Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3424 E. 2023/522 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3424 Esas
KARAR NO: 2023/522
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/05/2019
NUMARASI: 2018/201 Esas, 2019/530 Karar
DAVA: TAZMİNAT (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 11/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında ilk olarak 20/03/2015 tarihinden 20/03/2016 tarihine kadar geçerli Çevre Danışmanlık Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin 30/03/2016 tarihinde yenilerek 30/03/2017 tarihine kadar geçerli olacak yeni bir sözleşmenin imzalandığını, müvekkili aleyhine idari para cezasının kesildiğini, idari para cezası kararına ilişkin 14/10/2016 tarihli ve … sayılı yazının, ekinde idari yaptırım karar tutanakları ile birlikte müvekkili firmanın danışmanlık aldığı davalı şirkete 21/10/2016 tarihinde tebliğ edildiğinin öğrenildiğini, müvekkilinin idari yaptırım kararı ve tutanaklarını ilk kez davalıdan talep ettiği raporun ekinde gördüğünü, bu süreçte davalı tarafından idari yaptırım kararının tebellüğ edildiğine dair müvekkiline hiçbir bildirim yapılmadığını, müvekkilinin, ödeme ve dava süreleri geçtikten sonra Çevre ve Şehircilik Müdürlüğünden durumu tesadüfen öğrendiklerini, süresinde ödeme yapılmaması ve idari yaptırım kararına karşı İdare Mahkemesine başvuru için dava açma süresinin geçirilmesi nedeniyle 19.372,00 TL tutarlı idari para cezasının müvekkili tarafından 12/05/2017 tarihinde ödendiğini, davalının, aralarındaki sözleşmeye aykırı davranması sebebiyle tam kusurlu olduğunu ve bu sebeple müvekkilinin zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 19.372,00 TL’nin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; sözleşmenin 7. maddesi uyarınca iş bu davanın halli bakımından İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacı tarafından ödendiği iddia edilen ve müvekkili şirketin sorumlu olduğundan bahisle rücuen tazmini talep edilen idari para cezasının henüz müvekkili şirket ile sözleşme dahi akdedilmeyen dönem ile ilgili olduğunu, sözleşmenin 4.a maddesinde, sözleşmenin imzalandığı tarihten önce yapılması gereken müracaatlardan doğabilecek olan zararların işverenin sorumluluğunda olduğunun belirtildiğini, bu nedenle müvekkiline herhangi bir kusur izafe edilemeyeceğini, idari yaptırım kararı ve eklerinin, davacının beyanlarının ve iddialarının aksine müvekkili olduğu şirkete değil davacı şirkete tebliğ edildiğini, dava dilekçesi ekinde sunulan Ek-2 sıra numaralı kağıdın (ÇED süreci durum raporu) müvekkili tarafından düzenlenmediğini belirterek davanın yetkisizlik sebebiyle usulden aksi halde esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:İlk derece mahkemesince; idari para cezasına konu eylemin, kısacası reaktörün devreye alınması eyleminin, davacı tarafça gerçekleştirildiği, yine bu eylemin taraflar arasında imzalanan danışmanlık sözleşmesi öncesinde yapıldığı, davacının reaktörün devreye alınmasına ilişkin davalıya bilgi vermediği, idari para cezasına ilişkin tebligatın davacıya yapıldığı, davacının ise içeriğine bakmaksızın tebligatı davalıya gönderdiği ve TTK’nun 18. maddesi anlamında, basiretli tacir olmanın gereklerini yerine getirmediği, taraflar arasında imzalan sözleşme hükümleri arasında, davalının bildirim yapma yükümlülüğünün bulunmadığı, davalıya sözleşme ile, idari para cezalarına yönelik olarak taksitlendirme yapmak, idare mahkemesinde dava açmak, peşin ödeme yapmak gibi davacı yanın yapması gereken işlemlere ait özel bir yetki verilmediği veya sorumluluk yüklenmediği, bu yönüyle davalı tarafa kusur izafe edilebilecek bir durumun olmadığı ve davalının sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Yerel Mahkeme kararında idari para cezasına konu eylemin taraflar arasında imzalanan danışmanlık sözleşmesi öncesinde yapıldığı belirtilmişse de ceza tahakkuku ve cezanın tebliğinin sözleşmenin akdedilmesinden sonraki bir dönemde yapıldığını, sözleşmenin akdedilmesinden sonra müvekkili firma aleyhine idari para cezası tahakkuk ettirildiğini ancak müvekkili firma tarafından/adına ödeme yapılmadığının öğrenildiğini, bunun üzerine davalı ile yapılan görüşmeler sonrasında idari para cezasının oluşturulma ve gelişme sürecine ilişkin olarak müvekkilinin talebi üzerine, davalı firma tarafından ÇED Süreci Durum Raporu düzenlenerek müvekkiline iletildiğini, davalı firmanın bu raporda bahsi geçen para cezasının müvekkiline bildirilmediğini ve cezanın ödemesinin yapılmadığını kabul ettiğini, davalının, müvekkilinin menfaatlerini korumaya yönelik davranışlar sergilemeyerek zarara uğramasına neden olduğunu, sözleşmenin 4. maddesi ile, Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü ve diğer ilgili kurumlardan müvekkili firmaya gelen tüm yazışma ve tebligatların içerikleri kontrol ve kayıt edilmeden doğrudan davalıya iletilerek davalının bu şekilde ilgili yazı gereklerini yerine getirdiğini ve müvekkilini de konulara ilişkin olarak raporlarda veya haricen bilgilendirdiğini, ilgili kurumlarla görüşmeleri sürdürme ve yazışmaları yapma görevinin davalıya ait olduğunu, bu kapsamda söz konusu idari para cezasına ilişkin tebligatların da müvekkili firmaya tebliğ edildiğinde derhal davalı firmaya iletildiğini, davanın esasını etkileyecek olması sebebiyle tanıklarının dinlenmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, davalının sözleşmeye aykırı davrandığından bahisle davacı tarafından ödenen idari para cezasına konu tutarın davalıdan tahsili istemine ilişkindir.İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/10/2017 tarih ve 2017/547 Esas 2017/883 Karar sayılı kararı ile, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle yetkisizlik kararı verilmiştir. Uyuşmazlık, davalının sözleşmeye aykırı davranıp davranmadığı, bu kapsamda kusur ve sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve idari para cezasına konu tutarın tahsilinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Bilirkişi heyeti 11/03/2019 tarihli raporunda, davalı tarafından, taraflar arasında akdedilen sözleşme gereği iş ve işlemlerin davacı adına gerçekleştirildiği, davalı tarafın yürürlükteki mevzuat çerçevesinde gerekli izinlerin alınması aşamasında yükümlü olduğu işleri yaptığı, davacının, taraflar arasında akdedilmiş sözleşme tarihinden önce idari para cezasına konu iş ve işlemleri yaptığı, davacının idari para cezasına konu iş ve işlemleri idari para cezası düzenlenmeden önce davalıya bildirmediği, İdareye idari para cezasının ödenmesi, cezanın belirli bir sürede ödenmesi halinde tenkis edilmesi veya cezaya itiraz ve iptal davası açılması hususlarında davalının, davacıya danışmanlık sözleşmesi çerçevesinde sorumluluğunu ağırlaştırıcı bir yönlendirmede bulunup bulunmadığının dosya kapsamındaki belgelerden kesin olarak anlaşılamadığı, bu nedenle idari para cezasının ödenmesi sürecindeki hukuki sorunların davalının edimlerini gereği gibi ifa edip etmediği, gereği gibi ifa etmediği sonucuna varılsa bile zarar ile davalının fiilleri arasında uygun illiyet bağının bulunup bulunmadığı konusunda kesin bir kanaate varılamadığı, düzenlenen idari para cezasının dayandığı hukuka aykırılığın davacının fiillerine dayandığı, davalının sözleşme öncesinde devreye alınan reactor nedeniyle tesis edilen idari para cezasının oluşmasında bir fiilinin bulunmadığı, tebliğ mazbatası ve diğer evrakların davacıya teslim edildiği, davalının kendisine tebliğ edilmeyen bir iş ve işlemle ilgili sorumluluğunun bulunamayacağı, her ne kadar davalının anılan tebliğ mazbatasını davacıya verdiğini iddia etse de dosya kapsamında bu yönde bir bilgiye ulaşılamadığı bildirilmiştir.Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün … sayılı idari yaptırım kararı uyarınca, 2872 sayılı Çevre Kanununa (Değişik: 26/04/2006-5491) istinaden çıkarılan 25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliğine tabi olduğu halde yükümlülüklerini yerine getirmeden polivinilasetat esaslı tutkal üretimi kapasitesinde artış yapıldığından bahisle 19.372,00 TL idari para cezası kesildiği anlaşılmıştır. Somut olayda, idari yaptırım kararı, içeriğinde de ifade edildiği üzere, davacının PVA esaslı yapıştırıcı (tutkal üretimi) üretim faaliyetlerine ilişkin olarak 13/04/2006 tarih ve … nolu “ÇED Gerekli Değildir” kararına esas Mart-2006 tarihli Proje Tanıtım Dosyası ile taahhüt edilen üretim kapasitesinde artış yapılarak taahhüt ihlali yaptığı, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği Ek-II listesi madde 2(a)’da yer alan ve kapasite artışı yapılan polivinilasetat esaslı tutkal üretimi için planlama aşamasında davacının, Proje Tanıtım Dosyası hazırlatmak ve ilgili makama sunulmasını sağlamak yükümlülüğü olmasına rağmen, bu yükümlülüğünü yerine getirmeden faaliyete başladığı, bu nedenle 2872 sayılı Çevre Kanunu (Değişik: 26/04/2006-5491/7 md.) 10. maddesi ile ÇED Yönetmeliğinin 6. maddesinin ihlal edildiği gerekçelerine dayalı olarak verilmiştir. Taraflar arasında biri 20/03/2015-20/03/2016; diğeri ise 30/03/2016-30/03/2017 tarihleri arasında geçerli Çevre Danışmanlık Sözleşmesi akdedildiği, her iki sözleşmenin 4.1.a maddesinde, sözleşmenin imzalandığı tarihten önce yapılması gereken müracaatlardan doğabilecek olan zararların işverenin sorumluluğunda olduğunun belirtildiği, idari yaptırım kararında, taahhüt edilen üretim kapasitesinde, mevzuat ile belirlenen işlemler yapılmadan artış yapılarak davacının taahhüt ihlali yaptığı tespit edilmiş olup davacıya ait tesiste, polivinilasetat esaslı tutkal üretimi için kapasite artışına sebep olan 12,3 m3 hacimli çelik reaktör sistemi kurularak 2014 yılında devreye alındığının tespit edildiği, buna göre idari para cezası kesilmesine sebep olan ihlalin, davalı ile sözleşme imzalanmayan bir aşamada meydana geldiği, az önce bahsedilen her iki sözleşmenin 4.1.a maddelerine göre de davalının bu ihlal sebebiyle bir sorumluluğunun bulunmadığı, dolayısıyla davacının, ödediği idari para cezasını sözleşmeye aykırı davrandığından bahisle davalıdan tahsili talebinin yerinde olmadığı, ayrıca davacının dava dilikçesindeki iddialarının aksine, söz konusu idari yaptırım kararının, dosya kapsamında yer alan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü yazı cevabında gönderilen belgelerden davacıya tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, davacı, dava dilekçesi ile tebligatın davalıya yapıldığını; istinaf dilekçesi ile ise kendilerine yapılan tebligatın gereği için davalıya iletildiğini ileri sürerek çelişkili beyanlarda bulunmuş ise de, dosya kapsamında davalıya yapılan bir tebligata rastlanmadığı, dava dilekçesi ekinde sunulan ÇED Süreci Durum Raporunun davalıdan sadır olduğu sabit olmadığı ve davalı tarafından da kabul edilmediği, bu iddianın kabulünde dahi davalının sözleşmeye göre bir sorumluluğundan bahsedilemeyeceği, öte yandan davanın niteliği gereği tanık dinlenmesinin de mümkün olmadığı gibi dosya kapsamı ve mevcut delil durumu itibariyle de tanık dinlenmesini gerektirir bir durumun bulunmadığı anlaşılmış olup Mahkemece verilen karar doğru olduğundan davacının istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Açıklanan sebeplerle ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla fazlaya dair haklar saklı tutulmuş ise de alacak miktarı belli olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair kesin olarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/201 Esas, 2019/530 Karar ve 29/05/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulanan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 11/05/2023