Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3379 E. 2023/555 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3379 Esas
KARAR NO: 2023/555
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2018
NUMARASI: 2016/567 Esas, 2018/468 Karar
DAVA: MENFİ TESPİT (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında 23/12/2014 tarihli Booklogie Rezervasyon Sistemi Kullanım Sözleşmesi ve 25.12.2014 tarihli … Rezervasyon Sistemi Kullanım Sözleşmesine Ek Protokol imzalandığını, davalı şirket tarafından özellikleri sözleşmenin birinci maddesinde belirlenmiş olan online rezervasyon modülü için kurulumun sözleşmenin imzalandığı tarih olan 23.12.2014 tarihinden itibaren bir hafta içerisinde tamamlanarak kullanıma sunulacağının vaat edildiğini, müvekkilinin, davalı ile yaptığı tüm görüşmelerin neticesiz kaldığını, son görüşmede 10.01.2015 tarihinde kurulumun sağlanacağı bildirildiği halde, bu tarihte de kurulum sağlanmadığını, sözleşme ile vaat edilen tarihten 19.01.2015 tarihine kadar kurulum sağlanamadığından ve yaşanan memnuniyetsizlik nedeniyle müvekkilinin potansiyel rezervasyon kayıplarından oluşan zararının daha da büyümemesi adına, 19.01.2015 tarihinde sözleşmenin feshedildiğini ve davalıya bildirdiğini, davalının ise, kurulumun sağlandığı, iptalin mümkün olmadığı şeklinde cevap verdiğini ve müvekkilinin hiç almadığı bir hizmetin kendisine fatura edildiğini, sözleşme eki olan protokolde sözleşmenin geçerlik süresine bir istisna getirilerek sözleşmenin imza tarihinden itibaren bir aylık deneme süresi ilave edildiğini, otelin memnun kalmaması halinde bu 1 aylık süre de bitiminden itibaren 7 gün içerisinde ayrıca bir sebep gösterme yükümlülüğü altında kalmadan sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirme hakkına sahip olduğunu, müvekkilinin de yaşanan memnuniyetsizlik ve oluşan zarar nedeniyle sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, davalının, müvekkilinin hiç almamış olduğu bir hizmetin bedelini fatura ettiğini, düzenlenen faturanın davalı şirkete iade edildiğini, müvekkilinin hiçbir borcu olmamasına rağmen davalı tarafından müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borca itirazlarının süresinde olmadığından reddine karar verildiğini belirterek davanın kabulü ile müvekkilinin, davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalı aleyhine takip konusunun %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında 23.12.2014 tarihinde Rezervasyon Sistemi Kullanım Sözleşmesi imzalandığını, ancak iddia edildiği gibi sözleşmeye ek protokolün müvekkili tarafından imzalanmadığını, sözleşme uyarınca müvekkilinin, davacı tarafından işletilmekte olan otel için çevrimiçi satış kanalları yönetim programını otelin kullanımına açacağını ve otele, bilgilerini girecekleri, rezervasyonları takip edecekleri bir kontrol paneline erişim sağlayacağını, müvekkilinin sözleşme kapsamında hizmet sunumuna başladığını, dava dilekçesinde belirtildiği üzere 5-10 gün gibi sürelerde hizmet sunumunun tamamlanacağı gibi taahhüt söz konusu olmadığını, sözlü olarak iletildiği iddia edilen süre vaatlerinin sözleşme hükmü olmadığını, sözleşme kapsamındaki hizmetlerin sunumuna müvekkilinin makul sürede başladığını, sistemlerin işlerliğinin, davacının da oda fiyat bilgilerini sisteme girmesi gibi kendi yükümlülüklerini içermediğini, davacının kendi yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle geçen sürelerin kendisine atfedilecek kusur olduğunu, davacının ibraz ettiği ek protokol metninin de sadece görüşülen ancak tarafların kabul etmemesi sonucu imzalanmayan metnin tek taraflı olarak imzalanmış nüshası olduğunu, müvekkilinin bu ek protokolü imzalamadığını, davacının sözleşmeye göre de tek taraflı fesih hakkı bulunmadığını, müvekkilinin kurulum işlemlerini yapmış olmasına karşın davacının hizmet ücretlerini ödememek için tek taraflı ve haksız şekilde sözleşmeyi feshettiğini ve aylık hizmet faturasını iade ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin sözleşmenin 10. maddesinde düzenlenmiş olan cezai şart maddesine göre fatura keserek ve bu alacağı icraya koyduğunu ve icra takibinin kesinleştiğini, İstanbul 17. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/685 Esas sayılı dosyası ile davacının usulsüz tebligat yapıldığını ileri sürerek açtığı davanın reddedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; davacı için davalının özel bir sistem geliştirmesinin gerekmediği, sadece sisteminde kullanıcı için ayarlar yapması gerektiği, ayar ve düzenlemeler sonucunda davacının kullanımına açılan sistemde, davacı bilgilerini girerek kendi rezervasyon sistemini yönetir hale geleceği, taraflar arasında imzalanan sözleşme, davacı kullanımına açılan sistemin özellikleri ve tarafların yükümlülükleri hakkında maddeler içermekle birlikte, sistemin davacı kullanımına ne zaman açılacağına dair bir takvim içermediği, davacı tarafından ibraz edilmiş olan ek protokolde de bu yönde bilgi bulunmadığı, davacı tarafından ibraz edilmiş e-posta mesajlarında, sistemin davacı kullanımına önce Aralık ayı sonu, daha sonrasında 10 Ocak tarihinde açılacağı sözü verildiği, sistemin davacı kullanımına açıldığına dair her iki tarafça ibraz edilen yazışmalara göre, kullanıcı adı ve şifre bilgilerinin davacıya 19.01.2015 tarihinde gönderildiği, davacının bu kullanıcı adı ve şifre bilgileri ile sistemi kullandığına dair bir bilgi bulunmadığı, davacının e-posta yoluyla fesih ihbarının da, kullanıcı adı şifre bilgilerinin verildiği tarih olduğu, sözleşmede, otel olarak adlandırılan davacının ek protokolde bahsi geçen bir aylık cayma hakkı dışında sözleşmeyi sonlandırma hakkı bulunmadığı, davacının feshe dayanak gösterdiği ek protokolün davalı tarafından onaylandığına dair bir bilgi bulunmadığı, sözleşmede bu sistemin ne zaman kullanıma açılacağına dair sınırlama bulunmadığı, 23.12.2014 yılında sözleşme imzalanmasını müteakip bir aylık sürede sistemin davalı tarafından 19.01.2015 tarihinde davacı kullanımına açıldığına dair bildirimde bulunulduğu, açıklanan nedenlerle 6098 sayılı yasaya göre davalının iki taraflı sözleşme gereği üzerine düşen edimleri ifa ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasında geçerli 23.12.2014 tarihli … Rezervasyon Sistemi Kullanım Sözleşmesinin, “Cezai Şart” başlıklı 10. maddesi uyarınca müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğini, dolayısı ile Mahkeme tarafından, yapılan feshin haklılığı hususunda değerlendirme yapılması gerekmekteyken yargılama sırasında hatalı bir şekilde yalnızca ana sözleşmede fesih hakkı bulunmadığı tespiti ile yetinilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı tarafından makul sürede kurulum gerçekleştirilmediğini, bir yıl süre ile akdedilen ana sözleşmenin bir aya yakın zaman zarfının kurulum yapılacağından bahisle geçirildiği gibi doyurucu bir bilgi de verilmediğini, müvekkili tarafından yapılan fesih talebi akabinde davalı tarafından, sistem kurulumu yapıldığı yönünde beyanda bulunulduğunu, taraflar arasında devam eden e-postalarda sistem kurulumunun davalı iç işleyişinden kaynaklı olarak geciktiğinin de bildirildiğini, davalının, müvekkilini sürekli oyalayarak sistem kurulumunu gerçekleştirmeyerek sözleşme şartlarına aykırı hareket ettiğini, taraflar arasındaki e-posta yazışmalarında ek protokolün varlığı defaatle öne sürülmesine rağmen davalı tarafından ek protokolün geçersizliğinin ileri sürülmediğini, dosyada mübrez bilirkişi raporu kapsamında davalı tarafından makul süre içerisinde kurulum yapılmadığının kanıtlandığını, 25.12.2014 tarihli … Rezervasyon Sistem Kullanım Sözleşmesine Ek Protokolün taraflar arasında geçerli bir şekilde akdedildiğini, protokolde, sözleşmenin geçerlik maddesine imza tarihinden itibaren bir ay deneme süresi eklendiği, bu süre boyunca hizmetin ücretli olarak kullanılacağı, bu süre sonunda memnun kalınmazsa sözleşmenin otel tarafından tek taraflı olarak feshedilebileceği belirtildiğini, belirtilen tarihlerde işin tamamlandığına ilişkin beyanlara itibar edilebilmesinin mümkün olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiş olup davanın kabulü ile, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile icra dosyası kapsamında müvekkili tarafından 17.01.2017 tarihinde 2.192,22 TL ödeme yapılmış olduğundan, 2.192,22 TL değerindeki kısmın 17.01.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte istirdadına, davalıya karşı hiçbir borcu bulunmadığı halde müvekkil aleyhine takip başlatan ve haciz tatbik eden kötü niyetli davalı aleyhine takip konusunun %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası kapsamında borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalının, davacı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 10.904,61 TL asıl alacak ve 213,31 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.117,92 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, davacının ödeme emrine yönelik itirazı süresinde olmadığından takibin kesinleştiği anlaşılmıştır Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 22.06.2017 tarihli raporda, taraflar arasında imzalanmış olan hizmet sözleşmesine göre davacı için davalı sistemlerinde tanımlamalar yapılarak davacının çevrimiçi satış yapması sağlanacağı, bunun karşılığında sabit bir ücret olarak 50 Euro ödeneceği, davalı sistemleri kanalıyla yönlendirilmesi sonucu yapılan rezervasyonlar için sözleşmede belirtilen oranlarda komisyon alınacağı, davacı için davalının özel bir sistem geliştirmesi gerekmemekte olup sadece sisteminde kullanıcı için ayarlar yapması gerektiği, ayar ve düzenlemeler sonucunda davacının kullanımına açılan sistemde, davacının bilgilerini girerek kendi rezervasyon sistemini yönetir hale geleceği, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin, davacı kullanımına açılan sistem özellikleri ve tarafların yükümlülükleri hakkında maddeler içerdiği, sistemin davacı kullanımına ne zaman açılacağına dair bir takvim içermediği, davacı tarafından ibraz edilmiş olan ek protokolde de bu yönde bilgi bulunmadığı, davacı tarafından ibraz edilen e-posta mesajlarında, sistemin davacı kullanımına önce Aralık ayı sonu, daha sonrasında 10 Ocak tarihinde açılacağı sözü verildiğinin ifade edildiği, sistemin davacı kullanımına açıldığına dair her iki tarafça ibraz edilen yazışmalara göre, kullanıcı adı ve şifre bilgilerinin davacıya 19.01.2015 tarihinde gönderildiği, davacının bu kullanıcı adı ve şifre bilgileri ile sistemi kullandığına dair bir bilgi bulunmadığı gibi davalının da davacının sisteme bilgi girişi yapmadığını ifade ettiği, davacının e-posta yoluyla fesih ihbarının da kullanıcı adı şifre bilgilerinin verildiği tarihte olduğu, sistemin davacı kullanımına açılması için sözleşme tarihinden itibaren geçen yaklaşık bir aylık sürenin sistemin hazırlanması için gereken bir süre olmadığı, ancak davalının iç işleyişi itibarıyla böyle bir süreye ihtiyaç olabileceği, sözleşmede, otel olarak adlandırılan davacının sözleşmeyi feshedebileceği herhangi bir yol bulunmadığı, davacı tarafından ibraz. edilen ek protokolde bahsi geçen bir aylık cayma hakkı dışında, davacının sözleşmeyi sonlandırma hakkı yer almadığı, bu protokolün de davalı tarafından onaylı örneği bulunmadığı gibi, davalı tarafından varlığının reddedildiği, taraflar arasında imzalanmış olan sözleşme hükümlerine göre, davacının tek taraflı fesih yetkisi bulunmadığı, davacının feshe dayanak gösterdiği ek protokolün davalı tarafından onaylandığına dair bir bilgi bulunmadığı, 23.12.2014 yılında sözleşme imzalandığı ve bir aylık sürede sistemin, davalı tarafından sözleşmede bu sistemin ne zaman kullanıma açılacağına dair sınırlama olmadığı, davalının sistemi 19.01.2015 tarihinde davacının kullanımına açtığına dair bildirimde bulunduğu, davalının yapılan sözleşme gereği yapılması gereken hizmet işlemini, iş bitim teslim formu, program kullanım ve kullanıcı eğitimleri tamamlama süreci formu ile belirtme yükümlülüğünün olduğu, aksi bir durumda hizmetin yapılmadığı ve yapılmayan bir hizmetin ücrete tabi tutulamayacağı bildirilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 22.12.2017 tarihli raporda, davacı tarafından incelenmediği beyan edilen e-postanın başlığı tam olarak bulunmadığından incelenen e-postaların içerisinden ayırt edilemediği, e-postanın kime gönderildiği ve konusunun belirsiz olduğu, fesih talebinin davalı tarafından sistemin kullanıma açıldığı bilgisi gönderilmeden önce yapıldığı, davalı vekili, müvekkilinin iş bitim teslim formu, kullanıcı eğitim tamamlama formu gibi yükümlülükleri bulunmadığını, böyle bir gerekliliğin sözleşmede yer almadığını beyan etmiş olup her ne kadar bu hususlar sözleşmede belirtilmese de, davalının sözleşme ile üstlendiği hizmet edimini yerine getirip getirmediğinin tespitini ortaya koyması gerektiği, bu belgelerin bulunması durumunda, davalı tarafın hizmet ifasını yerine getirdiğini ispatlamış olacağı, taraflar arasında imzalanmış olan sözleşme hükümlerine göre, davacının tek taraflı fesih yetkisi bulunmadığı, davacının feshe dayanak gösterdiği ek protokolün davalı tarafından onaylandığına dair bir bilgi bulunmadığı, 23.12.2014 yılında sözleşme imzalanmasını müteakip, bir aylık sürede sistemin, davalı tarafından 19.01.2015 tarihinde davacı kullanımına açtığına dair bildirimde bulunulduğu, sözleşmede bu sistemin ne zaman kullanıma açılacağına dair sınırlama bulunmadığı bildirilmiştir. Davalı cevap dilekçesinde, sözleşmenin haklı sebep olmadan feshi sebebiyle 10. maddesi uyarınca düzenlenen “sözleşme ihlal bedeli” açıklamalı … seri numaralı 01.04.2015 tarihli 3.540,00 Euro bedelli cezai şart faturasının icra takibine konu edildiğini belirtmiş olup buna göre Mahkemece, davacı tarafından sözleşmenin feshi sebebiyle hizmet bedeline ait faturadan dolayı başlatılan İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası kapsamında borçlu olunmadığının tespiti şeklinde yapılan uyuşmazlık tespiti yerinde değildir. İcra takibine konu edilen, hizmet faturası değil cezai şarta ilişkin faturadır. Bu hale göre çözülmesi gereken uyuşmazlık, taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafından haklı sebeple feshedilip edilmediği ve bununu sonucuna göre davalının sözleşmenin 10. maddesi uyarınca cezai şart talep hakkının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Somut olayda, taraflar arasında 23.12.2014 tarihli “Turkeyf Reservation Systems Kullanım Sözleşmesi akdedildiği çekişmesizdir. Davacı tarafından bu sözleşmeye ek olarak düzenlendiği iddia edilen ve sadece davacının imzasını içeren 25.12.2014 tarihli Ek Protokol davalı tarafından kabul edilmemiş olup söz konusu Ek Protokolün davalının iddiasının aksine taraflar arasında yapıldığı dosya kapsamı ile sabit olmadığından uyuşmazlığın 23.12.2014 tarihli sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Söz konusu sözleşmenin 1. maddesinde servis sağlayıcısı olan davalının sunacağı edim ve hizmetler belirlenmiş olup davacı tarafından, davalının bu madde uyarınca hizmet sunumuna başlanması için gerekli sistemi vaat ettiği sürede kurmayıp sözleşmesel yükümlülüğüne aykırı davrandığından bahisle sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği iddia edilmiştir. Davacı, kurulumun önce 23.12.2014 tarihinden itibaren bir hafta içerisinde; daha sonra ise 10.01.2015 tarihinde tamamlanacağının davalı tarafından vaat edilmesine rağmen kurulumun sağlanmaması sebebiyle davalıya gönderdiği 19.01.2015 tarihli e-mail ile, online rezervasyon modülünün henüz aktif kullanıma sunulamadığından ve her geçen gün otelin kendi web sitesinden alınamayan potansiyel rezervasyon kayıplarından oluşan zararın daha fazla büyümemesi adına sözleşmeyi tek taraflı feshettiği anlaşılmıştır. Davalının ise davacıya gönderdiği aynı tarihli e-mail ile, … rezervasyon motoru sisteminin kurulduğu, ancak fiyat girilmesinin (davacı tarafından) beklendiği bildirilmiştir. Söz konusu sistemin davalı tarafından ne kadar süre içerisinde kurulumunun yapılacağı sözleşmede kararlaştırılmamış olup esasen bu husus davacının da kabulündedir. O halde sözleşmenin yapıldığı 23.12.2014 tarihinden davalının sistemin aktif hale getirildiğini bildirildiği 19.01.2015 tarihine kadar geçen süre içerisinde sistemin davalı tarafından kurulmamasının sözleşmenin diğer hükümleri ile birlikte değerlendirildiğinde makul olup olmadığının tespiti gerekir. Bilirkişi heyetince sunulan 22.06.2017 tarihli raporda, davacı için davalının özel bir sistem geliştirmesinin gerekmediği, sadece davalının sisteminde kullanıcı için ayarlar yapması gerektiği, ayar ve düzenlemeler sonucunda davacının kullanımına açılan sistemde, davacının, bilgilerini girerek kendi rezervasyon sistemini yönetir hale geleceği yönündeki tespitler ile birlikte sözleşmenin 7. maddesinde belirtilen durumlar dışında kural olarak 1 yıl geçerliliğinin bulunduğu dikkate alındığında sözleşmenin imza edildiği tarihten itibaren geçen yaklaşık 1 aylık süre sonunda davacının sözleşmeyi feshettiğini bildirmesi üzerine davalı taraf sistemin kurulduğunu belirtmiş olsa da aradan geçen süre sistemin kurulması bakımından makul bir süre değildir. O halde davacı, davalının sözleşmesel yükümlülüğüne aykırı olarak, kararlaştırılan hizmetin sunumuna dair sistemi makul sürede kurmadığından sözleşmeyi feshetmekte haklı olup bu nedenle davalının, sözleşmenin 10. maddesi uyarınca davacıdan cezai şart talep hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle Mahkemece davanın kabulü yerine reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Ayrıca davalının icra takibinde haksız ve kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davacının tazminat talebi yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına, yeniden esas hakkında davanın kabulüne, tazminat talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/567 Esas, 2018/468 Karar ve 26/04/2018 tarihli kararının 353/1b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden esas hakkında HÜKÜM TESİSİNE, 2-a)Davanın KABULÜ ile, b)Davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu borç sebebiyle davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,c)Davalının icra takibinde haksız ve kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davacının tazminat talebinin reddine,d)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 759,46 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 189,87 TL harcın mahsubu ile bakiye 569,59 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,e)Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 29,20 TL başvurma harcı, 189,87 TL peşin harç ve 1.540,75 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 1.759,82 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, f)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA, g)Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AÜTT gereğince 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, İstinaf Başvurusu Yönünden; 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 165,70 TL harç ve yapılan 57,80 TL istinaf yargılama gideri olmak üzere toplam 223,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,6-Taraflarca yatırılan gider avansından sarf edilmeyen miktarın kararın kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa İADESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.2 bendi ile aynı yasanın 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.18/05/2023