Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3313 E. 2020/1519 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3313 Esas
KARAR NO: 2020/1519
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/03/2019
NUMARASI: 2015/833 Esas, 2019/244 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/07/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili,20.08.2015 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirket nezdinde “ İnşaat All Risks Sigorta Poliçesi “ ile sigortalı … İnş.Ve Tic.A.Ş ‘ye ait “ … , Beşiktaş / İstanbul “ adresindeki şantiye alanında 26.10.2014 tarihinde hırsızlık vakası meydana geldiğini, ekspertiz raporunda , devam eden inşaatın şantiye sahasında 04:30 saatinde … plakalı araç İle içeriye giriş yapan şahısların henüz yerine monte edilmemiş İnşaat ve montaj malzemelerinin hırsızlık sonucu çalınmak suretiyle hasar meydana geldiğini , hadisenin gerçekleştiği sigortalı şantiye ile … firmasının Sözleşmesi bulunduğunu , … firmasının alt şirketlerinden biri olan davalı şirketin hasar tarihinde güvenlik hizmeti vermekte olduğunu , şantiyenin giriş ve çıkışlarından ve site güvenliğinden sorumlu davalı firma çalışanlarının ihmali yahut kusuru sonucu gerecekleştiğini bu nedenle rücu edilebileceğinin , hasarın 5.035,00 USD olduğunun tespit ve rapor edildiğini, maddi kaybın 13.04.2015 tarihinde 13.237,52 TL olarak sigortalıya ödendiğini, davalıdan alacağın tahsili amacı ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, davalının takibe İtirazının haksız olduğunu iddia ederek ,İtirazın iptali ile takibin devamına %20 ‘den az olmamak üzere İcra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, söz konusu hasarın gerçekleştiği mahal ile ilgili müvekkili şirketin sözleşmesel veya benzeri nedene dayalı hiçbir ilişkisi bulunmadığını , müvekkili şirketin sigortalı tarafından güvenlik hizmeti vermekle görevlendirilmediğini, güvenlik hizmeti sunmadığının emniyet kayıtları ile teyit edilebileceğini, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun gereğince ,özel güvenlik şirketlerinin hizmet vermek üzere yaptıkları sözleşmeleri emniyete bildirmeleri gerektiğini, özel güvenlik görevlisi olarak iddia edilen …’ın SGK işe giriş ve işten çıkış bildirgesi ile o tarihte yine özel güvenlik personeli olduğu iddia edilen diğer personellerin SGK kayıtları incelendiğinde müvekkili şirketle hiçbir ilgisi olmadığını , öte yandan o tarihte , ilgili adreste güvenlik hizmeti sunulabilmek için 5188 sayılı Kanun gereğince aranan “Özel Güvenlik Faaliyet İzni “ ninde mevcut olmadığını ,söz konusu adreste hiçbir hizmet vermediğini, husumetin yöneltilememesi ile birlikte davanın esasınıda kabul etmediklerini savunarak, davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, SGK bildirgesinin incelenmesinden, ifade veren …’ın 01.08.2003 tarihinde Projede …Ltd.Şti de işe girdiği, 28.02.2015 tarihine kadar çalıştığı , şantiyede 26.10.2014 tarihinde hırsızlık olayının meydana geldiği ancak …A.Ş ‘nin İstanbul Valiliğinden bu yerin özel güvenlik tarafından korunması için özel güvenlik belgesi almadığı gibi … Ltd.Şti ile davalı arasında akdedilen özel güvenlik Sözleşmesi olmadığı , …’ın hırsızlığın meydana geldiği 2014 tarihinde davalı çalışanı olmadığı , sözleşmenin varlığı ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, rapora itirazlarının gerekçesiz reddedildiğini , sözleşme bulunmadığı gibi değerlendirilse dahi Ottomare geçici yönetim kurulu İle … Ltd.Şti arasında düzenlenen sözleşmenin incelenmesi halinde davalının güvenlik hizmeti verdiğinin ortada olduğunu , …’ın dava dışı şirkette sigortalı göründüğünün belirtildiğini, savcılık ifadesinde güvenlik görevlisi olduğunu açık şekilde beyan ettiğini , dava dışı firmada sigortalı gösterilmesinin usul ve yasalara aykırı olduğunu ve önceki iddialarını tekrar ederek kararın kaldırılmasını ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İnşaat All Risks Sigorta Poliçesi kapsamında ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır. Dosya kapsamından, dava dışı sigortalı … İnş.ve Tic.A.Ş ile davacı arasında sigorta sözleşmesi kurulduğu , dava dışı … & … Hizmet Sözleşmesi başlığı ile dava dışı … Hizmetleri Ltd.Şti ile sözleşme imzalandığı , dava dışı şirket ve yönetim arasında imzalanan 01.10.2013 tarihinde yürürlüğe girmesi kararlaştırılan sözleşmede davalı şirketin taraf olmadığı ,sözleşmenin 1.2. maddesinde yine dava dışı … şirketler arasında “7” .sırada belirtildiği, sözleşmenin 3.1. maddesinde güvenlik hizmetlerinin düzenlendiği ,düzenlemede, Projede anagayrimenkulde ihtiyaç duyulan güvenlik ve koruma hizmetlerinin 5188 sayılı özel güvenlik hizmetlerine dair kanun gerekleri uyarınca verilmesini sağlamakla yükümlü olduğunun belirtildiği, … sitesinin halen devam eden şantiye sahasında 25.10.2014 tarihinde hırsızlık sonucu hasar oluştuğu , dava dışı …’ın 26.10.2014 tarihli emniyette verdiği ifadede , şantiye alanında güvenlik görevlisi olarak çalıştığını işverenin kim olduğuna dair herhangi bir beyanının olmadığı , ekspertiz raporu doğrultusunda hasar bedelini ödeyen davacı şirketin, davalı şirketten, hasar bedeli 13.237,52 TL asıl alacak ve 311.08 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam, 13.548,60 TL alacağın tahsili amacı ile 26.06.2015 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığı ,davalı borçlunun yasal sürede takibe itirazı üzerine davacı alacaklının İİK 67. maddesi gereğince yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde İtirazın iptali davasını açtığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında, Sigorta Poliçesi, hırsızlık olayı , olay yeri ,yapılan ödeme konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, davalı şirketin dava dışı şirketler arasında düzenlenen sözleşmede taraf olmamasına rağmen, sözleşmede grup şirketler arasında yer verilmiş olması veya dava dışı sözleşmenin tarafı şirkette sigortalı olarak çalışan ve hazırlık ifadesinde şantiyede güvenlik elemanı olduğunu belirten çalışanın ifadesi gereğince, fiilen hizmet verip vermediği ve hasar bedelinden sorumlu olup olmayacağıdır . İstanbul Valiliği Özel Güvenlik Şube Müdürlüğünün 23.11.2016 tarihli cevabı yazısında, sitenin özel güvenliği için komisyon kararı üzerine …A.Ş ünvanlı şirketle 01.03,2015/31.01.2016 tarihlerini kapsayan özel güvenlik sözleşmesinin imzalandığı belirtilmiştir.İş bu cevap, olay tarihi 26.10.2014 tarihi itibariyle özel güvenlik sağlayan şirketin mahkemece sorulması üzerine verilen cevaptır .Dava dışı , emniyette tanık olarak dinlenen …’a ait SGK kayıtları dosyaya ibraz edilmiş, taraf delilleri toplanmıştır. Hasar bedeline dair 15.02.2018 tarihli bilirkişi raporu ,25.06.2018 tarihli hukukçu bilirkişi raporları düzenlenmiştir .Raporda, …’ın davalı çalışanı olmadığı ancak … Ltd.Şti çalışanı olduğu, kendisinin ,giriş çıkışa aykırı izin vermekle, %100 kusurlu olduğu belirtilerek diğer konularda açıklama ve görüşleri yer almıştır . Taraf sıfatı ( husumet ) , dava konusu sübjektif hak ile taraflar arasında ki ilişkidir.Taraf sıfatı, dava konusu sübjektif hakka ilişkindir .Bir sübjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi o hakka uymakla yükümlü olan kişidir( davalı sıfatı, pasif husumet ).Bir sübjektif haktan dolayı sorumluluk ise bilindiği üzere, kanundan, sözleşmeden veya haksız fiilden meydana gelebilir .Somut olayda, davalı şirketin kanundan doğan bir sorumluluğu olmadığı çekişmesizdir .Yazılı sözleşmede taraf değildir ,sözleşmenin nisbiliği ilkesi ve tarafları bağlaması nedeniyle yazılı sözleşme kapsamında da sorumlu olduğu kabul edilemeyecektir. Sözleşmede davalı ünvanının grup şirketler arasında yer alması onun sorumlu olması için yeterli değildir.Davacı tarafçada ,sözleşmenin davalı şirketide temsil eden diğer şirketler tarafından imzalandığına dair bir iddia veya delil sunulmamıştır .TBK 12. maddesinde, sözleşmelerin geçerliliğinin , kanunda aksi öngörülmedikçe hiçbir şekle bağlı olmadığı belirtilmiştir .Davacı tarafın böyle bir iddiası olmamakla birlikte, taraflar arasında yazılı sözleşmenin olmadığı kabul edilse dahi, ifadesine başvurulan özel güvenlik elemanı davalı şirket çalışanı olduğunu iddia etmediği gibi SGK belgelerine göre de davalı çalışanı değildir.Bu halde, davalı tarafın sözleşme hükümlerine riayet etmediği ,kusur ve ihmali olduğu gerekçesi ile sorumlu kabul edilmesi mümkün değildir.Haksız fiil sorumluluğu için ise davalı şirket tüzel kişiliğinin adam çalıştıranın sorumluluğuna gidilebilmesi için güvenlikçinin davalı çalışanı olması gerekirken, yukarıda açıklandığı üzere çalışanı olmadığıda ortadadır. 6102 sayılı TTK ‘nun 1472. maddesinde halefiyet düzenlenmiştir.Maddede, sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde , hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği ifade edilmiştir.Sigortalının tazminat alacağının hukuki temelinin haksız eylemden, kanundan veya sözleşmeden kaynaklanmış olması arasında hiçbir fark yoktur.TTK 1472. ‘nci maddeden kaynaklanan halefiyet hakkı sigortacıya , zarar sorumlusundan , sigortalısına ödediği sigorta bedeli kadar talep hakkı ve bunun doğal sonucu olarak da zarar sorumlusuna karşı dava hakkını sağlamaktadır .Bu dava türüne doktrin ve uygulamada sigortacının rücu davası adı verilmektedir. Halefiyete dayalı olan rücu davasında , esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının , onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır.Her tazminat davasında olduğu gibi, sigortacının açtığı rücu davasında da davalının kusurunu ve zararı ispat etmek davacı sigortacıya düşer. Halefiyete dayalı sigorta rücu davasında sigortacı halefiyet hukuki ilişkisi sebebiyle ancak selefinin sahip olduğu haklara sahip olur.Sigortacı halefiyete dayanarak rücu davasını zarar sorumlusu aleyhine yönelttiğine göre , sigortalının zarar sorumlusuna karşı açacağı tazminat davasında sigortalı neyi ispat etmesi gerekiyorsa , sigortacıda bu davada onu ispat etmekle yükümlüdür.Somut olayda ,davacı … şirketi, davalının zarardan sorumlu olduğunu ispatyamamıştır. Açıklanan nedenlerle ve TTK ‘nın 1472. maddesi ile 6098 sayılı TBK ‘nın sözleşmeye dair düzenlemeleri, tüm dosya kapsamı, ilgili kurumların cevabı yazıları, dava dışı güvenlik elemanına ait SGK kayıtları neticesinde, davalının zarardan sorumlu olduğu ispatlanamadığından davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle red kararında bir isabetsizlik görülmemiş ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair takdiren aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/833 Esas, 2019/244 Karar ve 20.03.2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan, davacının peşin olarak yatırdığı 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olarak Hakim …’ın muhalefeti ve oy çokluğu ile karar verildi.09/07/2020
MUHALEFET ŞERHİ Mahkemece, davalı şirket ile sigortalı arasında güvenlik hizmet sözleşmesi olduğu ispatlanamadığından davalıya husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Hırsızlık tarihinde sigortalı yerde, mevzuat gereği alınması gereken özel güvenlik hizmeti faaliyet izni bulunmadığı, ancak sigortalı ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında düzenlenen sözleşmede, … şirketinin sigortalı işyerindeki işletim ve yönetim işlerini grup firmaları ile sağlayacağı ve sigortalı yerdeki güvenlik koruma hizmetleri içinde güvenlik firması görevlendireceğini taahhüt ettiği, davalı …’nin de sözleşme kapsamındaki işlerin yürütülmesi için grup firmaları arasında sayıldığı, davalı güvenlik şirketi ile … şirketinin hırsızlık olayı olduğu tarihte adreslerinin aynı olduğu, … şirketinin tek ortağı …’ın davalı şirketin de eski ortağı olduğu, buna göre ve …’ın ifadesi de dikkate alındığında davalı şirketin hırsızlık olayının olduğu gün fiilen güvenlik hizmeti verdiğinin kabulü gerekir. Nitekim benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 11. HD’nin 2014/4595 Esas, 2015/2474 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır. Açıklanan nedenlerle mahkemece davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi doğru olmadığı kanaatiyle, çoğunluğun istinaf başvurusunun reddine dair görüşüne katılmadığımı ve muhalif kaldığıma dair görüşümü bildiririm.