Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3369 E. 2023/636 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3369 Esas
KARAR NO: 2023/636
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 17/05/2019
NUMARASI: 2014/688 Esas, 2019/534 Karar
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 4.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN
2009/144 ESAS,2009/184 KARAR NOLU KARAR DOSYASI;
DAVANIN KONUSU: Kooperatif Üyeliğinin Tesbiti
KARAR TARİHİ: 26/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DOSYA Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin … Blok … nolu daire ile tanımlı kooperatif ortaklık payını 09/01/2005 tarihinde dava dışı …’dan devraldığını, ancak 2005 yılı Mayıs ayında müvekkilinin imzası taklit edilerek, payın …’ye devredildiğini, 2005 yılı içerisinde …’nin payı …’a, onun da …’na devrettiğini, olaya ilişkin suç duyurusunda bulunduklarını, sahte imza ile ortaklık payının devrinin yok hükmünde olduğunu belirterek sahte devir sözleşmelerinin iptali ile müvekkilinin üye olduğunun tespitine, bunun mümkün olmaması halinde dairenin rayiç değeri olarak şimdilik 100.000,00 TL’nin faizi ile birlikte davalı kooperatiften tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı kooperatif vekili süresinde davaya cevap vermemiş, 21/09/2006 tarihli dilekçesi ile; davada görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri, yetkili mahkemenin ise taşınmazın bulunduğu Büyükçekmece Mahkemeleri olduğunu, davacının sahte kimlikle devir sözleşmesi yapanlara karşı girişimde bulunmayıp kendisine sunulan kimlik bilgileri ile işlem yapan müvekkili kooperatifi dava etmesinin yasal olmadığını, devir esnasında kooperatifin tüm özeni göstererek devralanı ortaklığa kabul ettiğini, davacının daireyi teslim almasından sonra kooperatife hiçbir ödeme yapmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
BİRLEŞEN DOSYA Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkiline ait kooperatif ortaklık payının müvekkilinin sahte imzası ile davalı …’ye devredildiğini, davalı …’nin de payı davalı …’a, onun da …’na devrettiğini, sahtecilik ile yapılan kooperatif ortaklık payı devrinin yok hükmünde olduğunu belirterek sahte devir sözleşmelerinin iptali ile müvekkilinin üye olduğunun tespitine, bunun mümkün olmaması halinde dairenin rayiç değeri olarak şimdilik 100.000,00 TL’nin faizi ile birlikte müvekkilinin üyeliğini devralan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevabında; müvekkilinin kooperatif payını, bedelini ödeyerek ve iyiniyetli olarak davalı …’den satın aldığını, davacının, payının sahte imza ile devredildiği iddiasını ispatlaması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı … vekili cevabında; müvekkilinin davacının ortaklık payının devri işleminden haberi olmadığını, davalı …’ın kooperatif ortağı olup olmadığı ve borcu bulunup bulunmadığını araştırarak, yönetim kurulunun da onayını alarak iyiniyetli payı devraldığını, dairenin tapusunu da aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı … davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davacının ortaklık payının devrine dair belge aslı bulunamasa da fotokopi üzerinde yapılan imza incelemesine göre belgedeki imzanın davacıya ait olmadığı, asıl ve birleşen dosyada davalıların kesin süreye rağmen belge aslını sunmadığı, bu nedenle HMK’nın 220. maddesi gereğince ortaklık payının devrine ilişkin belgedeki imzanın davacıya ait olmadığının kabulü gerektiği, payı devreden ve devralanın gerçekten o şahıslar olup olmadığını denetlemeyen davalı kooperatifin sahte imza ile ortaklık payının devrinden sorumlu olduğu, birleşen dosya davalıların gerekli özen ve dikkati göstermeleri halinde usulsüz devir işlemini bilebilecek durumda olduklarından, bu davalıların da usulsüz devir işleminden sorumlu oldukları, Yargıtay’ın altılı formül hesaplama yöntemine göre davacının talep edebileceği tazminat tutarının 130.104,00 TL olduğu, ancak davacının davasını ıslah etmediği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulü ile 100.000,00 TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar yasal süresinde asıl dosyada davalı kooperatif vekili ile birleşen dosyada davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir. Asıl dosyada davalı kooperatif vekili istinaf nedenleri olarak; yargılama sırasında davacı …’nun üyeliği davacı …’a devrettiğini, yenilik doğuran hakların temlik edilemeyeceğini, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkili kooperatifin devir sözleşmesindeki imzaların aidiyetini sorgulama yetkisi bulunmadığını, devir sözleşmesi gereği davacının üyeliğinin devralana geçtiği ve yeni üyenin ortaklığa kabul edildiğini, devir sözleşmesindeki usulsüzlük iddialarının müvekkiline değil sözleşmenin tarafına yöneltilmesi gerektiğini, üyeliği devraldıktan sonra davacının hiçbir mali yükümlülüğünü yerine getirmediğini, mali yükümlülüklerin üyeliği devralan davalı … tarafından yerine getirildiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir. Birleşen dosyada davalı … vekili istinaf nedenleri olarak; temlik eden davacının üyeliği temlik alan davacıya devrettiği tarihte, üyelik müvekkili adına kayıtlı olduğundan temlikin yasaya uygun olmadığını, davaya konu talebin muhatabının kooperatif olması gerektiğini, ceza dosyasında kooperatif yöneticilerinin cezalandırılmasını talep eden davacının bu davada yöneticilere husumet yöneltmediğini, davacının üyeliğinin sahte imza ile devredildiği kabul edilse dahi, iyiniyetli üyeliği devralan müvekkiline sorumluluk yüklenemeyeceğini, mahkemenin, davacının üyeliğinin devrinden sonra müvekkiline kadar yapılar devirlerinde sahte olduğunu kabul etmesinin doğru olmadığını, davacının kendisi adına yapılan devirden sonraki üyelik devir sözleşmelerinin sahte olduğunu iddia etmediğini belirterek kararın kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME Asıl ve birleşen dava, kooperatif üyeliğinin devrine ilişkin sözleşmenin sahte olduğunun tespiti ile üyeliğin tespiti, bunun kabul edilmemesi halinde dairenin rayiç değerinin tahsili istemlerine ilişkindir. Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak 100.000,00 TL’nin asıl ve birleşen dosya davalılarından tahsiline karar verilmiş, asıl dosyada davalı kooperatif ile birleşen dosyada davalı … hükmü istinaf etmiştir. 1-Asıl dosyada davalı kooperatif vekilinin istinaf başvurusu yönünden ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan incelemede; a-Davacı, sahte imza ile üyeliğinin devredildiğini ileri sürdüğünden, devir belgesindeki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yapılması gerekir. Ancak verilen kesin süreye ve süresinde belge sunulmazsa imzanın kendisine ait olmadığına dair davacının iddiasının kabul edileceğine dair ihtara rağmen davalı kooperatif belge aslını sunamamıştır. Bu durumda mahkemece HMK’nın 220/3 fıkrası gereği, devir sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olmadığının kabul etmesi yerindedir. Ayrıca davalı kooperatif devir esnasında gerekli dikkat ve özeni göstermediğinden davacının uğradığı zarardan sorumludur. Diğer taraftan üyeliği sahte imza ile devredilen ve kendisine bağımsız bölüm teslim edilmeyen davacı lehine tazminata hükmedilmesi gerekir. İlk derece mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda, Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamasına göre, kendisine bağımsız bölüm teslim edilemeyen davacıya ödenmesi gereken tazminat tutarı 130.104,00 TL olarak hesaplanmıştır. Ancak dava değerinin 100.000,00 TL olduğu gözetildiğinde, mahkemece 100.000,00 TL’nin davalı kooperatiften tahsiline karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Kaldı ki davacının ve davalının bu konuda bir istinafı da söz konusu değildir. b-Ancak davacının kooperatife açtığı asıl dava ile üyeliği devralan şahıslara açtığı dava birleştirilmiş, asıl ve birleşen dava yönünden tek hüküm oluşturulmuştur. Davalar birleştirilmiş olsa dahi her bir dava bağımsız niteliğini koruyacağında asıl ve birleşen dava yönünden taleplerle bağlı kalınarak ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde tek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüştür. 2- Birleşen dosyada davalı … vekilinin istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede; Birleşen dosya davalısı … kooperatif ortaklığını diğer davalı … Kutluaydan devralmış olup, devrin kötüniyetli olduğuna dair delil bulunmadığından, mahkemece birleşen davalı … yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabul edilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca asıl ve birleşen dava yönünden taleplerle bağlı kalınarak ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde tek hüküm kurulması da yukarıda belirtildiği gibi usul ve yasaya aykırıdır. Davacı, üye olduğunun tesptini, bunun mümkün olmaması halinde tazminat talep etse de, verilen karara karşı davacı istinaf kanun yoluna başvurmadığı gibi davalılarında bu konuda istinafı söz konusu değildir. Açıklanan nedenler ile asıl dosyada davalı kooperatif vekilinin istinaf başvurusunun 1.b bendinde belirtilen nedenler ile birleşen dosyada davalı … vekilinin istinaf başvurusunun 2. maddede belirtilen nedenler ile kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında asıl davanın kabulüne, birleşen davada hükmü istinaf eden birleşen dosyada davalısı … yönünden davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Asıl dosyada davalı kooperatif vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda 1.b bendinde belirtilen nedenler ile, birleşen dosyada davalı … vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda 2. maddede belirtilen nedenler ile KABULÜ ile Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/688 Esas, 2019/534 Karar ve 17/05/2019 tarihli kararının HMK 353/1b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden esas hakkında HÜKÜM TESİSİNE, 2-1.Asıl Dava Yönünden a)Davanın kabulü ile,100.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde mükerrerlik olmamak kaydıyla davalı kooperatiften tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, b)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 6.831,00 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 12,20 TL’nin mahsubu ile bakiye 6.818,80 TL’nin davalı kooperatiften tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA, c)Davacı tarafça sarf edilen 12,20 TL başvurma harcı, 12,20 TL peşin harç, 696,80 TL tebligat ve müzekkere gideri, 3.700,00 TL bilirkişi sarf gideri, 195,40 TL peşin harç olmak üzere toplam 4.616,60 TL’nin davalı kooperatiften tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, d)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 16.000,00 TL vekalet ücretinin davalı kooperatiften tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, 2-2.Birleşen Dava Yönünden a)Davalılar … ve … yönünden davanın kabulü ile,100.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte asıl dosyada tahsilde mükerrerlik olmamak kaydıyla bu davalılardan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, b)Davalı … yönünden davanın REDDİNE, c)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 6.831,00 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.350,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 5.481,00 TL’nin davalılar … ve …’dan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA, d)Birleşen davada davacı tarafça sarf edilen 1.350,00 TL’lik peşin harç, 13,10 TL başvurma harcı, 40,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplamda 1.403,60 TL’nin davalılar … ve …’dan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, e)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 16.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan tahsili ile tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, F)Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 16.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile tahsili ile davalı …’na VERİLMESİNE,
İstinaf Başvurusu Yönünden; 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL harcın davalı … Koop.tarafından peşin olarak yatırılan 1.707,75 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.527,85 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili davalıya İADESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL harcın davalı … tarafından peşin olarak yatırılan 1.707,75 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.527,85 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili davalıya İADESİNE, 5-Davalı … tarafından karşılanan 262,20 TL istinaf yargılama gideri ile peşin olarak yatırılan 301,20 TL istinaf başvuru harcı ve karar harcı olmak üzere toplam 563,40 TL’nin davacıdan alınarak bu davalıya VERİLMESİNE, 6-Davalı kooperatif tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA, 7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 8-6100 sayılı HMK’nın 333.maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra artan kısmın yatıran tarafa İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzrere hakim …’ın karşı oyu ile oyçokluğuyla karar verildi.25/05/2023
MUHALEFET ŞERHİ 1-Davacı öncelikle üyeliğinin tespiti, olmazsa daire bedelinin tahsili istemiştir. Dava tarihinde yer alan HUMK’ta terditli davalar ile ilgili hüküm bulunmasa da, gerek usul, gerekse dava ekonomisi ve gerekse yerleşmiş Yargıtay İçtihatları uyarınca terditli davalar uygulamamızda kabul görmektedir.
“… terditli davalar hakkında 1086 Sayılı HMUK’da bir hüküm bulunmamakla birlikte 6100 Sayılı HMK’nun 111. maddesinde bu husus düzenlenmiştir. Anılan maddenin ikinci fıkrası gereğince mahkeme davacının asli talebinin reddine karar vermedikçe fer’i talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz. Her ne kadar HMUK’da yer almasa da uygulamada geçerli kabul edilen terditli davalarda davacının iki talebi vardır. Ancak bunları kademeli olarak yapar. Bunlardan biri asıl, diğeri yardımcı taleptir. Davacı ilk önce asıl talebi hakkında karar verilmesini ister. Yardımcı talebini ise asıl talebinin reddedilmesi olasılığı için yapar. Terditli davanın dinlenebilmesi için asıl talep ile yardımcı talep arasında bir bağlantı bulunması ve her iki talebin de hukuki ve ekonomik bakımdan aynı veya benzer amaca yönelmiş olması gerekir. Terditli davada mahkeme ilk önce asıl talep hakkında inceleme yapar, bunu yerinde bulursa yardımcı talebin incelenmesine gerek kalmaz. Asıl talep yerinde görülmezse o zaman yardımcı talebin incelenmesine geçilir.” (Yargıtay 6. HD’nin 2012/3050 Esas, 2012/7651 Karar sayılı kararı). Somut olayda, davacının daire bedelinin tazmini istemi terditli olup, öncelikle üyeliğinin tespiti, mümkün olmadığı takdirde daireni rayiç bedelinin tahsili talep edilmiştir. Bu durumda davacının asıl talebi olan üyeliğinin tespit konusunda bir değerlendirme yapılmadan ve karar verilmeden doğrudan yardımcı (terditli) talep hakkında karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır. 2-Davaların birleştirilmesi halinde sadece bunların yargılaması birlikte yürütülmekte olup, her dava bağımsız karakterini koruduğundan mahkemece, her dava için ayrı ayrı hüküm kurulmalı, yargılama giderleri ve vekalet ücreti her dava için ayrı ayrı belirlenmelidir. Somut olayda söz konusu usul kuralına aykırı şekilde asıl ve birleşen dava ayrımı yapılmadan tek bir hüküm kurulmuş olması da doğru değildir. Bu nedenler ile esası incelenmeden kararın kaldırılmasına karar verilmesi görüşünde olduğumdan karara muhalif kaldığımı bildiririm.