Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3502 E. 2020/1560 K. 14.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3502 Esas
KARAR NO: 2020/1560
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/877 Esas
KARAR NO: 2019/1027
KARAR TARİHİ: 02/10/2019
DAVA: KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)
KARAR TARİHİ: 14/07/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin nakliyat ve otomotiv işleri ile uğraştığını, şirket hissedarları arasında doğan ihtilaflardan dolayı şirketin işlerinin aksadığını, bu nedenle nakit akışının bozulduğunu, bazı araçlarının bağlandığını, 2017 yılından sonra işlerini toparlayabildiğini, bu nedenle İİK 285 vd. maddeleri uyarınca konkordato talebinin tasdikine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, davacı şirketin konkordato talebinin ciddiyetten ve inandırıcılıktan uzak olduğu, kesin mühletin uzamasının alacaklıların zararına olacağı anlaşıldığından, kesin mühletin kaldırılmasına karar verildiği, davacı şirket rayiçleri bakımından karar tarihi itibariyle borca batık değilse de komiser heyetinin yazılı en az iki ihtarına rağmen istenen ticari defterlerini sunmadığı, öyle ki komiserin değiştirilmesi sonrasında davacının konkordato talep ettiği tarihten bu yana ticari defterlerini eksiksiz hiç sunmadığı, şirket merkezine hiç gidilemediği, süreç içinde kiralanan araçların sayısında ve bilgisinde gerçeğe aykırı beyanlarda bulunulduğu, komiser talimatlarına uymamak, aykırı davranmak İİK.nun 292/1-c maddesi uyarınca iflas sebebi olduğu, bu nedenle alacaklıların daha fazla zarara uğramaması için, mevcut mal varlığının muhafazası için İİK.nun 292/1-a,b ve c maddelerinde belirtilen yasal koşulların da gerektirdiği üzere, İİK.nun 292/ son uyarınca duruşma açılarak, borçlu duruşmada dinlendikten sonra davacı şirketin iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; komiser talimatlarına uyulmadığı gerekçesi ile verilen iflas kararı çok ağır bir karar olup, haksız ve hukuka aykırı olduğunu, 297. maddeye veya komiserin talimatlarına aykırı davranması halinde mahkemenin, derhal mühleti kaldırmak ve iflasa karar vermek yerine, borçluyu ve varsa alacaklılar kurulunu ve diğer alacakları da dinledikten sonra mümkünse daha yumuşak bir tedbir olan borçlunun malları üzerindeki tasarruf yetkisini kaldırma kararı verebileceğinin kabulü gerektiği, yani iflasın derhal açılması son çare olması gerektiği, komiserlere defter ibraz edilmemesinin iflas gerekçesi yapılması hakkaniyetli olmadığını, mahkemeye dahi defter ibraz etmemek iflas sebebi değilken, komiser heyetine defter teslim edilmemesinin iflas gerekçesi yapılması kabul edilemeyeceği, ayrıca defterlerin teslim edilmemesi gibi bir durum söz konusu olmadığını, detay mizan ve e-defterlerin ibraz edildiğini, komiser heyeti davacı şirket hakkındaki 18.07.2019 ve 01.08.2019 tarihli raporlarında davacı şirketten fatura ve belge talep etmediğini, komiser heyeti raporları incelendiğinde görüleceği üzere şirket merkezine gidilemediği gibi bir tespit ve eleştiri olmadığını, buna ilişkin hiçbir ihtar verilmediğini, mahkemenin gerekçeleri arasında kirada olan araçlar hakkında gerçeğe aykırı beyanlarda bulunulmasını kararına gerekçe yaptığını, ancak bu husus hakkında komiser heyeti tarafından yapılmış bir tespit, hiçbir müdahilin bu hususta bir iddiası olmadığını, mahkeme haksız bir şekilde bu yöndeki soyut değerlendirmesini gerekçesine yansıttığını, bu nedenlerle mahkemenin bu gerekçesinin iflas nedeni sayılması haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, İİK.nun 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkindir. Davacı şirket, dava tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na kayıtlı olduğu, ticari merkezinin Ataşehir/İstanbul adresinde bulunduğu, davanın İİK.nun 285/3 ve 154/1.maddesinde öngörülen yetkili mahkemede açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacı vekilinin vekaletnamesinde eldeki davayı açmak üzere özel yetkisine istinaden konkordato geçici mühleti verilmesi talebi üzerine davacı şirket hakkında 30/01/2019 tarihinde 1 yıl kesin mühlet kararı verildikten sonra üç kişilik komiser heyeti oluşturulmuştur. Komiser heyeti 22/08/2019 tarihli raporda, davacı şirketin konkordato komiserlerinin ara kararını yerine getirmediği, 30/06/2019 tarihindeki kaydi bilançoya göre borca batık durumda olduğunu, finansman tablolarında anormalliklerin bulunduğu ve gerçeğe uygun olmayan bir görüntü oluştuğunu, faiz tahakkuk ettirilmeksizin elde edilen net karın rakamlarıyla birlikte dahi revize edilmiş konkordato projesinin gerçekleşme ihtimalinin oldukça zayıf olduğunu, şirketin aylık 142.509,67 TL net kar elde etmesi gerekirken 30/06/2019 itibari ile gerçekleşen aylık ortalama net karının 16.024,38 TL olup ve projedeki hedefin çok uzağında olduğunu, finansman giderlerinin de tahakkuk ettirildiğinde şirketin kar değil aslında zarar edeceğinin açıkça anlaşıldığını, şirketin 75 aracının sadece 32 tanesinin kira geliri sağladığını bu nedenle projenin ciddi ve inandırıcı olmadığını mütalaa etmiştir.Komiser heyeti 01/10/2019 tarihli raporda, davacı şirket vekilinin 27/09/2019 tarihli dilekçesindeki taslak projenin değerlendirildiği, şirket tarafından sunulan mali tablolarda şirket ortağı …’in şirkete 1.415.954,91 TL borcu görünmekte olup buna ilişkin açıklama yapılmadığını daha önce talep edilmişse de halen ulaşan bilgi veya belge bulunmadığını, proje taslağında, …’den 700.000,00 TL nakit para girişi hedeflenmiş ise de …’in bu hususa ilişkin bir taahhüdünden veya şirkete verdiği bir kambiyo senedinden bahsedilmediği, 20 araç üzerindeki takyidatların kaldırılarak satışa çıkarılmasında, hangi borçların ödenerek hangi araçlar üzerindeki takyidatların kaldırılacağı hususu somutlaştırılmadığı, diğer taraftan takyidatların kaldırılması için bazı borçların ödenmesi, alacaklılar arasındaki dengeyi bozacağını sonuç olarak 30/06/2019 tarihli kaydi bilançoya göre borca batık görünen şirketin rayiç değerlere göre öz kaynaklarının 2.416.161,44 olduğu borca batık olmadığı, faiz tahakkuk ettirilmeksizin elde edilen net kar rakamları dahi incelemeye esas alınacak olsa dahi 27/12/2018 tarihli revize edilmiş konkordato ön projesinin gerçekleşme ihtimali bulunmadığı ayrıca konkordato talep eden şirket tarafından hazırlanan herhangi bir yeni bir revize proje bulunmadığı bulunmadığı, taslak projenin, yeni revize projeye dönüştürülmesi durumda borçlarının tasfiyesi mümkün olacaksa da raporda belirtilen durumlardan dolayı projenin uygulanabilir olmadığı bildirilmiştir. Mahkemece verilen konkordatonun tasdiki talebinin reddi ile davacı şirketin iflasına ilişkin karar, davacı vekilince sadece iflas kararı yönünden istinaf edilmiştir. Davacı vekili her ne kadar 01/10/2019 tarihli komiser heyeti raporu kendilerine tebliğ edilmeden savunma hakkı engellendiğini iddia etmiş ise de hükmün tefhim edildiği 02/10/2019 tarihli celsede dosyaya ibraz edilen 01/10/2019 tarihli komiser heyeti raporuna karşı beyanda bulunmak için süre talebi olmamış, revize proje sunmak için süre talep etmiş, mahkemece bu talep reddedilmiş, tahkikata son verilerek davacı vekilinden son sözleri sorulmuş önceki beyanları tekrar etmiştir. Kaldı ki 01/10/2019 tarihli komiser heyeti raporu davacı şirket vekilinin 27/09/2019 tarihli dilekçesindeki taslak projenin değerlendirildiği, davacı şirketçe verilmiş bir yeni bir revize proje bulunmadığı, 01/10/2019 tarihli komiser heyeti hükme esas alınmadığından davacının savunma hakkının kısıtlandığından söz edilemez. İİK’nın 292 maddesinde kesin mühlet içinde konkordato talebinin reddi ile iflasın açılması ve aynı kanunun 287/5 maddesinde aynı hükümlerin geçici mühlet hakkında kıyasen uygulanabileceği hususları düzenlenmiştir. Mahkemece, İİK’nın 292. Maddesi uyarınca konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılması nedeniyle davacı şirketin iflasına karar verilmiştir.
İİK.nun Geçici Mühlet başlıklı 287/5.maddesi “291 inci ve 292 nci maddeler, geçici mühlet hakkında kıyasen uygulanır.” hükmünü içermektedir. Yine aynı yasanın Kesin Mühlet İçinde Konkordato Talebinin Reddi ile İflâsın Açılması başlıklı 292.maddesi gereğince: “İflâsa tabi borçlu bakımından, kesin mühletin verilmesinden sonra aşağıdaki durumların gerçekleşmesi hâlinde komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflâsına resen karar verir: a)Borçlunun malvarlığının korunması için iflâsın açılması gerekiyorsa b)-Konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa c)-Borçlu, 297 nci maddeye aykırı davranır veya komiserin talimatlarına uymazsa d)-Borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatif, konkordato talebinden feragat ederse İflâsa tabi olmayan borçlu bakımından ise birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerindeki hâllerin kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşmesi durumunda, komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine resen karar verir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu sebeplerden ilki borçlunun mal varlığının koruması için iflasına açılmasının gerekli olmasıdır. Özellikle borçlunun işletmesinin devamı, önemli ve hissedilir ölçüde, aktiflerin azalmasına ve pasiflerin artmasına yol açmaktaysa ve bu durum konkordato süreci içinde geri dönüşü olmayana bir aktif pasif dengesizliğine yol açacağı öngörülüyorsa; iflasın derhal açılması ile borçlunun mal varlığının tasfiye sağlanmak suretiyle daha iyi bir tatmin elde edileceği tahmin ediliyorsa, işletmenin devamı mümkün gözükmüyor yahut çok düşük bir ihtimal ise, malvarlığının korunması için kesin mühlet kaldırılarak iflasın açılması zorunludur. ( Selçuk Öztek/ Ali Cem Budak, Müjgan Tunç Yücel, Serdar Kale, Bilgehan Yeşilova, Yeni konkordato Hukuku, 2. Baskı, Ankara 2019 s. 315 – 316 ). İkinci olarak kesin mühletin verildikten sonra konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması halinde konkordato talebinin reddi ile borçlunun iflasına resen karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durumda borçlu şirketin iflasına karar verilebilmesi için mahkemenin konkordatoyu tasdik etmeyeceğinin aşikar olması, yani tasdik şartlarının mevcut olmadığının önceden anlaşılması gerekmektedir. Örneğin, komiser raporunda borçlunun mali ve finansal verilerinin iyileşmeyi imkansız hale getirdiği anlaşılıyorsa, borçlunun iflasına karar verilebilecektir. Üçüncü olarak borçlu, 297 nci maddeye aykırı davrandığı veya komiserin talimatlarına uymadığı takdirde borçlunun iflasına resen karar verilebilecektir. Dosyaya sunulan 22/08/2019 tarihli raporda anlaşıldığı üzere, davacı şirket ile yapılan 18/07/2019 tarihli toplantıda şirketin faaliyetine ilişkin bilgi ve belgelerin kararın tebliğden itibaren 7 gün içinde ibraz ve tevdi edilmesi istendiği aksi takdirde İİK 292 maddesi uyarınca komiser talimatlarına aykırılık teşkil edeceği ihtar olunduğu ancak şirket ortaklarından …’in şirkete borcu olarak görünen 1.415.954,91 TL’ye ilişkin açıklama yapılmasına, şirket ticari ticari defterlerinin hazırlanarak komiser heyetinin incelemesine sunulmasına, şirketin kullanacağı banka hesabının komiser heyetine bildirilmesine, tüm ödemelerin ve tahsilatların bu hesap üzerinden yapılmasına, kayıt yaptıran 13 alacaklının hesap hareketlerini gösterir muavin kayıtların sunulmasına ilişkin talimatların hiç bir şekilde yerine getirilmediği, İİK 292 madde kapsamında komiser talimatların uyulmadığı, alacakların varit olup olmadığı hakkında yapılan değerlendirmede borçlu şirketin 08/08/2019 tarihli yazıları ile beyan ettiği alacaklılar ve alacak miktarları ile mizan kayıtları arasında bazı uyumsuzluklar olduğu, kesin mühlet kararının verilmesinden 2 gün önce davacı şirketin 06/02/2019 tarihli dilekçesinde davacıya ait 75 adet aracın tamamının faaliyete geçtiği beyanları ile şirketin elde ettiği karların bağdaşır hiç bir yönü bulunmaması nedeniyle davacı şirket yetkilisi tarafından bu durumla ilgili açıklama yapılması istenmiş olup tahsilatları yapılamayan araçların sözleşmesi feshedildiği, 75 taşıttan sadece 32 adedinin kira geliri sağlandığı sonradan anlaşıldığı, konkordato geçici mühlet kararıyla birlikte rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesi duracaksa da rehinle temin edilmiş alacaklara faiz tahakkuk ettirilmesi gerektiğinden, şirketin gelir tablolarında finansman gideri tahakkuk ettirilmemesinin gerçeğe uygun olmayan görüntü oluşturduğu, bu nedenle finansman giderin de tahakkuk ettirilmesi durumunda şirketin kar değil zarar edeceği, mevcut durum itibariyle birikmiş borcun ileride kapanması mümkün gözükmediği bu haliyle daha fazla aktif-pasif dengesizliğine yol açacağı anlaşılmıştır. Bu durumda İİK 292/1-a,b,c bendleri gereğince borçlunun mal varlığının korunması gerektiği ve bu haliyle konkordatonun başarıya ulaşmayacağı ve komiserin talimatlarına uyulmadığı sübut bulduğundan borçlu şirket hakkında iflas kararı verilmesi yerindedir. Sonuç olarak dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da tespit edilememiş olmasına göre davacı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılmış olan toplam 165,70 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 66,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK’nın 293/3 ve 164/2 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/07/2020