Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3275 E. 2023/492 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3275 Esas
KARAR NO: 2023/492
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 17/01/2019
NUMARASI: 2016/163 Esas, 2019/49 Karar
DAVA: ALACAK (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı İSKİ arasında İSKİ Genel Müdürlüğü ve Şube Müdürlüklerinde bulunan asansörlerinin periyodik bakım ve onarım hizmet alımına ait sözleşme akdedildiğini, işbu sözleşme uyarınca müvekkili tarafından davalıya asansör bakım ve onarım hizmeti verildiğini, davalı tarafından, arızanın geç tamir edildiğinden bahisle 31 gün üzerinden günlük gecikme cezası kesildiğini, toplam 25.857,72 TL ceza tutarının, müvekkilinin hak edişlerinden 3 ayrı dönemde kesinti yapılarak davalı idare tarafından tahsil edildiğini, ihtarname ile istenmesine rağmen kesintinin iade edilmediğini, oysa kesilen ceza miktarının haksız olduğunu belirterek 9.175,32 TL, 8.341,20 TL ve 8.341,20 TL olmak üzere kesilen toplamda 25.857,72 TL’nin kesinti yapılan tarihten itibaren ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; talebin zamanaşımına uğradığını, davalı ile aralarında İSKİ Genel Müdürlüğü ve Şube Müdürlüklerinde bulunan insan asansörlerinin periyodik bakım ve onarım hizmet alımına ait sözleşme akdedildiğini, Aksaray Hizmet Binasındaki 5 adet asansörün hem arızalı hemde kullanılmasının uygun olup olmadığının tespiti, uygun değilse kullanıma uygun hale getirmek üzere 24/10/2014 tarihinde asansörler ile ilgili gerekli incelemeler yapılmasına rağmen 26/11/2014 tarihine kadar asansörlerin arızasına müdahale edilmediğini, davacı yüklenici idari şartname, sözleşme ve teknik şartnameye göre yükümlülüğünü zamanında getirmediğinden hizmetlerin aksamasına sebep olduğundan sözleşmenin 16.1.1 ve 16.2 maddesi uyarınca hesaplanan gecikme cezasının 11/10/2014 – 11/01/2015 (10 güne karşılık 8.341,20 TL), 11/01/2015 – 11/02/2015 (10 güne karşılık 8.341,20 TL) ve 11/02/2015 – 11/04/2015 (11 güne karşılık 9.175,32 TL) tarihleri arasında yapılan işleri kapsayan hakedişlerden kesildiğini, toplamda 26/11/2014 tarihine kadar gecikme cezası uygulandığını, daha sonraki dönemlerde de farklı yerlerde iş gecikmelerinin yaşandığını, davalının iş edimlerini sözleşme süresince sözleşme hükümlerine uygun ve zamanında yerine getiremediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; davacı yüklenicinin edimini ifa ederken geciktiği ve gecikme halinde davalı idarenin sözleşme ve teknik şartname hükümlerine göre ceza uygulamak yetkisine sahip olduğu, iş bu cezanın ifaya eklenen bir ceza niteliğinde bulunduğu ve hukuken geçerli olduğu, davalı idarenin, kestiği ceza miktarına göre hak edişlerinde yaptığı kesintinin sözleşme ve teknik şartnameye uygun bulunduğu, davacının sözleşme ile kabul ettiği cezai şart uygulamasına itirazının geçerli olmadığı ve alacak talebinin dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporunda sözleşmenin tüm hükümleri değerlendirilmeden sadece cezai kesinti ile ilgili maddenin tek başına incelendiğini, buna göre sözleşmenin 36. Maddesinde belirtildiği üzere ilgili belediye ile anlaşmalı olan A sınıfı muayene kuruluşunun asansörlerin yıllık kontrollerini yapacağını, müvekkili şirketin A sınıfı muayene kuruluşu olmayıp sözleşme gereği böyle bir yükümünün de olmadığını, davalı ile aralarında imzalanmış olan bakım ve hizmet sözleşmesi gereği bakım hizmeti verdiğini, davalının gecikme olarak iddia ettiği hususun, T.S.E.’den yıllık kontrolün yaptırılması için randevu alınması hususunda yaşanan ve aslında müvekkilinin kusurundan kaynaklanmayan gecikme olduğunu, oysa sözleşmeye göre müvekkilinin böyle bir yükümü olmadığını, buna rağmen müvekkilinin yardımcı olmak adına sadece aracı olarak randevu alınmasını sağladığını, 27/10/2014 tarihinde TSE mühendisinin yıllık kontrolleri yaparak eksiklikler ile ilgili tutanağı yetkili olan davalı kuruma teslim ettiğini, müvekkiline teslim edilen bir tutanak veya iş bildirimi olmadığını, bir arıza bildiriminin de yapılmadığını, bilirkişilerce bu hususlar dışında sözleşmenin, sadece cezai hükümler yönünden irdelendiğini, T.S.E. kontrolleri sonucunda tespit edilen eksiklerin müvekkiline davacıya 04/11/2014 tarihinde bildirildiğini, akabinde sözleşmenin 36. maddesinin 7. bendi uyarınca eksikliklerin müvekkili tarafından fiyatlandırılarak davalıya 07/11/2014 tarihinde onay için mail yolu ile gönderildiğini, davalının 11/11/2014 tarihinde fiyat listesine onay vermesi neticesinde müvekkil tarafından T.S.E. kontrollerinde yapılan eksiklerin tamamlanarak 26/11/2014 tarihinde davalıya iş tesliminin gerçekleştirildiğini, 31 günlük bir gecikmenin söz konusu olmadığını, davalının tek taraflı tanzim ettiği tutanağın gerçeği yansıtmadığını, bilirkişilerce sözleşmenin konusu olmayan T.S.E. denetiminden müvekkilinin sorumlu tutulması sureti ile davalının uyguladığı cezai kesintilerin haklı olduğu tespitinin hatalı olduğunu, müvekkilinin, sözleşme ile üstlendiği tek hususun tespit edilen arızaların onarımı ve periyodik bakımların gerçekleştirilmesinden ibaret olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, hakedişlerden, sözleşmeye aykırı olarak kesildiği iddiasına dayalı ceza tutarının faizi ile tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunduğu çekişme konusu olmayıp asıl ihtilaf davalı tarafından, davacının hakedişlerinden yapılan kesintilerin sözleşmeye uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Bilirkişi heyeti 12/05/2017 tarihli raporlarında, davacının kendi defterlerine göre 31/12/2015 tarihi itibariyle 9.175,27 TL alacaklı olduğunu, ancak huzurdaki davaya cari hesabın konu edilmediğini, açılan dava ile kesinti tutarının talep edildiğini, sözleşmenin 16.1.1 maddesi uyarınca davalı tarafından, davacıya uygulanabilecek ceza tutarının 25.857,72 TL olduğunu, davacı yüklenicinin edimini ifa ederken geciktiği ve gecikme halinde davalı idarenin sözleşme ve teknik şartname hükümlerine göre ceza uygulamak yetkisine sahip olduğunu, işbu cezanın ifaya eklenen bir ceza niteliğinde bulunduğunu ve hukuken geçerli olduğunu, davalı idarenin kestiği ceza miktarına göre davacının hak edişlerinde yaptığı kesintinin sözleşme ve teknik şartnameye uygun bulunduğunu bildirmişlerdir. Bilirkişi heyeti 19/03/2018 teslim tarihli raporlarında, kök raporlarında bildirdikleri görüşlerinde bir değişiklik olmadığını belirtmişlerdir. Taraflar arasında akdedildiği çekişme konusu olmayan İSKİ Genel Müdürlüğü ve Şube Müdürlüklerinde Bulunan İnsan Asansörlerinin Periyodik Bakım ve Onarım Hizmeti Alımına Ait Sözleşmesi ile idari ve teknik şartnameler dikkate alındığında, davacı yüklenici, davalı idareye bağlı çeşitli birimlerde bulunan insan asansörlerinin periyodik bakım ve onarım işini üstlenmiştir. Ayrıca sözleşmenin 36.1.7 maddesinde yer alan “İlgili bölge belediyesinin anlaşmalı olduğu A sınıfı muayene kuruluşunun asansörlerin yıllık kontrolleri sırasında tespit edilen eksiklikler İSKİ Genel Müdürlüğünün talep etmesi halinde birim fiyat teklif cetvelinde yüklenici tarafından yedek parça ödenek tutarına uygulanmış iskonto oranı üzerinden hesaplanacak birim fiyatlar üzerinden değiştirilecektir.” hükmü dikkate alındığında davalının, yıllık kontroller sonucu A sınıfı muayene kuruluşu tarafından tespit edilen eksiklikleri söz konusu maddede belirtilen şartlar dahilinde gidermesi yükümlülüğü de bulunmaktadır. Sözleşmenin 16.1.1 maddesinde idare tarafından uygulanacak cezaların belirtildiği, buna göre, yüklenicinin, sözleşmeye uygun olarak işi süresinde teslim etmediği takdirde, geciken her takvim günü için (KDV Hariç) sözleşme bedelinin 0,003 (binde üç) oranında gecikme tazminatına tabi tutulacağı; sözleşmenin 16.2 maddesinde ise, belirlenen cezanın ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın yükleniciye yapılacak ödemelerden kesileceği, cezanın ödemelerden karşılanamaması halinde ceza tutarının yükleniciden ayrıca tahsil edileceği kararlaştırılmış olup davalının, bu maddeler uyarınca hesap ettiği gecikme cezasını davacının hakedişlerinden mahsup ederek ödememesi sebebiyle işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlıkta, davacı, kendilerine bir arıza bildirimi yapılmadığını, TSE’den randevu alınmasına yönelik talepte bulunulması üzerine sözleşmeye göre yükümlülükleri olmamasına rağmen aracı olunduğunu ve TSE tarafından tespit edilen eksikliklerin davalının fiyat listesine onay vermesinden sonra yapılarak işin teslim edildiğini, bu nedenle bir arıza bildirimi olmadan kesilen cezanın haksız olduğunu iddia etmektedir. Davalı ise, davacının yükümlülüğünü, sözleşme ile idari ve teknik şartnameye göre uygun olarak ve zamanında yerine getirmediğini savunmaktadır. HMK’nun “Belge” başlığı altında düzenlenen 199. maddesinde mail yazışmaları belge olarak kabul edilmiş olup yargılamada bir delil olarak ileri sürülebilecektir. Tarafların da buna dair bir itirazları yoktur. Dosya kapsamına sunulan mail yazışmalarına göre, 17/10/2014 tarihinde davalı tarafça, davacı tarafa gönderilen e-mailde, Aksaray İSKİ personel asansörünün sağ tarafı ile ilgili kapı sürtünmesi şikayeti olduğu, ekip yönlendirilmesi ile ayrıca TSE eksiklikleri ile ilgili programın da en kısa zamanda yapılması istenerek hem arıza bildirimi yapıldığı hem de TSE eksikliklerinin giderilmesi ile ilgili talepte bulunulduğu, yine davalı tarafından davacıya gönderilen 04/11/2014 tarihli e-mailde de, Aksaray İSKİ ile ilgili dünden beri haber beklendiği, kapıda arıza mevcut olduğu, halen bilgi gelmediği ve asansörün çalışmadığı, ayrıca Aksaray İSKİ ile ilgili TSE çalışmalarının da halen ellerine ulaşmadığı, buna ilişkin program yapılacağı, halen haber beklendiği ve acilen bu konuyla da ilgilenilmesinin istenildiği dikkate alındığında asansör kapısındaki arızanın halen devam ettiği ve asansörün çalışmadığı gibi bunun yanında TSE ile ilgili çalışma programının da davalının eline ulaşmadığı anlaşılmıştır. Davacı tarafından davalıya gönderilen 24/10/2014 ve 27/10/2014 tarihli e-maillerden, TSE ile ilgili işlemler için randevu alındığı ve eksikliklerin tespit edilmesi neticesinde davacı tarafça, davalıya gönderilen 07/11/2014 tarihli e-mailde, davalıdan alındığı belirtilen TSE’nin belirlediği eksikliklerin fiyatlandırılmış ve düzeltilmiş listesinin ekte olduğu ve incelendikten sonra görüşülmesinin bildirildiği, fakat bu arada e-maillerin içeriğinde asansör kapısındaki arızanın giderilip giderilmediği veya ne şekilde giderileceği ile ilgili bir bilginin bulunmadığı, davalı tarafça, davacıya gönderilen 11/11/2014 tarihli e-mailde ise, malzemeler tamamlandıktan sonra eksikliklerin hızlıca tamamlanıp tamamlanmayacağının sorulmasından sonra, davacı tarafından, asansörler için arıza takip formuna göre 26/11/2014 tarihi itibariyle başlanan bakım ve onarımın aynı gün bitirildiği dikkate alındığında bu tarihe kadar da asansör kapısındaki arızanın giderilmesine yönelik bir işlem ve bilgilendirme yapılmadığı nazara alındığında davalı tarafça, tahakkuk ettirilen ceza tutarının davacının hak edişlerinden kesilmesine yönelik tesis ettiği işlem sözleşmenin 16.1.1 ve 16.2 maddelerine uygun olduğundan Mahkemece verilen karar isabetli olup davacının istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/163 Esas, 2019/49 Karar ve 17/01/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b1 bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.04/05/2023