Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3475 E. 2020/1525 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3475 Esas
KARAR NO: 2020/1525
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/710 Esas
KARAR NO: 2019/412
KARAR TARİHİ: 09/04/2019
DAVA: TAZMİNAT
KARAR TARİHİ: 09/07/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında davalı şirketin “… Beldesi … Mah. … Cad. … Sk. No:… Gebze/Kocaeli” adresinde gözetim ve refakat hizmet sözleşmesi akdedildiğini, davalının sözleşmede yer alan fesih hükümlerine riayet etmeksizin 05/12/2014 tarihinde müvekkili şirketin genel koordinatörünün mali hesabına gönderdiği yazı ile sebep belirtmeksizin sözleşmenin 31/12/2014 tarihinde sona erdirileceğini bildirdiğini, müvekkilinin bildirimin sözleşmenin fesih şartlarına uygun olmadığını bildiren 09/12/2014 tarihli yazısının ardından yine sözleşmeye aykırı olarak hizmetin 05/01/2015 tarihinde sonlandırılmasını istendiğini bildirdiğini ve müvekkilinin davalının isteği üzerine 05/01/2015 saat 00:00’da güvenlik hizmetini sonlandırdığını, müvekkilinin Kadıköy … Noterliği’nin 27/02/2015 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşmenin ihbar önellerine uyulmaksızın feshi nedeniyle mahrum kaldığı kazanç ve uğramış olduğu zararların tazminini ihtar etmesine rağmen davalı tarafça herhangi bir ödemede bulunulmadığından bahisle sözleşmenin ihbar önellerine uyulmadan haksız feshi nedeniyle doğan zararının tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın, mahkemenin 2015/535 Esas sayılı dosyası ile aynı konuyu içerdiğini, sunulan sözleşme ile mail yazışmalarının … ile yapıldığını, dava dilekçesinde yazan davacı ile tevzi formunda yer alan davacının farklı olması da dikkate alınarak davanın öncelikle derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesini, davacıya … Holding bünyesinde bulunan tüm şirketler bakımından sözleşmenin feshedileceğinin bildirilmesi üzerine davacı tarafça sadece … Aş için itiraz edilmesi nedeniyle sadece dava dışı söz konusu şirket bakımından sözleşmenin feshedilmeyerek sürenin bitiminin beklendiğini, davacının ayıplı hizmet sunması nedeniyle sözleşmenin feshedildiği, davacının işçi başına şirketten kar payı aldığından bahisle zarar belirlenirken davacının sözleşme nedeniyle katlanacağı maliyetin de hesaplanması gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, dava dilekçesinde, davacının …olarak yazıldığı ve söz konusu şirkete ait vergi numarasının bildirildiği, ancak tevzi bürosu tarafından tevzi evrakı düzenlenirken … şirketinin davacı olarak belirtildiği, bu nedenle tensip zaptı ve diğer evraklarda davacının sehven … şirketi olarak belirtildiği, dava dilekçesinde davaya konu sözleşme olarak … Beldesi … Mah. … Cad. … Sk. No:… Gebze/Kocaeli adresine ilişkin imzalanan güvenlik hizmeti sözleşmesi olduğunun belirtildiği, davacı tarafça sunulan sözleşmenin, davalı ile dava dışı … şirketi arasında imzalandığı, her ne kadar davalı tarafın derdestlik itirazına binaen davacı vekili sunduğu 28/08/2015 tarihli dilekçesi ile iş bu davanın taraflarının … Tic Ltd olduğunu ve dava konusunun … ve … numaralı sözleşmeler olduğunu bildirmiş ise de dava dilekçesinde davacının ünvanının … Tic. Şirketi olarak yer aldığı ve sunulan 28/08/2015 tarihli dilekçe ile söz konusu hususun değiştirilmesinin mümkün olmadığı, ünvanı farklı yazılan şirketin davacı olması sebebiyle de HMK’nın 124.maddesinin uygulanma ihtimali de bulunmadığı, bu hali ile dava dilekçesinin içeriğinde bahsi geçen sözleşmenin tarafının … şirketi olmasına rağmen davacının … Tic şirketi olması nedeniyle davacının davaya konu edilen sözleşme bakımından talep hakkının ve aktif husumetinin bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; 25.05.2015 tarihinde 2015/60722 Kayıt No’lu Harçlandırma Formu (EK-2) ile davacısı … Tic. Ltd. Şti. davalısı ise … Tic. A.Ş. olan 5.000,00TL dava esas değerli tazminat davası ikame edildiğini, harçlandırma formuna istinaden, ikame edilen dava İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/257E. sayılı dosyasında kayda alındığını, mahkeme tarafından hazırlanan tensip tutanağında da davacı … Ltd. Şti. ve davalı da ise … Tic. A.Ş. olarak düzenlendiğini, davanın devamı esnasında yerel mahkeme görülmekte olan davanın İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/535E. sayılı dosyası ile birleşmesine karar verildiğini, iş bu dosya İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/535E. sayılı dosyası ile birleştikten sonra 07.06.2018 tarihinde yine bu dosyanın tefrik edilmesine karar verilip bu sefer de İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/710 E. sayılı dosyası ile yeni esas numarası aldığını, tüm bu süre zarfında ikame edilen, birleşen ve tekrardan tefrik edilen dosya incelendiğinde dosyaların; davacısı … ve Tic. Ltd. Şti. davalısı ise … Tic. A.Ş. olduğunu, bu nedenden ötürü de aktif husumetin bulunmadığı hususunda verilen karar hatalı olduğunu, dosyanın bütünü incelendiğinde tarafımızdan dosyaya sunulan deliller ve davanın tarafları tutarlı olduğundan yapılacak istinaf incelemesi sonucunda taraf teşkilinin sağlanmış olduğu görüleceğinden ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılması ile birlikte dosyanın yeniden ilk derece mahkemesine gönderilerek yargılamanın devamına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, taraflar arasında düzenlenen Güvenlik Hizmet Sözleşmesinin feshinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Davanın ilk tevzi edildiği İstanbul Anadolu 5. ATM’nin 03/12/2015 tarihli 2015/257 Esas ve 2015/1017 Karar sayılı ilamı ile İstanbul Anadolu 2. ATM’nin 2015/535 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, Mahkemece, davanın taraflarının farklı şirketler olduğu, ayrıca davaya konu olan sözleşmelerinde farklı yerlere ait farklı tarihlerde düzenlenmiş birbiri ile herhangi bir bağlantısı olmayan sözleşmeler olduğu anlaşılmakla eldeki davanın ayrılmasına karar verilerek mahkemenin 2018/710 Esas sırasına kaydedilmiştir. Mahkemece, iş bu davada davacı taraf olarak “… Ltd. Şti” olarak geçtiği, davaya dayanak yapılan sözleşmenin davalı ile ” … Tic. Ltd. Şirketi arasında yapıldığı, ünvanı farklı yazılan şirketin davacı olması sebebiyle de HMK’nın 124.maddesinin uygulanma ihtimali de bulunmadığı, bu nedenle davacının davaya konu edilen sözleşme bakımından talep hakkının ve aktif husumetinin bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamı incelendiğinde, dava dilekçesinde, davacı taraf olarak …yazılmış ise de tevzi bürosunda tevzi evrakı düzenlenirken davacının … Tic. Ltd. şirketi olarak gösterildiği, tensip zaptında da davacı olarak … Tic. Ltd. şirketi gösterildiği, tensip zaptı, cevap dilekçesi ve duruşma gününün, davacı … Tic. Ltd. Şirketi vekili olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Davalı, cevap dilekçesinde İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/535 esas sayılı dosyası ile iş bu dosyanın tarafı, dava konusu ve talep sonucu aynı olduğu iddiası ile derdestlik itirazında bulunmuş ise de mahkemece, derdestlik itirazı kabul edilmemiş, davacısı …olan Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/535 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş daha sonra işbu dosyanın birleştirilen dosya ile tefrikine karar verilmiştir. Görüldüğü üzere davanın açıldığı 2015 yılından itibaren yargılamanın devam ettiği dört yıl boyunca dosyanın tarafı olarak … Tic. Ltd. şirketi kabul edilmiştir. Dava dilekçesinin başlığında davacının, …olarak gösterilmesi maddi hatadan kaynaklandığı, HMK 124/3 maddesi uyarınca maddi hatadan kaynaklanan taraf değişikliği talebinin karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği, nitekim tevzi evrakı düzenlenirken bu hatanın düzeltildiği, davanın başlangıcından itibaren yargılamanın, … Tic. Ltd. Şirketi yönünden devam ettiği anlaşılmakla davacın aktif husumet ehliyeti bulunduğu görülmüştür. Açıklanan nedenlerle davacının aktif husumet ehliyeti bulunduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6 bendi gereğince dairemiz kararına uygun şekilde işin esasına girilerek yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine iadesine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/710 E. 2019/412 K. 09/04/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılmış olan toplam 165,70 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 66,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA, 5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.6 bendi gereğince kesin olmak üzere Başkan …’ın muhalefeti ile oyçokluğu ile karar verildi.09/07/2020
MUHALEFET ŞERHİ 25/05/2015 tarihli uyapa kaydedilen dava dilekçesinde, davacı, … Ltd. Şti olarak yer aldığı, davalı olarak gösterilenin … Tic. A.Ş olduğu, tevzi formunda ise davacı isminin “… Tic. Ltd. Şti” olarak kaydedildiği, davanın bu şekilde yürütüldüğü, akabinde ilk derece mahkemesince davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiği görülmüştür. Dava dilekçesi ekinde sunulan 27/04/2009 tarihli güvenlik hizmet sözleşmesi, davalı ile dava dışı … Tic. Ltd Şti. arasında düzenlenmiştir. Dava ise … Ltd. Şti tarafından açılmıştır. Dosyada ki kayıtlara göre, dava dilekçesinde yer alan şirketin vergi numarası ile sözleşmede yer alan şirketin vergi numaraları farklıdır. Bu durum dilekçe ekinde sunulan vekaletname örneğinden de anlaşılmaktadır. HMK’nın 124. Maddesinde “bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi hatadan kaynaklanan ve dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış ve eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.” düzenlenmiştir. Dilekçe ekinde sunulan sözleşme, dava dilekçesinde ismi yer almayan … Tic Ltd Şti ile davalı arasında düzenlenmesine rağmen dava dilekçesinde farklı bir tüzel kişiliğe sahip şirket davacı olarak gösterilmiştir. Yargılama aşamasında, davacı vekili HMK’nın 124. Maddesi gereğince taraf değişikliği talebinde bulunmamıştır. Davacı vekili, davanın devamı süresinde bu yanlışlığı fark etmesine rağmen bu konuda herhangi bir beyanda bulunmamıştır. Yargılama aşamalarında yapılan bir kısım usul işlemlerine ve dilekçelere tarafların açıkça karşı çıkmamış olması gerekçe gösterilmek suretiyle, davanın aslında sözleşmede yer alan … Şirketi tarafından açıldığını kabul etmek dosya kapsamı itibariyle hukuken mümkün değildir. HMK’nın dava dilekçesinin içeriği başlıklı 119/1.b maddesine göre, dava dilekçesinde, davacının ve davalının adı ve soyadı gösterilmek zorundadır. Dava, dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen gerçek kişi ve tüzel kişiler arasında yürütülerek hüküm kurulur. Dava dilekçesinde, davacı olarak gösterilenden başka bir gerçek kişi veya tüzel kişinin davada yer alabilmesi için HMK’nın 124. Maddesi gereğince tarafta iradi değişiklik hukuki yoluna başvurulması gerekir. Bu şekilde yani HMK’nın 124. Maddesi gereğince taraf da değişiklik yapılmadan dava dilekçesinde yer almayan gerçek veya tüzel kişinin davacı sıfatının varlığı kabul edilerek onun lehine hüküm kurulamaz. Dava dilekçesinde yer almayan gerçek veya tüzel kişi lehine veya aleyhine, taraf da değişiklik yapılmadan hüküm kurulması halinde, dava dilekçesinde yer alan davacının hakkının zayi olması sonucunu doğurabilir. Dosyamızda, dava dilekçesinde, unvanı yer alan şirketin bu değişiklikten haberinin olduğuna dair bir delilde bulunmamaktadır. Bu sebeplerle, taraf da iradi değişikliklik yapılmadan dava dilekçesinde yer almayan bir gerçek veya tüzel kişi lehine veya aleyhine veya dava dilekçesinde yer almayan bir gerçek veya tüzel kişinin davacı kabul edilerek lehine veya aleyhine hüküm kurulmasına imkan olmadığından ilk derece mahkemesince verilen red kararı isabetli görüldüğünden çoğunluk görüşüne iştirak edilmemiştir.