Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3234 E. 2020/1503 K. 09.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3234 Esas
KARAR NO: 2020/1503
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 08/05/2019
NUMARASI: 2016/115 Esas, 2019/518 Karar
DAVA: İFLAS (İflasın Ertelenmesi)
KARAR TARİHİ: 09/07/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, 27.01.2016 tarihli dava dilekçesinde, müvekkili şirketin 2007 yılında, Türkiye ‘de çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren firmaların matbaa ihtiyaçlarını karşılamak için kurulduğunu, ambalaj sektöründe, gıda, mutfak eşyaları, ev aletleri, dayanıklı tüketim malları, kozmetik ve diğer sektörlerde faaliyet gösteren firmaların ambalaj ihtiyacını karşılamak üzere faaliyet gösteren müvekkili firmanın, 2003 ve 2006 yıllarında Avrupa ‘nın en iyi 3. matbaası seçildiğini, hali hazırda 10.000 metre karelik kapalı alanlı fabrikasında faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirketin, son dönemlerde meydana gelen ülke ekonomisindeki dalgalanmalar, döviz kurlarının artması , piyasadaki talep düşüklüğü, artan ham madde fiyatları ve maliyetler nedeniyle finansal dar boğaza düştüğünü belirterek, TTK 324, İİK 179, 179/a ve 179/ b maddeleri çerçevesinde 1 yıl süre ile İflasın ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asli müdahiller, gerek yazılı, gerekse de zapta geçen beyanları ile davacı şirketin iflas erteleme talebine karşı beyan ve itirazlarını bildirmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI : Mahkemece, bilirkişi ve kayyım raporlarının incelenmesinden, davacı şirketin öz varlığının (-)1.137.204,83 TL, borca batık durumda olduğu, iyileştirme projesinde 2018 yılı sonu itibariyle borca batıklıktan çıkılması planlanmış olmasına rağmen şirketin 31.01.2019 tarihi itibariyle borca batıklıktan çıkmak bir yana halen (-) 1.137.204,83 TL borca batık olduğu, mevcut iyileştirme projesi 2018 yılı sonuna kadar ki öngörü ve hedefleri içerdiğinden esasında halihazırda geçerliliğinden söz edilebilecek iyileştirme projesininde mevcut olmadığı, 2018 yılı için öngörülen satış ve karlılık hedeflerinin hayli gerisinde kaldığı, şirketin sırf 2019 yılının ocak ayında 2.896.027,04 TL zarar ettiği, kamu borçlarında başvuru dönemine göre 1.673.019,32 TL gibi ciddi bir tutarda artış yaşandığı, mevcut faaliyet zararının izlediği süreç içerisinde artarak devam ettiği, özellikle de davacı borçlu şirketin yapısal iyileşmesinin artık mümkün olmadığı, şirketin sunduğu iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı, şirketin devam eden faaliyet zararı ile faaliyetine devam etmesinin borca batıklığını artıracağı, davacı şirketin iyileşme ümidinin bulunmadığı gerekçesiyle ,davacının iflas erteleme isteminin reddine ve iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf nedenleri olarak, bilirkişi raporlarının birbiri ile çelişik tespitler içerdiğini belirterek, bilirkişi raporları tekrar edilmiş, 08.04.2019 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, müvekkili firma yetkililerinin tedbir kararı verildiği tarihten itibaren iyileştirme projesinin uygulanması için tüm gayreti ile firmanın ticari faaliyetine devam ettiğini, taahhüt edilen sermaye artışının gerçekleştirilip ilan edildiğini, yapılandırma ve protokollere göre 19.547.466,00 TL borç ödemesi yapıldığını, projede öngörülen karlılığın 2016 yılı için %61 oranında, 2017 yılı için %2690 oranında gerçekleştirildiğini, mahkemece yapılması gerekenin taraflarına revize proje sunmaları için süre vermek olduğunu, usul ve yasaya aykırı olarak iflas kararı verildiğini iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve taraflarına revize proje sunmaları için süre verilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: DAVA, İİK nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi istemidir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan, 2004 sayılı İİK nun 179/a maddesinde, mahkemenin, iflasın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaması için derhal bir kayyım atayacağı, ayrıca şirketin ve Kooperatifin malvarlığının Korunması için gerekli diğer önlemleri alacağı, son fıkrada ise, kayyımın her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileşme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor edeceği düzenlenmiştir. Yasanın 181. maddesi gereğince, uygulanacak olan 160. maddesinde, İflas isteyen alacaklının ilk alacaklar toplantısına kadar olan bütün masraflardan sorumlu olduğu, 166. maddede ise, kararın ilanı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde ise, İflas isteme, davaya vekalette özel yetki verilmesi gerektiren haller arasında sayılmıştır. Somut olayın yasal düzenlemeler açısından değerlendirilmesi sonucunda, davacı vekilinin vekaletnamesinde iflas erteleme talebinde bulunma yetkisinin mevcut olduğu, davacı şirket yönetim kurulunun 25.01.2016 tarihli kararı ile şirketin rayiç değerlere göre bilançosunun çıkartılarak ticaret mahkemesine borca batıklık bildiriminde bulunmaya eş zamanlı olarak ibraz olunacak iyileştirme – ıslah projesiyle iflas erteleme talebinde bulunma kararı alındığı, mahkeme tarafından ilanların yaptırılarak, İflas avansının yatırıldığı, davanın davacı şirketin muamele merkezinin bulunduğu mutlak yetkili mahkemede açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemenin, 28.01.2016 tarihli ara kararı ile şirketin İhtiyati tedbir kararı kabul edilerek buna dair ara karar oluşturulmuş ve kayyım tayin edilmiştir. Uyuşmazlık, bilirkişi raporları arasında çelişki olup olmadığı, hükme esas alınan raporun isabetli olup olmadığı, İflas erteleme şartlarının oluşup oluşmadığı ve davacı tarafa revize proje sunması için mehil verilmesinin iş bu talepte söz konusu olup olamayacağıdır. 29.04.2016 tarihli teknik bilirkişi heyet raporunda, değer tespitine konu tesis – makinalar, demirbaşlar, taşıtlar, haklar, diğer maddi olmayan duran varlıklar, özel maliyetler, ilk madde malzemeler, ticari mallar, gayrimenkuller ve belgeler üzerinde yapılan inceleme, ibraz edilen 30.11.2015 dönemi mizanında yapılan incelemer neticesinde, malvarlığının toplam rayiç bedellerin 18.967.343,26 TL olduğu belirtilmiştir. 17.02.2017 tarihli uzman bilirkişi raporunda, iyileştirme projesinde, 30.11.2015 tarihi itibariyle şirket borçlarının aktifine göre 2.417.688,67 TL olduğu, hesaplanan bu tutar kadar borca batık durumda olduğu, şirket ortakları tarafından 500.000,00 TL sermaye artışı yapılarak, bu tutarın 150.000,00 TL ‘sinin 31.05.2016, 350.000,00 TL ‘sinin ise 31.12.2016 tarihine kadar nakten ödenmesinin sağlanacağının belirtildiği, şirket ortağı … tarafından dubleks meskenin davacı şirkete 22.01.2016 tarihinde devir edildiği, anılan taşınmazın piyasa değerinin 1.500.000,00 TL seviyesinde olduğu, sağlanacak sermaye artışı ile net kardan sağlanacak 679.900,00 TL tutarındaki kaynak ile birlikte iyileştirme sağlanmasının muhtemel kuvvetli olduğunun belirtildiği, şirketin iştigal konusunun, Ansiklopedi, sözlük, kitap, kitapçık, müzik eserleri ve el yazmaları, atlas, harita vb işlerle iştigal ettiği, her türlü baskı ve basım işlerinin yapılması kısmen veya tamamen başkalarına yaptırılması baskıları yapılan veya yaptırılan işlerin yayımcılığı ve dağıtımcılığı ile esas mukavelesinde yazılı diğer işler olduğu, şirketin 30.01.2017 tarihi genel kurul işlemi ile sermayesini artırdığı, sermayenin tamamının ödendiği, şirketin 30.11.2015 tarihi itibariyle mali tablolarda ( kaydi değer üzerinden ) özvarlık tutarının (+) 6.629.904,52 TL olarak tespit edildiği, teknik inceleme raporuna göre rayiç değerler üzerinden öz varlık tutarının (-) 54.845,41 TL olduğu, 30.11.2015 tarihli mali tablolar üzerinden rayiç değerlere göre yapılan incelemeler sonucunda (-) 277.869,23 TL borca batık olduğunun tespit edildiği, sonuç olarak, şirketin borca batık olduğu, 2016 senesi satış ve karlılık tutarları incelendiğinde 2016/12. ay itibarıyla 17.497.707,87 TL satış ve 240.333,85 TL karlılık elde edildiği, şirketin şüpheli alacakları hususunda, iflas erteleme sürecinde takip yapılmış bulunan alacaklar, karşılıksız çıkan çekler ve alacağı şüpheli hale gelen firmaların davacı tarafça detaylı açıklanması halinde şirketin borca batıklığının artacağı konusunda kanaat oluştuğu, taşınmazın şirket varlığına dahil edilmesinin şirket açısından olumlu bir unsur olduğu, üzerinde bulunan ipotek ve tedbir kararından önce konulmuş olan hacizlerin toplam tutarının gayrimenkulün değerinden tenzil edilmesi ile bulunacak değerin şirkete katkı olarak alınması gerektiği, şirketin satışlarının iyileştirme projesinde planlanan tutarların altında kalmakla birlikte, karlılık tutarlarının planlanan tutarların üzerine çıkmış olduğu, planlanan sermaye artışının gecikmiş olsada yerine getirilmiş olduğu, ortağa ait gayrimenkulün şirket aktifine dahil edilmiş olduğu yönleri dikkate alındığında, sunulmuş olan iyileştirme projesinin uygulanabilir bir proje mahiyetinde bulunduğu, gayrimenkulün net katkı bedeli konusunda hangi tasarruf tedbirlerinin uygulandığı hususunda gerçekleşen rakamları tespit ederek ve hangi alacaklılar ile yapılandırma gerçekleştirdiği ve ne kadarının ödendiği konularında bilgi sunulması gerektiği belirtilmiştir. 11.12.2017 tarihli ek bilirkişi raporunda, davacı şirketin 30.09.2017 tarihli mali tablolara göre borca batıklık tutarının kaydi olarak 11.050.607,43 TL iken rayiç olarak (-) 231.324,91 TL olarak hesaplandığı, şirketin rayiç değerler üzerinden borca batık olduğu ödenmemiş sermayesinin olmadığı, satışlarının planlanan seviyenin %20/30 oranında aşağıda seyir ettiği, ancak karlılık tutarlarının planlanan seviyenin üzerinde oluştuğu, sermaye artış tescil ve apel ödeme işlemlerinin yerine getirilmiş olduğu, toplam yapılandırılan 19.970.378 TL borcun %98 oranının ödenmiş olduğu, borca batıklığın bir miktar düşmüş olduğu belirtilmiştir. 08.04.2019 tarihli 2. Bilirkişi heyet raporunda, bilirkişi ve kayyım raporları özetlenerek, davacı şirketin defterleri, talebe dayanak yapılan 30.11.2015 tarihli bilançosu İle 31.01.2019 tarihli kaydi bilançosu incelenir, şirketin dönen varlıklarında 30.11.2015 tarihine göre (-)17.689.903,66 TL azalma meydana geldiği, bunun genel olarak alacak senetlerindeki azalmadan kaynaklandığı, duran varlıklarında 30.11.2015 tarihine göre (-)7.315.535,70 TL azalma olduğu, bu azalmanın şirketin arsa ve binalarının satılmasından ve amortismanlar hesabının net etkisinden kaynaklandığı, şirketin kamuya olan borçlarında 1.673.019,32 TL artış olduğu, kaydi değerli öz kaynakların 30.11.2015 tarihinde 6.629.904,52 TL iken 31.01.2019 tarihine gelindiğinde 8.615.095,04 TL ‘ye yükseldiği, davacı şirketin 30.11.2015 tarihinden 31.01.2019 tarihi dahil gelir tablosu incelendiğinde, 2016 yılı satışlarının bir önceki yıla göre yarı yarıya düştüğü, 16.952.774.55 TL satış rakamı elde ettiği, buna mukabil (+) 240.333,85 TL dönem karına ulaştığı 2017 yılında satışların bir önceki yıla göre %30 oranında arttığı, dönem karının 3.623.251,67 TL olduğu, bu kar rakamının esas faaliyetinden elde edilen kar olmadığı, şirkete ait varlıkların satışından elde edilen kar olduğu, 2018 yılında satışların bir önceki yıla göre %40 civarında azaldığı, dönem karının 168.498,00 TL olduğu, bu karın esas faaliyetinden elde ettiği bir kar olmadığı, şirkete ait malvarlıklarının satışından elde ettiği, esas faaliyetleri çerçevesinde 2018 yılında (-)921.502,00 TL zarar ettiği, 2019 yılı ocak ayında satışların geçmiş dönemlere göre oldukça düşük bir şekilde 303.972,40 TL olduğu, kanunen kabul edilmeyen giderlerden kaynaklı olarak şirketin Ocak 2019 döneminde (-)2.896.027,04 TL zarar ettiğinin gözüktüğü, şirketin iyileştirme projesinde öngörülen satış ve karlılık hedeflerine ulaşamadığı, sonuç olarak, davacı şirketin kaydi değerler üzerinden hazırlanmış 31.01.2019 tarihli bilançoya göre kaydi özvarlığının 8.615.095,04 TL olduğu, bilirkişi tarafından hazırlanan 31.01.2019 tarihli rayiç değer bilançosuna göre, davacı şirketin rayiç özvarlığının (-) 1.137.204,83 TL olduğu, sunulan iyileştirme projesinde 2018 yılı sonu itibariyle borca batıklıktan çıkması planlanmış olmasına rağmen, 31.01.2019 tarihi itibariyle borca batıklıktan çıkmak bir yana halen (-)1.137.204,83 TL borca batık olması, mevcut iyileştirme projesinin 2018 yılı sonuna kadar ki öngörü ve hedefleri içerdiğinden, esasında halihazırda geçerliliğinden söz edilebilecek iyileştirme projesininde mevcut olmaması, 2018 yılı için öngörülen satış ve karlılık hedeflerinin hayli gerisinde kalınması, şirketin sırf 2019 yılının ocak ayında 2.896.027.04 TL zarar etmesi, kamu borçlarında başvuru dönemine göre 1.673.019,32 TL gibi ciddi tutarda artış yaşanması ve özellikle de davacı borçlu şirketin yapısal iyileşmesinin artık mümkün olmaması hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, davacı şirketin sunduğu iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı, diğer bir deyişle iyileşme ümidinin bulunmadığı belirtilmiştir. Kayyım düzenli olarak raporlarını dosyaya ibraz etmiştir. 12 Ekim 2016 tarihli kayyım raporunda, şirketin muhasebesi ve işlemlerinin sürekli denetlendiği, 30.11.2015 tarihli bilançonun ibraz edildiği, 27.340.305,95 TL kısa vadeli, 14.566.082,88 TL uzun vadeli olmak üzere toplam, 41.906.388,83 TL borcu bulunduğu, borçlarında 8.467.670,36 TL azalma olduğu, 2016 senesinin ilk altı ayında alınan tedbirler sayesinde verimlilik ve karlılık sağlandığı, borçlarının azaldığı, iyileştirme projesinde ki hedeflere yaklaşıldığı, ancak projedeki hedefler yıllık olduğundan sene sonunda netlik kazanacağı belirtilmiştir. 06.02.2019 tarihli kayyım raporunda, iyileştirme projesinde, sermaye artışı, taşınmaz devri taahhütlerinde bulunularak 2017 yılı sonu itibariyle borca batıklığın (-)57.388,57 TL tutarına ve 2018 yılı sonu itibariyle de borca batıklıktan çıkarak 262.211,33 net öz kaynak sağlayacağını planladığı, sonuç olarak, İflas ertelemede 3. yılına giren şirketin iyileştirme projesine uygun sonuçlar elde edilemediği, 31.12.2018 tarihi itibariyle 468.498 TL kar rakamı gözükse de bu karlılığın temel nedeninin gayrimenkul satışı olduğu, şirketin brüt satış zararı ve faaliyet zararı olduğu, 2018 yılında karı 468.498 TL olmasına rağmen gayrimenkul satışı haricinde 1.711.870,53 TL zararının bulunduğu, mevcut faaliyet zararının izlediği süreç içerisinde artarak devam ettiği, şirketin devam eden faaliyet zararıyla faaliyetine devam etmesinin borca batıklığını artıracağı, şirketin bu durumda faaliyetine devam etmemesi gerektiği belirtilmiştir. 08.05.2019 tarihli son kayyım raporunda, şirketin iyileştirme projesine uygun sonuçları elde edemediği, faaliyet zararının devam ettiği, şirketin bu durumda faaliyetine devam etmemesi gerektiği belirtilmiştir. Davacı vekili, 08.05.2019 tarihli duruşmada zapta geçen beyanında, rapordaki aleyhe hususları kabul etmediklerini, toplanmasını istedikleri başka bir delillerinin olmadığını belirtmiştir. Mahkemece, rapor ve kayyım raporları değerlendirerek hüküm tesis edilmiştir. İflas ertelemesinin amacı doktrinde farklı görüşlerle açıklanmıştır. Bu görüşlerden biri, erteleme kararının sermaye şirketi ve kooperatifin yararına olduğu, bir diğer görüş, burada ilk planda alacaklıların çıkarının korunduğu, bir diğer görüş, hem alacaklıların hem şirketin korunduğudur. Yargıtay uygulamalarında, erteleme kararının hem borca batık şirketin hem de alacaklıların yararına olduğu kabul edilmektedir. İflasın ertelemesinin şartları ise, sermaye şirketi veya kooperatifin borca batık durumda olması, borca batıklığın bildirilmiş olması, alacaklıların iflasın ertelenmesi halinde, iflasın derhal açılmasına nazaran daha kötü duruma düşürülmemiş olması, iyileştirme projesi ve bu projenin ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin mahkemeye sunulması, iyileştirme projesinin mahkemece ciddi ve inandırıcı bulunması gerektiği vb dir. Bu şartlardan, borca batık olma, şirketin iyileşmesinin mümkün olması, fevkalade mühletten yararlanılmamış olması, alacaklıların haklarının korunması yani, İflas erteleme kararının, alacaklıların haklarını, iflasa göre daha kötü duruma sokmaması gerektiği, İflas ertelemenin maddi (esasa ) ilişkin şartlarıdır. İflas erteleme talebinde bulunan şirket hakkında İflas erteleme kararı verilebilmesi için öncelikle o şirketin borca batık olması gerekir. Somut olayda, davacı şirketin, iyileştirme projesine esas aldığı bilanço tarihinde ve daha sonraki tarihlerde, bilirkişi raporları ile subuta erdiği üzere, şirket malvarlıklarının yani aktiflerinin rayiç değerleri, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmemektedir. Yani şirket borca batıktır. Ayrıca, borca batıklık oranı gittikçe artmıştır. Diğer yandan şirketin borca batık olması, şirket hakkında iflas erteleme kararı verilmesine tek başına yeterli olmayacaktır. İflas erteleme kararının en önemli ikinci şartı ise, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmasıdır. Bu husus İİK’nun 179. Maddede, mahkemenin projeyi ciddi ve inandırıcı bulursa iflasın ertelenmesine karar vereceği, 6102 sayılı TTK’nun 377. maddesinde ise, yönetim kurulu veya herhangi bir alacaklının nakit sermaye konulması dahil nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri gösteren bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak İflas ertelemesini isteyebileceği şeklinde düzenlenmiştir. İyileştirme projesinde yer alan, İyileştirme tedbirleri ve yöntemlerinin somut, gerçekçi ve objektif olması gerekir. Somut olayda, bilirkişi raporunda ve kayyım raporlarında ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, davacı şirket, İyileştirme projesinde belirtmiş olduğu sermaye artışını yerine getirmiş olmasına rağmen, artırılan sermaye miktarı şirketin gelirleri ile borçları karşılaştırıldığında çok cüzidir. Çünkü şirketin kısa ve uzun vadeli olmak üzere yüklü miktarda borçları mevcuttur. Şirket iyileştirme projesine uygun sonuçlar alamamıştır. Şirketin aktifinde bulunan taşınmazın 2018 yılında erteleme sürecinde satılması neticesinde kar etmiş görünmesine rağmen bu kar şirket geliri ile elde edilen bir kar olmadığı gibi taşınmaz satışı haricindeki zararı ve faaliyet zararı oldukça yüksektir. Şirketin özellikle 2018 yılından itibaren mali verilerinin ciddi boyutta olumsuz yönde seyrettiği, taşınmaz satışının gelir ve kar olarak görünmesine rağmen aktifinin azaldığı ve faaliyet zarar kaleminin arttığı görülmektedir. Davacı vekili tarafından, raporlar arasında çelişki olduğu iddiasının bu veriler karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. İşletmenin devamı sonucunda, aylık, yıllık bazda değişkenlik gösteren kar ve zarar miktarlarının raporlara yansıtılmış olmasında çelişki olmayacak belki yorum farkı olabilecektir. Davacı şirket, yaklaşık 3,5 yıl süren yargılama safhasında, kısa süreli olarak, ön projede öngörülen satış rakamlarını yakalamış olmakla birlikte brüt satış ve faaliyet zararları artmıştır. Özellikle ,2018 yılından itibaren artışların negatif yönde geliştiği görülmektedir. Kayyım son raporunda şirketin bu durumda faaliyetine devam etmemesi gerektiğini ifade etmiştir. Bu ise borca batıklığı artırarak alacaklıların daha aleyhine sonuç doğuracaktır. Kamu borçlarının yüksek rakamlara ulaştığı da bir başka gerçektir. Projedeki hedeflenenin tersine kar değil büyük oranda zarar eden ve borçları artan şirketin, maliyet giderlerinin de devam ettiği aşikardır. Bilirkişi raporlarında, kayyım raporlarında belirtilen ve yukarıda özetlenen diğer tüm nedenlerle, davacı şirketin iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Özellikle, ihtiyati tedbir kararından itibaren, İflas erteleme hükümlerinden fiilen yararlanan ( yaklaşık 3,5 yıl ) davacı şirketin, yasanın İflas erteleme için tanıdığı bir yıllık sürede gözetildiğinde, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunun kabulü mümkün değildir. İflas erteleme talebinde, yalnızca alacaklı taraftan fedakarlık beklemek yasal düzenlemeler kapsamında kabul edilemez. Diğer yandan, dava tarihinde yürürlükte bulunan TTK ve İİK ‘nın ilgili düzenlemeleri kapsamında, yönetim kurulu veya herhangi bir alacaklı tarafından yeni nakit sermaye konulması dahil nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri gösteren bir iyileşme projesini mahkemeye sunarak İflasın ertelenmesini isteyebilir. Yasal düzenlemede de ifade edildiği üzere, aktiflerin, şirket alacaklarını karşılamaya yetmediğinin yani şirketin borca batık olduğunun anlaşılması halinde, şirket yönetim kurulunun bu durumu şirket merkezinde bulunan ticaret mahkemesine bildirmesi zorunludur. Ancak, iflas erteleme talebe bağlıdır. Talebe bağlı bir durumda, mahkemenin re’sen revize poreje ibraz edilmesi için başvuran tarafa süre vermesi, yasanın lafzına ve ruhuna uygun düşmeyecektir. Davacı vekilinin buna dair istinaf nedeni de yerinde değildir. İflas erteleme şartları oluşmayan, borca batık şirketin, erteleme talebinin reddi ile iflas kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ve özellikle iflas erteleme hükümleri ile dosya kapsamı sonucunda, mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/115 Esas, 2019/ 518 Karar ve 08.05.2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı hukuk muhakemeleri kanunu’nun353/1-b/1 bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davacının peşin olarak yatırdığı 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 66,40 harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmamış olması ve davanın niteliği itibariyle İstinaf vekalet ücretine dair hüküm tesisine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 164 . Maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile kabul edildi.09/07/2020