Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3389 E. 2023/556 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3389 Esas
KARAR NO: 2023/556
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2019
NUMARASI: 2018/567 Esas, 2019/548 Karar
DAVA: ALACAK
KARAR TARİHİ: 18/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirkete ait Sultangazi/İstanbul adresindeki işyeri/deponun davalı sigorta şirketi nezdinde yeni tüm işyeri sigorta poliçesi ile 06/11/2015 ile 06/11/2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere sigortalandığını, 20/06/2016 tarihinde işyerinde meydana gelen yangın nedeniyle hasar oluştuğunu, hasarın davalıya ihbar edilmesine rağmen tazminatın ödenmediğini belirterek yangın nedeniyle oluşan 169.686,50 TL hasar bedelinin şimdilik 60.000,00 TL’sinin hasar ihbar tarihi olan 20/06/2016 tarihinden itibaren 1 ay sonrası olan 20/07/2016 tarihinden itibaren sigorta poliçesi teminat limitleri sınırlı sorumlu olmak kaydıyla işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğunu, davacıya ait deponun müvekkili şirket nezdinde yeni tüm işyeri sigorta poliçesi kapsamında sigorta teminatı altına alınmış olduğunu, sigortalı işyerinde meydana gelen yangın sebebiyle yapılan ekspertiz sonucunda düzenlenen eksper raporunda gerekli sovtaj tenzilatı ve eksik sigorta uygulaması da yapıldıktan sonra hasar tazminatının 38.196,43 TL olarak tespit edildiğini, dava dilekçesinde ifade edilen tutarın gerçek zarar tutarı olarak kabulüne imkan bulunmadığını, ekspertiz raporu ile tespit edilen tutarları aşan mahiyetteki fazla hasar miktarının, poliçe teminat kapsamı dışında bulunduğunu, davacı tarafından talep edilen tutar ile eksper raporunda tespit edilen tutar arasındaki farkın eksik sigorta uygulamasından kaynaklandığını, raporun bu husus dikkate alınarak hazırlandığını, bu nedenle davacı tarafın fazla isteminin herhangi bir dayanağının bulunmadığını, ayrıca tüm beyanları saklı kalmak ve kesinlikle davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile hakkında dava açılmasına sebebiyet vermemiş olduğundan, davalı konumundaki müvekkili sigorta şirketinin herhangi bir masraf ve vekalet ücreti ile sorumlu tutulmasına da hukuken imkan bulunmadığını, davacı ile eksper raporunda tespit edilen tazminat tutarı bakımından mutabakat sağlanamayıp dava açılmış olması karşısında davanın kabulü halinde müvekkili sigorta şirketinin herhangi bir temerrüdünün söz konusu olmadığını, hükmolunacak tazminata ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanabileceğini belirterek öncelikle davanın görevli ve yetkili Bakırköy Tüketici Mahkemelerine gönderilmesine, aksi halde esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; Türk Yangın Sigorta Genel Şartlarının A-5 maddesinde belirtilen eksik sigorta tanımında yer alan sigorta bedelinin sigorta değerine olan oranının uygulanması gerektiği, iş yeri paket sigortalarında, tarafların mutabakat ettiği değer üzerinden sözleşme yapılmasının mümkün olmadığı, sözleşmenin yapılmasından sonra sigorta süresi içerisinde sigortalı şeylerin teklifnamede yoksa poliçe ve eklerinde belirlenen yeri ve halinin sigortacının muvafakati olmadan sigorta ettiren tarafından değiştirildiği takdirde sigortacıya bildirilmesi gerektiği göz önüne alındığında sigorta poliçesi kapsamında davalının ödemekle yükümlü olduğu miktarın 38.196,43 TL olduğu gerekçesiyle söz konusu bedelin 10/07/2016 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde taraf vekillerince istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf ve istinafa cevap dilekçesinde; yerel Mahkeme tarafından eksik sigorta hesabına göre karar verilmiş ise de dosyaya sunulan delil ve beyanlarında açıkça görüldüğü üzere davalı, aydınlatma yükümlülüğünü hiçbir şekilde yerine getirmediğinden söz konusu hesaplamada eksik sigorta uygulanmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Kanun ve Yargıtay içtihatları uyarınca davalı sigorta şirketinin aydınlatma yükümlülüğünü yazılı yapması geçerlilik koşulu ise de ne sözlü ne de yazılı olarak aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, davalı tarafından müvekkiline gönderilen veya sunulan bir ekpertiz raporunun bulunmadığını, dava tarihine kadar herhangi bir cevap verilmediğini ve ödeme de yapılmadığını, davalının, davaya ilişkin masraf ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı yönündeki itirazları hukuka aykırı olduğundan reddi gerektiğini, zira poliçe kapsamında hasarı ödemekle mükellef olan sigortacı ödeme yapmadığından dava açma zorunluluğu doğmuş olup davalının dava açmaya sebebiyet verdiğinin açık olduğunu, sigortacıya, gerekli belgelerle başvurulmuş olup da sekiz gün içinde ödeme yapılmamışsa, temerrüt gerçekleşeceğinden faiz başlangıcının da temerrüt tarihi olacağını, bu sebeple davalı tarafın istinaf taleplerinin reddi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; ekspertiz raporunda gerekli sovtaj tenzilatı ve eksik sigorta uygulaması da yapıldıktan sonra hasar tazminat tutarının 38.196,43 TL olarak tespit edildiğini, dosyada mübrez bilirkişi raporu ile de poliçede eksik sigorta durumunun mevcut olduğu hususunun sübuta erdiğini, müvekkili şirketin, hasar ihbarı üzerine gerekli ekspertiz çalışmalarını yaptırarak sigortalısının bilgilendirilmesini sağladığını, dolayısıyla, davacı şirketin, ekspertiz raporunda usulüne uygun şekilde tespit edilen hasar tazminat tutarı bakımından mutabakat sağlamayıp dava açmış olması karşısında, artık müvekkili hakkında, dava açılmasına sebebiyet vermiş olduğu söylenemeyeceğinden -davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile birlikte- müvekkil şirketin dava masrafları ve vekalet ücreti ile sorumlu tutulmasına hukuken imkan bulunmadığını, ayrıca müvekkilinin herhangi bir temerrüdü söz konusu olmadığından hükmolunacak miktara ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanabileceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, sigorta poliçesi kapsamında meydana gelen yangın sebebiyle oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir. Taraflar arasında 06/11/2015-06/11/2016 tarihleri arasında geçerli İşyerim Sigorta Poliçesi ile riziko adresi … Mah. ..No: Gaziosmanpaşa/İstanbul olan davacıya ait işyerinin sigorta teminatı altına alındığı, 20/06/2016 tarihinde sigortalı işyerinde meydana gelen yangın sebebiyle hasar oluştuğu, 23/06/2016 tarihli yangın raporunda, yangının çıkış sebebinin tespit edilemediğinin belirtildiği, 17/10/2016 tarihli Hasar Ekspertiz Raporunda ise, emtia sigorta bedeli, sigorta değerinden düşük olduğundan eksik sigortanın söz konusu olduğu belirtilerek hasar tazminatının 38.196,43 TL olarak tespit edildiği anlaşılmıştır. Bilirkişi heyeti 08/03/2019 tarihli raporunda, davalı tarafından 06.11.2015 tanzim tarihli, 06.11.2015 – 06.11.2016 vadeli … numaralı … Sigorta Poliçesinde, emtia 677.600,00 TL, Makine – Tesisat 642.400,00 TL, Demirbaş 24.200,00 TL ve Dekorasyon 24.200,00 TL bedel ile %10 enflasyonlu olarak teminat altına alındığını, riziko adresinde 20.06.2016 tarihinde meydana gelen yangında 169.686,50 TL tutarında emtia/ticari malın hasarlanmış olduğunu, … Ltd. tarafından hazırlanan 21/06/2016 tarih ve 29758 numaralı ekspertiz raporunda, sigortalıdan hasar tarihi itibari ile genel/kesin/ mizan ve emtia envanterinin temin edildiğini, temin edilen ve sigortalının mali müşaviri tarafından imza ve kaşe edilen belgede stok tutarının 3.195.779,99 TL olarak belirtilmiş olduğunun görüldüğünü, poliçedeki emtia bedelinin 677.600,00 TL olduğunu, poliçenin %10 enflasyonlu olarak tanzim edildiğini, buna göre hasar tarihinde enflasyonlu emtia bedelinin 719.626,01 TL olduğunu, bu tutarın aynı zamanda sigorta bedeli olduğunu, sigorta değerinin ise 3.195.779,99 TL (Hasar tarihinde envanterde yer alan stok tutarı) olduğunu, Türk Yangın Sigorta Genel Şartlarının A-5 maddesinde belirtilen eksik sigorta tanımında yer alan, sigorta bedelinin sigorta değerine olan oranı uygulandığında 0.2251 oranında bir eksik sigorta olduğunun görüldüğünü, bu oran bahsi geçen toplam yangın hasar bedeline uygulandığında (169.686,50 x 0,2251) ödenmesi gereken tazminat tutarının 38.196,43 TL olacağı görüş ve kanaatine varıldığını, işyeri paket sigortalarının genel olarak yıllık yapılan poliçeler olduğunu, ticari mal, hammadde, yarı mamul, mamul bedelinin toplamının poliçedeki emtia değerini oluşturduğunu, ticari mal/stok değerleri yıl içinde değişkenlik gösterdiğinden ticari mal/emtia üzerine mutabakatlı değer esasıyla sözleşme yapılmasının mümkün olmadığını, sözleşmenin yapılmasından sonra, sigorta süresi içinde sigortalı şeylerin teklifnamede, teklifname yoksa poliçe ve eklerinde belirtilen yeri veya halinin sigortacının muvafakati olmadan sigorta ettiren tarafından değiştirildiği takdirde bu durumun, sigortacıya bildirmekle yükümlü olduğunu bildirmişlerdir.Taraflar arasında sigorta ilişkisinin bulunduğu, meydana gelen olayın poliçe kapsamında olduğu ve olaya ilişkin kusur durumu çekişmeli olmayıp asıl uyuşmazlık eksik sigorta hususunda davalının, davacıyı aydınlatma yükümlülüğünün bulunup bulunmadığı ile davalının, dava masraflarından sorumlu olup olmadığı ve faizin işletilmesi gereken tarih noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Davacı, davalı tarafından aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmediğinden bahisle hükmü istinaf etmiştir. 6102 sayılı TTK’nun 1423. maddesinde “Aydınlatma yükümlülüğü” başlığı altında “(1) Sigortacı ve acentesi, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce, gerekli inceleme süresi de tanınmak şartıyla kurulacak sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerini sigorta ettirene yazılı olarak bildirir. Ayrıca, poliçeden bağımsız olarak sözleşme süresince sigorta ilişkisi bakımından önemli sayılabilecek olayları ve gelişmeleri sigortalıya yazılı olarak açıklar. (2) Aydınlatma açıklamasının verilmemesi hâlinde, sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasına ondört gün içinde itiraz etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olur. Aydınlatma açıklamasının verildiğinin ispatı sigortacıya aittir.” düzenlemesi yer almaktadır. Bu hale göre somut uyuşmazlıkta, aydınlatma açıklamasının verilmediğini iddia eden davacının, 6102 sayılı TTK’nun 1423/2 maddesi uyarınca sözleşmenin yapılmasına 14 gün içinde itiraz ettiğine dair dosya kapsamında herhangi bir bilgi ve belge ile bu yönde bir iddianın da bulunmadığı dikkate alındığında sözleşmenin poliçede yazılı şartlarla ve poliçenin ayrılmaz bir parçası olan genel şartlar kapsamında yapılmış olduğunun kabulü gerektiğinden davacının, aydınlatma yükümlülüğünün yapılmadığına yönelik istinaf sebebi yerinde bulunmamıştır. Somut olayda, sigortalı işyerinde meydana gelen yangın sebebiyle sigortalı olan davacı bakımından davalı sigorta şirketine ihbar yapıldığı ve bunun üzerine davalının eksper görevlendirerek olaya ilişkin rapor aldığı sabittir. 17/10/2016 tarihli eksper raporunda tespit edilen hasar tutarının hem sigortalıya, hem de acentesine yazılı olarak bildirildiği, hesaplanan tutara itiraz edilmediği ancak sigortalının eksik sigorta konusunda acentesi ile görüşeceğini bildirdiği, hasar tutarı sigortalıya bildirildikten yaklaşık 1 ay geçmesine rağmen acente ve sigortalıdan dönüş olmadığı belirtilmiş ise de, davalının, eksper raporu ile tespit edilen hasar tazminatı tutarını kabul ederek ödemeyi davacıya teklif ettiğine ve aralarında buna dair mutabakat sağlanamadığına dair bir bilgi ve belge dosya kapsamında mevcut olmadığı gibi davacının iddiaları da bu yönde olup aynı zamanda cevap dilekçesinde de davanın reddini talep ettiğine göre davalının, eksper raporunda tespit edilen tutar konusunda mutabakat sağlanamadığından bahisle dava açılmasına kendisinin sebebiyet vermediğine yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. Mahkemece davalının, yargılama masraflarından sorumlu tutulması ve hükümde belirtildiği şekilde faize karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince tesis edilen kararın isabetli olduğu anlaşılmakla taraf vekillerinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/567 Esas, 2019/548 Karar ve 08/05/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 696,69 TL harçtan mahsubu ile bakiye 516,79 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 4-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.18/05/2023