Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3560 E. 2023/695 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3560 Esas
KARAR NO: 2023/695
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 09/04/2019
NUMARASI: 2017/827 Esas, 2019/345 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/06/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında müvekkilinin davalıdan 107.141,95 TL cari hesap alacağı bulunduğunu, alacağın ödenmemesi üzerine 107.141,95 TL asıl alacak ve 37.499,68 TL gecikme cezasının tahsili için davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında takip başlattıklarını, davalının asıl alacak ve ferilerini ödediğini, ancak gecikme cezası yönünden takibe itiraz ettiğini, sözleşmenin “Ticari Şartlar” başlığı altında yer alan; “Ödemeler fatura tarihinden itibaren 15 gün içinde banka hesabına yapılacaktır. Ödenmeyen faturalar için Amme Alacaklarının Tahsil Usulleri Kanununun 51inci md. göre uygulanmakta olan aylık gecikme zam oranının iki katı + KDV uygulanacaktır” hükmü gereği davalının gecikme cezasına itirazının haksız olduğunu belirterek davalının takibe kısmi itirazının iptali ile takibin devamına, % 20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; davacının ticari ilişki içerisinde düzenlediği vade farkı faturasını iade ettiklerini, bu nedenle sözleşmenin gecikme cezasına dair hükmünün uygulanmaması hususunda taraflar arasında fiili uygulama olduğunu, davacının da taraflar arasındaki uygulama doğrultusunda cari hesap alacağını 107.141,95 TL hesaplayarak mutabakat talep ettiğini ve bu miktar üzerinden mutabık kaldıklarını, bu nedenlerle davacının gecikme cezası talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine ve % 20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; bilirkişi rapor ve ek raporuna göre, davacının davalıdan 14.091,47 TL gecikme cezası talep edebileceği, bakiye 23.408,21 TL’lik gecikme cezasının talep edilemeyeceği, kabul edilen kısım yönünden davacı lehine icra inkar tazminatı, reddedilen kısım yönünden ise davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, takibin 14.091,47 TL gecikme cezası yönünden devamına, bakiye 23.408,21 TL gecikme cezası yönünden davanın reddine, kabul edilen miktarın % 20’si tutarında davacı lehine icra tazminatına, reddedilen miktarın % 20’si tutarında davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar yasal süresinde taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; sözleşmenin Ticari Şartlar başlığı altında düzenlenen hükmü gereği ve tarafların tacir oldukları gözetildiğinde gecikme cezası talep edebileceklerini, mahkemece de gecikme cezası alacağı kabul edilmesine rağmen alacağın eksik hesaplandığını, ayrıca müvekkilinin takipte könüyiyetli olduğuna dair delil bulunmadığından, reddedilen miktar üzerinden davalı borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; taraflar arasında gecikme cezası uygulanmamasına dair fiili uygulama olduğunu, mutabakat yazısında gecikme faizi hakkını saklı tutmayan davacının faiz talep edemeyeceğini, alacak likit olmadığından davacı lehine kabul edilen miktar üzerinden icra tazminatına hükmedilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME Dava, gecikme faizi (gecikme cezası) alacağının tahsili için yapılan takibe itirazın iptili istemine ilişkindir.Dosya kapsamından, davacının 107.141,95 TL asıl alacak ve 37.499,68 TL gecikme cezası (gecikme faizinin) tahsili için davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında takip başlattığı, davalının yasal süresinde asıl alacağı ödediği, gecikme cezası yönünden takibe itiraz ettiği, bunun üzerine takibe kısmi itirazın iptali ve takibin devamı için eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece; davacının gecikme cezası talep edebileceği, ancak bilirkişi raporunda gecikme cezasının 14.091,47 TL olarak hesaplandığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile takibin 14.091,47 TL gecikme cezası yönünden devamına, bakiye kısım yönünden davanın reddine, kabul edilen miktarın % 20’si tutarında davacı lehine icra tazminatına, reddedilen miktarın % 20’si tutarında davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş, taraf vekilleri hükmü istinaf etmiştir. 1-Uyuşmazlık; davacının gecikme cezası alacağı talep edip edemeyeceği ile talep hakkı varsa alacağın miktarı hususlarında toplanmaktadır.İlk derece mahkemesinde alınan rapor ve ek raporda; tarafların defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, her iki taraf ticari defterlerine göre davacının mal ve hizmet karşılığı düzenlediği faturalar kapsamında 14/06/2017 tarihi itibarıyla 107.141,95 TL alacağı bulunduğu, davacı tarafından düzenlenen 01/02/2017 tarihli ve 14.88931 TL vade farkı faturasına karşılık davalının 28/02/2017 tarihli iade faturası düzenlediği, davacının iade faturasını defterlerine kaydettiği, tarafların ticari defterlerine göre davacının 14/06/2017 tarihi itibarıyla 107.141,95 TL alacağı bulunduğu belirtilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 31/05/2016 tarihli sözleşmenin “Ticari Şartlar” başlığı altında hükmü; “Ödemeler fatura tarihinden itibaren 15 gün içinde banka hesabına yapılacaktır. Ödenmeyen faturalar için Amme Alacaklarının Tahsil Usulleri Kanununun 51inci md. göre uygulanmakta olan aylık gecikme zam oranının iki katı + KDV uygulanacaktır” hükmünü düzenlemektedir. Ancak davacının bu madde kapsamında düzenlediği 01/02/2017 tarihli fatura için davalı tarafından 28/02/2017 tarihli iade faturası düzenlendiği ve faturanın davacı tarafından itiraz edilmeyerek defterlerine işlendiği anlaşılmaktadır. Bunun dışında davacının söz konusu madde kapsamında herhangi bir fatura düzenlediğine ve davalının bu faturayı ödediğine dair bilgi ve belge bulunmamaktadır.Diğer taraftan davacı 05/07/2017 tarihli yazısında 30/06/2017 tarihi itibarıyla 107.141,95 TL alacakları bulunduğu hususunda mutabık olup olmadıklarının bildirilmesini istemiş, davalı tarafta mutabık kaldıklarını beyan etmiştir. Davacı mutabakat yazısında gecikme cezası alacağını saklı tuttuğuna da beyan etmemiştir. TBK’nın 131/2 fıkrası; “İşlemiş faizin ve ceza koşulunun ifasını isteme hakkı sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ise ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğu anlaşılmaktaysa, bu faizler ve ceza koşulu istenebilir.” hükmünü düzenlemektedir. Somut davada, mutabakat yazısında faiz isteme hakkının saklı tutulmaması nedeniyle, davacının faiz isteme hakkının düştüğünün kabulü gerekir. Kaldı ki davacının daha önce düzenlediği vade farkı faturasının davalı tarafından iade edildiği de gözetildiğinde, sözleşmenin vade farkına ilişkin hükmünün uygulanmaması konusunda fiili uygulama olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece, davacının gecikme cezası talep hakkının bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. 2-Ayrıca davalı, davanın reddi ile birlikte davacı alacaklının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir. İİK’nın 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davasında, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı kötü niyet tazminatına mahkum edilebilecektir. Ancak somut olayda, davalının kötü niyetle takip başlattığına dair delil bulunmadığından, mahkemece davalı borçlunun kötü niyet tazminatı talebinin de reddine karar verilmesi gerekirken, kötü niyet tazminatına hükmedilmesi de doğru olmamıştır. Açıklanan nedenler ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun davalı lehine hükmedilen icra kötü niyeti tazminatı yönünden kısmen kabulüne, davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında davanın reddine, davalı borçlunun kötü niyet tazminatı talebinin de reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/827 Esas, 2019/345 Karar ve 09/04/2019 tarihli kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden HÜKÜM TESİSİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/827 Esas, 2019/345 Karar ve 09/04/2019 tarihli kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden HÜKÜM TESİSİNE,3-Davanın REDDİNE, a)Davalının kötü niyet tazminat talebinin de REDDİNE, b)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 148,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,c)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA, d)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, e)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AÜTT gereğince davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, İstinaf Başvurusu Yönünden; 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,5-Davacı tarafından karşılanan 2,25 TL istinaf yargılama gideri ile 165,70 TL istinaf başvurma ve karar harcı olmak üzere toplam 167,95 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 6-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 240,65 TL harçtan mahsubu ile bakiye 60,75 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 7-Davalı tarafından karşılanan 60,25 TL istinaf yargılama giderleri ile 301,20 TL istinaf başvurma ve karar harcı olmak üzere toplam 361,45 TL’nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 8-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 9-6100 sayılı HMK’nın 333.maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra artan kısmın yatıran tarafa İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.2 bendi ile aynı yasanın 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/06/2023