Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/339 E. 2019/850 K. 02.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/339 Esas
KARAR NO : 2019/850
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 25/09/2018
NUMARASI : 2018/133 ESAS – 2018/849 KARAR
DAVA : ALACAK (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/05/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA:Davacı vekili, 08.02.2018 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirkete ait Çukurambar / Ankara adresindeki … isimli işyerinin Kobi Paket Sigortası ile sigortalandığını, sigortalı işyerinde 27.05.2013 tarihinde yapılan tamir ve işlemleri nedeniyle kaynak makinasından çıkan kıvılcım sonucu yangın meydana geldiğini, işyerinin kullanılamaz hale geldiğini, davacı müvekkili yetkilisinin Hollanda‘da ikamet ediyor olması nedeniyle Ankara’da olmadığını, ekspertiz raporu sonucunda toplam 181.557,85 TL zarar tespit edildiğini, müvekkilinin yurt dışında yaşıyor olması, 2009 yılında düşen Hollanda uçağında bulunması nedeniyle yaşadığı sağlık sorunları ve Türkiye’ye gelemiyor olması, zaman zaman hafıza kaybı yaşıyor olması nedeniyle bu zamana kadar davalı şirketin kendi tespit ettiği zarar bedelini müvekkiline ödemediğini, müvekkilinin Türkiye ‘ye geldiği 26.05.2017 tarihinde davalı şirkete mail atması sonucunda, davalı şirketin tazminat talebini reddettiklerini bildirdiğini, iddianın tamamen haksız ve gerçek dışı olduğunu, söz konusu şirketin müvekkili şirket tarafından işletildiğini, şirketin haksız ve gerekçesiz bir bahane ile müvekkiline ödeme yapmaktan kaçındığını iddia ederek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı şirket tarafından ekspertiz tarafından tespit edilen 181.557,85 TL zarardan şimdilik 1.000,00 TL nin olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, talebin zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı def’inin esasa girilmeden önce ele alınıp karara bağlanması gerektiğini, TTK 1420. maddesi gereğince sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemlerin 2 yıl geçmekle zamanaşımına uğradığını, davacının 18.07.2013 tarihinde meydana gelen hasar nedeniyle 08.02. 2018 tarihinde dava açtığını, sigorta poliçesinde restoran işletmesine konu faaliyetler için teminat verilmesine rağmen, dava konusu zararın tadilat inşaatı rizikosundan kaynaklandığını, meydana gelen zararın Kobi Paket Sigortası konusunu oluşturmadığının tespit edildiğini, poliçe üzerinde faaliyet konusunun, restoran bar olarak belirtildiğini, rizikonun meydana geldiğinde restoran işletmesi değil, İnşaat / tadilat işlemleri yapıldığını, poliçede İnşaat halinin teminat altında olmadığını, zararın teminat kapsamı dışında olduğunu, davacının faaliyetlerine son vererek, büyük çaplı tadilata girdiğini, 2 aydır tadilat işiyle uğraştığını, davacı talebinin poliçe konusunu oluşturmadığını savunarak davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;Mahkemece, davacı işyerinin, Kobi Paket Sigorta Poliçesi ile sigortalandığı işyerinde, 27.05.2013 tarihinde kaynak makinasından çıkan kıvılcım nedeniyle alevlerin kısa sürede işyerini sardığı, davacı şirketin 18.07.2013 tarihinde meydana gelen hasar nedeniyle 08.02.2018 tarihinde dava açtığı, davanın 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmadığı, davacı yanın yurt dışında olması halinin zamanaşımını kesen bir durum olmadığı gibi zamanaşımı süresinin davalının olumsuz tutum ve davranışları nedeniyle olduğuna dair bir delilde mevcut olmadığı, bu durumda dava tarihine kadar zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ;Karar davacı vekili tarafından yasal sürede istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davalı şirkete 26.05.2017 tarihinde mail sonucunda davalının talebi reddettiklerini bildirdiğini, davalı tarafın müvekkiline ödeme yapılmayacağına dair bir bildirimde bulunmadığını, davalı tarafın ödeme yapmamak için ileri sürdüğü iddiasının ne denli kötü niyetli olduklarını gösterdiğini, davalının, söz konusu yangının çıktığı esnada işyerinin sigortalı şirket dışında başka bir şirket olduğunu ileri sürerek ödeme yapmaktan kaçındığını, oysaki müvekkili şirketin faaliyetinin devam ettiğinin işyeri kayıtları ile görüleceğini, zamanaşımı nedeniyle red kararına nisbi vekalet ücreti verildiğini, kısmi dava açılmış iken mahkemece dava değeri belirlenmek sureti ile nisbi vekalet ücrete hükmedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ilk duruşmada kısmi dava açmalarının kabul edilmeyip ve 181.557,85 TL üzerinden harcın tamamlanmasına karar verildiğini, haksız ve hukuka aykırı karar olduğunu iddia ederek ,kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, sigorta hasar bedelinin tahsili tahsili istemine ilişkindir.Uyuşmazlık, dava konusu alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, kısmi dava açıldıktan sonra mahkemece harcın tamamlanmasına ilişkin ara karara karşı İtiraz edilmeksizin, harcın tamamlanması ve hükümden sonra bu ara kararın hukuka aykırı olduğunun iddiasının yerinde olup olmadığı ve zamanaşımı sonucu verilen vekalet ücretinin yerinde olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, davacı sigortalı ile davalı … şirketi arasında, 13.12.2012 başlangıç tarihi, 13.12.2013 bitiş tarihli, “ Kobi Paket Sigorta Poliçesi “ düzenlendiği, sigortalı işyerinde, 27.05.2013 tarihinde yangın meydana geldiği, 29.05.2013 tarihli yangın raporunda, olayın, yapılan inceleme neticesinde, restoranda yapılan tadilat çalışmaları sırasında kaynak yapım esnasında kaynaktan çıkan kıvılcımların etrafta bulunan yanmaya müsait maddeleri tutuşturarak yaktığı, yangının bu şekilde meydana geldiğinin tespitinin yapıldığı, 22.07.2013 tarihli ekspertiz raporunda, Kobi Paket Sigorta Poliçesi ile restorant bar olarak sigorta güvencesine alınmış olan riziko adresinin marka isim değişikliği nedeniyle genel tadilata girmiş olmasından dolayı İnşaat Tüm Riskler Poliçesi ile sigortalanması, sigortalı tarafından tadilat çalışmasına başlanmadan önce sigorta şirketine bilgilendirilmesi gerektiği, sigortalı işletme yetkilisi … bey refakatinde yapılan incelemede, riziko adresinde… adlı restoran işletmesi ile faaliyet gösterirken faaliyetlerini durdurduğu, riziko adresine … açılması üzerine bu firmanın talebine istinaden Mart ayı sonunda tadilat dekorasyon çalışmalarına başlandığı bilgisinin alındığı, toplam tazminat tutarının 181.557,85 TL olduğu, hasarın teminat dışında bulunduğunun bildirildiği, aynı cevabın 11.07.2013 tarihinde sigortalıya bildirildiği, davacının olaydan yaklaşık beş yıl sonra iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır.Somut olayda, sigorta hukukuna ilişkin düzenlemelerin yer aldığı TTK nun ilgili hükümleri ile zamanaşımı ile ilgili BK nun ilgili maddelerinin değerlendirilmesi sonucu tarafların iddia ve savunmalarının birlikte ele alınması yerinde olacaktır. Dava konusu yangın olayı 27.05.2013 tarihinde meydana gelmiştir. Olay tarihinde 6102 sayılı TTK ve 6098 sayılı TBK yürürlüktedir.Sigorta poliçesinin düzenlenme tarihinde de söz konusu yasal düzenlemeler yürürlüktedir.6102 sayılı sayılı TTK ‘nun 1420.maddesinde, zamanaşımı düzenlenmiş, yasada, sigorta sözleşmesinden doğan bütün işlemlerin, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482’nci maddesi saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemlerin her halde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağına yer verilmiştir.Aynı düzenlemeye Yangın Sigortası Genel Şartlarında da yer verilmiş ve sigorta sözleşmesinden doğan bütün taleplerin iki yılda zamanaşımına uğrayacağı belirtilmiştir. Somut olayda, yangın olayının gerçekleştiği tarih olan 27.05.2013 tarihinden itibaren, TTK ‘nun 1427/2. fıkrası gereğince, rizikonun gerçekleşmesini müteakip rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine İlişkin araştırmaları bitince ve herhalde 1446. madddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olacağından ve bu bu sürelerden sonra davanın iki yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılması gerekirken dava, 08.02.2018 tarihinde yani iki yıllık zamanaşımı süresinden çok sonra açılmıştır. Bu konularda farklı bir düzenlemenin olmadığıda gözetilerek iddia ve somut olayın özelliğide gözetilerek TBK’daki zamanaşımı konusunun değerlendirilmesi gerekecektir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK nun 146 vd maddelerinde zamanaşımı düzenlenmiştir. BK 133. maddede zamanaşımının kat’ı sebepleri arasında 6098 sayılı yasanın 154. maddesindeki ifadesi ile kesilme sebepleri arasında, alacaklının dava veya def’i yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurması icra takibinde bulunması ya da İflas masasına başvurmasına yer verilmiştir. Somut olayda iddia edildiği üzere, yurt dışında yaşamak gibi durumlara yer verilmiştir.TBK nun 156. maddesinde, yeni sürenin başlaması üst başlığı altında, zamanaşımının kesilmesi ile borcun ikrar edilmesi veya karara bağlanması halinde yeni bir sürenin işlemeye başlayacağı, borcun bir senetle ikrar edilmiş veya bir mahkeme ya da hakem kararına bağlanmış sa yeni sürenin her zaman on yıl olacağı belirtmiştir. Somut olayda, söz konusu durumlar da mevcut değildir. Bu durumda, davalı tarafın zamanaşımı def’inin kabulü İle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen kararın doğru olduğunun kabulü gerekecektir.Davacı dava dilekçesinde, fazlaya dair haklarını saklı tutarak ve ekspertiz raporunda tespit edilen zararı belirterek, söz konusu zarardan şimdilik ifadesini kullanmak suretiyle, 1.000,00 TL nin tazminini talep etmiştir. Dava dilekçesinde belirsiz alacak şeklinde bir ibareye yer verilmemiştir. Talep ve dava dilekçesinin içeriğinden, davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 109. maddesinde düzenleme bulan kısmi dava şeklinde açıldığı anlaşılmaktadır. Davalı vekili, alacak miktarının belirli olduğunu, fazlaya dair haklarının saklı tutulması neticesinde kısmi dava açılmasına muvafakatları olmadığını, dava miktarının ve harcın tamamlattırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, zarar miktarının taraflarınca belirlenen bir zarar olmadığını, zararın belirlenmesinin yargılamayı gerektirdiğini bu nedenle kısmi dava açılmasının hukuka uygun olduğunu, davalı tarafın İtirazının reddi gerektiğini beyan etmiştir.Mahkemece, taraf vekillerinin hazır olduğu, 05.06.2018 tarihli ön inceleme duruşmasının “2” nolu ara kararında, yapılan ekspertiz incelemesi ve davacının bu miktara dava dilekçesinde yer vermiş olduğu gerekçesiyle, peşin yatırılan harcın mahsubu ile 3.064,65 TL eksik 1/4 pesin harcın yatırılması için kesin süre verilmiş, aksi halde Harçlar Kanunun 28,30 maddelerinin uygulanmasına karar verileceği belirtilmiştir. Davacı vekili ise, celse ara kararı gereğince belirlenen harcı, 04.07.2018 tarihinde yatırarak, mutemet alındı makbuzunu aynı tarihli dilekçeye ekli olarak dosyaya ibraz etmiştir. Dilekçenin içeriğinde, ara karardan rücu veya harcın yatırılmasına dair ara karara İlişkin herhangi bir beyan beyan veya itirazda bulunulmamıştır. Aksi de iddia edilmemektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 357/1. fıkranın son cümlesi gereğince, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni dellilere dayanılamaz düzenlemesi karşısında, mahkemenin harca dair ara kararına itiraz edilmeksizin yerine getirildiğinden ve harç yatırılmış olduğundan davacı vekilinin buna dair istinaf nedeninin yerinde olmadığı ve bu aşamada dinlenemeyeceği kanaatine varılmıştır. Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen hükümde ,maktu harç alınarak, bakiye harcın davacı tarafa iadesine karar verilmiştir. Mahkemece, harcı tamamlattırılan dava değeri üzerinden, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına 16.834,47 TL vekalet ücreti takdir edilmiştir. Öncelikle harcı karşılanmış olan dava değerinin, vekalet ücretinin hesaplanmasında esas alınmasında bir aykırılık mevcut değildir. Çünkü, davacı bakiye harcı itirazsız yatırmıştır ve dava değerinin dava dilekçesinde belirtilen, ekspertiz raporunda ki değer olduğu bir anlamda kabul edilmiştir. Davada haklı çıktığı için lehine yargılama gideri hükmedilen taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, diğer yargılama giderlerinden başka birde tarifeye göre belirlenecek vekalet ücretine hükmedilir. Konusu para olan davalarda vekalet ücreti nisbi tarifeye göre belirlenir. Bu durumda konusu para olan İş bu tazminat davasında nisbi vekalet ücreti takdirinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Açıklanan nedenlerle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen hüküm yerinde kabul edildiğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/133 Esas, 2018/849 Karar ve 25.09.2018 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan peşin olarak yatırılan 142,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 47,00 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4- Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.02/05/2019