Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3457 E. 2023/559 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3457 Esas
KARAR NO: 2023/559
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 16/03/2017
NUMARASI: 2014/1106 Esas, 2017/281 Karar
DAVA: KAYIT KABUL
KARAR TARİHİ: 18/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin, öncesinde bayiliğini yaptığı müflis şirketten olan ve sipariş edilen toplam 28 adet traktörün satın alınması ve müvekkili şirkete teslimi için gönderilen sipariş avansı – ki traktörlerin hiçbiri teslim edilmemiştir – nedeniyle doğan toplam 693.779,74 TL alacağının masaya kaydı için yapılan başvurunun iflas idaresi tarafından reddedildiğini belirterek söz konusu alacağın masaya kayıt ve kabulüne karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı tarafından davaya cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:İlk derece mahkemesince; müflis şirketin, defter ve belgelerini hazır etmeyerek ibrazdan kaçındığı, davacının, alacağının usulüne uygun şekilde ticari kayıt ve defterlerine işlenmiş olduğu ve üzerine düşen ispat yükünü yerine getirdiği, sunulan belge ile davalı borcunun 693.779,74 TL olduğu kabul edilmiş ise de, davacının kendi kayıtlarında alacağın 691.979,74 TL olarak yer aldığı, bu tutarla bağlı kalınması gerektiği gerekçelerine istinaden davanın kısmen kabulü ile müflis … AŞ’nin İstanbul … İflas Müdürlüğünün … sayılı dosyası üzerinde oluşturulan iflas sıra cetveline davacı … Tic. Ltd. Şti. adına 691.979,74TL alacağın kayıt ve kabulüne, fazla talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davanın süre yönünden reddi gerektiğini, davalı müflis şirket adına görevi sona eren iflas idare memurlarına çıkarılan tebligatların usulsüz olduğundan bahisle müflis şirketin savunma hakkının kısıtlandığını, bilirkişi raporunun hüküm tesisine elverişli olmadığını, davacının iddia ettiği miktarda bir alacağı varsa bunun ticari defter, belge ve kayıtlarıyla kesin olarak ispatlanması ve ayrıca müflis şirketin belge, ticari defter ve kayıtlarının da tetkikinin gerektiğini, oysa ki, somut olayda müflis şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde herhangi bir inceleme ve değerlendirmede bulunulmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İİK’nun 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davasıdır. İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223’üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabulü elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223. Md). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. İstanbul … İflas Müdürlüğü … iflas sayılı dosya üzerinden verdiği 16/06/2014 tarihli yazı cevabında, … AŞ hakkında İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/415 Esas sayılı dosyasında 12/06/2013 tarihinden geçerli olmak üzere iflas kararı verildiğini, tasfiyenin iflas idare memurları tarafından münferiden temsile yetkili olarak yürütüldüğünü, davacının, müflisin iflas masasına alacak kaydı yapılmasına ilişkin … kayıt numaralı dilekçesi ile, 693.779,74 TL alacağın kayıt ve kabulüne karar verilmesinin talep edildiğini, iflas idare memurları tarafından alacağın tamamının reddedildiğini, red kararının alacaklıya 26/05/2014 tarihinde tebliğ edildiğini, sıra cetvelinin 18/05/2014 tarihli … gazetesinde, 23/05/2014 tarihli Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiğini, alacaklı tarafından kararın tebliği için masraf yatırılmadığını bildirmiş olup davacı tarafından 09/06/2014 tarihinde yasal 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde davanın açıldığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davalının bu hususa ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Mahkemece davacı şirketin defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak bilirkişi raporu alınmış olup müflis şirketin, kayıt ve belgeleri ise inceleme için hazır bulundurmadığından incelenememiştir.Davacının ticari ve defterlerinin incelenmesi amacıyla talimat yoluyla alınan 07/08/2015 tarihli bilirkişi raporunda, davacının muavin kayıtlarının TTK, VUK ve tek düzen muhasebe kayıtlarına uygun olduğu, yapılan ticari alışverişe ait kayıtların uyumlu olduğu, davacı ile müflis … arasında gerçekleşen ticarete ilişkin banka ve fatura kayıtlarının usulüne uygun bir şekilde kayıtlara alındığı, avans mukabili verilen çeklerin defter ve kayıtlarda görüldüğü, gerek verilen sipariş ve avanslar hesabında gerekse de verilen çekler hesaplarında bu bakiyelerin işlenerek kayıtlara alındığını, banka kayıtları incelendiğinde, davacı tarafından kesilen çeklerin tamamının hesaplarından ödendiğinin görüldüğü, 29/02/2008 tarih ve 10 nolu yevmiye kaydında … ve … numaralı davacı tarafından müflis …’e kesilen çeklerin, … tarafından …’e cico edildiği, faktoring şirketinin de çekin vadesini beklemeden tahsile gönderdiği, ilgili bankanın da reeskont uygulayarak toplam 60.000,00 TL olan çeki 58.200,00 TL olarak ödediği, bu yüzden davacının hesabından 58.200,00 TL çıktığından ilgili kayıtlarda ki toplam alacağının 691.979,74 TL olduğu, davacının kanuni ve yasal defterleri bir bütün halinde incelendiğinde müflis Uzel’in 691.979,74 TL borçlu olduğu bildirilmiştir.Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK’nun 222. maddesinde yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Ticari defterler uyumlu değil ise muntazam tutulmuş olsun veya olmasın sahibi aleyhine delil olacaktır. Ancak defterlerden biri muntazam olsa da her iki defter de sahibi aleyhine kayıt içeriyor ise aleyhe delil sayılma yönünden öncelikle iddiasını ispat yükü altında olan taraf defterleri aleyhine delil sayılmalıdır. Yani ispat yükü altında olan taraf kendi defterindeki aleyhe kayıtları bertaraf edecek şekilde karşı tarafın aleyhine olan ticari defterler kayıtlarından yararlanmamalıdır. Bunun sonucu ise aleyhe kayıtların uyuşmayan kısmından ispat yükü altında olan tarafın yararlanamayacağı kabul edilmelidir. Çünkü ispat yükü, uyuşmazlık konusu hususlar için olup, karşı tarafın ileri sürmediği bir husus için ispat yükü de söz konusu olamayacağından bu sonuca varılması usul kurallarının da temel bir sonucudur. Davalı istinaf başvurusunda, müflis şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmadan karar tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtmiş olup somut olayda, Mahkemenin 19/11/2015 tarihli celsesinde, yerinde inceleme yetkisi verilerek müflis şirket kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ise de, yerinde inceleme yapmak üzere müflis şirketin ticari defterlerinin bulunduğu adrese giden bilirkişiler 19/01/2016 tarihli tutanak ile, müflis şirketin ticari defterlerinin üst üste koliler içinde oldukça fazla miktarda olduğu, yerde olan birkaç koliye bakıldığında içlerinde ticari defter olduğu, ancak incelenecek yıllara ait olmadığı ve ara dönem olduğu, bilgisayar kayıtları üzerinden inceleme yapılması istenmiş ise de bilgisayar sistemlerinin tamamen çökmüş olduğu, bilgisayarlar da hiçbir kayıt olmadığının beyan edildiği yönünde tespitler yapıldığı, bunun üzerine Mahkemenin 03/03/2016 tarihli celsesinde, incelemenin 01/04/2016 günü saat 14.00’de duruşma salonunda yapılmasına karar verildiği, davalı iflas idare memuruna ihtaratlı olarak çıkarılan tebligat ile, belirlenen inceleme gün ve saatinde defter ve belgelerin ibraz edilmemesi durumunda ilgili belgelerin ibrazından kaçınılmış sayılacağı ve diğer tarafın usulüne uygun tutulmuş kayıt ve belgelerine itibar edilerek karar verileceğinin ihtar edildiği, defter incelemesi için belirlenen 01/04/2016 tarihinde davacı vekilinin hazır bulunmasına rağmen davalı tarafın incelemeye iştirak etmediği anlaşılmış olup buna göre gerek yerinde inceme yetkisi verilerek gerekse de defterlerin davalı tarafça hazır edilerek davalıya ait ticari defterlerin incelenmesi mümkün olmadığından davacının ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla talimat yoluyla alınan bilirkişi raporu uyarınca, kanuni ve yasal defterlerine göre davacının, müflis şirketten 691.979,74 TL alacaklı olduğu yönündeki tespit de dikkate alınarak Mahkemece hüküm tesis edilmiş olduğu anlaşılmakla davalının ileri sürdüğü istinaf sebebi yerinde değildir. Davalı bir diğer istinaf sebebi olarak müflis şirket adına görevi sona eren iflas idare memurlarına çıkarılan tebligatların usulsüz olduğundan bahisle müflis şirketin savunma hakkının kısıtlandığını ileri sürmüş ise de, iflas idare memurlarının, İflas Müdürlüğünün 29/11/2016 tarihli yazısı ile değiştiği anlaşılmış olup bu aşamadan sonra iflas idare memurlarına tebliği gereken bir işlem yapılmadığı dikkate alındığında savunma hakkının kısıtlandığından bahsedilemez. Kaldı ki Mahkemece tesis edilen karar doğru bir şekilde değişen iflas idare memuruna tebliğ edilerek karara karşı savunma hakkı kapsamında kanun yoluna başvuru imkanı sağlanmıştır.Bu sebeple davalının ileri sürdüğü istinaf sebebi yerinde olmayıp Mahkemece tesis edilen işlemlerde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Ancak Mahkemece gerekçeli karar başlığında değişen yeni iflas idare memurları yerine eski iflas idare memurlarının isimlerine yer verilmesi doğru değil ise de bu husus düzeltilebilir nitelikte bir maddi hataya dayalıdır.Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiğine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1106 Esas, 2017/281 Karar ve 16/03/2017 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 353/1b-1 bendi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK’nun 164/2 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on günlük süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.18/05/2023