Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3233 E. 2023/432 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3233 Esas
KARAR NO: 2023/432
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2018
NUMARASI: 2016/1267 Esas, 2018/1247 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/04/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili mali müşavirlik şirketi ile davalı arasında 01/01/2016 – 31/12/2016 dönemi için, aylık 1.180,00 TL bedelli mali müşavirlik hizmetine ilişkin sözleşme imzalandığını, müvekkilinin edimlerini eksiksiz yerine getirmesine rağmen, davalının haklı bir neden olmadan 30/06/2016 tarihi itibarıyla sözleşmeyi feshettiğini, davalının sözleşmeyi feshetmeden önce başka bir mali müşavirlik şirketi ile daha düşük bir bedel ile anlaşması nedeniyle yapılan feshin kötü niyetli olduğunu, sözleşmenin 4.16 maddesi uyarınca sözleşmenin iş sahibi tarafından feshi halinde sözleşmede belirtilen ücretin tamamının ödenmesi gerektiğini, ayrıca davalının ilk altı aydan ödenmeyen 1.180,00 TL borcu bulunduğunu, 1.180,00 TL ile kalan altı aylık ücret olan 7.080,00 TL olmak üzere toplam 8.260,00 TL’nin tahsili için davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’si oranında icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; davacının, vergi beyannamelerinin zamanında verilmesi, tahakkuk fişlerinin zamanında ödenmesi gibi yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilinin defalarca vergi dairesine düzeltme beyanı verdiğini ve vergi cezası tahakkuku tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını, ayrıca davacının müvekkilini, alacakların yeniden yapılandırılması ile ilgili yasalardan da haberdar etmediğini, davacının işj gereği gibi eksiksiz ve doğru bir şekilde ifa etmemesi nedeniyle sözleşmeyi feshettiklerini, sözleşmenin feshine kadar aldıkları hizmet bedelini ödediklerini belirterek davanın reddine ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, alınan rapora göre davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği, bu nedenle davacı mali müşavirlik şirketinin sözleşmenin feshinden sonraki kalan sözleşme bedelini talep edemeyeceği, ancak sözleşmenin feshinden önce davacının bir aylık hizmet alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile takibin bir aylık hizmet alacağı 1.180,00 TL alacak yönünden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmedilen alacağın % 20’si tutarında icra tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresi içerisinde davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Beşiktaş Vergi Dairesinin 18/05/2016 tarihli yazısı ile davalı iş sahibinin yedinde olan bilgi ve belgeleri yasal süresinde sunmaması nedeniyle para cezası kesildiğini, bu olay nedeniyle müvekkiline kusur yüklenmişse de, sözleşme kapsamında olmayan bir iş nedeniyle müvekkiline kusur yüklenmesinin doğru olmadığını, sözleşmenin 4.1 maddesine göre istenen bilgi ve belgenin yasal süresinde sunulmamasından davalının sorumlu olduğunu; iki adet düzeltme beyannamesi verilmesi nedeni ile de müvekkiline kusur yüklendiğini, düzeltme beyannamesi verilmesinin meslek kusuru olmadığını ve davalının zararına yol açmayacağını, tam aksine davalıyı koruyucu bir işlem olduğunu, kaldı ik düzeltme beyannamesi verilmesinin davalının bilgi belge akışındaki sorunlardan kaynaklandığını; bilirkişi raporunda fesihten sonra davacının üç ay içinde yeni bir iş bulabileceği, bu nedenle üç aylık ücrete hak kazanabileceği belirtilmesine rağmen mahkemenin rapordan neden ayrıldığını gerekçelendirmeden fesihten sonraki üç aylık ücret talebini de reddettiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkeme tarafından, sözleşmenin haklı nedenlerle feshedildiğinin tespit edildiğini, sözleşmenin feshedildiği tarihe kadar hizmet bedelinin davacıya eksiksiz ödendiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede; Dava, İİK’nun 67 maddesi gereğince davacının sözleşmeden kaynaklı alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine başlattığı takibe karşı davalı itirazının iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacının, davalı aleyhinde dayanak sözleşme gereğince Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ayları toplamı 7.080,00 TL ve ilk altı aydan bakiye 1.180,00 TL’nin tahsili için 19.09.2016 tarihinde 8.260,00 TL üzerinden takip başlattığı, davalının takibe itiraz ettiği, takibin durduğu, itirazın iptali davasının yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Sözleşme ilişkisi yanlar arasında çekişmesizdir. Uyuşmazlık, sözleşmenin haklı bir nedenlerle feshedilip feshedilmediği, davacının sözleşme gereğince takip tarihi itibari ile alacağının bulunup bulunmadığı, varsa miktarı noktasında toplanmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 01.01.2016 tarihinde imzalandığı, sözleşmenin 01.01.2016-31.12.2016 vergilendirme dönemini kapsadığı, Sözleşmenin 7.1 maddesi gereğince iş bedelinin 1.000,00 TL+KDV olarak belirlendiği, davalının diğer grup şirketlerle birlikte davacı ile akdettiği sözleşmeyi, özen borcunun gereği gibi yerine getirilmediği gerekçesi ile 30.06.2016 tarihi itibariyle feshettiği, davacının 6 aylık mali müşavirlik hizmet bedeli ile ilk altı aydan bakiye bir aylık ücreti talep ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, uyuşmazlık konusunda bilirkişi raporu alınmıştır.18/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda; taraf defterlerine göre fesih tarihi itibarıyla davacının davalıdan 1.180 TL alacağının bulunduğu, feshin haklılığının mahkemenin takdirinde olduğu, kalan altı aylık süre içinde davacının talepte bulunabileceği değerlendirildiğinde davacının 8.260,00 TL alacağının bulunduğu, aksi durumda 1.180,00 TL Haziran ayına ait ücretin talep edilebileceği, iki kez düzeltme beyannamesi verilmesi ve davalı hakkında özel usulsüzlük cezası verilmesinin davalının fesih hakkını doğurduğu, ancak davalının bilgi akışında yaşanan sorunlar nedeniyle davalının da bu duruma sebebiyet verdiği, bu nedenle davacının fesihtan sonraki ücretin 1/2’sini talep edebileceğinin kabul edilmesi halinde davacının 4.720,00 TL alacağının bulunduğu belirtilmiştir. Sözleşmenin 4.16. maddesinde “Taraflar haklı nedenlerle veya karşılıklı rıza ile sözleşmeyi her zaman feshedebilecekleri..” düzenlenmiş olup yine sözleşmenin “Sözlemenin Sona Ermesi” başlıklı 9.1. maddesinde de, sözleşmenin iflas ve karşılıklı anlaşma ile feshedilebileceği belirtilmiş, aynı maddede meslek yasası ve yönetmeliğine atıfta bulunulmuştur. Uyuşmazlığın çözümünde Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirlerin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik (03/01/1990 tarih ve 20391 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır), Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavir Ücretlerinin Esasları Hakkında Yönetmelik (02/01/1990 tarih ve 20390 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.) hükümlerinin incelenmesi gerekmiştir. Ücret Yönetmeliğinin 13’üncü maddesine göre, meslek mensubu ücret sözleşmesini yazılı yapmak zorundadır. 17’nci maddesine göre, “Sözleşmenin iş sahibince feshi halinde, meslek mensubunun ücretinin tamamının ödenmesi gerekir. Şu kadar ki meslek mensubu, bu durama kendi kusur ve ihmali ile yol açmış ise ücret ödenmez.” Çalışma Esasları Yönetmeliği’nin 26’ncı maddesine göre, “Taraflar haklı nedenlerle veya karşılıklı rızaları ile aralarındaki sözleşmeyi her zaman feshedebilirler…Tarafların tazminat hakları genel hukuk kurallarına tabidir ….Ücretin ödenmemesi ve meslek mensubuna tevdi edilen belgelerin sağlıklı ve güvenilir olmaması fesihde meslek mensubunun haklı gerekçesidir.” Ücret yönetmeliğinin 17. maddesinde; “Madde 17- Üzerine aldığı bir işi, haklı bir sebep olmaksızın bırakan meslek mensubu, hiçbir ücret talep edemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır. Buna avanslar da dahildir. Sözleşmenin iş sahibince feshi halinde, meslek mensubunun ücretinin tamamının ödenmesi gerekir. Şu kadar ki; meslek mensubu, bu duruma kendi kusur ve ihmali ile yol açmış ise ücret ödenmez. Anlaşmaya göre peşin verilmesi gereken ücret ya da avans ödenmezse, meslek mensuba işe başlamak ya da işi sürdürmek zorunda değildir.” düzenlemesine yer verilmiştir. YMM’nin haklı fesih gerekçeleri Çalışma Yönetmeliğinin 26 maddesine göre; ücretini alamaması veya kendisine şirket yetkililerince verilen belgelerin sağlıklı olmaması halleridir. İşverenin fesih nedenleri sayılmamıştır. Davalı şirketin sözleşmeyi feshine dair 04/07/2016 tarihli ihtarnamesinde dava dışı …-…AŞ’nin de aynı nedenlerle davacı ile arasındaki mali müşavirlik sözleşmesini feshettiği görülmektedir. Davacının bu şirket aleyhine fesihten önceki bir aylık ücret ile sözleşmenin feshinden sonraki ücretin tahsili için açtığı dava, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1239 Esas Sayılı dosyasında görülmüştür. Bu dosyada alınan raporda; Mart / Temmuz aylarında huzur hakkının toplu kayıt şeklinde Ortaklar hesabından mahsuplaştırılarak düşüldüğü, huzur hakkının önemli bir kavram olduğu, muhasebe elamanın tam anlamıyla hakim olmasının mümkün olamayacağı, müşavirin bilgi ve donanımı ile kayıt altına alınabileceği ve yine sözleşme gereği müşavirin-Şirket bünyesinde yapılan muhasebe kayıtlarının kontrolünün yapılması, Vergi hukuku bakımından gerekli duyulan beyannamelerin hazırlanmasını da göz önüne aldığında müşavire önemli derecede sorumluluk düştüğü, davalının sözleşmeyi fesihte haklı olduğu belirtilmiştir. Mahkemece bu rapor doğrultusunda davalının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği kabul edilerek, fesihten sonraki dönem için ücret talebi reddedilmiş, davacının istinaf başvurusu üzerine Dairemizin 2019/777 Esas, 2022/736 Karar sayılı kararı ile kesin olarak istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Eldeki dosyada da davalı iş sahibi aynı nedenlerle sözleşmeyi feshetmiştir. Dava dışı grup şirketi olduğu anlaşılan şirketin aynı nedenlerle sözleşmeyi feshi haklı neden kabul edilmiş ve bu karar Dairemiz incelemesinden geçerek kesinleşmiştir. Söz konusu dosyada davalı iş sahibi farklı olduğundan, kesinleşen dosya bu dosyada kesin delil olmayacaksa da güçlü delil teşkil edeceği açıktır. O halde Dairemizin kesinleşen ilamı da dikkate alınarak davalının sözleşmeyi mevzuatın tanıdığı haklı nedenlerle feshettiği, davacının fesihten sonraki dönem için ücret talep edemeyeceği anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede; 6763 sayılı Kanunun 41. maddesi ile değişik 341/2. maddesinde belirtilen 1.500,00 TL kesinlik sınırı 02/12/2016 tarihinden itibaren 3.000,00 TL’ye çıkarılmış, Ek 1. madde ile de parasal sınırların her takvim yılı başından geçerli olmak üzere yeniden değerleme oranında arttırılacağı düzenlenmiş olup, buna göre kesinlik sınırı 01/01/2017 tarihinden itibaren 3.110,00 TL, 01/01/2018 tarihinden itibaren 3.560,00 TL olarak uygulanacaktır. İş bu davada kabul edilen miktar 1.180,00 TL’dir. Somut davada kabul edilen miktar dikkate alındığında davacı lehine tesis edilen bedelin, davalı yönünden kesinlik sınırı içinde kaldığı, diğer bir ifade ile kararın davalı acısından kesin olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 341/2 fıkrası gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 341/2 fıkrası gereğince usulden reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 341/2 fıkrası gereğince usulden REDDİNE, 2-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1267 Esas, 2018/1247 Karar ve 18/12/2018 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Taraflar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1b-1 bendi ile aynı kanunun 362/1a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.13/04/2023