Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3342 E. 2023/627 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3342 Esas
KARAR NO: 2023/627
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 09/07/2019
NUMARASI: 2016/1126 Esas, 2019/893 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 17/08/2015 tarihinde danışmanlık sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin edimlerini yerine getirdiğini ve sözleşmenin 4.4 maddesi uyarınca ücrete hak kazandığını, verilen hizmete karşılık davalı şirket adına düzenlenen 18/08/2015 tarihli faturanın tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin itiraz üzerine durduğunu belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının sözleşmenin asli unsurlarını yerine getirmediğini ve ağır kusurlu olduğunu, bu sebeple sözleşmeden dönüldüğünü, davanın hukuki yarar yokluğundan ve husumetten reddi gerektiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacı ile yalnızca görüşme gerçekleştiğini, danışmanlık hizmeti verilmediğini, faturaya itiraz edilerek iade faturası düzenlendiğini, taraflar arasında akdedilen 17/08/2015 tarihli sözleşmeden, davacının temerrüde düşmesi sebebiyle dönüldüğünü, sözleşmenin 4.4 maddesinin haksız şart ihtiva ettiğini belirterek davanın reddine, takibin iptaline, davacı aleyhinde %10’dan az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; davacının ticari defterlerinde 20/08/2015 tarihinde 20.083,60 TL bedelli faturanın borç olarak kaydedildiği, gerek davacının gerekse davalının ticari defterlerinin kanuna uygun tuttuğu, davalının 2015 yılı ticari defterlerinde dava konusu faturanın 15/10/2015 tarihinde iade işlemine tutulduğu, dava konusu fatura içeriğindeki danışmanlık hizmetinin davalıya verilip verilmediği noktasında sözleşme, fatura, takip dosyası, email yazışmaları birlikte değerlendirildiğinde (davacının 29/10/2015 – 06/10/2015 tarihli emailleri) taraflarca imzalanan sözleşme kapsamında davacı şirketin kullanıcı ad ve şifresini verdiği ve devlet desteğinden hangi hizmetler için ne oranda yararlanabileceği konusunda bilgi ve eğitim verdiği, davaya konu 20.083,60 TL’lik faturanın iadesinin davalı tarafça 60 gün sonra, yasal 8 günlük sürenin geçmesinden sonra yapıldığı, Bakırköy … Noterliğinin 19/10/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile faturanın iade edildiği ve sözleşmenin feshedildiği belirtilmiş ise de, işbu ihtarnamenin sözleşme ve fatura tanzim tarihi ile edimin ifasından sonra 19/10/2015 tarihinde düzenlendiği gerekçelerine istinaden davanın kısmen kabul kısmen reddine, davalı tarafın İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … sayılı icra dosyasında 20.083,60 TL ana para alacağı ile 304,60 TL faiz olmak üzere toplamda 20.388,20 TL alacağa yönelik yapmış olduğu itirazın iptaline, takip tarihinden itibaren yıllık % 10,50 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminat bedelinin (4.016,76 TL) davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddinde dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili firmanın bir borcu olmadığı halde aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi hatalı olmakla birlikte, bir an için bu tazminata karar verilmesi gerektiği düşünülse dahi bedelinin yanlış hesaplandığını, zira davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de, alacağın tamamı üzerinden icra inkar tazminatının belirlendiğini, kendi yükümlülüklerini ifa etmeyen davacıya karşı müvekkilinin bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin sözleşmeden dönme iradesini davacıya bildirdiğini, borca temel olarak bir e-mailin esas alınmasının da açıkça hatalı olduğunu, müvekkiline ulaşmayan, alıcısına ulaşıp ulaşmadığının kontrolü mümkün olmayan bir kanal ile yapıldığı bildirimin iddia edilen borca delil olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, davacı kendi yükümlülüklerini ifa etmemişken, delil olarak kabulü mümkün olmayan yazışmayı öne sürerek müvekkilini doğmamış bir borçla sorumlu tutmaya çalıştığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacının, davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 18/08/2015 tarihli ve 20.083,60 TL bedelli faturaya dayalı 20.083,60 TL asıl alacak ve 350,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 20.433,60 TL’nin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlattığı, davalının takibe ve borca karşı itirazda bulunduğu, davacının ise İİK 67 maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde işbu itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Bilirkişi 06/05/2019 tarihli raporunda, taraflara ait incelemeye sunulan ticari defterlerin kanuna uygun tutulduğu, takip konusu faturanın davacının ticari defterlerinde 20/08/2015 tarihinde davalı adına borç olarak kaydedildiği ve takip tarihi itibariyle davacının, davalıdan 20.083,60 TL alacaklı bulunduğu, söz konusu faturanın 18/08/2015 tarihinde davalının defterlerinde kayıtlı olduğu, 15/10/2015 tarihinde iade işlemine tabi tutulduğu, iade işleminden dolayı davalının, davacıya borcunun bulunmadığı, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 5. maddesinde, ödemenin, fatura tarihinden itibaren 3 hafta içinde yapılacağının düzenlendiği, bu sürenin dolduğu tarihten itibaren takip tarihine kadar 52 günlük süre için 304.60 TL faiz talep edilebileceği, davacının, Danışmanlık Sözleşmesine istinaden davalı şirketten, takip tarihi itibariyle 20.083.60 TL ana para, 304.60 TL faiz olmak üzere toplam 20.388.20 TL alacağının olduğu, bu alacağın yıllık %10.50 ve değişen oranlardaki avans faizi ile tahsilinin talep edilebileceği bildirilmiştir. Uyuşmazlık, icra takibine dayanak faturaya konu hizmetin verilip verilmediği, buna göre davacının, davalıdan alacaklı olup olmadığı ile miktarı hususlarında toplanmaktadır. “…Faturanın davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta olup davacının bu hususu kanıtlaması halinde, bu kez, TTK’nın 23/2. maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise davalı tarafa aittir. TTK’nın 23/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul etmiş ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını HMK’nın m.222 (TTK’nın 84. ve 85.) madde hükümleri uyarınca ispatlamış olur….” (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/5678 Esas 2015/5377 Karar sayılı ilamı). “…Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır. Ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir…” (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2017/1445 Esas 2018/1438 Karar sayılı ilamı). Somut olayda, icra takibine dayanak 18/08/2015 tarihli ve 20.083,60 TL bedelli faturanın davacıya ait ticari defterlere 20/08/2015; davalıya ait ticari defterlere 18/08/2015 tarihinde kaydedildiği, her iki tarafın ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalı tarafından söz konusu faturanın 15/10/2015 tarihinde iade işlemine tabi tutulduğu, davalı tarafından davacıya keşide edilen Bakırköy … Noterliğinin 19/10/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile hizmetin alınmadığından bahisle faturanın iade edildiği ve sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiği anlaşılmıştır. Buna göre davalının, faturaya konu hizmetin alınmadığına yönelik iddialarına itibar edilemeyeceği, çünkü faturayı, yasal süresinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine borç kaydeden davalının, fatura münderecatını aynen kabul etmiş olduğundan bu faturalar nedeniyle hizmet almadığını, dolayısıyla borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerektiği, dosya kapsamı itibariyle bu anlamda davalının ispat yükümlülüğünü yerine getirdiğinin söylenemeyeceği, bu durumda davacının, dava ve takip konusu faturaya dayalı alacağının varlığını ispatladığının kabulü gerektiği, öte yandan, icra takibine konu edilen fatura sebebiyle davalının, borç tutarını tahkik ve tayin etmesi mümkün olduğundan dava ve takip konusu alacağın likit olduğu ve fatura miktarına göre hesaplanan icra inkar tazminatında bir yanlışlığın bulunmadığı anlaşılmakla Mahkemece verilen karar isabetli olduğundan davalı tarafın istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/893 Esas, 2019/654 Karar ve 09/07/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 348,18 TL harçtan mahsubu ile bakiye 168,28 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-1 bendi ile aynı kanunun 362/1a maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.25/05/2023