Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3538 E. 2023/653 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3538 Esas
KARAR NO: 2023/653
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 14/05/2019
NUMARASI: 2015/463 Esas, 2019/505 Karar
DAVA: MENFİ TESPİT (Alım Satım)
KARAR TARİHİ: 01/06/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1999 yılında davalı kooperatife üye olduğunu, 05/08/2007 tarihinde borcunun bittiğini ve ibraname aldığını, 24/08/2007 tarihinde tapusunu aldığı daireyi 21/04/2010 tarihinde üçüncü kişiye sattığını ve üyelik sıfatının sona erdiğini, buna rağmen kooperatifin borç tahakkuk ettirip para istediğini, müvekkilinin kooperatif üyeliği ve borcunun bulunmadığını belirterek 21/04/2010 tarihi itibariyle müvekkilinin üyelik sıfatının sona erdiğinin ve kooperatife borcu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının üyeliğinin sona ermediğini, zira kooperatif üyeliği açıkça devredilmediği sürece tapu devrinin üyeliğin devri anlamına gelmeyeceği gibi üyeliğin sona ermesine de sebep olmayacağını, davacının kooperatif üyeliği devam ettiğinden kooperatif genel kurul kurulları tarafından alınan kararlardan ve borçlardan üye olarak sorumlu olduğunu belirterek davanın reddine, talebinde kötüniyetli olan davacının %20 oranından az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; kooperatiflerde ortaklık, tahsis ve tescil işlemlerinin farklı işlemler olduğu, bir kooperatif ortaklığının ortaklık şartlarını taşıyan 3. bir kişiye devredilebileceği, ancak ortağın kendisine tahsis edilen ve tapusunu aldığı daireyi 3. bir şahsa devretmesinin ortaklığında kendiliğinden devri anlamına gelmeyeceği, tapu devri yapılması durumunda ortağa ait olan bağımsız bölüm 3. şahsa geçse de ortaklığın bu işlemle devredilmiş sayılmayacağı ve ortağın ortaklık yükümlülüğünün devam edeceği, kooperatif ortaklığının devri için ayrıca ortaklığın da devredilmiş olduğuna ilişkin bir devir sözleşmesinin yapılmasının gerektiği, davacının, dairenin tapusunu 3. şahsa devretmiş olsa da kooperatif ortaklığını devretmemesi nedeniyle kooperatif ortaklığının halen devam ettiği, dolayısıyla davacının, kooperatif tarafından Genel Kurulda alınan aidat kararlarından sorumlu olduğu, davacı tarafından 05/08/2007 tarihli ibraname başlıklı belge incelendiğinde, söz konusu ibranamenin bu tarihten önceki aidatlara ilişkin olduğu, ancak davalı kooperatifin bu tarihlerden sonraki genel kurullarda aidat ödenmesine ilişkin karar aldığını, bilirkişi tarafından davacının dava tarihi itibariyle davalı kooperatife 17.000,00 TL aidat borcu olduğu belirtildiğinden davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin 1999 yılında üye olduğu davalı kooperatiften 05/08/2007 tarihinde borcunu kapatarak ve ibraname alarak üyelikten ayrıldığını, 24/08/2007 tarihinde tapusunu aldığı daireyi 21/04/2010 tarihinde üçüncü kişiye sattığını, davacının, kooperatifle ne üyelik ne de daire sahibi olarak bir ilgisinin kalmadığını, bu nedenle borç tahakkukunun hakkın suistimali olduğunu, müvekkilinin borcunun olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, kooperatif üyesi ve borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.Bilirkişi tarafından sunulan 26/04/2016 tarihli raporda, kooperatiflerde, ortaklık tahsis ve tescil işlemlerinin ayrı ayrı işlemler olduğu, bağımsız bölümün devrinin ortaklığın da devri anlamına gelmeyeceği, dolayısı ile aidat ödeme yükümlülüğünün ortak adına devam edeceği, kooperatif ortaklığının devri için ayrıca ortaklığın da devredilmiş olduğuna dair bir devir sözleşmesinin yapılmasının şart olduğu, dolayısı ile davacının halen davalı kooperatifin ortağı olduğu ve ortak olarak genel kurullarda alınan ödeme kararlarından sorumlu olduğu, davalı kooperatifin, genel kurulda alınan aidat kararlarına uygun olarak kesinleşen aidat miktarlarını davacıdan talep etme hakkına sahip olacağı, davacının sunmuş olduğu ibraname başlıklı belge 05/08/2007 tarihine kadar olan aidatlarla ilgili olduğundan davacının 2007 tarihinden sonraki genel kurul kararlarına uygun olarak aidat borcunu ödemek durumunda kalacağı bildirilmiştir. Mahkemece, davacının borcunun bulunup bulunmadığı varsa miktarı konusunda ek rapor alınmasına karar verilmiş olup bilirkişi tarafından sunulan 01/10/2018 tarihli ek raporda, somut olayda ihtilaf konusunun 08/09/2013 – 18/01/2015 – 14/05/2017 tarihli genel kurul kararları olduğu, 08/09/2013 tarihli genel kurulda gündemin 12. maddesi ile 2013 Eylül-Ekim aylarında aylık 500,00 TL, takip eden aylarda 150,00 TL olarak toplamda 2.500,00 TL ve geç ödemelerde aylık %3 gecikme faizi alınmasına karar verildiği,18/01/2015 tarihli genel kurulda 01/03/2015 tarihinde 14.500,00 TL ödenmesine karar verildiği, 14/05/2017 tarihli genel kurulda üye başına 1.200,00 TL’nin 6 ay içinde ödenmesine karar verildiği, yani son olarak 14/11/2017 tarihinde ödenecek miktarın 1.200,00 TL olacağı, 14/11/2017 tarihli genel kurulda alınan ödeme kararının dava tarihi olan 14/04/2015 tarihinden sonraki bir ödemeye ait olduğu, dava tarihi esas alındığında ise ödenecek miktarın 17.000,00 TL olduğu, bu miktara ödeme tarihlerinden itibaren yasal miktarın en fazla 2 katı tutarında gecikme faizi uygulanacağı, bu miktarın ise yıllık %1,5 olduğu, sonuç olarak davacının dava tarihi itibariyle kooperatife 17.000,00 TL aidat borcunun bulunduğu ve işleyecek aylık %1,5 faiz borcu olduğu belirtilmiştir. Mahkemece, dava dilekçesinde herhangi bir bedel bildirilmediğinden bu konuda açıklama yapmak, dava konusunun dayandırıldığı icra dosyalarını bildirmek ve hangi icra dosyalarına dayanak yapılarak borcun bulunmadığının talebini açıklar dilekçe sunmak üzere davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verilmiş, davacı vekili 25/12/2017 tarihli dilekçesi ile müvekkili hakkında yapılan icra takiplerinin Ümraniye … İcra Müdürlüğünün … Esas, Ümraniye … İcra Müdürlüğünün … Esas ve Ümraniye … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takipler olduğunu belirterek borçlarının bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin …7 esas sayılı (Ümraniye … İcra Müdürlüğünün … Esas) dosyasının incelenmesinde; davalı kooperatifin, davacı aleyhinde 15/10/2008 tarihli genel kurul kararı uyarınca aidat alacağının tahsili amacıyla toplam 735,00 TL üzerinden takip başlattığı görülmüştür. İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı (Ümraniye … İcra Müdürlüğünün … Esas) dosyasının incelenmesinde; davalı kooperatifin, davacı aleyhinde 15/11/2008 tarihli genel kurul kararı uyarınca aidat alacağının tahsili amacıyla toplam 735,00 TL üzerinden takip başlattığı görülmüştür. İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı (Ümraniye … İcra Müdürlüğünün … Esas) dosyasının incelenmesinde; davalı kooperatifin, davacı aleyhinde 15/08/2008 tarihli genel kurul kararı uyarınca aidat alacağının tahsili amacıyla toplam 729,00 TL üzerinden takip başlattığı görülmüştür.İstinafa konu edilen uyuşmazlık, davacının kooperatif üyesi olup olmadığı ve aidat borçlarının ödenmesinden sorumluluğunun bulunup bulunmadığı hususlarında toplanmaktadır. Somut olayda davacı, 1999 yılında üye olduğu davalı kooperatiften 2007 tarihinde borcunu kapatarak ibraname aldığını ve 2007 yılında tapusunu aldığı daireyi 2010 yılında üçüncü kişiye satarak üyelikten ayrıldığını, bu sebeple aidat alacağından sorumlu olmadığını iddia etmekte olup davalı ise, tapu devrinin üyeliğin devri anlamına gelmeyeceğini ve davacının, üyeliği sona ermediğinden borçlardan sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre, yapı kooperatiflerinde, kooperatif tarafından yaptırılan ve müstakil tapu ile ortağı adına tescil edilen taşınmazın ortak tarafından üçüncü kişilere satışı halinde ortaklık payının satın alana geçmeyeceği, payın ayrıca devredilmesi gerektiği, ortaklık payının devredilmedikçe kooperatif karşısında taşınmazı satan ortağın, ortaklık sıfatı ve sorumluluğunun devam edeceği ifade edilmektedir. Bu nedenle davacının taşınmazı devri, ortaklığın da devri anlamına gelmediği gibi davacının ortaklığının devrine ilişkin kooperatife başvuruda bulunulduğuna dair bilgi ve belge de bulunmadığı dikkate alındığında davacının kooperatif ortağı olduğunun ve bu sebeple de kooperatifin aidat alacaklarından sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Kaldı ki davacının borçlu olmadığının tespitini talep ettiği icra dosyalarına konu aidat alacaklarının 2008 yılı genel kurul kararlarına dayandığı, bu tarih itibariyle davacının taşınmazını da devretmemiş olduğu, ayrıca davacı tarafından borcunun bulunmadığına yönelik dayanılan ibranamenin 05/04/2005 ve 05/08/2007 tarihleri arasındaki borçlara ilişkin olduğu dikkate alındığında Mahkemece davanın reddine dair verilen karar isabetli olup davacının istinaf başvurusunun reddi gerekir. Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/463 Esas, 2019/505 Karar ve 14/05/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulanan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.01/06/2023