Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3500 E. 2023/691 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3500 Esas
KARAR NO: 2023/691
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2019
NUMARASI: 2017/309 Esas, 2019/447 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 15/06/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı 26/09/2016 ve 29/09/2016 tarihli ihtarnameler ile davalı şirkete kayyım atandığı gerekçesiyle, taraflar arasında düzenlenmiş 31/10/2013 tarihli hizmet sözleşmesini, ayrıca 18/08/2015 tarihinde yenilenen sözleşmeyi 22/07/2016 tarihinden itibaren fesh ettiğini bildirdiğini, sözleşme gereği davalı şirkete kayyım atanması davalıya değil, müvekkili şirkete fesih hakkı vereceğinden feshin haksız olduğunu, verilen hizmet kapsamında faturaları dönemsel düzenlediklerini, davalının 01/04/2016 tarih ve 44.360,59 TL, 12/07/2016 tarih ve 45.509,53 TL ile 03/10/2016 tarih ve 47.116,27 TL tutarında fatura bedelini ödemediğini, davalının elektronik ortamda 03/10/2016 tarihli faturaya istinaden iade faturası düzenlediğini, sistemde iade faturasının reddi yapılamadığından 18/11/2016 tarihli ihtarname ile iade faturasını davalıya iade ettiklerini, aynı ihtarnamede toplam 136.986,39 TL alacaklarının ödenmesi için davalıya süre verdiklerini ve davalının ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmeyi 31/12/2016 tarihinden itibaren feshettiklerini bildirdiklerini, davalının ihtarnameye rağmen ödeme yapmaması üzerine alacaklarının tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip başlattıklarını, davalının takibe haksız takibe itiraz ettiğini belirterek davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamına, % 20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; müvekkili şirkete Gaziantep 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 05/08/2016 tarih ve 2016/5027 D.iş sayılı kararı ile kayyım heyeti atandığını, daha sonra kayyım heyetinin görevinin TMSF’ye devredildiğini, müvekkili şirket hakkında Ticari ve İktisadi idari bütünlük kararı alındığını ve bu karar gereğince şirketin 678 Sayılı KHK’nın 33. maddesi kapsamına alındığını, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında mutabakat olmadığından, takibe dayanak borcun gerçek bir borç olup olmadığının şüpheli olduğunu, davacının vermediği hizmetin bedeli için takip başlattığını ve iyiniyetli davranmadığını, alacağın likit olmadığını savunarak davanın reddine ve % 20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davalının sözleşmeyi feshe dair 26/09/2016 tarihli ihtarnamesinin davacıya ulaştığı 30/09/2016 tarihinde sözleşmenin feshedildiği, 01/04/2016 tarih ve 44.360,59 TL bedelli fatura ile 12/07/2016 tarih ve 45.509,53 TL bedelli fatura itiraz edilmeden davalı şirket kayıtlarına kaydedildiğinden, davalının bu faturaların bedelini ödediğini ispatlaması gerektiği, 03/10/2016 tarihli faturanın 01/10/2016 – 31/12/2016 tarihli hizmet dönemi için düzenlendiği, sözleşmenin feshinden sonra düzenlenen faturanın bir hükmü olamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 44.360,59 TL ve 45.509,53 TL fatura karşılığı toplam 89.870,12 TL asıl alacak ve 393,14 TL işlemiş faizi yönünden takibin devamına, fazlaya dair istemin reddine, kabul edilen miktarın % 20’si tutarında davacı lehine icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar yasal süresinde taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; 31/10/2013 tarihli sözleşme ile 18/09/2015 tarihli sözleşme ve sipariş formu hükümlerine göre ilk sözleşmenin fesih ihtarından 12 ay sonra, ikinci sözleşmenin ise fesih ihtarından 90 gün sonra sona ereceğini, ilk sözleşmeye ilişkin fesih beyanın 30/09/2016, ikinci sözleşmenin fesih ihtarının 03/10/2017 tarihinde müvekkiline tebliğ edilmesi nedeniyle sözleşmenin 30/12/2016 tarihine kadar yürürlükte olduğunun kabulü gerektiğini ve davalının 03/10/2016 tarihli faturadan da sorumlu olduğunu, davalıya FETÖ ile iltisaklı olduğu gerekçesiyle kayyım atandığını, bu nedenle kayyım atanmasının sözleşmeyi fesih hakkı vermediğini, kaldı ki davalıya kayyım atanmasının davalıya değil, müvekkili şirkete fesih hakkı verdiğini, sözleşmenin müvekkili tarafından 18/11/2016 tarihli ihtarname ile 31/12/2016 tarihininden feshettikleri kabulü halinde de 03/10/2016 tarihli fatura nedeniyle davalının borçlu olduğunun kabulü gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın tamamen kabulünü talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; müvekkili şirketin el konulmadan önce davacı ile ilişkisinin şüpheli olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME Dava, fatura alacağının tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacının 01/04/2016 tarih ve 44.360,59 TL, 12/07/2016 tarih ve 45.509,53 TL ile 03/10/2016 tarih ve 47.116,27 TL bedelli üç adet faturaya dayanarak toplam 136.986,39 TL asıl alacak ve 599,30 TL işlemiş faizi tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip başlattığı, davalının yasal süresinde takibe itiraz ettiği, bunun üzerine takibe itirazın iptali ve takibin devamı için eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece; 01/04/2016 tarih ve 44.360,59 TL bedelli fatura ile, 12/07/2016 tarih ve 45.509,53 TL bedelli e-faturaların davalının defterlerine itiraz edilmeden kaydedilmesi nedeniyle davalının bu faturalar nedeniyle borcu bulunduğu, ancak davalının sözleşmeyi 30/09/2016 tarihi itibarıyla feshetmesi nedeniyle sözleşmenin sona ermesinden sonra düzenlenen 03/10/2016 tarihli faturadan dolayı borcu olmadığı gerekçesiyle ilk iki fatura alacağı yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, taraflar hükmü istinaf etmiştir. Uyuşmazlık; davacının takip konusu faturalar nedeniyle davalıdan alacaklı olup olmadığı, sözleşmenin 30/09/2016 tarihinde sona erip ermediği noktalarında toplanmaktadır.İlk derece mahkemesinde alınan raporda; davacının inceleme konusu döneme ilişkin defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, defterlerin birbirini teyit ettiği ve sahibi lehine delil teşkil ettiği, takip konusu faturaların davacının cari hesap ekstresinde kayıtlı olduğu, taraf vekillerinin beyanı üzerine yerinde inceleme yetkisi verildiği ancak davalı iletişime geçmediğinden davalı defterlerinin incelenemediği belirtmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190/1. fıkrasında, ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu belirtilmiştir. Benzer düzenlemeye, TMK’nun 6. maddesinde, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan herbirinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür ifadeleri ile yer verilmiştir. HMK ‘nun 222. maddesinde ticari defterlerin ibrazı ve delil olması düzenlenmiştir. Düzenlemede, ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olmasının şart olduğu, bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtların birbirinden ayrılmayacağına yer verilmiştir. Somut olayda, her iki tarafta tacirdir. Davalı, faturalara itiraz ettiğine dair beyanda bulunmadığı gibi ticari defterlerinin incelenmesi için gerekenleri de yerine getirmemiştir. Bilirkişi raporunda, davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının usülüne uygun düzenlendiği ve delil niteliğinde olduğu belirtilmiştir. Buna göre usulüne uygun tutulan davacı ticari defterlerine ve davalının faturaları itiraz edip iade ettiğine dair beyanda bulunmamasına göre, mahkemece 01/04/2016 tarih ve 44.360,59 TL bedelli fatura ile, 12/07/2016 tarih ve 45.509,53 TL bedelli fatura yönünden davacının alacaklı olduğunun kabul edilmesi yerindedir. Ancak mahkemece 03/10/2016 tarih ve 47.116,27 TL bedelli faturanın sözleşmenin sona ermesinden sonra düzenlendiği gerekçesiyle bu fatura alacağı yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Davalı şirket, ceza mahkemesi tarafından kendilerine kayyım atandığı gerekçesiyle 31/10/2013 tarih ve 18/08/2015 tarihli sözleşmeleri feshetmiştir. Her iki sözleşmede de, sözleşmenin tarafına, diğer tarafa kayyım atanması halinde sözleşmeyi feshetme imkanı tanınmıştır. Buna göre, taraflardan birine kayyım atanması halinde diğer tarafa sözleşmeyi feshetme hakkı tanındığından, kayyım atanan davalı şirketin kendisine kayyım atanması nedeniyle sözleşmeyi feshetmesi, sözleşmeye uygun değildir. Bu nedenle mahkemenin, davalının sözleşmeye uygun olmayan fesih beyanına sonuç bağlayarak, sözleşmenin sona ermesinden sonra düzenlendiği gerekçesiyle 03/10/2016 tarihli fatura yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Anılan fatura da davacının usulüne uygun defterlerine işlenmiş, davalı faturayı defterlerine işledikten sonra iade faturası düzenlemiştir. Ancak davacı iade faturasını davalıya iade etmiştir. Buna göre, davalının defterlerine kaydedildiği anlaşılan 03/10/2016 tarihli fatura yönünden de davacının alacağını ispatladığı anlaşıldığından, mahkemece davanın tamamen kabul edilmesi gerekirken, kısmen kabul edilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenler ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında davanın kabulüne karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/309 Esas, 2019/447 Karar ve 08/05/2019 tarihli kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden esas hakkında HÜKÜM TESİSİNE,3-Davanın KABULÜNE,a)Davalı borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki İTİRAZININ İPTALİNE, takibin 136.986,39 TL asıl alacak ve 599,30 TL işlemiş faiz yönünden DEVAMINA, b)Asıl alacağın % 20’si tutarında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,c)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 9.398,47 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.661,69 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.736,78 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, d)Davacı tarafından karşılanan 1.661,69 TL peşin harç ile 31,40 TL başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, e)Davacı tarafından karşılanan 700,00 TL bilirkişi ücreti ile 175,44 TL posta-tebligat giderleri olmak üzere toplam 875,44 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, f)Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA, g)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AÜTT gereğince davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 21.637,85 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, İstinaf Başvurusu Yönünden; 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-Davacı tarafça karşılanan 165,70 TL istinaf karar ve başvuru harcı ile 80,53 TL posta gideri olmak üzere toplam 246,23 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 6-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 1.541,47 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.361,57 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 7-Davalı tarafından karşılanan istinaf harçlarının üzerinde BIRAKILMASINA,8-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,9-6100 sayılı HMK’nın 333.maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra artan kısmın yatıran tarafa İADESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.2 bendi ile aynı yasanın 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.15/06/2023