Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3315 E. 2023/461 K. 19.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3315 Esas
KARAR NO: 2023/461
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2018
NUMARASI: 2016/114 Esas, 2018/1411 Karar
DAVA: KAYIT KABUL
KARAR TARİHİ: 19/04/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müflis … Ltd Şti. ile müvekkili bankanın Adana Ticari Şubesi arasında genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesi imzalandığını, iflas tarihi olan 06/5/2015 tarihi itibariyle müvekkili bankanın müflis şirketten toplam 5.661.473,26 TL tutarında nakdi alacağı, firmaya teslim edilen çek yaprakları nedeniyle de toplam 42.000 TL tutarında gayri nakdi alacaklarının bulunduğunu, ancak müflis şirket iflas idaresinin; “içerisinde alacak kaydı bulunan bankalar ile protokol kapsamında ödemeler yapılması sonucu yapılan ödemelerin düşülmemesi usulsüz ve fahiş faizden kaynaklanması, çek yapraklarından dolayı talepte bulunamayacağı, BSMV istenemeyeceği ve işin hallinin muhakemeyi gerektirdiği ” gerekçeleri ile alacaklarının 2.872.559,26 TL tutarındaki kısmını reddettiğini, bankalar arasında imzalanan protokol kapsamında firmadan olan alacaklarının tasfiyesini teminen bankalarına herhangi bir ödeme yapılmadığını, gayri nakdi çek risklerinin devam ettiğini, şarta bağlı alacak olarak masaya kaydı gerektiğini, sözleşme hükümleri gereğince ticari nitelikteki alacaklarına yıllık %54 oranında temerrüt faizi uygulandığını, istenen faiz miktarının sözleşme ve uygulamalara göre fazla olmadığını belirterek reddedilen 2.872.559,26 TL tutarındaki alacağın iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; kayıt kabul davasında ispat yükünün alacaklıda olduğunu, kesinleşmiş bir icra takibi olsa bile alacaklının borcun doğumu ve varlığını usulüne uygun delillerle ispat etmesi gerektiğini, Genel Kredi Sözleşmesinin tarafların serbest iradesi ile düzenlenmediğini, bankanın dayatmasıyla düzenlenen matbu sözleşmede genel işlem koşullarına aykırılığın denetlenmesi gerektiğini, istenen faiz oranının iyiniyet ve Medeni Kanunun amir hükümlerine aykırı olduğunu, edimler arasında açık oransızlık bulunduğunu, ödemelerin düşülmediğini, karşılıksız çeklerle ilgili bankanın riski bulunmadığından çek yapraklarından dolayı talepte bulunulamayacağını, davalı adına vergi tahakkuk ettirildiği ve vergi ödendiğine dair belge sunulmadığından BMSV talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, en son alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre iflas tarihi itibariyle davacının her iki kredi sözleşmesinden dolayı 2.931.553,30 TL asıl alacak, 2.249.800,59 TL işleyen faiz ve 112.490,03 TL BSMV olmak üzere toplam 5.293.873,63 TL alacağı bulunduğu, buna göre masaya kabul edilen kısmın mahsubundan sonra 2.462.959,63 TL alacağın iflas masasına kaydı gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile ipoteklerin paraya çevrilmesi yolu ile yapılacak tahsilatlarda tekerrür olmamak kaydıyla 2.462.959,63 TL alacağın iflas masasına kayıt ve kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar yasal süresinde davalı müflis şirket iflas idaresi vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; hükme esas alınan rapora yapıtkları itirazlar değerlendirilmeden ve itirazları hususunda ek rapor alınmadan karar verildiğini, gerekçeli kararda da itirazlarına ilişkin herhangi bir inceleme yapılmadığını, bu itirazlarını yenilediklerini, bilirkişi raporunda ödemelerin düşüldüğü belirtilmesine rağmen önceki raporlara göre borcun arttığını, kararın eksik ve hatalı inceleme ile verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davasıdır.İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223’üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar.İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabulü elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, iflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223. m).Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut davada, İstanbul … İflas Dairesinin … İflas sayılı dosyasında verilen 11.03.2016 tarihli cevabı yazıda, alacaklının İİK 223. maddesi gereğince masraf yatırdığı, sıra cetveli kararının davacı vekiline 26/01/2016 tarihinde tebliğ edildiği bildirilmiştir. Dava, 03/02/2016 tarihinde yasal süre içerisinde açıldığından işin esasının incelenmesi uygun görülmüştür. Dosya kapsamından davacı bankanın 5.661.473,26 TL tutarında nakdi, 42.000 TL tutarında gayri nakdi olmak üzere toplam 5.703.473,26 TL alacağın iflas masasına kaydını talep ettiği, iflas idaresince düzenlenen sıra cetvelinde 2.830.914,00 TL alacağın kabul edildiği, kalan 2.872.559,26 TL alacağın reddedildiği, reddedilen alacağın masaya kaydı için eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesinde alınan 19/01/2017 tarihli raporda; davacı bankanın iflas tarihi itibarıyla 2.844.152,80 TL asıl alacak, 2.052.056,20 TL işlemiş faiz ve 102.602,80 TL BSMV nin olmak üzere toplam alacağının 4.998.811,80 TL olduğu, alacağın varlık şirketine temlik edilmesi halinde varlık şirketi BMSV’ye tabi olmadığından bu miktarın alacağa dahil edilemeyeceği, buna göre iflas idaresinin kabul ettiği miktar ve BMSV düşüldükten sonra masaya kaydı gereken alacağın 2.065.295,00 TL olduğu belirtilmiştir. Mahkemece ayrı bir bilirkişiden alacaklı bankanın kayıtları incelenerek alınan 19/04/2017 tarihli raporda da, aynı nedenler ile masaya kaydı gereken alacağın 2.065.295,00 TL olduğu belirtilmiş, tarafların rapora itirazı üzerine alınan ek raporda ise bankanın iflas tarihi itibarıyla 2.870.469,00 TL asıl alacak, 2.071.043,38 TL işlemiş faiz 103.552,17 TL BMSV olmak üzere toplam 5.045.064,55 TL alacağı bulunduğu, iflas idaresinin kabul ettiği kısmın mahsubundan sonra 2.214.150,55 TL alacağın masaya kaydı gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için ayrı bilirkişilerden alınan 17/09/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda ise; iflas tarihi itibariyle davacının her iki kredi sözleşmesinden dolayı 2.931.553,30 TL asıl alacak, 2.249.800,59 TL işleyen faiz ve 2.249.800,59 TL BSMV olmak üzere toplam 5.293.873,63 TL alacağı bulunduğu, buna göre masaya kabul edilen kısmın mahsubundan sonra 2.462.959,63 TL alacağın iflas masasına kaydı gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece, son alınan bilirkişi raporuna göre davacının 2.931.553,30 TL asıl alacak, 2.249.800,59 TL işleyen faiz ve 2.249.800,59 TL BSMV olmak üzere toplam 5.293.873,63 TL alacağı bulunduğu gerekçesiyle iflas idaresinin kabul ettiği miktarın mahsubundan sonra kalan 2.462.959,63 TL alacağın iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmiş, davalı müflis şirket iflas idaresi vekili hükmü istinaf etmiştir.1-Davalı vekili istinaf dilekçesinde tekrarladığı son bilirkişi raporuna itirazlarında; ödemelerin düşülmediğini, ayrıca alacağa fahiş faiz uygulandığını savunmuşsa da, banka kayıtları incelenerek bankanın iflas tarihi itibarıyla borç bakiyesinin belirlenmesinde hukuka aykırılık olmadığı gibi, tacir olan tarafların sözleşmede kararlaştırdıkları temerrüt faizi oranının alacağa tatbik edilmesinde de hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Ayrıca ipotekli takipler ile yapılan takiplerde henüz tahsil edilmiş tutar tespit edilmediğinden, davalı müflis iflas idaresinin, ödemelerin düşülmediğine yönelik istinaf nedeni yerinde olmayıp, mahkemece bu takipler yoluyla yapılacak tahsilatlarla mükerrer olmamak üzere alacağın masaya kaydına karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. 2-Ancak banka son rapora itirazlarında, önceki rapora itiraz etmelerine rağmen alacak tutarının artarak belirlenmesinin doğru olmadığını beyan etmiştir. “…Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; taraflar, mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine, diğeri aleyhine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir. Bu kapsamda HMK’nın 281. maddesi hükmü değerlendirildiğinde; bir tarafın bilirkişi raporuna itiraz etmemesi ile bilirkişi raporuna itiraz eden taraf lehine usulî kazanılmış hak doğacaktır. Başka bir anlatımla; bir taraf bilirkişi raporuna itiraz etmez, diğerinin itirazı veya mahkemenin kendiliğinden gerekli görmesi üzerine yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılır veya aynı bilirkişiden ek rapor alınır ve ikinci bilirkişi raporu veya ek rapor, birinci rapora itiraz edenin daha da aleyhine olursa, ilk rapora itiraz etmeyen taraf bakımından ilk bilirkişi raporu kesinleştiğinden ve bununla itiraz eden taraf lehine usulî kazanılmış hak doğduğundan, mahkemenin ilk bilirkişi raporuna göre karar vermesi gerekir (KURU, Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt:3, s. 2753). Yargıtayın yerleşik içtihatlarında; HMK’nın 281. maddesi ve 282. maddesi ayrı ayrı değerlendirilmektedir. Bu durumda; hakimin HMK’nın 282. maddesi uyarınca, raporu diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendireceği, ancak bilirkişi raporuna itiraz edilmemesi halinde ikinci bilirkişi raporu veya ek rapor, birinci rapora itiraz edenin daha da aleyhine olursa, ilk rapora itiraz etmeyen taraf bakımından HMK’nın 281. maddesi gereği ilk bilirkişi raporu kesinleştiğinden itiraz eden taraf lehine usulî kazanılmış hak doğduğu kabul edilmektedir. Ayrıca, aleyhe olan hususların kabul edilmediği beyan edilse bile itiraz nedenleri gösterilerek ek ya da yeni rapor alınmasının talep edilmediği ve rapora göre karar verilmesinin talep edildiği durumlarda da usuli kazanılmış hakkın ortaya çıktığı benimsenmiştir (Emsal, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18/02/2021 tarihli ve 2018/10(21)-94 E., 2021/111 K. sayılı ilamı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 13/09/2017 tarihli ve 2016/14455 E. , 2017/7655 K. sayılı ilamı, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 25/11/2021 tarihli ve 2021/4525 E. 2021/1793 K. sayılı ilamı).” (Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2022/222 Esas 2022/2331 Karar sayılı ilamı). Somut davada, ilk bilirkişi raporunda bankanın iflas tarihi itibarıyla 2.844.152,80 TL asıl alacak, 2.052.056,20 TL işlemiş faiz ve 102.602,80 TL BSMV olmak üzere toplam 4.998.811,80 TL alacağının bulunduğu, alacağın varlık şirketine temlik edilmesi halinde BMSV’nin alacağa dahil edilmemesi gerektiği belirtilmiş, bu rapora sadece davalı müflis şirket tarafından itiraz edilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan son raporda ise, bankanın alacağı 2.931.553,30 TL asıl alacak, 2.249.800,59 TL işleyen faiz ve 112.490,03 TL BSMV olmak üzere toplam 5.293.873,63 TL olarak tespit edilmiş, mahkemece son rapor rapor doğrultusunda hüküm kurulmuştur. Ancak davacının ilk rapora itiraz etmemesi nedeniyle bilirkişi raporuna itiraz eden davalı müflis şirket yönünden usuli müktesep hak doğmuştur. Buna göre davacının ilk raporda belirtilen 2.844.152,80 TL asıl alacak ve 2.052.056,20 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam alacağının 4.896.209,00 TL olduğu, iflas idaresinin kabul ettiği miktar düşüldükten sonra masaya 2.065.295,00 TL alacağın kaydı gerektiği gözetilerek bu miktara hükmedilmesi gerekirken, davalı yararına doğan usuli kazanılmış hak gözetilmeksizin fazla alacağa hükmedilmesi doğru olmamıştır. Ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden yeniden esas hakkında davanın kısmen kabulü ile 2.065.295,00 TL alacağın (ipotekli takipler yoluyla yapılacak tahsilatlarla mükerrer olmamak üzere) masaya kaydına karar verilmesi gerekir. Sonuç olarak yukarıda 2 nolu bentte belirlenen nedenler ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında davanın kısmen kabulüne karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere,1-Davalı müflis şirket iflas idaresi vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/114 Esas, 2018/1411 Karar ve 27/12/2018 tarihli kararının HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden HÜKÜM TESİSİNE, 2-a)Davanın KISMEN KABULÜNE, 2.065.295,00 TL alacağın (ipotekli takipler yoluyla yapılacak tahsilatlarla mükerrer olmamak üzere) masaya KAYIT VE KABULÜNE, Fazlaya dair istemin REDDİNE,b)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 150,70 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,c)Davacı tarafından karşılanan 29,20 TL peşin harç ile 29,20 TL başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,d)Davacı tarafından yapılan yargılama gideri ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.793,00 TL’den kabul ve ret oranına göre hesaplanan 2.727,07 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, e)Davalı tarafından yapılan 25,00 TL yargılama giderinden kabul- ret oranına göre hesaplanan 7,02 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davalı üzerinde BIRAKILMASINA, f)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,g)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, İstinaf Giderleri Yönünden3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanuna bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,4-Davalı tarafından karşılanan 61,10 TL istinaf yargılama giderleri ile 165,70 TL istinaf başvuru ve karar harcı olmak üzere toplan 226,80 TL’nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA,6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,7-HMK 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra yatıran tarafa İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/04/2023