Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/334 E. 2022/465 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/334 Esas
KARAR NO: 2022/465
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 10/04/2018
NUMARASI: 2017/708 Esas, 2018/341 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/04/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davalıya platform hizmeti verildiğini. Hizmet bedelinin ödenmediğini, davalı aleyhinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %20 sinden az olmamak üzere inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra dosyasına vekalet sunulmak suretiyle takibe itiraz edildiğini, dava dilekçesinin vekile tebliğ edilmesi gerekirken asile tebliğ edildiğini, takip talebine esas alınan cari hesap bilgilerinin müvekkili şirkette bulunan hesap bilgileri ile uyuşmadığını belirterek davanın reddi ile davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesi iddia, savunma, bilirkişi raporu doğrultusunda; davalı şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesinden getirtilen BA formlarına göre; davalı şirketin davacı şirketten 2015 yılında KDV hariç 15.925,00 TL (KDV dahil 18.791,50 TL), 2016 yılında KDV hariç 14.600,00 TL (KDV dahil 17.228,00 TL) alış yaptığına dair beyanda bulunduğu, bu beyanın davalı açısından bağlayıcı nitelikte olduğu, bu durumda davacının, davalı şirkete toplamda 18.791,50+17.228,00=36.019,50 TL tutarında hizmet verdiğini kabul etmek gerektiği, davacının ticari defterlerinin incelenmesinde ise, davacı tarafından yapılan indirimlerle birlikte 35.810,01 TL davalı ödemesinin kayıtlı olduğu, bu ödeme kaydının ise davacı bakımından bağlayıcı nitelikte olduğu, bu durumda davacının davalıdan 36.019,50-35.810,01=209,49 TL alacaklı olduğu gerekçesi ile Davanın Kısmen Kabulü ile … İCra Müd. … Esas sayılı takip dosyasında itirazın kısmen iptali ile takibin 209,49 TL asıl alacak bakımından devamına, Asıl alacak 209,49 TL nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, Asıl alacak 209,49 TL ye takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, Fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karar yasal süresi içerisinde davacı tarafça istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin ticari defterlerini ibraz ettiğini, davalının ise ibrazdan kaçındığını, müvekkilinin usulüne uygun tutulan ticari defterlerine göre davalıdan 14.370,28 TL alacaklı olduğunu, mahkemenin 30.11.2017 gün 6 nolu ara kararı gereğince yapılan ihtara rağmen davalının defterlerini ibraz etmediğini, müvekkiline ait defterlerin dikkate alınması gerektiğini, mahkemenin sadece BA formlarını dikkate alarak hüküm kurduğunu, 5.000,00 TL’nin üzerindeki mal alışlarının BA formu kapsamında bildirilmesinin zorunlu olduğunu, davalı adına düzenlenen fatura bedelleri dikkate alındığında BA formu ile bildirilmesi gerekli olan faturaların 1-2 fatura ile sınırlı olduğunu, mahkemece hatalı değerlendirme ile hüküm tesis edildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, hizmet sözleşmeden kaynaklı alacağın tahsili amacı ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacının davalı aleyhinde 14.370,28 TL cari hesap alacağına ilişkin takip başlattığı, davalının takibe itiraz ederek durdurduğu, davanın bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunup bulunmadığı, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmıştır. Mahkemece tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, uyuşmazlık konularında bilirkişi raporu alınmıştır. 01.02.2018 tarihli bilirkişi raporunda; davacının işletme defterlerini ibraz ettiği, davalının defterlerini ibraz etmediği … Denizcilik A.Ş.nin 2015 ve 2016 yılı Ba formlarını dosyaya celpedildiği, Ba formlarına göre … Denizcilik A.Ş’nin …’ndan 2015 yılı içerisinde 5 belge karşılığında KDV hariç 15.925,00-TL, 2016 yılı içerisinde ise 1 belge karşılığında KDV hariç 14.600.00-TL (17.228,00-TL) tutarında mal aldığını beyan ettiği, mükelleflerin bir kişi veya kurumdan KDV hariç 5.000,00-TL üzerindeki mal alış ve satışlarını gösteren Ba ve Bs formlarını aylık dönemler halinde düzenleyerek, takip eden ayın birinci gününden itibaren son günü akşamına kadar bildirmeye mecbur oldukları,… ’nun 2014, 2015 ve 2016 yılı işletme defterinin incelenmesi sonucunda “Vinç bedeli” olarak davalı adına toplam 50.180,29-TL’lik fatura kesildiği, … Denizcilik tarafından…’nun Banka hesabına 35.092,00-TL ödeme yapıldığı, 718,01-TL indirim yapılarak 2016 cari hesap bakiyesinin 14.370,28-TL olduğu, davacının defter ve belgelerinin usulüne uygun düzenlendiği belirtilmiştir. Dava konusu edilen bir hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların (olguların) var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemine ispat denir. İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümüne etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir [6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 187/1 maddesi]. Vakıa (olgu) ise, 03.03.2017 tarihli ve 2015/2 E., 2017/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında kendisine hukuki sonuç bağlanmış olaylar şeklinde tanımlanmıştır. İspatı gereken olaylar, olumlu vakıalar olabileceği gibi olumsuz vakıalar da olabilir. Diğer taraftan hâkim, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan vakıaların gerçekleşip gerçekleşmediğini kural olarak kendiliğinden araştıramaz. Bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini taraflar ispat etmelidir. Bir davada ispat yükünün hangi tarafa ait olacağı hususu ise 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” şeklinde düzenlendiği gibi, usul hukukunun en önemli konularından biri olan ispat yükü kuralı, HMK’nın 190. maddesinde de “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” şeklinde hüküm altına alınmıştır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/13-597 E. 2020/501 K. Sayılı kararı) Dava tarihi itibari ile yürürlükte bulunan, HMK’nın 222/3. maddesinde, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanun’un 222/2. maddesi uyarınca da ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerekmektedir. 222/5. maddesinde taraflardan biri tacir olmasa dahi tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat edilmiş sayılır, hükmü getirilmiştir. Maddede ibrazdan kaçınma halinde davacının iddiasını ispat etmiş sayılacağı belirtilmiş ve ibrazı durumunda sonucun ne olacağı konusunda düzenleme yapılmamış olmakla birlikte Yargıtay uygulamalarında defterlerin ibrazı halinde davacı taraf münhasır davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarına dayandığından uyuşmazlığın davalının ticari defter ve kayıtlarına göre çözümlenmesi gerektiği kabul edilmektedir. Somut olayda, davalı şirketin Ba formlarında davacı şirketten toplamda 36.019,50 TL tutarında hizmet aldığı yönünde beyanda bulunduğu, davacı tarafça bu tutarın üzerinde düzenlenen ( Davacı tarafça toplam 50.180,29-TL tutarında fatura düzenlenmiştir. ) fatura gereğince davalıya hizmet verildiği konusunda ispat vasıtası getirilemediği, davacının ticari defterlerinde gözüken 35.092,00-TL’lik ödeme gözönüne alındığında mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 44,80 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerine bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.14/04/2022