Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3617 E. 2020/1761 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3617 Esas
KARAR NO: 2020/1761
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 29/05/2019
NUMARASI: 2014/2609 Esas, 2019/716 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 24/09/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin bir kısım projelerdeki maliyet artışlarından kaynaklı ekonomik sıkıntıya düştüğünü, borca batık olduğunu belirterek müvekkili şirketin iflasının 1 yıl süreyle ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Müdahil vekilleri gerek yazılı, gerekse de zapta geçen beyanlarında davacı şirketin iflas erteleme talebine karşı beyan ve itirazlarını bildirmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; şirketin güncel rayiç değerlere göre 2.710.835,07 TL tutarında borca batık olduğu, bunan yanında şirketin ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi sunma koşulunu davanın başından beri yerine getirmediği gibi yargılama boyunca sunulan iyileştirme projesindeki hedeflere bütünüyle yaklaşılamadığı, şirketin faaliyetlerinin sürdürülebilirliğinin ve iyileşme ümidinin bulunmadığı, davacı şirketin iflasın ertelenmesi konusunda samimiyetinin de bütün dava boyunca hiç oluşmadığından bahisle davacı şirketin iflasın ertelenmesi isteminin reddi ile, davacı şirketin iflâsına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; şirketin iflas ettirilmesine ilişkin mahkeme gerekçesinin talepleri ile uyumsuz olduğunu, Şirket borcunun nerede ise %95’ine karşılık gelen kısmını özellikle ortak …’ın kişisel hesabından ödendiğini, …’ın bu ödeme sebebi ile şirketten hiç bir talepte bulunmayacağını, İflas Erteleme davasının başında yüzlerce borcu olan şirketin son 1 yıldaki duruşmasına küçük meblağlı 2 veya 3 alacaklı dışında katılanın da bulunmadığını, dolayısı ile davacı yan olarak şirketin iflas ertelemesinin devamını talep etmediklerini, taleplerinin şirketin iflas ertelemeden çıkarılması olduğunu, mahkemenin sanki İflas Erteleme talep ediliyormuş gibi, ertelemenin devam edip etmemesi ilgili hususları ertelemeden çıkış konuları ile harmanlayarak haksız bir gerekçe oluşturduğunu, mahkemenin yanlış bir değerlendirme ile Hukukçu üyenin dosyadaki anlamsız hukuki tavsifleri ile iflas kararı oluşturduğunu, şirketin borca batık olmadığını, rayice dönük yerinde inceleme yapılmadığını, gerekiyorsa şirkete artı değer koyarak borca batıklığın giderileceğinin belirtilmesine rağmen buna imkan tanınmadığını, müvekkil firmanın TOKİ müteahhidi olarak çalıştığını, şirketin zora düşme nedeninin TOKİ’nin ödemeleri zamanında yapmamasından kaynaklandığını, müvekkili şirketin …’e 810.000 TL borçlu olduğunu, bu ödemenin mahkemece yanlış değerlendirildiğini, ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak şirketin iflas ertelemeden çıkarılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava; İİK’nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK’ nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi istemidir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK nun 179/a maddesinde, mahkemenin, iflasın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaması için derhal kayyım atayacağı, ayrıca şirketin ve Kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alacağı, aynı yasanın 179/b maddesinde ise, kayyımın her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor edeceği düzenlenmiştir. Yasanın 181. maddesi gereğince, davada uygulanacak olan, 160. maddesinde, İflas isteyen alacaklının ilk alacaklar toplantısına kadar olan bütün masraflardan sorumlu olduğu, 166. maddede ise kararın ilanı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde ise, iflas isteme, davaya vekalette özel yetki verilmesi gerektiren haller arasında sayılmıştır. Somut olayın yasal düzenlemeler açısından değerlendirilmesi sonucunda, davacı vekilinin vekeletnamesin de, İflas erteleme davası açma yetkisinin bulunduğu, davacı şirket yönetim kurulu kararı ile şirket hakkında iflas erteleme talebinde bulunulmaya karar verildiği, mahkemece, tensip ara kararı ile ilanların yapılmasına, bilirkişi incelemesine ve ayrı ayrı rapor alınmasına karar verildiği, ilanların yaptırıldığı, iflas avansının mahkeme veznesine yatırıldığı, davanın, davacı şirketlerin muamele merkezinin bulunduğu, mutlak yetkili mahkeme de açıldığı anlaşılmıştır. İstanbul Ticaret Sicili Memurluğu’nun … sicil numarasında kayıtlı, İnşaat alanında faaliyet gösteren davacı Şirket 17.01.2003 tarihinde kurulmuştur. 31/12/2014 tarihi itibarıyla sermayesinin tamamı ödenmiştir. Davacı şirket hakkında dava tarihi itibari ile uygulanması gereken mülga İİK’nun 179/B-7 maddesidir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan İİK’nun 179/B maddesi gereğince davacı şirket iflas ertelemenin sağladığı menfaatlerden en fazla 5 yıl faydalanabilecektir. Somut davada, davacı şirket 30/12/2014 tarihinde iflasın ertelenmesi talebinde bulunmuş, mahkeme 06/03/2015 tarihli ara karar ile tedbirlere hükmetmiş, 29/05/2019 tarihinde de borca batık olduğundan bahisle iflas kararı verilmiştir. Uyuşmazlık, davacı şirketin borcu batık olup olmadığı, borca batıklığın usulüne uygun olarak saptanıp saptanmadığı, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı noktasında toplanmıştır. Davacı şirketin mal varlığı rayiç değerlerle belirlenerek şirketin borca batık olup olmadığı ve iyileştirme projesinin iflasın ertelenmesini sağlayıcı nitelikte bulunup bulunmadığı konusunda bilirkişi kurulundan rapor alınmış, bilirkişi kurulu 04/03/2015 tarihli raporunda; davacı şirketin 31/12/2014 tarihi itibariyle borca batık olup rayiç değerlere göre pasiflerinin aktiflerinden 537.614,26 TL fazla olduğunu, davacı şirket tarafından sunulan iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı proje niteliğinin bulunmadığını, 06/01/2016 tarihinde alınan ek raporda ayrık rapor sunan bilirkişi … dışındaki diğer bilirkişiler davacı şirketin 30/09/2015 tarihli ticari defterleri, diğer kalır ve resmi beyannameler üzerinde inceleme yapılamadığından şirketin mali durumundaki gelişmelerin analize elverişli verilerin bulunmadığını, … tarafından şirketin banka hesabına 15/05/2015 tarihinde 810.000,00 TL havale yapılıp bu paranın 1.418,70 TL kısmının dava masrafı açıklaması ile çekildiği, 12/05/2015 tarihinde ise toplam 767.360,00 TL’sinin kredi hesabına ödemeler açıklaması ile kredi ödemesi yapıldığı, yeterli belge sunulmaması nedeniyle ödemelerin şirket varlık ve kaynak dengesine etkisi konusunda görüş bildirilemediğini, ayrık rapor sunan bilirkişi … 11/01/2016 tarihli ek raporunda iflas erteleme konusundaki yasal koşulların oluşmadığını, davacı şirketin mali veri ve defterlerini kayyımlara dahi sunmadığını, bu durumun alacaklıların hakkını tehlikeye düşürdüğünü, sermaye artışını gerçekleştirmediğini, ciddi ve inandırıcı bir proje sunumunun olmadığı gösteren açık emarelerin bulunduğunu, bu nedenlerler iflas ertelemenin şartlarının oluşmadığını, bilirkişi kurulundan alınan 03/04/2017 tarihli ikinci ek raporda revize iyileştirme projesinin uygulanabilmesi halinde borca batıklıktan çıkılabilmesinin mümkün olabileceğini, ancak 30/09/2016 tarihi itibariyle ve karşılaştırmaları olarak incelenen verilerek göre projenin uygulandığından söz etmenin mümkün olmadığını, 2015 ve 2016 yılları için kar hedeflerinden tamamen sapılması nedeniyle bu durumun 2017 yılındaki hedeflere de ulaşma ümidini azalttığını, revize iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı niteliğinin bulunmadığını, alacaklarının haklarının sağlanmadığını ve iflas erteleme koşullarının oluşmadığını, 11/11/2018 tarihli üçüncü ek raporda ayrık görüş sunan bilirkişi … dışındaki diğer bilirkişiler rayiç değerler dikkate alınarak şirketin borca batık durumunda bulunmadığını, 3.214.792,11 TL aktiflerinin pasiflerinden fazla olduğunu, ayrık rapor sunan bilirkişi … ise 11/12/2018 tarihli raporunda şirkete ait taşınmaz bulunmadığı, duran varlık hesabında gösterilen 5.107.957,04 TL’lik değere nasıl ulaşıldığının mali konularda uzman bilirkişilerce açıklanmadığını, bu nedenle çoğunluk görüşüne katılmadığını, 25/12/2018 tarihli dördüncü ek raporda bilirkişi …’in ayrık rapor sunan bilirkişinin eleştirilerine yönelik açıklamalarının alınmasından sonra bilirkişi kurulu 04/05/2019 tarihinde sundukları ek raporlarında şirketin mali verilerinde verilen avanslar hesabında raporlanan 5.003.973,50 TL tutarındaki bakiyesinin değer düşüklüğü ya da şüpheli alacak karşılığı ayrılmasının gerektiğini, buna göre davacı şirketin güncel olarak borca batık durumunda olup pasiflerinin aktiflerinden 2.710.835,07 TL olduğunu, davacı şirketin faaliyetlerinin sürdürülebilir ve iyileşme ümidinin varlığından söz edebilmenin mümkün olmadığını, iflasın ertelenmesi koşulu olan ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi sunulması koşulunun sağlanamamış durumunda bulunduğunu ve bu verilerek göre iflas ertelenmesi koşullarının oluşmadığı sonucuna varıldığını bildirmişlerdir. İflas ertelemesinin amacı doktrinde farklı görüşlerle açıklanmıştır. Bu görüşlerden biri, erteleme kararının sermaye şirketi ve kooperatifin yararına olduğu, bir diğer görüş, burada ilk planda alacaklıların çıkarının korunduğu, diğer bir görüş ise, hem alacaklıların hem şirketin korunduğudur. Yargıtay uygulamalarında, erteleme kararının hem borca batık şirketin hem de alacaklıların yararına olduğu kabul edilmektedir. İflasın ertelemesinin şartları ise, sermaye şirketi veya kooperatifin borca batık durumda olması, borca batıklığın mahkemeye bildirilmiş olması, alacaklıların iflasın ertelenmesi halinde iflasın derhal açılmasına nazaran daha kötü duruma düşürülmemiş olması, iyileştirme projesi ve bu projenin ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin mahkemeye sunulması gerektiği, iyileştirme projesinin mahkemece ciddi ve inandırıcı bulunması gerektiği vb, bu şartlardan, borca batık olma, şirketin iyileşmesinin mümkün olması, fevkalade mühletten yararlanılmamış olması, alacaklıların haklarının korunması yani, iflas erteleme kararının alacaklıların haklarını iflasa göre daha kötü duruma sokmaması gerektiği, iflas ertelemenin maddi (esasa ) ilişkin şartlarıdır. Kısacası, iflas erteleme talebinde bulunan şirket hakkında iflas erteleme kararı verilebilmesi için öncelikle o şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (6102 sayılı TTK’nın m. 377, İİK’nın m.179 vd.). İyileştirme projesi ise, sadece şirketin mevcut işleyişinin devamı ve tedbir kararlarıyla borca batıklıktan kurtulabileceğine ilişkin olmamalı, TTK’nın 376/2. maddesindeki nakit sermaye konulması, dış kaynaktan nakit girişi, sermaye artışı, yeni ortak alınması, şirketin mevcut işleyişi sonucu şayet mümkün ise kâr ve nakit akışı gibi nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içermeli, İİK’nın 179. maddesinde aranan ciddî ve inandırıcı özellikleri haiz olmalıdır. Sunulan iyileştirme projesinin uygulaması ve erteleme sürecinin başarı ile yönetimi bakımından ciddi, inandırıcı, somut ve uygulanabilir nitelikte bulunmalıdır. Belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda somut olay incelendiğinde; davacı şirketin karlılık verimliliğini kaybettiği, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile İİK’nun 164. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 günlük süre içerisinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile kabul edildi.24/09/2020