Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3481 E. 2023/560 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3481 Esas
KARAR NO: 2023/560
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21/05/2019
NUMARASI: 2016/801 Esas, 2019/510 Karar
DAVA:İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 18/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılar … ve … ile … Ltd. Şti’ne ait … Cad. No:… Maltepe/İstanbul adresindeki iş yerinde kiracı olarak bulunan … A.Ş.’nin müvekkili şirket nezdinde endüstriyel paket yangın poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, 01.04.2014 tarihinde sigortalı iş yerinin bulunduğu binanın bodrum katından geçen ana gider hattında meydana gelen tıkanıklık sonucu geri tepen suların sigortalı iş yerine sızarak zarar oluşturduğunu, 1.531,28 USD hasar tazminatının 29.05.2014 tarihinde sigortalıya ödendiğini, davalıların TBK’nun 69. maddesi gereğince kusursuz sorumlu olduğunu, davalılar aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların takibe itiraz ettiğini belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar … ile … San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin kira sözleşmesinde taraf olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının 1.531,28 USD olarak belirttiği dava değerini hangi belgelere dayandırdığının bilinmediğini, icra takibinde ödeme emrine takibin dayanağı belgelerin eklenmediğini, davacının, apartmanın bakım ve olağan kullanımından kaynaklanan masraflara katılma noktasında yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve bu nedenle oluşan zarardan dolayı 3. kişilerin sorumlu tutulamayacağını, meydana geldiği iddia olunan zararın, yangın sigortasının kapsamı içerisinde bulunmadığını, belirterek davanın reddi ile, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur. Davalı … cevap dilekçesinde; iddia edilen dava konusu olayın yağmur suyu toplama kuyusunun taşması sonucu gerçekleştiğini, şiddetli yağmurların da kuyudaki su seviyesini yükselttiğini, bu seviyesinin yükselmesi halinde su tahliye motoru çalıştırılarak böyle bir durumun önlenebileceğini, bu hususun 2005 yılından bu yana aynı adreste faaliyet gösteren banka şubesi görevlilerinin bilgisi dahilinde olduğunu, ancak kiracının apartman bakım ve kullanımından kaynaklı masraflara hiç katılmadığını, şimdiye kadar motorun bakım ve masraflarının kendisi tarafından karşılandığını, bakım ve onarıma gereken dikkat ve özeni göstermeyen kiracının zarara kendisinin sebebiyet verdiğini, yangın sigortasının, yağmur suyundan kaynaklanan hasarı kapsamadığını, alacağın ABD doları olarak talep edilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; davalı …’in 1/5 payına isabet eden sorumluluğunun 560,50 TL, olay tarihinde taşınmaza malik olan davalı …’nin 4/5 payına isabet eden sorumluluğunun ise 2.242,00 TL olduğu, davalı … Ltd. Şti.’nin ise hasar tarihinde bina maliki olmaması nedeniyle hasardan sorumluluğunun ve dolayısıyla davada husumet ehliyetinin bulunmadığı, davalı takip borçluları … ve …’nin belirlenen sorumluluk miktarları itibariyle icra takibine itirazının haksız ve yersiz olduğu gerekçesiyle davanın, davalılar … ve … yönünden kısmen kabulüne, davalı … Ltd. Şti. Yönünden davanın reddine, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yürütülen takibe davalı …’in itirazının 560,50 TL asıl alacak ve 54,93 TL işlemiş faiz yönünden; davalı …’nin itirazının 2.242,00 TL asıl alacak ve 2.019,72 TL işlemiş faiz yönünden iptaline, takibin bu şekilde devamına, alacağın miktarının tespiti yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine, reddedilen kısım yönünden davalılar … Ltd. Şti. ve …’nin şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. İlk derece Mahkemesince 04/07/2019 tarihli tashih şerhi ile, 21/05/2019 tarihli gerekçeli kararın 2 nolu hüküm fıkrası “…davalı …’nin itirazının 2.242,00 TL asıl alacak ve 219,72 TL işlemiş faiz yönünden iptaline,…” şeklinde tashih edilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı ve davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili şirket tarafından yabancı para birimi üzerinden hem hasar ödemesi yapıldığını hem de takip başlatılarak tahsil tarihindeki kur üzerinden ödeme talep edildiğini ancak Mahkemenin davalılar … ve … yönünden tesis edilen hükümde hatalı bir şekilde hasarın TL cinsinden ödenmesi gerektiğine karar verildiğini, ancak Mahkeme tarafından haksız ve gerekçesiz şekilde TL üzerinden verilen bu kararın haksızlık oluşturduğunu, hasarın olduğu tarih itibari ile 3. şahıslar hakkında tapuda araştırma imkanı verilmediğinden hasar tarihi itibariyle malik olmayan davalı şirketin tespiti yönünden taraflarına bir kusur atfedilmesi mümkün olmadığından bu yönden aleyhlerine hükmedilen vekalet ücretinin kaldırılması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının davanın kısmen reddine yönelik kısımlarının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili … yönünden hükmü istinaf ettiğini, işlemiş faiz yönünden hükmün gerekçe kısmındaki 219,72 TL’nin sehven 2.019,72 TL yazıldığını ve hükmün bu yönüyle düzeltilmesi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporu eksik ve hatalı olduğundan usul ve yasaya aykırı karar verildiğini, davacının iddialarının doğruluğu tartışılmadan belirttiği miktar üzerinden değerlendirme de bulunulmasının hatalı olduğunu, davacının talep ettiği miktarın haksız olduğunun da anlaşıldığını, davacı … şirketinin, sigortalısına yapmış olduğu ödemenin hatır ödemesi niteliğinde olduğunu, davacı … şirketinin sigortalısının yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı oluşacak zararlardan 3. kişilerin sorumlu tutulamayacağını belirterek 21.05.2019 tarihli kararın 1 nolu hükmündeki maddi hatanın düzeltilmesine ve müvekkil … yönünden verilen ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı … vekili istinafa cevap dilekçesinde, davacı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, poliçe kapsamında ödenen sigorta tazminatının rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacının, davalılar hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 1.531,28 USD asıl alacak ve 115,12 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.646,40 USD’nin (4.400,17 TL) tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, davalıların takibe ve borca karşı itirazda bulunması üzerine davacının süresi içerisinde işbu davayı açtığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık ile ilgili Mahkemece bilirkişi raporu alınmıştır. Davacı … şirketinin dava dışı sigortalısı … AŞ’nin kiracı olarak bulunduğu taşınmazın davalılar … ve … tarafından 01/01/2011 tarihinde beş yıllığına kiraya verildiği, söz konusu taşınmazın dava konusu olayın meydana geldiği 01/04/2014 tarihi itibariyle 1/5 hissesinin davalı …, 4/5 hissesinin ise davalı … adına kayıtlı olduğu, davalı … adına kayıtlı olan 4/5 hissenin 02/04/2015 tarihinde ticaret şirketlerine ayni sermaye konulması suretiyle davalı … İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından yabancı para birimi üzerinden hem hasar ödemesi yapıldığını hem de takip başlatılarak tahsil tarihindeki kur üzerinden ödeme talep edildiğini ancak Mahkemenin davalılar … ve … yönünden tesis edilen hükümde hatalı bir şekilde hasarın TL cinsinden ödenmesi gerektiğine karar verildiğini belirterek bu hususu istinaf sebebi yapmıştır. Öte yandan davalı … vekili de, kendi müvekkili açısından hükmü istinaf etmiştir. Somut olayda davalılar … ve … arasında mecburi dava arkadaşlığı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme de bulunmamaktadır. Bu nedenle Mahkemece de, adı geçen her bir davalının taşınmaz üzerindeki hisse oranları gözetilerek icra takibinin her bir davalı/takip borçlusu yönünden kabul edilen miktar itibariyle münferiden sorumluluk esasına göre devamına karar verilmiştir. 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile HMK’nun 341. maddesinin 2. fıkrası değiştirilmek suretiyle 3.000,00 TL’yi geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesin hale getirilmiş ve aynı yasanın 44. maddesi ile HMK’ya eklenen ek madde 1 ile de kesinlik sınırı olan 3.000,00 TL’nin her yıl yeniden değerleme oranında artışa tabi olduğu kabul edilmiştir. Yeniden değerleme sonucunda hüküm tarihi 2019 yılı için kesinlik sınırı 4.400,00 TL olmuştur. HMK’nun 352 maddesinde; “Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda; incelemenin başka bir dairece yapılması gerektiği, kararın kesin olduğu, başvurunun süresi içinde yapılmadığı, başvuru şartlarının yerine getirilmediği, başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmediği tespit edilen dosyalar hakkında öncelikle karar verilir. Eksiklik bulunmadığı anlaşılan dosya incelemeye alınır.” hükmü gereğince ön inceleme sonucu karar verilecek dosyalara ait şartlar belirtilmiştir. İstinaf kanun yoluna başvuru olanağı bulunmayan kesin nitelikteki kararlara ilişkin olarak HMK’nun 346/1 maddesi uyarınca mahkemesince bir karar verilebileceği gibi Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından da istinaf isteminin reddine karar verilebileceği de belirtilmiştir. Somut davada, davacı vekilinin, davalılar … ve … yönünden tesis edilen istinaf başvurusunda kesinlik sınırı adı geçen her bir davalı bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu durumda yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler karşısında, kanun yoluna başvurusuna konu edilen kararın, karar tarihi itibariyle istinaf kanun yoluna başvuran davacı (… ve …’e karşı verilen hüküm sebebiyle) ve davalı … yönünden kesin nitelikte olması nedeniyle davacı vekilinin davalılar … ve … ile davalı vekilinin müvekkili … yönünden istinaf başvurularının HMK’nun 341. ve 352. maddeleri uyarınca ayrı ayrı usulden reddine karar verilmesi gerekir. Davacı vekili, hasarın olduğu tarih itibari ile 3. şahıslar hakkında tapuda araştırma imkanı verilmediğinden hasar tarihi itibariyle malik olmayan davalı şirketin tespiti yönünden taraflarına bir kusur atfedilmesi mümkün olmadığından bu yönden aleyhlerine hükmedilen vekalet ücretinin kaldırılması gerektiğinden bahisle hükmü istinaf etmiştir. Yukarıda bahsedildiği üzere, söz konusu taşınmaz üzerindeki davalı …’ye ait 4/5 hisse olayın meydana geldiği 01/04/2014 tarihinden sonra 02/04/2015 tarihinde davalı şirket adına tescil edilmiştir. İş bu dava ise 12/07/2016 tarihinde açılmıştır. Buna göre davacı taraf, davanın açıldığı tarih itibariyle davalı şirketin, söz konusu taşınmaz üzerinde hisse sahibi olduğunu öğrenerek ona karşı da dava açtığına göre olayın meydana geldiği tarih itibariyle de hisse sahibi olmadığını öğrenebilecek durumda olduğundan bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin davalılar … ve … ile davalı vekilinin müvekkili davalı … yönünden istinaf başvurularının HMK’nun 341. ve 352. maddeleri uyarınca ayrı ayrı usulden; davacı vekilinin davalı şirket yönünden istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin davalılar … ile … yönünden ve davalı vekilinin müvekkili … yönünden istinaf başvurularının HMK’nun 341. ve 352. maddeleri uyarınca ayrı ayrı usulden REDDİNE, 2-İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/801 Esas, 2019/510 Karar ve 21/05/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin davalı şirket yönünden istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 150,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 29,90 TL harcın davalı …’den tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.18/05/2023