Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3349 E. 2019/2322 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3349 Esas
KARAR NO : 2019/2322
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/09/2019
NUMARASI : 2019/324 Esas
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/12/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 24.05.2018 tarihli “… ” projesinin yapımı hususunda müşavirlik hizmet sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin sözleşme kapsamında edimlerini yerine getirdiğini, ancak davalının kusuruyla inşaat sürecinin uzadığını, davalının müvekkiline inşaat için önemli işleri yaptırdıktan sonra sözleşmeyi feshettiğini, sözleşmeye göre müvekkiline tüm proje maliyetinin % 10’u tutarında ücret ödenmesi gerektiğini, ancak sözleşme kapsamında müvekkiline sadece 59.012,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin hizmeti nedeniyle ödenmeyen ücretleri için şimdilik 69.216,00 TL talep ettiklerini, ayrıca sözleşme gereği inşaatın bitimi halinde tespit edilecek maliyet tutarı üzerinden de müvekkiline ücret ödenmesi gerektiğini, bu alacakları için de şimdilik 10.000,00 TL talep ettiklerini belirterek toplam 79.216 TL ücret alacağının temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, ayrıca davalı şirketin taşınır ve taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine yada ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili 06.08.2019 havale tarihli dilekçesi ile, davalı şirket hissedarı …. isimli şahsın tüm değerli mülklerini satışa çıkardığını, borçlarını ödemediğini, elde ettiği malları satarak ve paraya çevirerek kendisine güven duyan kişileri mağdur ettiğini, bu şahsın bir çok şirketin ortağı olduğunu, kendi ülkesinde tutuklaması ve yakalaması bulunduğunu, davalı ile akdedilen başka bir müşavirlik sözleşmesine konu “…” projesi kapsamında çalışanlarında ödemelerini almadığını, bu proje kapsamında Havran belediyesi tarafından işlerin durdurulduğunu, Türkiye’de çalışma ve oturma izni olmayan bir kısım çalışanlarında Jandarma Komutanlığı tespitiyle deport edildiğini, bu nedenle davalı şirketin borcuna yeter meblağda taşınır taşınmaz malları ve 3. Kişilerdeki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasına ya da zararı engelleyecek türde kayyım Tayini, defter tutulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap ve karşı davasında özetle; davacının işi hakkıyla ve zamanında yapmadığından sözleşmeyi feshettiklerini, hizmetin özensiz ve sunulan maliyet tekliflerinin piyasanın çok üzerinde olduğunu, davacının ancak yaptığı hizmetlerin karşılığını isteyebileceğini, yapmadığı hizmetler için ücret talep edemeyeceğini, davacı tarafın yapılan ödeme karşılığı iş yapmadığını ve hak edilenden fazla ödeme aldığını, yapılmayan işler için alınan ücretin iade edilmesi gerektiğini bu nedenle şimdilik 3.000,00 TL talep ettiklerini belirterek asıl davanın reddini, karşı davanın ise kabulünü talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesi, alacağın yaklaşık olarak ispat koşulunun gerçekleşmediğini ve uyuşmazlık konusu olmayan davalının malvarlığına tedbir konulamayacağı gerekçesiyle ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar vermiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davacı vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında müşavirlik sözleşmesi bulunduğunu ve sözleşmenin davalı tarafça feshedildiğini, bu konuda taraflar arasında ihtilaf olmadığını, feshin haklı nedenle gerçekleştiğini davalının ispatlaması gerektiğini, sözleşme ve yapılan fesih ile ihtarlar dikkate alınarak ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, davalı şirket yetkilisinin pek çok şirket kurup borçlarını ödemediğini ve alacaklıları mağdur ettiğini, bu nedenle doğacak sakıncayı ortadan kaldırmak veya zararı engellemek için kayyım tayini, defter tutulması gibi tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Talep, ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir. Mahkemece alacağın yaklaşık olarak ispat edilmesi koşulunun gerçekleşmediği ve uyuşmazlık konusu olmayan şey üzerine tedbir konulamayacağı gerekçesiyle ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı taraf istinaf yoluna başvurmuştur.İhtiyati haciz, İİK’nin 257 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. 257. madde uyarınca, ihtiyati haczin vadesi gelmiş bir para borcu için istenebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ihtiyati haciz istenebilmesi için borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisinin kaçmaya hazırlanması, yahut kaçmış olması veya bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunması gereklidir.İİK’nın 258/1 fıkrasına göre de, alacaklının, alacağı ve icabında haciz talepleri hakkında, mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecbur olduğu hükme bağlanmıştır. Bu hükme göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için, kesin bir ispat aranmamakta, özellikle hukuki bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanmasının tercih edilmesi gereken bir seçenektir. (Yargıtay 19.HD. 23.01.2014 t. 2023/18723-2014/1804)Somut olayda, talebe konu alacak hizmet alım sözleşmesi uyarınca edimlerinin yerine getirdiği iddiasına dayanmakta olup, davacı taraf taraflar arasındaki sözleşme ile sözleşmenin davalı tarafından feshi ve taraflar arasındaki ihtarlar gereği ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Ancak salt sözleşmenin bulunması tek başına alacağın varlığını yaklaşık ispat ölçüsünde dahi olsa ispatlamaya yetmeyecektir. Bunun yanında davalı taraf, sözleşmeyi davacının edimlerini yerine getirmediği gerekçesiyle feshettiğine ve bu nedenle ödediği ücretin iadesi için davacı tarafa ihtar çektiğine göre; davacının sözleşme kapsamında alacaklı olduğu yaklaşık olarak ispat edilememiştir.Öte yandan davacı taraf dava dilekçesiyle davalıya malvarlığına tedbir konulmasını istemiş, daha sonra davalıya kayyım atanması ve defter tutulması yönünden tedbir kararı verilmesini istemiştir.İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun onuncu kısım birinci bölümde geçici hukuki korumalar üst başlığı ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati tedbirin şartları ise 389 maddede düzenlenmiştir. Maddede, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zarar doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir. Yani ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yasanın düzenlediği şartların varlığı gerekli olmakla birlikte, şartların varlığı halinde bir davada her konuda ihtiyati tedbir kararı verilmemekte, yalnızca uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilmektedir. Somut olayda, davalılar adına kayıtlı taşınmazlar uyuşmazlık konusu olmadığı gibi davalı şirkete kayyım atanması ya da deter tutulması da eldeki uyuşmazlıkla ilgili değildir.Açıklanan nedenlerle incelenen mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1.f Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.19/12/2019