Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3401 E. 2020/1434 K. 03.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3401 Esas
KARAR NO: 2020/1434
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/09/2019
NUMARASI: 2019/432 Esas, 2019/820 Karar
DAVANIN KONUSU: İflas (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 03/07/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1141 Esas sayılı dosyasında, müvekkili şirket hakkında iflasın ertelenmesine ilişkin davanın reddine karar verildiğini, dava tarihinden sonra, 22/08/2016 tarihinde Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün 73640249-045.02(02)-87-2016-E.379/12621 sayılı, “OHAL süresince iflas erteleme” konulu yazısında, 669 sayılı KHK’nın 4. maddesi uyarınca, olağanüstü halin ilanından önce yapılan iflasın ertelenmesi talepleri hakkında, tedbir kararı verilip verilmediğine bakılmaksızın, olağanüstü hal süresince nihai kararın verilemeyeceğinin değerlendiriliğinin bildirildiğini, 21/07/2016 tarihinde olağanüstü hal ilan edildiğini ve karar tarihi olan 03/01/2017 tarihinde de OHAL’in sürmekte olduğunu, bu sebeple karar tesis edilemeyeceğini belirterek yargılamanın iadesi ile ilk hükmün iptalini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi iddia, savunma, davacı vekili tarafından yargılamanın iadesi sebebi olarak ileri sürülen sebebin HMK’nun 375’nci maddesinde sayılan sebeplerden olmadığından bahisle HMK’nun 379/2. maddesi uyarınca esasa girilmeden talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava tarihinden sonra, 22/08/2016 tarihinde Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün 73640249-045.02(02) 87-2016-E.379/12621 sayılı, “OHAL süresince iflas erteleme” konulu yazısında 669 sayılı KHK’nun 4. maddesi uyarınca, olağanüstü halin ilanından önce yapılan iflasın ertelenmesi talepleri hakkında, tedbir karan verilip verilmediğine bakılmaksızın, olağanüstü hal süresince nihai kararın verilemeyeceğinin değerlendiriliğinin bildirildiğini, OHAL’in 21/07/2016 tarihinde ilan edildiğini, karar tarihi olan 13/01/2017 tarihinde de yürürlükte olduğunu, mahkemece karar tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ne yerel mahkemece ne istinaf mahkemesince ne de Yargıtayca bu konuda bir değerlendirme yapılmadığını, ayrıca dosyanın temyiz incelemesinde olduğu süreç içinde, 15/09/2018 tarihinde “6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 376. maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ” yayınlandığını, yerel mahkemece hüküm kurulmadan önce, müvekkili şirketin borca batıklıktan çıktığı yönünde itirazda bulunulduğunu, sonradan yapılan yasal düzenlemeye göre müvekkili şirketin borca batık olup olmadığının tespit edilmesi gerekirken bu işlemin yapılmadığını, bu konudaki yargılamanın yenilenmesi taleplerinin herhangi bir araştırma yapılmaksızın reddine karar verildiğini, kayyım ve bilirkişi ek raporlarında müvekkili şirketin borca batıklıktan çıktığının belirtildiğini, yerel mahkemece bu hususlar dikkate alınmaksızın açıkça hatalı olduğu anlaşılan, bilirkişi ek raporunun sonuç kısmının 2. maddesindeki görüş esas alınmak suretiyle müvekkilinin iflasına karar verildiğini, müvekkili şirketin borca batıklıktan çıkmış olduğunun açık olduğunu, mahkemece şirketin iflasına karar verilerek müvekkili şirketin ticari hayatına devam etmesine imkan sağlanmadığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 375. maddesi uyarınca yargılanmanın yenilenmesi istemine ilişkindir. Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 13/01/2017 tarih, 2015/1141 E., 2017/26 K. sayılı kararıyla davacı şirketin nın iflâs erteleme talebinin reddine, 13/01/2017 günü, saat:11:20 itibari ile iflasına karar vermiş, karar davacı tarafından istinaf edilmiştir. Dairemiz 25/05/2017 tarih, 2017/637 Esas, 2017/674 Karar sayılı kararı ile davacının istinaf başvurusunun reddine karar verildiği, kararın davacı tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 23 Hukuk Dairesinin 18/04/2019 tarih, 2017/2384 Esas, 2019/1513 Karar sayılı ilamı ile kararın onandığı kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Davacı vekili, karar tarihi itibari ile OHAL önlemleri sebebi ile ilk derece mahkemesince karar tesis edilemeyeceğini, tebliğ hükümleri gereğince müvekkili şirketin borca batıklığının araştırılmadığını, şirketin borca batıklıktan çıktığını belirterek yargılamanın iadesi talebinde bulunmuştur. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 375. maddesinde yargılamanın iadesi sebepleri sınırlı sayıda olmak üzere sayılmış olup; buna göre anılan madde hükmü uyarınca; “a)Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması. b)Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması. c)Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması. ç)Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması. d)Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması e)İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması. f)Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması. g)Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması. ğ)Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması. h)Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması. ı)Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması. i)Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması.” sebeplerine dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre HMK’nun 375. maddesinde sınırlı olarak sayılan yargılamanın iadesi sebeplerinden hiçbirinin somut olayda oluşmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b.1 bendi ile İİK’nun 164. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 günlük süre içerisinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile kabul edildi.03/07/2020