Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/328 E. 2019/848 K. 02.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/328 Esas
KARAR NO : 2019/848
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18/12/2017
NUMARASI : 2016/807 ESAS – 2017/1236 KARAR
DAVA : TAZMİNAT (Rücuen)
KARAR TARİHİ : 02/05/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA:Davacı vekili, 03.08.2016 tarihli dava dilekçesinde, İş Mahkemesi kararının davacısı … tarafından ,müvekkili şirket genel müdürlüğü merkez mutfağı, … ve … tesislerinde 14.05.2008 ile 04.05.2011 tarihleri arasında aşçı olarak çalıştığı, iş akdinin haksız olarak feshedildiği gerekçesiyle, fesihten kaynaklanan işçilik alacaklarının kendisine ödenmesi talepli dava açıldığını, İş Mahkemesi kararının onanarak kesinleştiğini, anılan kararın tahsili için takip başlatılması üzerine, icra dosyasına sunulan 15.061,38 TL bedelli teminat mektubunun nakte çevirilerek icra dosyasına ödeme yapıldığını, müvekkili şirket ile davalılar arasında “ … “ konulu iş için değişik tarihlerdeki ihale sonrası sözleşmeler imzalandığını, anılan ihale süreci akabinde davalılar tarafından ihale konusu işin yapılması için personel temini ve bunların İş sözleşmesininde bu davalılar ile çalışacak işçiler arasında akdedildiğini, müvekkili şirketin bu sözleşmelerin imzalanması süreci dışında yer aldığını, davalılar ile imzalanan şartnameler ve sözleşmeler gereği işçilerin tüm özlük haklarından davalıların sorumlu olacağının düzenlendiğini, sözleşmenin uygulanması bakımından üçüncü kişi olan … için yapılan ödemeden 6098 sayılı TBK’nun 61 ve 62. maddelerindeki rücu ilişkisi çerçevesinde müvekkili şirket değil davalıların sorumlu olduğunu iddia ederek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili şirketin hak sahibine ödemek zorunda kaldığı, 15.061,38 TL ‘nin ödeme tarihi olan 26.06.2013 tarihinden itibaren, 520,00 TL bakiye karar harcının 13.02.2014 tarihinden itibaren, 502,00 TL onama harcının 13.02.2014 tarihinden itibaren, 286,00 TL temyiz harcının 07.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı ….San.ve Tic.A.Ş vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, yasa gereğince sorumluluğun ihaleyi yapan kurum ve kuruluşta olduğunu, müvekkili şirketin bir sorumluluğu olmamakla birlikte, sorumluluk yükletilmesi halinde, yalnızca müvekkili şirketin alt işveren olarak bulunduğu sürelerle ilgili sorumluluğunun olduğunu, işçinin müvekkili şirkette 2008 yılında 3-4 ay kadar çalıştığını, müvekkili şirketten sonra, iki yıl ve daha fazla süre çalıştığı nazara alındığında müvekkili şirkete bir sorumluluk yükletilemeyeceğinin açık olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalılar, … San.Tic.Ltd.Şti ve …Tic.Ltd.Şti Ortaklığı İle …..San.Tic.Ltd.Şti. davaya karşı cevap vermemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI :Mahkemece, davanın …’nin işçi alacaklarından kaynaklandığı, Türk Ticaret Kanununda düzenlenen ya da bir ticari işletmeyi ilgilendiren İş ve işlemlerden söz edilemeyeceği, mahkemenin görevli olmadığı, görevli mahkemenin İş mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın HMK 114/1-c, 115/1. fıkraları gereğince usülden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar davacı vekili tarafından yasal sürede istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, huzurdaki davanın işçi ve işveren arasındaki bir iş akdinden veya iş kanununa dayanan bir iddiadan kaynaklanmadığını, aksine her iki tarafı tacir olan ve her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren özel hukuk sözleşmesinden doğan bir alacağın tazminine ilişkin ve dolayısıyla TTK 4/1. uyarınca nisbi ticari dava niteliğinde bir uyuşmazlık olduğunu, hem müvekkilinin hemde davalıların tacir sıfatına haiz olduğunun aşikar olduğunu, emsal Yargıtay kararının bulunduğunu belirterek hükmün kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.Dosya kapsamından, davacı şirket ile davalı şirketler arasında, genel müdürlük merkez mutfağı, … sosyal tesisi, Etiler Misafirevi 38 eleman ile 365 gün süre ile yemek pişirme ve dağıtım işine ait değişik tarihli hizmet alım sözleşmeleri imzalandığı, dava dışı …. tarafından, 06.06.2011 tarihinde, davalı şirket hakkında İstanbul 2. İş Mahkemesinin 2011/674 Esas sayılı dosyasında, işçilik alacağına dair dava açıldığı, söz konusu davada, davalıların ihbar olunanlar olarak yer aldığı, mahkemenin kabul kararının Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 2013/11681 Esas, 2013/ 6622 Karar ve 15.04.2013 tarihli ilamı ile onandığı, davacının icra takibi sonucu ödediği bedeli davalılardan rücuen talep ettiği anlaşılmıştır.Uyuşmazlık, iş bu davada görevli olan mahkemenin iş mahkemesi mi, yoksa asliye ticaret mahkemesi mi olduğudur.Davacı sözleşme ilişkisine dayanarak İş bu davayı açmıştır.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesinde ticari davalar düzenlenmiştir. 4/1. fıkrada, her iki tarafında ticari işletmesi İle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda veya yasada belirtilen kanun veya düzenlemelerden kaynaklanan davaların ticari davalar olduğu belirtilmiştir. Düzenleme kapsamında, TTK ‘nun 4/1-a/f ‘de sayılan, TTK ‘da öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları mutlak ticari davalardır. Somut olayda, her iki taraf tacir olup, talep konusu her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgilidir. Bu durumda, uyuşmazlık konusu davanın nisbi ticari dava olduğunun kabulü ve aynı yasanın 5. maddesi gereğince ticaret mahkemesinin görevli olduğunun kabulü gerekecektir.Nitekim, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 1. maddesi “ İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle ( o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç,D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç ) işveren veya işveren vekilleri arasında İş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur” hükmünü; 4857 sayılı İş Kanunun 2/6 bendi “ Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren İle İş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren – alt işveren ilişkisi denir. Taraflar arasında işçi – işveren ilişkisinin bulunmaması, yukarıda ifade edildiği üzere her iki tarafın tacir ve dava konusu uyuşmazlığın ise taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanmış olması nedeniyle, uygulama yeri olmayan 4857 sayılı İş Kanunu ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri kanuna göre İş mahkemelerinin görevli olduğunun kabulü doğru olmamıştır. ( emsal, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/7793 Esas, 2015/883 Karar ve 16.05.2015 tarihli ilamı).Açıklanan nedenlerle, mahkemece, işin esasına ilişkin uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, görevsizlik kararı verilmesi doğru kabul edilemeyeceğinden esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin davacının istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/807 Esas, 2017/1236 Karar ve 18.12.2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahalli Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile, istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harçtan davacının peşin olarak yatırdığı 134,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 55,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6- Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/3. bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.02/05/2019