Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3620 E. 2023/648 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3620 Esas
KARAR NO: 2023/648
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/09/2019
NUMARASI: 2016/906 Esas, 2019/1079 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/06/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalının murisi … (… Turistlik Tesisleri) arasında 14/04/2014 tarihinde imzalanan mali müvavirlik sözleşmesi kapsamında müvekkilinin aylık 1.750,00 TL bedelle müşavirlik hizmeti verdiğini, murisin 14/07/2014 tarihinde vefat etmesi üzerine 20/10/2014 tarihli fesih protokolü yapılarak vefat tarihinden geçerli olmak üzere sözleşmenin feshedildiğini, fesih protokolü ve defter kayıtlarına göre 2014 yılı Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarına ait ücretlerinin ödenmediğini, diğer mirasçıların mirası reddetmesi nedeniyle davalının murisin tek mirasçısı olduğu, alacaklarının tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalı hakkında takip başlattıklarını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini belirterek davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine % 20 oranında icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; … Et Lokantası muris … adına iken murisin 14/07/2014 tarihinde vefat ettiğini, işletmenin 2007 yılından murisin vefatına kadar murisin kızı … tarafından vekaleten tarafından idare edildiğini, murisin diğer mirasçılarının mirası reddetmesi üzerine müvekkilinin 2015 yılı Şubat ayında işletmenin idaresini devralabildiğini, vekil …’nın işletmeyi kendisine borçlu gibi gösterdiğini, işletmenin mallarını kaçırdığını ve işletmeye ait defter ve kayıtları vermediğini, bu nedenle müvekkiline iflas davası açıldığını, müvekkilinin de alacak ve defterlerin teslimine dair davalar açmış olup, bu davaların beklenmesi gerektiğini, takip konusu borcun da …’ın vekalet süresi sırasında muhasebecinin yarattığı borç olup, ellerinde bu şekilde bir borç kaydı bulunmadığını, her halükarda davacının bahsettiği şekilde muris lehine işlemler yapmadığını ve murisin malvarlığının elden çıkmasına sessiz kaldığını, alacağa dayanak faturaların kendilerine tebliğ edilmediğini, fatura konusu hizmetlerin verilmediğini, müvekkili temerrüde düşmediğinden işlemiş faiz istenemeyeceğini, alacak likit olmadığından icra tazminatı istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davalının, şahıs işletmesi niteliğindeki iş yerinin borçlarından dolayı sorumlu olacağı, bilirkişi raporuyla da belirtildiği üzere davacının, davalı murisi ile yaptığı muhasebecilik sözleşmesi gereği üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının takibe itirazının iptali, asıl alacağın % 20’si tutarında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; murisin mallarının kaçırılması için açtıkları tasarrufun iptali davasının, defterlerin teslimi için açtıkları davanın ve müvekkili aleyhine açılan iflas davasının incelenmesine dahi gerek duyulmadığını, oysa söz konusu dosyaların incelenmesi halinde, davacının murise hizmet vermediği, aksine murisin malvarlığının yok edilmesine aracı olduğunun ortaya çıkacağını, ayrıca sadece ticari defterlere dayanarak alacağın varlığının ispatlanamayacağını, faturaların müvekkiline gönderilmediğini ve fatura konusu hizmetlerin verilmediğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME Dava, mali müşavirlik hizmet sözleşmesinden doğan alacağının tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacının 9.531,00 TL asıl alacak ve 455,92 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.986,92 TL alacağın tahsili amacıyla davalı hakkında takip başlattığı, davalının süresinde borca ve yetkiye itirazı üzerine eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının usulüne uygun tutulan defterlerine göre davacının takip konusu alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekili hükmü istinaf etmiştir. İstinaf konusu edilen uyuşmazlık; davacı şirketin fatura konusu hizmet nedeniyle davalıdan alacaklı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Bilirkişi raporunda; davalının ticari defterlerine sunmadığı, davacının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının düzenlediği faturaların BA ve BS formu düzenlemek için gereken belirli haddi aşmadığı, davacının defterlerine göre davacının takip tarihiyle 9.531,00 TL asıl alacağı bulunduğu belirtmiştir. Dosyada mevcut fesih protokolü ve davalının inkar etmediği mali müşavirlik hizmet sözleşmesi dikkate alındığında, taraflar arasında mali müşavirlik hizmet sözleşmesi bulunduğu açıktır. Davalı vekili, davacının muris lehine işlemler yapmadığı ve murisin malvarlığının elden çıkmasına sessiz kaldığını belirterek davacının hizmet verdiğini kabul etmiştir. HMK’nın 190 maddesi uyarınca ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Davalı, davacı ile aralarında hizmet ilişkisi olduğunu ve hizmet aldığını kabul ettiğine göre, davacının ayıplı hizmet verdiği, murisin mal varlığını elden çıkmasına neden olacak şekilde ifada bulunduğu ve edimlerini gereği gibi yerine getirmediği yönündeki savunmasını kanıtlamalıdır. Ne var ki davalı bu yöndeki savunmasını kanıtlamış değildir. Davalının belirttiği dava dosyaları davacının mali müşavirlik hizmetini ayıplı yerine getirdiğine dair savunmasını ispatlayacak nitelikte görülmediğinden, mahkemece bu dosyaların incelenmemesinde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararı esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/906 Esas, 2019/1079 Karar ve 10/09/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulanan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 162,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 17,15 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b.1 bendi ile aynı kanunun 362/1-a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.01/06/2023