Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3362 E. 2023/628 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3362 Esas
KARAR NO: 2023/628
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2019
NUMARASI: 2018/110 Esas, 2019/442 Karar
DAVA: KOOPERATİF ÜYELİĞİNDEN İHRAÇ KARARININ İPTALİ
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı şirket yetkilisi sunduğu dava dilekçesinde; yetkilisi olduğu şirketin 10/01/2017 tarih ve 2017/1 karar sayılı karar ile davalı kooperatife üye olduğunu, davalı kooperatifçe anılan karar ile 100 adet üyelik kabulünün yapıldığını, karşılığında 4 parça toplam 20.850.000,00 TL bedelli senetlerin alındığını, 144 nolu üyelikten başlayarak 243 nolu üyeliğe kadar olan 100 adet üyelik girişi yapıldığının belirlendiğini, senetlerin yetkilisi olduğu şirket tarafından ödendiğini, ödenen bonoların şirket yed’inde bulunduğunu, senetlerin sürelerinde ödenerek davalı kooperatiften alınmasına rağmen davalı kooperatifin çeşitli tarihlerde çektiği yasalara aykırı ihtarnameler ile şirketi kooperatif üyeliğinden ihraç ettiğini, davalı kooperatifin haksız ve yasalara aykırı aldığı kararlar ile şirketi zarara uğrattığını belirterek kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali ile kooperatif üyeliğinin halen devam ettiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 10/01/2017 tarihinde müvekkili kooperatife üyelik başvurusu yaptığını, davacı tarafından müvekkili kooperatifte 100 üyelik tahsisi için üyelik giriş ödenti karşılığı olmak üzere borçlusu oldukları 01/03/2017, 10/03/2017, 20/03/2017 ve 30/03/2017 vadeli ve her biri 5.212,500,00 TL bedelli bonolar verildiğini, taraflar arasında üyelik işlemlerinin akabinde 13/02/2017 tarihinde yüklenicilik ve danışmanlık sözleşmesi akdedildiğini, bu senetlerin ciro edilerek davacı şirkete sözleşme tarihinde verildiğini, davacının bahse konu üyelik giriş ödemelerinin, aslında davacı şirket tarafından yapılan sözleşme konusu hizmet ile ödenecek olduğunu, buna rağmen davacının sözleşmeye istinaden yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi senet bedelini de nakit olarak ödemediğini, bonoların tümünün davacıya, taraflar arasındaki sözleşmeye konu işin ifası halinde hak edeceği hizmet bedeli karşılığı olarak tevdi edildiğini, davacı şirketin sözleşme konusu ile ilgili hiçbir işlem yapmadığı gibi müvekkiline hiçbir bilgi de vermediğini, buna istinaden müvekkili kooperatifin, davacıya ihtarnameler keşide ederek sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmesi, senetlerle bedeli ödenen hizmeti ifa etmesi talebinde bulunmuşsa da bir sonuç alamadığını, bunun neticesinde sözleşme haklı sebeple feshedildiği gibi ayrıca Esas Sözleşme ve Kooperatifler Kanunu gereği işlem yapılarak davacının üyelikten ihraç edildiğini ve bu hususun davacıya bildirildiğini, davacının ise bunun akabinde, ihraçın ihbarından 1 gün sonra Kartal … Noterliğinden yapılan ve yevmiye numarası birbirini takip eden 8 kişi ile yapmış olduğu hisse devir sözleşmelerine istinaden gerçekte sahip olmadığı kooperatif hisselerini 3. şahıslara hukuka aykırı ve usulsüz olarak devrettiğini, bu kişilerin, müvekkili kooperatife başvurarak hisselerin pay defterine kayıtlarının yapılmasını talep ettiklerini, bu taleplere müvekkili kooperatif tarafından verilen cevapta, yapılan hisse devrinin ihraç işlemi nedeniyle geçersiz ve yok hükmünde olduğu ve davacı ile birlikte müvekkilini zarara uğratmak kastı ile hareket edildiğine dair ciddi şüpheleri olduğu belirtilerek pay defterine kayıt talebinin dikkate alınmayacağının ihtar edildiğini, davacının ihracına dair alınan Yönetim Kurulu kararının Kooperatifler Kanunu, ana sözleşme ve tüm ilgili mevzuata uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; benimsenen bilirkişi raporunda yapılan tespitler de nazara alınmak sureti ile olayların akışına göre taraflar arasında yapılan sözleşmenin davalı kooperatif tarafından haklı olarak iptal edildiği, bu durumda bonoların hükümsüz kaldığı ve üyelik borcunun tekrar oluştuğu gerekçesi ile 100 üyelik karşılığı 20.850.000,00 TL’lik borcun ödenmesi hususuna ilişkin kooperatifler kanunu ve kooperatif ana sözleşmesi gereği 2 ihtar ile yapılan bildirimin geçerli olduğu, borcun ödenmediğinin sabit olduğu, bu durumda davacının 100 üyelikten çıkarılmasının ana sözleşmenin 14/2 ve kooperatifler kanununun 16 ve 27 maddelerine uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece tesis edilen kararın Kooperatifler Kanununun ilgili maddelerine açıkça aykırı olduğunu, bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının değerlendirilmediğini, üyelikten ihracın Kooperatifler Kanununa göre yönetim kurulu kararı ile alınamayacağını, kooperatif ana sözleşmesi ile de böyle bir yetkilerinin bulunmadığını, müvekkili ile davalı kooperatif arasında kooperatif üyeliğinden sonra ayrıca kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiğini, yasaya ve Yargıtayın istikrarlı kararlarına göre üyenin başka üstencilik sözleşmesi gereği borçlarından dolayı üyelikten ihraç kararı verilemeyeceğini, Mahkemece iki ayrı sözleşme sanki konuları ve borçları birbirine bağlı ve şartlı yapılmış gibi hatalı bir değerlendirme yapılarak müvekkilinin kat karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan edimlerini yerine getirmekte haksız olduğuna da yargılama konusu olmamasına rağmen karar verilerek bu hatalı kararla müvekkilinin ihracını onaylayan bu kararın verildiğini, Mahkemenin gerekçeli kararında taraflarınca sunulan hukuki mütalaaya neden itibar edilmediğinin belirtilmediğini, davalı kooperatif ile müvekkili arasında akdedilen kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan bir ihtilaf nedeniyle müvekkilinin üyelik borcunun aynı kapsamda değerlendirilemeyeceğini, borçların birbirinden mahsubunun sağlanamayacağını, müvekkilinin, üyelik sıfatının dışında yüklenici olarak bu sözleşmeyi akdettiğini, kaldı ki, davalı kooperatif kendi üstlendiği edimlerini yerine getiremediği için müvekkilinin, sözleşmede üstlendiği edimlerini yerine getiremediğini, müvekkilinin kooperatif üyeliğinden ihracı haksız ve kötüniyetli olduğu gibi yasanın amir hükümlerine ve kooperatif ana sözleşmesine de aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali istemine ilişkindir. Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 26/03/2019 tarihli raporda, taraflar arasında senet karşılığı 100 üyelik için yapılan başvuru ve üyeliklerinin kabullerine yönelik kararın, yönetim kurulunun kooperatif genel kurullarında yetkili kılındığından geçerli olduğu, başvuruda 100 üyelik için toplam 4 senet karşılığı 20.850.000,00 TL senet düzenlenerek davalı kooperatife teslim edildiği, Ticaret Sicili kayıtlarında davacıya ait 100 üyeliğin kooperatif belge ve kayıtlarında gözüktüğü, taraflar arasında yapılan yüklenici sözleşmesinin varlığının, kooperatife üyelik, üyelikten çıkma veya çıkarılma konusundan ayrı olarak değerlendirilmesinin gerekli olduğu, davacı tarafından verilen 100 adet üyelik senetlerinin, her ne kadar yüklenici sözleşmesi gereği ile ciro edilerek kendilerine yapılan ödeme olarak geri alınmış ise de, yüklenici sözleşmesi davalı kooperatif tarafından iptal edilmiş olduğundan ciro edilerek verilen senetlerin hükümsüz kaldığı, diğer bir ifade ile yüklenici sözleşmesinin iptali ile, ciro edilerek verilen senetlerin de hükümsüz kalması sonucu davacının üyelik başvurusundaki 100 üyelik senet karşılığı borcunun bu iptal ile tekrar oluştuğu, davacıya, kooperatif tarafından ciro edilerek verilen senetlerin hükümsüz kaldığı ve üyelik borcunun tekrar oluştuğu gerekçesiyle 100 üyelik karşılığı 20.850.000,00 TL’lik senet borcunun ödenmesinin Kooperatifler Kanunu ve ana sözleşme gereği 2 ihtar ile bildirildiği, yapılan ihtarlar sonucunda 100 üyelik borcunun kooperatif kayıtlarından yapılan tespitler ile ödenmediğinin görüldüğü ve ayrıca davacı tarafından bunun ödendiğinin de dosyadaki belgelere göre ispatlanamadığı tespit edilmiş olduğundan, davacının 100 üyelikten çıkarılmasının Kooperatifler Kanunu ve ana sözleşmesi gereği geçerli olduğu bildirilmiştir. Davacı tarafından, Nişantaşı Üniversitesi Hukukçu Öğretim Görevlisi … tarafından hazırlanan 20/05/2019 tarihli hukuki mütalaa sunulmuştur.”…Dava kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali istemidir. 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 27 ve Yapı Kooperatifleri tip anasözleşmesinin 14. maddelerinde parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen kooperatif üyelerinin ihraç prosedürü düzenlenmiştir. Bu tür davalarda mahkemece öncelikle, borcun 30 gün geciktirilmesinden sonra ilk ihtarın keşide edilip edilmediği, aidat borcunun ödenmesi için üyeye iki haklı ihtarın gönderilip gönderilmediği ve bu ihtarların usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, borcun ödenmesi için birinci ihtarda 10 gün, ikinci ihtarda bir aylık sürenin verilip verilmediği, süre içinde ödememe halinde müeyyidenin ne olduğunun gösterilip gösterilmediği, ödenmesi istenen borcun miktarının ve neye ilişkin olduğunun açık, anlaşılır olarak belirtilip belirtilmediği tespit edilmelidir. Tüm bu aşamalarda eksiklik bulunmaması halinde ihtarlarda istenen borcun gerçek borç olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Bu ilkeler çerçevesinde davalı kooperatifçe davacıya gönderilen 01.11.2006 tarihli birinci ihtarname de, anasözleşmenin 14/2 maddesi hükmüne aykırı olarak 2006 yılı Ekim ayına ait aidat miktarı dahil edilerek talepte bulunulduğu, usulsüz ihtarnameye dayalı olarak verilen ihraç kararının yasa ve anasözleşme hükümlerine aykırı olduğu gözardı edilerek, davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir…” (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2011/3617 Esas 2012/2430 Karar sayılı ilamı). Somut olayda, davacının 10/01/2017 tarihli üyelik başvurusu üzerine davalı kooperatif yönetim kurulunun 10/01/2017 tarih ve 2017/1 No’lu kararı ile, davacının, 144 No’lu üyelikten 243 No’lu üyeliğe kadar olan 100 adet üyeliğinin oybirliği ile kabul edildiği, her bir üyelik 208.500,00 TL olmak kaydıyla 100 üyelik için toplam 20.850.000,00 TL miktar belirlendiği, bunun karşılığında davacı tarafından keşide edilen 01/03/2017, 10/03/2017, 20/03/2017 ve 30/03/2017 vadeli ve her biri 5.212,500,00 TL bedelli bonoların lehtar olarak belirlenen davalı kooperatife verildiği, bunun akabinde taraflar arasında 13/02/2017 tarihinde yüklenicilik ve danışmanlık sözleşmesi akdedildiği, bu sözleşme ile davacının yüklenici olarak, sözleşmede belirtilen arsa ile ilgili plan tadilat çalışması icra edeceği ve arsa üzerine anahtar teslim olarak inşaat yapacağının kararlaştırıldığı, sözleşmenin süresinin yapı ruhsatı alındıktan sonra 30 ay olduğu, plan tadil işlemlerinin ise 6 ayda tamamlanacağının belirlendiği, davalının, plan tadilat işlemlerinin danışmanlığı için sözleşme ile birlikte davacıya üye senetleri ile 20.850.000,00 TL ödeme yapacağının kararlaştırıldığı ve davacıdan üyeliğe girişte alınan 4 adet bononun davalı tarafından davacıya teslim edildiği dosya kapsamı ile sabit olup esasen bu hususlarda bir uyuşmazlıkta bulunmamaktadır. Davalı kooperatif tarafından davacıya keşide edilen Beşiktaş … Noterliğinin 13.07.2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile, yüklenicilik ve danışmanlık sözleşmenin 9. maddesine göre plan tadili işlemlerinin 6 ayda tamamlanması gerektiği belirtilerek bu hususta yapılan çalışmalarla ilgili bilgi verilmesi ve söz konusu işin süresinde tamamlanması istenmiş olup Beşiktaş … Noterliğinin 15/08/2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile ise, işin ifası için belirlenen 6 aylık sürenin sona ermesi sebebiyle sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği, bonoların sebepsiz kaldığından bahisle tahsis olunan 100 adet üyeliğin de geçersiz hale geldiği belirtilerek iptal olunduğu bildirilmiştir. Davalı kooperatif tarafından davacıya keşide edilen Beşiktaş … Noterliğinin 25/08/2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile, 20.850.000,00 TL’nin 10 gün içinde ödenmemesi halinde Kooperatif Ana Sözleşmesinin 14/2 ve Kooperatifler Yasasının 16. ve 27. maddesine göre ortaklıktan çıkarılacağının bildirildiği, akabinde keşide edilen Beşiktaş … Noterliğinin 18/09/2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile ise, aynı hususlar tekrar edilerek söz konusu borcun 1 ay içerisinde ödenmesinin talep edildiği, iki haklı ihtara rağmen ödeme yapılmadığından bahisle davacının, Kooperatif Ana Sözleşmesinin 14/2 ve Kooperatifler Yasasının 16. ve 27. maddesine istinaden ortaklıktan çıkarılmasına dair davalı kooperatifin 06/11/2017 tarih ve 2017/19 sayılı kararı ile karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, açıkça davalı tarafından keşide edilen üyelik bedellerinin ödenmesine ilişkin ihtarların usul ve yasaya uygun olmadığına yönelik bir sebep ileri sürmemiş olup bu noktada çözülmesi gereken uyuşmazlık, çekilen ihtarlarda ödenmesi talep edilen borcun gerçek borç olup olmadığının tespiti noktasında toplanmaktadır. Somut olayda, taraflar arasında 13/02/2017 tarihinde akdedilen yüklenicilik ve danışmanlık sözleşmesi uyarınca, plan tadilat işlemlerinin danışmanlığı için ödenmesi gereken ücret 20.850.000,00 TL olarak belirlenmiş olup ödemenin üye senetleri ile yapılacağı kararlaştırılmıştır. Söz konusu üye senetleri ise, davacıdan, davalı kooperatifte 100 adet üyeliğe kabul edilmesi sebebiyle alınan 01/03/2017, 10/03/2017, 20/03/2017 ve 30/03/2017 vadeli ve her biri 5.212,500,00 TL bedelli senetlerdir. Bu senetlerin, sözleşmenin imzalandığı 13/02/2017 tarihinde davalı kooperatifin cirosuyla davacıya teslim edildiği dosya kapsamındaki senet bordrosundan anlaşılmaktadır. Davalı tarafından davacıya keşide edilen Beşiktaş … Noterliğinin 15/08/2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile taraflar arasında akdedilen yüklenicilik ve danışmanlık sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği bildirilmiştir. Fesih bildirimi bozucu yenilik doğuran tek taraflı bir irade beyanı olup muhataba ulaşması ile sonuç doğurur. Fesih halinde, sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığına bakılmaksızın 6098 sayılı TBK’nun 125/son maddesi uyarınca, taraflar karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulup, daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebileceklerdir. Feshin haklı olup olmadığı ancak buna yönelik ileride açılacak olan dava kapsamında değerlendirilebilecek bir olgudur. Yapılan açıklamalar uyarınca, davacı tarafından üyeliğe girişte üyelik bedeli olarak verilen senetlerin bedellerinin ödendiği ispat edilmediğine göre taraflar arasında akdedilen yüklenicilik ve danışmanlık sözleşmesi kapsamında davalı tarafından davacıya verilen işbu senetlerin artık davalı tarafından yapılan fesih işlemi ile birlikte bir geçerliliği ve hükmünün kalmadığı, az önce de ifade edildiği üzere bu senetlerin ödendiği de ispat edilmediğinden davacının üyeliği giriş sebebiyle verdiği senet bedelleri kadar davalı kooperatife borçlu olduğu, dolayısıyla davalı kooperatif tarafından davacıya çekilen ihtarlar ile ödenmesi talep edilen borcun gerçek bir borç olduğu anlaşılmış olup bu nedenle Mahkemece tesis edilen karar isabetlidir.Davacı taraf istinaf talebinde ayrıca, Mahkeme tarafından, dosyaya sundukları hukuki mütalaaya neden itibar edilmediğinin gerekçede belirtilmediğini ileri sürmüştür. 6100 sayılı HMK’nun 293. maddesinde uzman görüşü düzenlenmiştir. Düzenlemede, tarafların dava konusu olayla ilgili olarak uzmandan bilimsel mütalaa alabileceği, hakimin talep üzerine veya re’sen kendisinden rapor alınan uzman kişinin davet edilerek dinlenmesine karar verebileceği, uzman kişinin çağrıldığı duruşmaya geçerli bir özrü olmadan gelmezse hazırlamış olan raporun mahkemece değerlendirmeye tabi tutulamayacağı belirtilmiştir. Buna göre somut davada, 20/05/2019 tarihli mütalaanın alındığı uzman duruşmaya davet edilmemiş olup bu durumda HMK’nun 293/3 fıkrasındaki emredici düzenleme kapsamında sunulan mütalaa mahkemece değerlendirilemeyecektir. Kaldı ki sunulan mütalaa, davaya konu edilen uyuşmazlığa yönelik hukuki tespitler içermekte olup esasen hukuki bir nitelik arzeden ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan bu gibi hallerde Mahkemenin değerlendirme yapmasının asıl olduğu, ayrıca diğer bir istinaf sebebi olan yeniden bilirkişi incelemesi yapılması talebinin, dosya kapsamı ve mevcut delil durumu itibariyle sonuca herhangi bir etkisi ve katkısı bulunmadığı anlaşılmakla davacı tarafın bu paragraf altında değinilen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. Açıklanan sebeplerle ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/110 Esas, 2019/442 Karar ve 23/05/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulanan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde Temyiz Kanun Yolu Açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.25/05/2023