Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3504 E. 2023/683 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3504 Esas
KARAR NO: 2023/683
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 22/05/2019
NUMARASI: 2018/748 Esas, 2019/450 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/06/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 27/03/2018 tarihinde akdedilen üyelik sözleşmesi gereği davalıya internet üzerinden hizmet verildiğini, sistemin kullanıma açılması ile davalının sisteme girdiğini, müvekkilinin sözleşme edimlerini yerine getirdiğini, hizmet karşılığı olarak 29/03/2018 tarihinde davalıya tanzim edilen fatura bedelinin zamanında ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının yetkili icra dairesine başvurmadan huzurdaki davayı ikame ettiğini, uyuşmazlığın çözümünde İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, yetkisiz icra dairesinden başlatılan ve yetki itirazına uğrayan icra takibine istinaden itirazın iptali davası açılmasının usul ve yasaya uygun olmadığını, davaya konu 27.03.2018 tarihli sözleşmenin, müvekkili şirket yetkilisi tarafından imzalanmaması sebebiyle bağlayıcı olmadığı gibi hukuken bir sonuç da doğurmayacağını, sözleşme geçerli olsa dahi faturanın tebliğ edilmediği gibi müvekkili şirket kayıtlarında da yer almadığını, yine sözleşmenin geçerli olması halinde sözleşme bedelinin tamamının değil hukuken sadece verildiği iddia edilen hizmete ilişkin bedelin talep edilmesinin mümkün olduğunu, davaya ve takibe konu alacağın likit olmaması sebebi ile icra inkar tazminatı talebinin kabul edilmediğini, davacı tarafça talep edilen fahiş faiz oranı ile faiz başlangıç tarihinin kabulünün mümkün olmadığı gibi muaccel bir alacak da söz konusu olmadığından usul ve yasaya aykırı faiz talebinin reddi gerektiğini belirterek davanın reddine, haksız ve kötüniyetli takip nedeniyle alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; davalı sözleşme ilişkisine ve faturaya karşı hizmet alımının gerçekleşmediğine yönelik itiraz etmiş ve dosyada sureti bulunan sözleşmede davalı şirkete ait ıslak imzanın mevcut olmadığı anlaşılmış ise de bilişim uzmanı bilirkişi marifeti ile davacıya ait internet sitesi üzerindeki inceleme doğrultusunda davalının savunma ve itirazlarının aksine taraflar arasında online sözleşmenin kurulduğu sonucuna varıldığı, sözleşmede yer alan yetki şartı sebebiyle İstanbul İcra Müdürlüğünün yetkili olduğu ve buna göre davalının yetki itirazının yerinde olmadığı, davacının sözleşmede yer alan kullanıcı bilgi ve şifrelerinin temin edilmesi ve ilanların yayınlanması noktasında davalı tarafa hizmet ifa ettiğinin teknik bilirkişi marifetiyle tespit edildiği, bu noktadan sonra faturaya dayalı hizmet bedelinin ödendiğinin ispat yükünün davalı üzerinde bulunduğu, davalı borçlu şirketin fatura bedelini ödediğini yazılı delille ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile itirazın iptali ile takibin 7.316,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, alacağın likit olması sebebiyle % 20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporu eksik inceleme sonucunda düzenlendiğinden hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığını, bilirkişi raporunda, sözleşmenin sanal ortamda kurulduğu tespitine dayanarak sözleşmenin geçerli olduğu sonucuna varıldığını, oysa müvekkili şirketin tek imza yetkilisinin … olması sebebiyle sözleşmenin geçerli ve bağlayıcı olduğundan söz edebilmek için onun tarafından fiziken yada sanal ortamda imzalanması gerektiğini, temsile yetkili olmayan şahıslar tarafından imzalanan evraklar muteber olmayacağından bilirkişi raporunda sözleşmenin sanal ortamda kurulmasına neden olarak gösterilen isimlerden hiçbirinin müvekkili şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığını, ayrıca müvekkili şirket tarafından herhangi bir hizmet alımının da söz konusu olmadığını, sözleşmenin sanal ortamda müvekkili şirket yetkilisine gönderilmediğini, sözleşmenin geçerli olduğunun kabulü halinde dahi verilen hizmet (6 adet ilan) bedeli yerine sözleşme bedelinin tamamı üzerinden hüküm tesisinin de hatalı olduğunu, dava ve takibe konu faturanın tebliğ edilmediği gibi müvekkili şirket kayıtlarında da yer almadığını, akdi ilişkinin varlığının davacı tarafından ispatlanması gerektiğini, müvekkili şirket yetkilisinin davacı tarafça verildiği iddia edilen hizmete ilişkin herhangi bir talebi, kabul ve taahhüdü ile anlaşmasının da mevcut olmadığını, alacağın yargılamayı gerektirmesi sebebiyle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, sözleşmeye dayalı fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacının, davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 7.316,00 TL asıl alacak ve 440,16 TL faiz olmak üzere toplam 7.756,16 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, davalının takibe ve borca karşı itirazda bulunduğu, davacının ise İİK 67. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde işbu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Mali müşavir ve bilişim uzmanı bilirkişi tarafından hazırlanan 19/02/2019 tarihli raporda, taraflara ait ticari defterlerin birbiri ile uyumlu olduğu ve doğruladığı, HMK’nun 222/2 maddesi hükümlerine göre delil teşkil ettiği, davacı ticari defterleri ile muhasebe hesap ve kayıtlarına göre davacının, davalıdan 30.03.2018 tarihinden itibaren 7.316,00 TL alacağının olduğu, davalı ticari defterleri ile muhasebe hesap ve kayıtlarında, davacı ile ilgili bir herhangi bir kayda rastlanmadığı, bunun davalı BA formuyla tasdiklendiği, davalının davacıya ait faturayı kayıtlarına almadığı, davacıya ait www…net internet sitesinde yapılan incelemede, davaya konu olan sanal sözleşmenin, paket satın alınma aşamasında “Hizmet Sözleşmesini ve Ön Bilgi Formunu okudum, onaylıyorum” bölümünde bulunan “Hizmet Sözleşmesi” bölümüne tıklanarak görüntülenebileceği, ilgili alanın yanında bulunan kutucuğun işaretlenmeden, satın alma işleminin gerçekleştirilemediği, dolayısıyla davalının satın alma işlemi öncesinde sanal sözleşmeyi onaylaması gerektiği, davaya konu olan sözleşmenin 4.3 numaralı maddesinde bulunan “Müşteri, sözleşme kapsamında verilen asıl hizmetin ilanın yayınlanması için gerekli kullanıcı bilgi ve şifrelerin kendisine temin edilmesi ve ilanının yayınlanması ile tamamladığını kabul eder.” bölümünde yer alan kullanıcı bilgi ve şifreler ile ilanın yayınlanması hizmetlerinin davacı tarafından yerine getirildiği, işlemiş faizin 321,90 TL olduğu, taraflar arasında sanal bir üyelik sözleşmesi akdedildiği, davacı tarafın sözleşmede yer alan kullanıcı bilgi ve şifrelerinin temin edilmesi ve ilanların yayınlanması hizmetlerini davalıya sağladığı ve bu sözleşmenin davalı tarafından onaylanmadan www…net internet sitesi üzerinde paket satın alımı yapılamayacağı bildirilmiştir.Uyuşmazlık taraflar arasında geçerli bir akdi ilişkinin bulunup bulunmadığı ile akde konu hizmetin yerine getirilip getirilmediği ve davacının bu sebeple alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Somut olayda, dosya kapsamında bulunan ve davalı tarafça itiraza uğrayan üyelik sözleşmesinin sanal ortamda yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu noktada sözleşme ilişkisinin kurulup kurulmadığının tespiti, hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bilişim uzmanı bilirkişinin tespitleri önem arzetmektedir. Teknik bilirkişi tarafından yapılan tespitler uyarınca, davaya konu sözleşmenin davalı tarafından onaylanmadan www…net internet sitesi üzerinde paket satın alımı yapılamayacağı ve davacının, sözleşmede yer alan kullanıcı bilgi ve şifrelerinin temin edilmesi ve ilanların yayınlanması hizmetlerini davalıya sağladığı anlaşıldığından taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu sabit olup davalının, davacıya ait internet sitesi üzerinden hizmet aldığının tespit edilmesi sebebiyle artık bu sözleşmenin yetkili temsilcisi tarafından imzalanmadığından bahisle geçersiz olduğunu ileri sürmesi TMK’nun 2. maddesinde yer alan dürüst davranma ve hakkın kötüye kullanılması ilkelerine ters düşeceğinden bu iddialara itibar edilmemiştir. Söz konusu sözleşmenin “satış fiyatı ve ödeme şekli” başlıklı 7. maddesinde, üyelik sözleşmesine konu hizmetlerin ve 4. madde uyarınca sağlanacak tüm hizmetlerin bedelinin KDV dahil 7.316,00 TL olarak 15/04/2018 tarihinde havale yolu ile ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davalı taraf, verilen hizmetin (6 adet ilan) bedeli yerine sözleşme bedelinin tamamı üzerinden hüküm tesisinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de, teknik bilirkişinin tespitine göre üyelik, sözleşmenin tanziminden itibaren, geçerlilik süresine uygun bir şekilde bir yıl sonra 28/03/2019 tarihinde kapanmış olup kendisine sağlanan hizmeti tamamen kullanma imkanı varken kullanmayan ve aksine bir iddia da ileri sürmeyen davalının bu iddialarına itibar edilmemiştir. Davacı sözleşme bedelinin tamamını talep etmekte haklıdır. Bu açıdan Mahkemece tesis edilen karar isabetlidir. Öte yandan icra dosyasına konu edilen faturanın, sözleşme hükümleri doğrultusunda tanzim edildiği dikkate alındığında takibe konu fatura miktarının likit olduğu, davalı borçlunun borç tutarını sözleşmeye göre tahkik ve tayin etmesi mümkün olduğundan icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi de yerindedir. Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/748 Esas, 2019/450 Karar ve 22/05/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 124,93 TL harcın mahsubu ile bakiye 54,97 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-1 bendi ile aynı kanunun 362/1a maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.15/06/2023