlı olduğu sonucuna ulaşılmaktadır…” (Danıştay 7. Dairesinin 2018/3895 Esas 2020/4653 Karar sayılı ilamı).Danıştay ilamı ve yasal mevzuat dikkate alındığında, ithalatta gümrük yükümlülüğünde, dolaylı temsil durumunda, hesabına gümrük beyanında bulunulan ithalatçı ile birlikte beyan sahibi olan gümrük işlemlerini yürüten gümrük müşavirinin de yükümlü olduğu, ancak dolaylı temsilde, temsilcinin yükümlülüğünün, beyanda kullanılan verilerin yanlış olduğunu bildiği veya mesleği icabı ve mutat olarak bilmesi gerektiği durumlarla sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacının Üsküdar … Noterliğinin 27/11/2012 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletnamesi ile, gümrük işlemlerinin dolaylı temsil yoluyla yapılabilmesi için davalıyı yetkili kıldığı, davalı tarafından ithalat sırasında ödenmesi gereken KDV matrahının, gerçekte ödenen tutarlara nazaran eksik beyan edildiğinden bahisle davacı adına para cezası kesildiği, davacının ise, hatalı beyanname düzenlediğinden bahisle ödediği tutarın tahsili için önce iflas yolu ile takibe giriştiği, akabinde ise itiraz üzerine işbu davayı açtığı, buna göre davalının, vergi kaybına neden olan durumun varlığını bildiği ya da bilmesi gerektiği hususunun açık olarak ortaya konulması halinde ancak sorumlu olduğunun kabulü gerekeceği, vergi kaybına neden olan hususun ise, ardiye giderlerinin gerçekte olandan daha düşük beyan edilmesinden kaynaklandığı, bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere ardiye ücretlerinin bir belgeye dayandırılarak beyan edilmediği, bu durumda ise, para cezası kesilmesine sebep olan beyannameyi veren davalının, beyannamede kullanılan verilerin yanlış olduğunu bildiği yada bilmesi gerektiğinin söylenemeyeceği, yani davacı ithalatçı firmanın bildirim ve beyanlarına göre hareket eden davalı … firmasının, müşavirliğini yaptığı davacı şirketin hatalı durumunu bildiği ya da bilmesi gerektiği konusunda dosya kapsamında açık ve somut bir saptama ve tespitin bulunmadığı anlaşılmakla davalı taraf istinaf başvurusunda haklı olduğundan davanın, davalının sorumluluğu bulunmadığından bahisle reddine karar verilmesi gerekirken davalının %50 sorumlu bulunduğu kabul edilerek alacağın süresinde depo edilmesi sebebiyle reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. Mahkemenin gerekçeli kararı ve davalının istinaf dilekçesi 09/10/2019 tarihinde davacı vekiline tebliğ edilmiş olup davacı vekili tarafından yasal 10 günlük süresinden sonra 23/10/2019 tarihinde istinaf başvuru dilekçesinin sunulduğu anlaşıldığından istinaf başvuru dilekçesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 345/1 ve 352/1-c maddeleri gereğince süre yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun süre yönünden reddi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun belirtilen sebeplerle kabulüne, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında davanın, davalının sorumluluğu bulunmadığından bahisle reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun süre yönünden REDDİNE, 2-a)Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, HMK’nun 353/1b-2 maddesi uyarıncaBakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1149 Esas, 2018/1124 Karar ve 28/11/2018 tarihli kararının KALDIRILMASINA ve YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE, b)Davanın, davalının sorumluluğu bulunmadığından bahisle REDDİNE, c)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 398,51 TL harçtan mahsubu ile bakiye 218,61 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,d)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,e)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA,f)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AÜTT gereğince davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
İstinaf Giderleri Yönünden; 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,5-Davacı tarafından karşılanan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,6-Davalı tarafından karşılanan 27,90 TL istinaf yargılama gideri ile 165,70 TL istinaf başvuru ve karar harcı olmak üzere toplam 193,60 TL’nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,7-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,8-Karar kesinleştiğinde HMK’nun 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının taraflara İADESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 164/2. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.11/05/2023