Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3265 E. 2023/454 K. 19.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3265 Esas
KARAR NO: 2023/454
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 15/05/2019
NUMARASI: 2014/738 Esas, 2019/405 Karar
DAVA – BİRLEŞEN DAVA: TAZMİNAT
KARAR TARİHİ: 19/04/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; … San. Tic. A.Ş.’nin müvekkilİ şirket tarafından … nolu poliçe ile sigortalandığını, 08/06/2010 tarihinde meydana gelen aşırı yağışlar nedeni ile İncesu Caddesi yolu üzerinde bulunan logar kapağından suyun taşması sonucu sigortalı işyerinde su basmasından dolayı 117.600,00 TL hasar meydana geldiğini ve müvekkil şirketçe 21/01/2011 tarihinde hasar tazminatının sigortalıya ödenerek haklarına halef olunduğunu, İSKİ’ye yazılan rücu yazısına verilen cevapta, İSKİ Beşiktaş Şube Müdürlüğü Mesuliyet Sahası İçerisinde Su ve Kanal Yapım, Bakım ve Rehabilitasyon İşinin ihale ile … İnş. ve Tic. Şti. İş ortaklığı + … Konsorsiyumuna (yüklenici) verildiği ve yüklenici ile aralarında yapılan sözleşme ile, diğer alt yapı kuruluşlarına ve 3. şahıslara verilen her türlü zarar ve ziyandan yüklenici firmanın sorumlu olduğunun kararlaştırıldığının bildirildiğini, Beşiktaş Belediyesinin de cevabi yazısı ile, bölgedeki kanalizasyon tesisi ve tesisatlarının İSKİ Genel Müdürlüğü görev alanında kaldığı, dolayısı ile hasar bedelinin ilgili kuruluştan talep edilmesi gerektiğini bildirdiğini, bu nedenlerle rücu taleplerinin reddi İSKİ ve belediye tarafından reddedildiğini, sigorta bedelinin ödenmesi için davalılara yapılan başvurunun sonuçsuz kaldığını belirterek tahsilde tekerrür olmamak ve fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 117.600,00 TL tazminatın 21/01/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili yasal süresinden sonra sunduğu cevap dilekçesinde; davada zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının iddialarının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, oluşan hasarın, gayrimenkul sahiplerinin sorumluluğundaki bağlantı kanalında, İSKİ Şartnamesince öngörülen kurallara uyulmaması nedeniyle meydana geldiğini, müvekkili şirketlerin şebekede yaptığı çalışmalar ile olay arasında illiyet bağı olmadığını, bu nedenle husumetin müvekkili şirketlere değil, gayrimenkul sahiplerine yöneltilmesi gerektiğini, ayrıca müvekkili şirketlerin yaptığı çalışmaların … Sigorta tarafından sigortalı olduğunu, davanın sigorta şirketine ihbar edilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; … San. Tic. A.Ş.’nin müvekkilİ şirket tarafından … nolu poliçe ile sigortalandığını, 08/06/2010 tarihinde meydana gelen aşırı yağışlar nedeni ile İncesu Caddesi yolu üzerinde bulunan logar kapağından suyun taşması sonucu sigortalı işyerinde su basmasından dolayı 26.000,00 USD hasar meydana geldiğini ve müvekkil şirketçe 03/02/2011 tarihinde hasar tazminatının sigortalıya ödenerek haklarına halef olunduğunu, İSKİ’ye yazılan rücu yazısına verilen cevapta, İSKİ Beşiktaş Şube Müdürlüğü Mesuliyet Sahası İçerisinde Su ve Kanal Yapım, Bakım ve Rehabilitasyon İşinin ihale ile … İnş. ve Tic. Şti. İş ortaklığı + … Konsorsiyumuna (yüklenici) verildiği ve yüklenici ile aralarında yapılan sözleşme ile, diğer alt yapı kuruluşlarına ve 3. şahıslara verilen her türlü zarar ve ziyandan yüklenici firmanın sorumlu olduğunun kararlaştırıldığının bildirildiğini, Beşiktaş Belediyesinin de cevabi yazısı ile, bölgedeki kanalizasyon tesisi ve tesisatlarının İSKİ Genel Müdürlüğü görev alanında kaldığı, dolayısı ile hasar bedelinin ilgili kuruluştan talep edilmesi gerektiğini bildirdiğini, bu nedenlerle rücu taleplerinin reddi İSKİ ve belediye tarafından reddedildiğini, sigorta bedelinin ödenmesi için davalılara yapılan başvurunun sonuçsuz kaldığını belirterek tahsilde tekerrür olmamak ve fazlaya dair her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 26.000,00 USD tazminatın 03/02/2011 tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankasının USD bazında döviz tevdiat hesaplarına uygulanan faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili yasal süresinden sonra sunduğu cevap dilekçesinde; davada zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının iddialarının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, oluşan hasarın, gayrimenkul sahiplerinin sorumluluğundaki bağlantı kanalında, İSKİ Şartnamesince öngörülen kurallara uyulmaması nedeniyle meydana geldiğini, müvekkili şirketlerin şebekede yaptığı çalışmalar ile olay arasında illiyet bağı olmadığını, bu nedenle husumetin müvekkili şirketlere değil, gayrimenkul sahiplerine yöneltilmesi gerektiğini, ayrıca müvekkili şirketlerin yaptığı çalışmaların … Sigorta tarafından sigortalı olduğunu, davanın sigorta şirketine ihbar edilmesi gerektiğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince “…Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; dava dışı … Tic. A.Ş.’ye ait … Sokak … İş Merkezi No:… Beşiktaş / İstanbul adresinde bulanan binada 08/06/2010 tarihinde su baskını meydana geldiği ve dava dışı şirkete ait emtiaların zarara uğradığı, davacı tarafından, dava dışı … Tic. A.Ş. adına, … poliçe numaralı ve 01/03/2010-01/03/2011 tarihleri arasında geçerli ticari risk sigorta poliçesi ile … poliçe numaralı ve 02/11/2009-02/11/2010 tarihleri arasında geçerli elektronik cihaz sigorta poliçesinin düzenlediği, asıl davada talep edilen tazminatın … numaralı poliçe kapsamında açılan hasar dosyasına ilişkin olduğu, söz konusu poliçede dahili su klozu ve seylap klozunun yer aldığı, söz konusu poliçenin hasarın meydana geldiği … Sokak … İş Merkezi No:… Beşiktaş / İstanbul adresini ve 08/06/2010 olan hasar tarihini kapsadığı, davacı tarafından atanan ekspertizce düzenlenen raporda zarar gördüğü tespit edilen toplam 43 adet emtia bedeli toplamı, poliçe limitini (120.000,00 TL) aştığından toplam poliçe limitinden, poliçede yer alan %2 tenzili muafiyet hükmünün uygulanması ile 117.600,00 TL zarar bedelinin, dava dışı sigortalıya 03/02/2011 tarihinde ödendiği, eskpertiz raporu ile zarara uğradığı tespit edilen emtialara ilişkin faturaların dosyaya sunulduğu ve dava dışı sigortalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, birleşen davada talep edilen tazminatın, … numaralı poliçeden açılan hasar dosyasına ilişkin olduğu, bu poliçenin de hasar tarihini ve hasarın meydana geldiği adresi kapsadığı, davacı tarafından atanan ekspertiz raporunda bu poliçe kapsamında zarara uğradığı tespit edilen 13 adet emtianın bedeli olarak belirlenen 26.200,00 USD’nin sigortalıya 03/02/2011 tarihinde ödendiği, alınan teknik bilirkişi raporunda hasarın meydana geliş şekli ile ilgili yapılan değerlendirmede, yağış sonrası kanalizasyon sularının bina içerisine taştığı ve zararın meydana geldiğinin tespit edildiği, dava dışı sigortalının, binanın temel seviyesindeki yüzeysel yeraltı sularını tahliye etmek amacıyla yapmış olduğu kuyu, motor ve deşarj sisteminin yetersiz kalması ve binanın çatı yağmur sularının boru ile kanalizasyon hattına bağlanmış olmasının söz konusu zararın meydana gelmesinde etkili olduğu ve dava dışı sigortalının zarardan %50 oranında sorumlu olduğu, davalıların dava dışı … ile yaptıkları ihale ve sözleşme kapsamında, hasarın meydana geldiği adresi kapsar şekilde alt yapı işlerini üstlendikleri, dolayısıyla meydana gelen zarardan bu sözleşme kapsamında, aleyhine İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin 2015/896 Esas sayılı dosyasında, asıl davada talep edilen tazminat yönünden açılan davanın 50 oranında kusurlu bulunması nedeniyle kabulüne karar verilen … ile birlikte ve yine birleşen davada talep edilen zarardan %50 kusur oranında sorumlu oldukları anlaşılmakla Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet ilkesi gereğince asıl davanın kısmen kabulü ile 58.800,00 TL tazminatın ödeme tarihi olan 03/02/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan tahsiline, birleşen davanın kısmen kabulü ile 13.000,00 USD tazminatın ödeme tarihi olan 03/02/2011 tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarınca dolar bazında açılan mevduat hesabına uygulanan en yüksek faizi ile davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine…” şeklinde gerekçelere istinaden karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili şirket sigortalısına izafe edilen kusur oranına itiraz ettiklerini, binanın yapım aşamasında gerekli teknik denetimin idarece yapılacağını, davalı idarenin izin ve onayı olmaksızın bina maliklerinin, kendi binalarının dâhili atık su sistemlerinde hiçbir bakım ve onarımı yapamayacaklarını, İSKİ’nin, su kanalları ile ilgili herhangi bir aykırı durum görmesi halinde gerekli uyarıyı yapmakla yükümlü olduğunu, aksi takdirde oluşacak zararlardan yetkili idari kuruluş olarak sorumlu olacağını, İSKİ’nin, kanunla yapmakla yükümlü olduğu işleri ihale yolu ile davalılara devrettiğini, işin gereği gibi ifa edilmemesinden kaynaklı hasara da davalıların katlanmak durumunda olduğunu, bütün sokakta yağmur suyu kanalının olmamasının, müvekkilinin sigortalısı olan şirketin kusuru olmadığını, yağmur suyu kanalı yok ise idarenin bu duruma el koyup bir çalışma yapması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, tüm hasar ve zarardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğuna karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkeme kararının yeterli inceleme ve araştırmaya dayanmadığını, müvekkili şirketlerin yaptığı işin ise atık su hattında yapılan sıvama işi olduğunu, müvekkili şirketlerin yaptığı iş ile oluşan riziko arasında uygun illiyet bağı olmadığını, zararın, yağmur suyu baskını nedeniyıle meydana geldiğini, atık su ile ilgisi olmadığını, dava dışı sigortalının, ruhsatsız binayı kiralamak ve gerekli önlemleri almamak suretiyle basiretsiz davrandığını ve tam kusurlu olduğunu, birleşen dava bakımından rücu ve halefiyet şartlarının oluşmadığını, … nolu poliçenin “sel/seylap” teminatını kapsamadığını, meydan gelen rizikonun teminat dışı olduğunu, taraf imzalarını içermeyen bilgisayar çıktısının poliçe ile ilgisinin bulunmadığını, 26.200,00 USD’lik talebin, idari yargıda İSKİ’ye karşı açılan davada yer almadığını, davacının teminat kapsamı dışında yapıldığı iddia edilen ödeme ile ilgili olarak rücu şartları oluşmadığından dava açma hakkına sahip olmadığını, asıl dava ile birleşen dava bakımından zamanaşımı def’ini ileri sürdüklerini, ibraz edilen 26.200,00 USD’lik makbuzun gerçeğe aykırı olduğunu, 19.01.2011 tarihli ibraname ile de çeliştiğini, aynı poliçe ile ilgili iki kez ödeme yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yapıldığı iddia edilen ödemenin teminat kapsamı dışında kaldığını ve lütuf ödemesi olduğunu, temlik hükümlerin dayalı bir delilin de bulunmadığını, hasarlı olduğu iddia edilen ürünlerin sigorta ettirene teslim edildiğini, hakkaniyet kurallarına aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiş olup davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davalılar vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava, sigorta poliçesi kapsamında ödenen sigorta tazminatının rücuen tahsil istemine ilişkindir. Davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı … Tic. A.Ş. arasında 01/03/2010-01/03/2011 tarihleri arasında geçerli … numaralı Ticari Risk Sigorta Poliçesi akdedildiği, 08/06/2010 tarihinde meydana gelen olay sebebiyle oluşan zarara karşılık davacı tarafından dava dışı sigortalısına 21/01/2011 tarihinde 117.600,00 TL ödeme yapıldığı, ayrıca 19/01/2011 tarihinde söz konusu poliçe kapsamında 117.600,00 TL üzerinden ibraname ve feragatname düzenlendiği, poliçede belirtilen riziko adresi, olayın meydana geldiği yer ile aynı değil ise de poliçede ayrıca, 2.750.000 TL bedelli emtea bedelinin, poliçede belirlenen adreslerde bulunabileceği ve her bir adres için azami 120.000,00 TL ile teminata dahil olduğunun kararlaştırıldığı, belirlenen adreslerden birinin de dava konusu olayın meydana geldiği yer olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı … San. ve Tic. A.Ş. arasında 02/11/2009-02/11/2010 tarihleri arasında geçerli … numaralı Elektronik Cihaz Sigorta Poliçesi akdedildiği, 08/06/2010 tarihinde meydana gelen olay sebebiyle oluşan zarara karşılık davacı tarafından dava dışı sigortalısına 03/02/2011 tarihinde 26.200,00 USD ödeme yapıldığı, 19/01/2011 tarihinde söz konusu poliçe kapsamında 26.200,00 USD üzerinden ibraname ve feragatname düzenlendiği anlaşılmaktadır. … Hiz. Ltd. Şti. tarafından tanzim olunan 28/12/2010 tarihli eksper raporunda, bir logardan (bölgesel değil noktasal) su taşmasının oluşması nedeniyle bu taşmanın atık su gider hattının yeterli çapta yapılmamış yada artan ihtiyacı karşılamayacak kapasitede olmasından kaynaklanmış olabileceği, bu çerçevede Beşiktaş Belediyesine rücu imkanı olduğunun değerlendirildiği, sigortalı işyerinin bodrum katını su basması sebebiyle emtianın tamamının zarar gördüğü, onarılmalarının mümkün olmadığının da … tarafından hazırlanan raporda bildirildiği, hasarın poliçe teminat kapsamında olduğu, hasar bedelinin ise 117.600,00 TL olduğu belirtilmiş olup ayrıca yine aynı ekspertiz firması tarafından düzenlenen aynı tarihli raporda, ekipmanlar yönünden yapılan incelemede ekipmanların kurtarılması imkanının değerlendirilmesi için yönlendirilen firma olan … tarafından hazırlanan raporda ürünlerin tamamının hasarlı olduğu ve onarılmalarının mümkün olmadığının belirtildiği, …’e giden ürünler içinde sigortalıya ait elektronik cihazlar bulunduğu, hasara konu tüm ekipmanlar için sigortalının talebinin 130.576,43 USD + 8.565,00 EURO + 4.917,23 TL olduğu, sigortalının emtia hariç elektronik cihaz kapsamında talebinin ise toplam 57.445,03 USD olduğu, bunun 32.336,48 USD’sinin bu poliçe kapsamında olduğu, kalan kısmının ise … Demirbaş Poliçesi teminatı altında olduğu, hasarın yakın sebebinin su baskını/seylap olarak belirlenmesi sebebiyle poliçe teminatı kapsamında olduğu, hasar bedelinin ise 26.200,00 USD olduğu belirtilmiştir. İSKİ Genel Müdürlüğü 18/02/2012 tarihli yazı cevabında, dava konusu adresti meydana gelen su basmasının birden fazla sebebinin olduğunu, buna göre binaya ait çatı ve saçak sularının Tarifeler Yönetmeliğinin ilgili maddesine aykırı olarak bina atıksu rögarına bağlanması nedeniyle aşırı yağışta oluşan yüksek debili kirli suyun tahliye olmadığını, mevcut bina atıksu giderinin herhangi bir plan, proje yada teknik şartlara uyulmadan gari fenni bir şekilde imal edildiğini, bina yönetimi tarafından suyun geri tepmesini önleyici bir önlem alınmadığını, mezkur sokağın coğrafi yapısından dolayı biriken yüzeysel suların sokakta göllenmemesi için ilçe belediyesince, idarelerinin bilgi ve onayı dışında yağmur ızgarası ile kanal şebekesine bağlanmış olması ve sadece atıksu pik debisi hesabına göre projelendirilen kanal çaplarının bu kaçak bağlantılardan dolayı yetersiz kaldığını, sokakta ilçe belediyesi tarafından imalatı yapılan bir yağmursuyu toplama kanalının bulunmadığını bildirmiştir. Bilirkişi heyeti 28/12/2012 tarihli raporlarında, su baskını olayına maruz kalan sigortalı firmanın faaliyet gösterdiği binanın çatı yağmur sularının boru ile kanalizasyon hattına bağlanmış olması sonucu şiddetli yağışlar sırasında yağmur sularının kanalizasyon hattına dolması neticesinde suların rögarlardan geri teperek taşmasına sebebiyet verdiğini, rögardan taşan suların binanın pis su deşarj hatlarından geri teperek binaya dolduğunu, ayrıca binanın temel seviyesindeki yüzeysel yeraltı sularını tahliye etmek amacıyla yapılmış olan kuyu, motor ve deşarj sisteminin de yetersiz kalması neticesinde geri tepen suların bodrum kata yükselerek dava konusu hasara sebebiyet verdiğini, gerek yasalara aykırı şekilde yağmur sularını kanalizasyona bağlayan gerekse de binaya su dolmasına engel olacak gerekli ve yeterli önlemleri almayan pissu tahliye borularına geri tepen suların binaya dolmasını önleyecek klape sistemlerini takmayan dava dışı sigortalı firmanın %50 oranında kusurlu olduğunu, gerekli kontrol ve denetimleri yapmayan dava dışı … ile bu bölgede kanal inşaatı ile bakım ve onarımı yapan davalıların meydana gelen olayda müşterek ve müteselsil olarak %50 oranında kusurlu olduklarını, buna göre davacının esas dava bakımından 117.600,00 TL olan hasar tazminatının 58.800,00 TL’sini talep edebileceğini, birleşen dava bakımından ise, 02/11/2009-02/11/2010 tarihleri arasında geçerli … numaralı Elektronik Cihaz Sigorta Poliçesinde sel/bu baskını teminatı bulunmadığını, davacı tarafın, poliçe kapsamında olmayan bir hasarı sigortalısına ödemiş olmasının bir lütuf ödemesi olması sebebiyle bir alacağının varlığından söz edilemeyeceğini, sigorta şirketinin yaptığı ödemeyi geri alabilmesi için kendisine bu miktarın sigortalısı tarafından alacağın temliki beyanı ile devredilmesi gerektiğini, davacının, sigortalısına ödediği 26.600,00 USD’nin rücuen tazmini talebini temlik hükümlerine göre değil, TTK’nun 1301 vd maddelerine dayandırdığını, halefiyetin şartları doğmadığından değerlendirme yapılamayacağını, davacının, üzerinde sel/seylap teminatı bulunan poliçe suretini sunması halinde yeniden değerlendirme yapılacağını, asıl dava kapsamında talep edilebilecek 58.800,00 TL üzerinden ödeme tarihi olan 21/01/2011 tarihi ile dava tarihi olan 05/05/2011 tarihi arasında avans faizi talep edilebileceğini bildirmişlerdir. Aynı bilirkişi heyeti 19/02/2014 tarihli ek raporlarında, keşif ve incelemeler sırasında yapılan tespitler sonucunda su baskının meydana geliş şekline göre yapılan kusur değerlendirmesinde itirazlar nedeniyle herhangi bir değişiklik yapmaya gerek bulunmadığını, davalıların su ve kanal yapımı, bakım ve rehabilitasyon işi kapsamında mevcut kanalların bakımını üstlendiklerini, davalılar tarafından olayın meydana geldiği sokakta hangi işlerin yapıldığının bilinmediğini, ancak keşif sırasında mevcut kanala sıvama yapıldığının beyan edildiğini, bu nedenle kök rapordaki davalıların zarardan sorumluluklarına dair tespitte değişiklik olmadığını, 117.600,00 TL olarak belirlenen hasar miktarının, hasar gören emtianın niteliği göz önüne alındığında kadri marufunda olduğunu bildirilmişlerdir. Aynı bilirkişi heyeti, davacı sigorta şirketinin sigortalısına ait ticari defterlerin ibraz edilmemesi sebebiyle aradan geçen sürede dikkate alınarak dosyanın sürüncemede kalmaması için sundukları 15/12/2014 tarihli ek raporda, görüşlerinde herhangi bir değişiklik olmadığı anlaşılmıştır. Aynı bilirkişi heyeti 10/09/2015 tarihli ek raporlarında, davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısına ait incelemeye sunulan ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulmuş olduğunu, davaya esas zarara uğradığı iddia edilen emtialara ilişkin faturaların ticari defterlerde kayıtlı olduğunu, diğer hususlarda ise önceki görüşlerinin korunduğunu bildirmişlerdir. Aynı bilirkişi heyeti 14/03/2017 tarihli ek raporlarında, davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısına ait ticari defterlerinde asıl dosyaya ilişkin 67.378,53 USD tutarında 2 fatura, 81.827,00 EURO tutarında 3 fatura ve 849.678,10 TL tutarında olmak üzere 13 adet fatura; birleşen dosyaya ilişkin olarak ise, 46.000,00 EURO tutarında 1 fatura ve 114.387,95 TL tutarında olmak üzere 2 adet fatura tespit edildiğini, diğer tüm hususlarda kök ve 1. 2. ve 3. ek raporlarda ulaşılan görüşlerinin korunduğunu bildirmişlerdir. Sigorta uzmanı bilirkişi 13/03/2019 tarihli raporunda, 117.600,00 TL tazminatın … numaralı e 01.03.2010-2011 vadeli “Ticari Risk Sigorta Poliçesi” (genel ve özel şartları ile muafiyetler) kapsamında emtia zararı olarak 21.01.2011 tarihinde dava dışı sigortalıya ödendiğini, bu poliçede; Yangın Sigortası Genel Şartların ek kloz olarak seylap/dahili su klozu teminatlarının ayrı ayrı verildiğini, 28.12.2012 tarihli bilirkişi heyeti raporundaki dava dışı sigortalıya ait ticari defterlerin incelemesinin ve değerlendirmesinin kabulü halinde, sigorta şirketi tarafından ekspertiz raporunda yer bulan 43 kalem zarar kalemine ilişkin yapılan ödemelerin faturaya bağlı olarak yapıldığını ve yine sigorta tekniği açısından poliçe kapsamında gerçekleştirildiğini, 26.200 USD tazminatın 5270343 numaralı ve 02.11.2009-2010 vadeli “Elektronik Cihaz Sigorta Poliçesi” (genel ve özel şartları ile muafiyetler) kapsamında elektronik ekipman zararı olarak dava dışı sigortalıya ödendiğine dair dosya arasında dekont suretine rastlanmadığını, poliçe özel şartları kapsamında “Elektronik cihaz listesi şirket dosyasında saklıdır.” dosya arasında poliçeye bağlı listeye rastlanılmamış olmakla birlikte, 13 adet hasar kalemine konu notebooklar, adaptör ve serverlerin zarara uğradığının eksper raporu kapsamındaki tespitler doğrultusunda Mahkemece kabulü halinde (davacı tarafından dava dışı sigortalıya yönelik yapılan ödemeye ait dekontun sunulması halinde) Elektronik Cihaz Sigortası Genel Şartları kapsamında ödenen bedelin poliçe teminatı kapsamında gerçekleştirilen bir ödeme niteliği bulunduğunu, 28.12.2012 tarihli bilirkişi heyeti raporunda ticari defter ve kusurla ilgili değerlendirmelerin yapıldığını ve 2 numaralı bentte yer alan rakamlarda herhangi bir tenzilatın yapılmaksızın Mahkemenin görüşlerine sunulduğunu, bilirkişi heyeti raporundaki %50 kusur tenzilatı halinde sırasıyla 58.800,00 TL ve 13.000 USD rakamlarına ulaşılacağını bildirmiştir. Davacı sigorta şirketi tarafından, sigortalısına ödenen 117.600,00 TL’nin rücuen tahsili için İSKİ Genel Müdürlüğü ve Beşiktaş Belediye Başkanlığına karşı açılan davada İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 2011/831 Esas 2012/1052 Karar sayılı kararı ile davanın reddine dair verilen kararının temyiz edilmesi üzerine Danıştay 8. Dairesinin 2012/9184 Esas 2014/1741 Karar sayılı kararı ile bozulmasından sonra yapılan yargılamada İstanbul 1. İdare Mahkemesi 2015/896 Esas 2016/95 Karar sayılı kararı ile, davacı sigorta şirketinin %50 kusurlu olduğu kabul edilerek 117.600,00 TL hasar bedelinden, tahsil edilen 6.748,40 TL prim tutarının mahsup edilmesi neticesinde 55.425,80 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmiş olup kararın Danıştay 8. Dairesinin 2016/6876 Esas 2017/9736 Karar sayılı kararı ile onandığı, aynı Dairenin 2018/3132 Esas 2019/1716 Karar sayılı kararı ile de karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı sigorta şirketi tarafından, sigortalısına ödenen 26.000,00 USD’nin rücuen tahsili için İSKİ Genel Müdürlüğü ve Beşiktaş Belediye Başkanlığına karşı açılan davada ilk olarak İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 2011/918 Esas 2011/918 Karar sayılı kararı ile, tam yargı davalarında miktarın Türk Lirası cinsinden gösterilmesi gerektiğinden bahisle dava dilekçesinin, kararın bildirim tarihinden itibaren 30 gün içinde belirtilen hususlara uygun biçimde harç alınmaksızın yeniden dava açılmak üzere reddine karar verilmesi üzerine açılan davada İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 2011/1252 Esas 2013/61 Karar sayılı kararı ile, davanın reddine dair verdiği kararının temyiz edilmesi üzerine Danıştay 8. Dairesinin 2013/8335 Esas 2019/1719 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmesinden sonra yapılan yargılamada ne karar verildiği dosya kapsamından belli değildir. 6102 sayılı TTK’nın 1472 maddesinde halefiyet düzenlenmiştir. Maddede, sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği ifade edilmiştir. Sigortalının tazminat alacağının hukuki temelinin haksız eylemden, kanundan veya sözleşmeden kaynaklanmış olması arasında hiçbir fark yoktur. TTK 1472. maddeden kaynaklanan halefiyet hakkı sigortacıya, zarar sorumlusundan, sigortalısına ödediği sigorta bedeli kadar talep hakkı ve bunun doğal sonucu olarak da zarar sorumlusuna karşı dava hakkını sağlamaktadır. Bu dava türüne doktrin ve uygulamada sigortacının rücu davası adı verilmektedir. Halefiyete dayalı olan rücu davasında, esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. Her tazminat davasında olduğu gibi, sigortacının açtığı rücu davasında da davalının kusurunu ve zararı ispat etmek davacı sigortacıya düşer. Halefiyete dayalı sigorta rücu davasında sigortacı halefiyet hukuki ilişkisi sebebiyle ancak selefinin sahip olduğu haklara sahip olur. Sigortacı halefiyete dayanarak rücu davasını zarar sorumlusu aleyhine yönelttiğine göre, sigortalının zarar sorumlusuna karşı açacağı tazminat davasında sigortalı neyi ispat etmesi gerekiyorsa, sigortacıda bu davada onu ispat etmekle yükümlüdür.Somut olayda, alınan bilirkişi raporu ile, gerek yasalara aykırı şekilde yağmur sularını kanalizasyona bağlayan gerek binaya su dolmasına engel olacak gerekli ve yeterli önlemleri almayan gerekse de pissu tahliye borularına geri tepen suların binaya dolmasını önleyecek klape sistemlerini takmayan dava dışı sigortalı şirkete %50 kusur atfedilmiş olup diğer yandan gerekli kontrol ve denetimleri yapmayan dava dışı İSKİ ile bu bölgede kanal inşaatı ile bakım ve onarımı yapan davalılar ise meydana gelen olayda müşterek ve müteselsil olarak %50 oranında kusurlu bulunmuştur. Dava konusu olay tarihinden önce 2007 yılında, İSKİ Beşiktaş Şube Müdürlüğü mesuliyet sahası içerisinde su ve kanal yapım, bakım ve rehabilitasyon işi … tarafından, … San. Tic. Ltd. Şti. ve … Tic. Ltd. Şti. İş Ortaklığı (davalılar) ile … Merkezi Almanya Türkiye İstanbul Şubesine ihale ile verilmiştir. Bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, davalılar tarafından olayın meydana geldiği sokakta hangi işlerin yapıldığının bilinmediği, ancak keşif sırasında mevcut kanala sıvama yapıldığının beyan edildiği gözetilerek meydana gelen zarardan davalıların sorumlu oldukları tespit edilmiş ise de, kanalların yapım, bakım ve rehabiltasyonu işini üstlenen davalılara, meydana gelen olay bakımından teknik bir inceleme ve tespite dayalı somut bir kusur atfedilemediği, davalıların, bu bölgede söz konusu zararın oluşmasına sebep ne gibi bir işlem yaptığının yani oluşan zararın davalıların eylemi ile meydana geldiğinin tespit edilmediği gibi, bu hususun ispat yükü üzerinde bulunan davacı tarafça da ispat edilemediği, davalıların sırf İSKİ’ye ait kanalların yapım, bakım ve rehabiltasyonu işini üstlenmesinin meydana gelen olay ve oluşan zarar sebebiyle kusurlu ve sorumlu oldukları sonucunu doğurmayacağı nazara alındığında ispat külfeti üzerinde bulunan davacı tarafından açılan asıl ve birleşen davanın ispatlanamadığından bahisle reddine karar verilmesi gerekirken Mahkemece yazılı olduğu şekilde hem asıl hem de birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen dosya davacısının istinaf başvurusunun reddine, asıl ve birleşen dosya davalılarının hem asıl hem de birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince ilk derece mahkemesinin asıl ve birleşen dava bakımından verdiği kararın kaldırılmasına, yeniden esas hakkında asıl ve birleşen davanın ispatlanamadığından reddine, her ne kadar dava, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılmış ise de, davacı sigorta şirketinin, sigortalısına ödediği rücu hakkı kapsamında talep ettiği miktar belli olduğundan ve kesinlik sınırının altında kaldığından kesin olarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Davalı vekilinin yapmış olduğu istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/738 Esas, 2019/405 Karar ve 15/05/2019 tarihli kararının HMK 353/1b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden esas hakkında HÜKÜM TESİSİNE, 3-a)Asıl ve birleşen davanın ispatlanamadığından REDDİNE, b)Asıl dava bakımından, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.746,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.566,50 TL’nin hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE, c)Birleşen dava bakımından, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanuna bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 386,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye 206,20 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE, d)Asıl ve birleşen davada yapılan yargılama giderlerinin asıl ve birleşen dosya davacısı üzerinde BIRAKILMASINA, e)Asıl ve birleşen davada davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine YER OLMADIĞINA, f)Asıl davada davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4 maddesi uyarınca 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE, g)Birleşen davada davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan (Dava taraihi 05/05/2011 itibariyle USD efektif satış kuru 1,5464 TL olup buna göre dava değerinin 40.206,40 TL olduğu) 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
İstinaf Başvurusu Yönünden; 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince asıl dava yönünden alınması gereken 179,90 TL harçtan asıl ve birleşen dosya davacısı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın asıl ve birleşen dosya davacısından tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince birleşen dava yönünden alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı ile 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 671,90 TL harcın asıl ve birleşen dosya davacısından tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 6-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince asıl ve birleşen dava bakımından ayrı ayrı alınması gereken 179,90 TL harcın asıl ve birleşen dosya davalıları tarafından peşin olarak yatırılan 1.346,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye 986,30 TL’nin hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde asıl ve birleşen dosya davalılarına İADESİNE, 7-Asıl ve birleşen dosya davacısı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA, 8-Asıl ve birleşen dosya davalısı tarafından yapılan 18,00 TL istinaf yargılama gideri ile peşin olarak yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma ve karar harcı toplamından oluşan 602,40 TL olmak üzere toplam 620,40 TL’nin davacıdan tahsili ile asıl ve birleşen dosya davalılarına VERİLMESİNE, 9-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra artan kısmın yatıran tarafa İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 362/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.19/04/2023