Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3528 E. 2019/2332 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3528 Esas
KARAR NO : 2019/2332
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2019/1280 D.İş
KARAR NO : 2019/1312
DAVANIN KONUSU: İHTİYATİ HACİZ
KARAR TARİHİ: 1912/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında Yazılım Ve/veya Döküman Ürünleri Kullanım Hakkının Devri Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme gereğince davalının müvekkili şirket tarafından geliştirilen bilgisayar programını aktif olarak kullandığını, sözleşme bedelini ödemediğini belirterek 126.132,27 TL’ lik alacak için ihtiyati haciz talebinde bulunmuştur. Mahkemece talep dosya üzerinden değerlendirilmiş, ilk derece mahkemesince talebin faturaya ve cari hesaba dayalı olduğundan bahisle talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde; sözleşme ihtarname cari hesap ektresi ve faturanın alacağın varlığı konusunda kanıt teşkil ettiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına ve ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:Talep, ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılmasıyla, ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkindir.İcra iflâs hukukundaki ihtiyati haciz müessesi, medenî usul hukukundaki ihtiyati tedbir ve idare hukukundaki yürütmenin durdurulması müesseseleri gibi bir geçici hukuki koruma önlemidir (Üstündağ, S. : İhtiyati Tedbirler, İstanbul 1981, s. 1; Yılmaz, E.: Geçici Hukuki Himaye Tedbirleri, Ankara 2001, C.II, s.1). Türk hukuku açısından etkin hukukî himayenin sağlanmasının hukuk devletinin bir gereği ve dolayısıyla Anayasa’nın bir emri olduğunu kabul etmek gerekir. Her ne kadar yürütmenin durdurulmasında (1982 Anayasası m.125,V) olduğu gibi Anayasada doğrudan ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kurumlarının düzenlenmesini emreden açık bir hüküm yoksa da Anayasanın 2’nci maddesinde yer alan “hukuk devleti” ilkesinin, kanun koyucuya, bireylere etkin hukukî himaye sağlama ödevini vermiş olduğundan şüphe etmemek gerekir. İhtiyati haciz açısından soruna bakıldığında, takip borçlusu, mallarını kaçırarak haksız çıkacağını tahmin ettiği bir takibin sonuçlarından kurtulabilir. İşte buna engel olmak, elde edilen hakkın aynen gerçekleştirilmesini sağlamak hukuk düzeninin görevidir. Geçici hukukî koruma önlemleri toplumsal barışın sağlanması açısından da önem taşımaktadır.İhtiyati haciz kararı verilmesinin koşulları, İcra ve İflâs Kanunu’nun İİK’nın 257’nci maddesinde düzenlenmiştir. Bu hükümde ihtiyati haciz talebine ilişkin iki hukukî sebep yer almaktadır. Birincisi, vadesi gelmiş (muaccel) bir para borcunun ödenmemesi hâlinde uygulanması gereken İİK’nın 257,I hükmüdür. İkincisi ise vadesi gelmemiş (müeccel) bir alacak için öngörülen İİK’nın 257,II’deki kuraldır. Bu iki kuralın yanı sıra ispata ilişkin İİK’nın 258’nci maddesi de somut olayımız açısından çok önemlidir. İcra ve İflâs Kanunu’nun 257’nci maddesinin 1’nci fıkrası uyarınca “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” Bu hükme göre, bir para alacağının vadesinin gelmesi hâlinde alacaklı ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir. İcra ve İflâs Kanunu’nun 257’nci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca “Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1 – Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2 – Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa. – Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.”İcra ve İflâs Kanunu’nun 258’nci maddenin 1’nci fıkrası uyarınca, “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur….” Bu hükme göre, alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiğini veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK’nın 257,II hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorundadır.Somut uyuşmazlıkta, davacı, sözleşme, fatura ve ihtara dayanmıştır ancak sözleşmeye konu bilgisayar programının teslimi ve kullanımı konusunda belge ibraz edilemediği, alacağın varlığı konusunda kanaat getirecek kuvvette delil bulunmadığı, İİK 257/1-2 ve 258 maddesindeki yasal şartların sağlanamadığı ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı + 121,30 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 189,50 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 23,80 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1f Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.19/12/2019