Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3417 E. 2023/547 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3417 Esas
KARAR NO: 2023/547
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/04/2019
NUMARASI: 2017/921 Esas, 2019/369 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında düzenlenen 16/09/2011 tarihli Yazılım Bakım ve Destek Sözleşmesi uyarınca davalı tarafından işletilen işletmelere yazılım ve donanım bakım hizmeti verdiklerini, hizmet kapsamında düzenledikleri e-faturalara herhangi bir itirazda bulunulmamasına rağmen ödeme yapılmadığını, bunun üzerine 11.965,41 TL asıl alacağın tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip başlattıklarını, davalının takipte yetkiye ve borca itiraz ettiğini, sözleşmenin 10.6 maddesinde uyuşmazlıklarda İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili kılındığından, icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın haksız olduğunu, davalının verilen hizmete karşılık hizmet bedelini ödemesi gerektiğini belirterek davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı, süresinde davaya cevap vermemiş, davalı vekili 19/10/2018 tarihli dilekçelerinde; davada yetkili mahkemenin müvekkilinin yerleşim yeri olan İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, faturaların müvekkiline tebliğ edilmediğini, üzerinden mutabakata varılmış bir borç bulunmadığını, takip konusu faturaların bir kısmının vade farkı faturası olduğunu, davacının muaccel bir alacağı olmamasına rağmen vade farkı faturası düzenlemesinin akdi ve yasal bir dayanağı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davacı tarafından düzenlenen hizmet döküm formu bulunması nedeniyle yazılım ve donanım bakım hizmetinin davalı tarafa verildiği, ancak cari hesap ekstresi ve yevmiye defteri arasındaki uyumsuzluk nedeniyle 04/07/2017 tarih 1.003,13 TL tutarlı fatura bedelinin alacaktan düşülmesi gerektiği, buna göre davacının 10.961,87 TL alacağı bulunduğu, faturaya dayalı alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile takibin 10.961,87 TL asıl alacak yönünden devamına, alacağın % 20’si tutarında 2.192,37 TL icra tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar, yasal süre içerisinde taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; davalının 04/07/2017 tarih ve 1.003,13 TL tutarlı faturaya da itiraz etmediğini, bu nedenle bu fatura yönünden de alacaklı olduklarını, bu nedenle davanın tamamen kabulü gerektiğini, buna göre davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, icra inkar tazminatının da 11.965,41 TL alacak üzerinden hesaplanması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın tamamen kabulünü talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; yetki itirazlarının dikkate alınmadığını, fatura konusu hizmetlerin verildiğinin ispatlanamadığını, üzerinde mutabakata varılmış bir borç bulunmadığını, faturaların müvekkiline tebliğ edilmediğini, davacının muaccel alacağı bulunmazken, vade farkı faturası düzenlediğini, alacağın likit olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, fatura konusu alacağın tahsili amacı ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı şirketin toplam 11.965,41 TL bedelli fatura alacağının tahsili amacıyla İstanbul … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davalı aleyhine takip başlattığı, davalının yasal süresinde icra dairesinin yetkisine ve borca itirazı üzerine itirazın iptali ve takibin devamı için eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, 04/07/2017 tarih 1.003,13 TL tutarlı fatura hariç davacının diğer faturalar nedeniyle davalıdan toplam 10.961,87 TL alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 10.961,87 TL asıl alacak yönünden takibin devamına, alacağın % 20’si tutarında icra tazminatına hükmedilmiş, taraflar hükmü istinaf etmiştir. 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede; Davacı vekili, 11.965,41 TL asıl alacak ve 115,06 TL işlemiş faizin tahsili için davalı aleyhine takip başlatmış, takibe itiraz üzerine dava değerini 11.965,41 TL göstererek itirazın iptali ve takibin devamını talep etmiştir. Mahkemece takibin 10.961,87 TL asıl alacak yönünden devamına karar verilmiştir. 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile HMK’nun 341. maddesinin 2. fıkrası değiştirilmek suretiyle 3.000,00 TL’yi geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesin hale getirilmiş ve aynı yasanın 44. maddesi ile HMK’ya eklenen ek madde 1 ile de kesinlik sınırı olan 3.000,00 TL’nin her yıl yeniden değerleme oranında artışa tabi olduğu kabul edilmiştir. Yeniden değerleme sonucunda 2019 yılı için kesinlik sınırı 4.400,00 TL olmuştur. HMK’nun 352. maddesinde; “Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda; incelemenin başka bir dairece yapılması gerektiği, kararın kesin olduğu, başvurunun süresi içinde yapılmadığı, başvuru şartlarının yerine getirilmediği, başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmediği tespit edilen dosyalar hakkında öncelikle karar verilir. Eksiklik bulunmadığı anlaşılan dosya incelemeye alınır.” hükmü gereğince ön inceleme sonucu karar verilecek dosyalara ait şartlar belirtilmiştir. İstinaf kanun yoluna başvuru olanağı bulunmayan kesin nitelikteki kararlara ilişkin olarak HMK’nun 346/1 maddesi uyarınca mahkemesince bir karar verilebileceği gibi Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından da istinaf isteminin reddine karar verilebileceği de belirtilmiştir. Somut davada dava değeri 10.961,87 TL, davada reddedilen alacak miktarı ise 1.003,54 TL’dir. Bu yasal düzenlemeler kapsamında davacının aleyhine reddedilen miktarın karar tarihi itibariyle kesin nitelikte olması nedeniyle ve bu anlamda istinafa kabil bir karar bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 341. ve 352. maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekir. 2-Davalı vekilinin istinaf başvurusu yapılan incelemede; Davalı vekili, davada yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu ileri sürmüşse de, davalının cevap süresi içinde yetki itirazında bulunması gerekirken, süresinde davaya cevap vermediği gözetildiğinde davalının mahkemenin yetkisine yaptığı itirazın dinlenmesi mümkün değildir. Diğer taraftan taraflar arasındaki sözleşmenin 10.6 maddesinde, uyuşmazlıkların çözümünde İstanbul İcra Daireleri yetkili kılınmış, davaya konu takipte İstanbul İcra Müdürlüğünde başlatılmıştır. Tacir olan tarafların sözleşmede kararlaştırdığı icra dairesinde takip başlatılması karşısında, takip yetkili icra dairesinde yapıldığından, mahkemece işin esasının incelenmesi yerindedir. Ayrıca davalı, borcu bulunmadığını savunmuştur. İlk derece mahkemesinde alınan 10/12/2018 tarihli raporda; davacının 2016 ve 2017 yılı defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve davacı lehine delil niteliği bulunduğu, davacının e-fatura mükellefi olduğu, takip konusu faturaların Gelir İdaresi Başkanlığı’na portal üzerinden beyan edildiği, davalının yasal süresinde faturalara bir itirazının olmadığı, cari hesap ekstresi ve yevmiye defteri arasındaki uyumsuzluk nedeniyle 04/07/2017 tarih 1.003,13 TL tutarlı fatura bedelinin alacaktan düşülmesi gerektiği, bu faturanın düşülmesinden sonra davacının 10.961,87 TL bakiye alacağı bulunduğu belirtilmiştir. TTK’nın 21/2 fıkrası “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmünü düzenlemektedir. Ticari işletmesi ile ilgili bir faturayı alan tacir, faturaya aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde itirazda bulunmazsa o fatura münderacatını aynen kabul etmiş sayılır. YİBBGK’nın 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Somut olayda, taraflar arasında yazılım ve donamım bakım hizmeti verilmesi hususunda sözleşme bulunduğu ve davalının takip konusu faturaları itiraz etmediği anlaşıldığından, fatura içeriklerinin sözleşmeye uygun olduğu ve davacının fatura konusu hizmetleri verdiğinin kabulü gerekir. Bu durumda davacının takip konusu faturalar nedeniyle davalıdan alacaklı olduğu, anlaşıldığından mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenleri ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden HMK’nın 353/1.b.1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 341. ve 352. maddeleri uyarınca usulden REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/921 Esas, 2019/369 Karar ve 30/04/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 231,60 TL harçtan mahsubu ile bakiye 51,70 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 5-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b.1 bendi ile aynı kanunun 362/1-a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.18/05/2023