Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3474 E. 2020/974 K. 04.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3474 Esas
KARAR NO : 2020/974
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 18/10/2019
NUMARASI : 2019/633 Esas, 2019/1034 Karar
DAVANIN KONUSU: Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ: 04/06/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacı vekili müvekkili …’ın ….San ve Tic. LTd. Şti’nin % 100 hisse paylı ortağı ve sorumlu müdürü olduğunu, şirketin ülkede yaşanan ekonomik kriz ile dövizdeki aşırı artış nedeniyle Mayıs 2018 yılının son dönemlerinden itibaren neredeyse maliyetine satışlar yapılmak zorunda kalındığını, maliyet artışlarını sözleşmelere yansıtamayan müvekkilinin kur artışı farkı nedeniyle artı bir satış maliyetine katlanmak zorunda kaldığını, konkordato taleplerinin vade ve tenzilat konkordatosu olduğunu belirterek davacı ile şirket hakkında geçici mühlet kararı verilmesini, sonrasında kesin mühlet verilerek konkordatonun tasdikini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemenin 2019/486 Esas sırasına kaydedilmiş talepte, davacı ve şirket yönünden geçici mühlet kararı verilmiş, sonrasında dosyanın davacı gerçek kişi yönünden tefrikine karar verilerek 2019/633 Esas, 2019/1034 Karar sayılı incelenen karar ile; gerçek kişi davacının kendisine özgü bir konkordato projesinin bulunmadığı, ortağı ve birlikte borçlusu olduğu şirketin konkordato projesine bağlı olarak kendi durumunun düzelme ihtimaline dayalı konkordato projesinin uygulanabilir olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde; komiser raporunda davacının aylık gelirinin 2.022,00 TL olduğu gerekçesiyle projesinin gerçekçi olmadığının belirtildiğini, ancak davacının şirketi bugünlere getirdiğini, müvekkilinin şirket borçlarına kefaletten kaynaklı borçları olduğunu, ailesi yıllardır ticaretin içinde olup şahsi çevresinin maddi destek sağlayacağını, şirketin konkordatoyu başarıya ulaştırmasıyla müvekkilinin konkordato projesinin de başarıya ulaşacağını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 285 ve devamı maddeleri gereğince geçici mühlet ve akabinde kesin mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdikine ilişkindir.Mahkemece, davacı gerçek kişinin kesin mühlet ve konkordato talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.2004 sayılı İİK’nın 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada iflasa tabi olan borçlu için, İİK’nın 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki, iflasa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, iflasa tabi olmayan davacı gerçek kişinin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinde açıldığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde belirtilen şekilde davacı vekilinin konkordato ile ilgili özel yetkinin mevcut olduğu anlaşılmıştır. Dosya kapsamından, gerçek kişi davacının, şirketin borçlarına kefil olup aynı zamanda şirket tarafından keşide edilen çeklerde avalinin bulunduğu, davacının konkordato tasdiki davasının, şirket ile birlikte aynı dava dilekçesinde açıldığı, mahkemece İİK’nın 286 maddesinde sayılan belgelerin eksiksiz olarak sunulduğu belirtilerek davacı gerçek kişi ve şirket lehine 3 aylık geçici mühlet kararı verildiği, 18/10/2019 tarihli duruşmada borçlu şirket için geçici mühlet kararının uzatıldığı, davacı gerçek kişi yönünden ise dosyanın tefrikine karar verildiği ve sonrasında davacının kesin mühlet ve konkordato talebinin reddine karar verildiği görülmektedir.Tüzel kişi ve kefillerinin konkordato taleplerini aynı dilekçede birleştirilmesi mümkün olmakla birlikte, konkordatonun tasdiki için gerekli koşulların her bir borçlunun şahsında gerçekleşmesi gerekir. Davacının sunduğu konkordato projesine göre, davacının konkordato teklifi, şirket borçlarına kefil olmasından kaynaklanmaktadır. Kefil, mahkemeye sunacağı konkordato ön projesinde kefalet borcunu hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, ödemelerin yapılması için mevcut mallarını satıp satmayacağını, kefalet borcu ödemesini yapabilmek için gerekli mali kaynağı nasıl sağlayacağını açıkça belirtmelidir. (Yeni Konkordato Hukuku, Editör Selçuk Öztek, 2. Baskı, sh. 148)Ne var ki somut olayda, komiser heyetinin 08/08/2019 tarihli raporunda belirtildiği üzere, davacının borçlu şirketten bağımsız bir konkordato porjesinin bulunmadığı, projenin kendine özgü hiçbir konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, tamamen borçlu şirketin ön projesi üzerine temellendirildiği, alacaklılara sunulan bir proje bulunmadığı görülmektedir. Sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep edilmesi de müessesenin amacına uygun düşmeyecektir. Buna göre ilk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen karar yerindedir.Açıklanan nedenlerle, somut olayın özelliği gözetildiğinde, konkordato komiser ön raporlarına göre, geçici mühlet kararının kaldırılarak, konkordato talebinin reddine dair verilen karar yerinde olduğundan, HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcının, peşin olarak yatırılan 44,40 TL harçtan mahsubuna, bakiye 39,10 TL harç ile, yine istinaf kanun yolu başvuru harcı olarak alınması gereken 148,60 TL harçtan peşin olarak yatırılan 121,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 27,30 TL olmak üzere toplam 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile İİK’nın 293/2. maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/06/2020