Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3328 E. 2020/1014 K. 10.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3328 Esas
KARAR NO : 2020/1014
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/68 Esas
KARAR NO : 2019/217
KARAR TARİHİ: 01/03/2019
DAVA: KONKORDATO (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)
KARAR TARİHİ: 10/06/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …Ticaret Limited Şirketi, … Anonim Şirketi, … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile birlikte konkordato talep ettiğini, müvekkilinin borçlarının konkordato talep eden şirketlerin borçlarına kefaleti bulunan ve şirketlerin borçlarının teminatı olarak adına kayıtlı taşınmazlara ipotek tesis ettiren olduğunu, dolayısıyla tüm malvarlığı ile konkordato talep eden şirketlerin borçlarından sorumlu olduğunu belirterek ….Limited Şirketi, … Anonim Şirketi … Ticaret Limited Şirketleri ile birlikte konkordato geçici mühlet talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; 2018/1152 Esas sayılı dava dosyasında dava açılırken, …Ticaret Limited Şirketi, ….Ticaret Anonim Şirketi …. Ticaret Limited Şirketi ile birlikte gerçek kişi … hakkında geçici mühlet kararı verilmiş, komiser heyeti görevlendirilmiş, 5 aylık geçici mühletin sonunda, mahkemenin 2018/1152 E sayılı dosyasında, dosyanın davacı gerçek kişi yönünden tefrikine karar verilerek ayrı bir esasa kaydedilmiş, yapılan yargılama sonunda, İİK 285. maddesindeki şartları taşımadığı, 286. maddesinde aranan şartları karşılayan belgeleri sunamadıkları, sunulan ön projede de konkordatonun başarısının borçlu şirketlerin konkordatosunun başarısına bağlandığı, kendilerine özgü konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, bu açıdan da ön projelerin uygulanabilir olmasının mümkün gözükmediği, borçluların, sadece alacaklıların icra tehdidinden kurtulmak amacı ile konkordato talep etmelerinin bu müessesenin amaçlarına uygun düşmediği davacı gerçek kişi tarafından açılan davanın reddine, öte yandan davacının, komiserlerce de tespit edilmiş bir borca batıklığı olmadığı gibi tacir sıfatı da bulunmadığı, İİK.nun 292. maddesinde sayılan iflasın açılmasın gerektiren koşulların da oluşmadığı tespit edilmekle, davanın reddine karar vermekle yetinilmiş, iflas kararı verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilinin yasal süresi içinde sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; davacı gerçek kişinin sadece ortaklık sıfatı bulunmadığını, aynı zamanda kefaletten ve ipotekten kaynaklanan sebeplerle şahsi malvarlığı ile de tüm şirketin borçlarını teminatlandıran kişi konumunda olduklarını, bu sebeple davacıların istinafa konu davada konkordato talebi ile yapılandırmak istedikleri borçlar ile şirketin borçları ortak olduğunu, davacıların borcunu ödeyebilmesi, şirketin ticari başarısına bağlı olup şirket tarafından borçlar ödendiği takdirde ve ödendiği sürece davacıların da borçtan kurtulması mümkün olduğunu, ayrıca davacı gerçek kişilerin projesi tek başına davacı şirketin projesinin başarılı olmasına bağlanmadığını, davacı gerçek kişiler adına kayıtlı taşınmazları satış ve haciz baskısından uzak şekilde rayiç değerleri üzerinden satarak satış bedelini borç ödemelerine tahsis edeceklerini, şirketten kar payı almayarak bunun şirket net işletme sermayesinde kullanılmasına muvafakat ettiklerini beyan ederek şirket projesi haricinde kendi katkı ve planlarını mahkemeye proje halinde sunduklarını, bir an için sunulan evraklarda eksiklik olduğu düşünülse dahi bu hususta kendilerine ek süre verilmesi gerektiğini, davacı gerçek kişiler adına konkordato talebinin reddi, konkordato talep eden şirketlerin mal varlığına kötüniyetli alacaklılarca doğrudan müdahalenin yolunu açtığını belirterek davacı yönünden verilen kararın kaldırılmasını, davacı lehine öncelikle tedbir kararı verilerek konkordato geçici mühlet kararı gereğince uygulanan tüm tedbirlerin uygulanmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME Dava, İİK 285 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan geçici mühlet kararı verilerek konkordatonun tasdiki talebine ilişkindir.2004 sayılı İİK‘nun 285. maddesinde, yetkili ve görevli mahkeme düzenlenmiş, yasada, iflasa tabi olan borçlu için, İİK‘nun 154. maddesine atıf yapılarak ilgili maddenin birinci veya üçüncü fıkradaki yazılı yerlerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili ve görevli olduğu vurgulanmıştır. Somut olayda, davanın, iflasa tabi olmayan davacı gerçek kişilerin yerleşim yerindeki Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığı anlaşılmıştır.Davacının, ortağı/ortaklar kurulu başkanı olduğu … Ticaret Limited Şirketi, …Anonim Şirketi ve ….Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile birlikte konkordato’ nun tasdiki davası açtığı, mahkemenin tensip kararı ile davacı gerçek kişi … hakkında da geçici mühlet kararı verildiği, komiser heyeti görevlendirildiği 5 aylık geçici mühletin sonunda, mahkemenin 2018/1152 E sayılı dosyasında, davacı gerçek kişi yönünden tefriki ile ayrı bir esasa kaydedildiği ve davacı gerçek şahıs yönünden konkordato talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.21/02/2019 tarihli konkordato geçici komiser raporunda, davacı adına kayıtlı gayrimenkullerin toplam rayiç değerlerinin 5.235.000,00 TL tutarında olduğu, konkordato talep eden şirketlerin tek ortağı olan davacı gerçek şahsın konkordato talebine karşın, dosyada mübrez proje içerisinde hangi gelirlerle ne şekilde şahıs olarak borç ödemesi yapacağına ilişkin herhangi bir mali verinin veya öngörünün mevcut bulunmadığı, sunulan proje içerisinde şahsın ortağı olduğu şirketlerin kefaleten üstlenilen borcu ödemesi ile tüm borcunu ödemesinin planlandığı, bu hali ile projenin tatmin edici ve yeterli olmadığından davacı yönünden konkordato kesin mühlet koşullarının mevcut olmadığı tespit ve değerlendirmesi yapılmıştır.Davacının dayandığı konkordato projesine göre, davacının tüm borçlarının ortağı/ortaklar kurulu başkanı olduğu şirketlerin borçlarına olan kefaletlerinden kaynaklandığı, davacının, şirketin borçlarına müteselsil kefil olduğu ve taşınmazlarını, şirket için rehin verdiği, kendisinin herhangi bir bağımsız işletmesinin bulunmadığı, borçlarını ödemeyebilmesini, şirketlerin ticari başarısına bağladığı, şirketler tarafından borçlar ödendiği takdirde ve ödendiği sürece kendisinin de borçtan kurtulmayı öngördüğü, borçlu şirketlerden bağımsız bir konkordato projesinin bulunmadığı, projenin kendine özgü hiçbir konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, tamamen borçlu şirketin ön projesi üzerine temellendirildiği, alacaklılara sunulan bir proje bulunmadığı, gerçek kişi davacının, sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep ettiği anlaşılmaktadır. Bu anlamda davacının, İİK 286. maddesinde aranan şartları karşılayan belgeleri dosyaya sunamadığı, sunulan ön projede de konkordatonun başarısının borçlu şirketlerin konkordatosunun başarısına bağlandığı, kendilerine özgü konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, bu açıdan da ön projenin uygulanabilir olmasının mümkün gözükmediği, borçlunun, sadece alacaklıların icra tehdidinden kurtulmak amacı ile konkordato talep etmelerinin bu müessesenin amaçlarına uygun düşmediği anlaşılmıştır. Sonuç olarak ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına göre davacının tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1.b.1 bendi ve İİK’nın 293/2 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/06/2020