Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3184 E. 2020/1457 K. 03.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3184 Esas
KARAR NO: 2020/1457
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/810 Esas
KARAR NO: 2019/922
KARAR TARİHİ: 11/07/2019
DAVA: İFLASIN ERTELENMESİ
KARAR TARİHİ: 03/07/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili her iki şirketinde tek ortak olan … tarafından temsil edildiğini, 31/05/2016 tarihli bilançosu gereğince davacı şirketlerin borca batık olduğunun ortaya çıktığını, şirket yöneticisi tarafından bunun bildirilmesinin yasa gereği zorunlu olduğunu ancak davacı şirketlerin mali durumunun iyileştirilmesininde mümkün olduğu düşünüldüğünden iyileştirme projesi hazırladıklarını, iyileştirme projesi incelenmek suretiyle TTK’nun 337. Maddesi uyarınca iflasın ertelenmesine kararı almak için mahkememize başvurmaya karar verdiklerini bildirerek davacı şirketlerin borca batıklık halinin tespitine, TTK’nun 377. Madde uyarınca bir yıl süre ile iflaslarının ertelenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Müdahil vekilleri gerek yazılı, gerekse de zapta geçen beyanlarında davacı şirketin iflas erteleme talebine karşı beyan ve itirazlarını bildirmişlerdir
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, karar tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 3 yıl kadar bir süre geçmiş olup, gerek alınan düzenli kayyım raporlarında, gerekse alınan borca batıklık yönünden raporlardan, her iki şirketinde ticari faaliyetlerinin artık tamamen durduğu, şirketlerin faaliyette bulunamadıkları, her yıl borçlarının artarak devam ettiği, davaya devam edilmesinde de şirket alacakları yönünden hiç bir fayda vermeyeceği, davacı şirketlerin borca batıklık halinden çıkamadıkları ve bu halin gittikçe arttığı, … AŞ’nin 27/03/2019 itibariyle stok toplamının 2.739.556,85 TL, … San. Tic. Ltd. Şti’nin 611.178,12 TL olduğu; … Limited Şirketi’nin kendi sunduğu 30/09/2018 tarihli kaydi ve rayiç değer bilançosuna göre borca batıklığınnın -4.599.849,95 TL olduğu, … AŞ’nin ise -1.526.026,09 TL olduğu, bu haliyle şirketlerin iyileştirme projesindeki hedefleri gerçekleştirme ihtimalinin bulunmadığı, … AŞ’nin Osmaniye ve Trabzon’daki şubelerinin kapanmış olduğu; İstanbul’da faaliyet gösteridiği iş yerinin ise boşaltılmış olduğu, her iki şirketin toplam 15 personelinin iş akitlerinin 30/04/2019 itibariyle sonlandırıldığı, bu haliyle artık faaliyetlerine devam edemeyeceklerinin de ortaya çıktığı, borca batıklık bilirkişilerinden alınan son raporda da şirketlerin her ikisininde borca batıklık durumunun artarak devam ettiğini ve faaliyetlerinin durma noktasında olduğunun tespit edildiği, davanın açıldığı andan itibaren geçen 3 yıllık süre içinde iyileştirme projesinin gerçekleşme şansı kalmadığından ve davacı şirketlerin borca batıklık durumunun artarak devam edip, alacaklıların yararı da nazara alındığında davacı şirketlerin iflas kararı verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı şirketlerin yetkilisi … sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde, ilk avukatın azil edilmesi, ikinci avukatın dosyadan çekilmesi sonucu 08/05/2019 tarihli dilekçe ile yeni avukat tayin etmek için mehil istediklerini, bahse konu mehil ve yeni duruşma günü kendilerine bildirilmeden yada usulüne uygun tebliğ edilmeden mahkemece nihai karara gidilmesi usul ve hukuka aykırı olduğunu ayrıca mali bilirkişiden borca batıklık raporu alından iflas kararı verildiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava; İİK nun 179 ve devamı maddeleri ile 6102 sayılı TTK nun 376. ve 377. maddelerinde düzenlenen iflasın ertelenmesi istemidir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK nun 179/a maddesinde, mahkemenin, iflasın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarını onaması için derhal kayyım atayacağı, ayrıca şirketin ve Kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alacağı, aynı yasanın179/b maddesinde ise, kayyımın her üç ayda bir şirketin projeye uygun olarak iyileştirme gösterip göstermediğini mahkemeye rapor edeceği düzenlenmiştir. Yasanın 181. maddesi gereğince, davada uygulanacak olan, 160. maddesinde, iflas isteyen alacaklının ilk alacaklar toplantısına kadar olan bütün masraflardan sorumlu olduğu, 166. maddede ise kararın ilanı düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 74. maddesinde ise, iflas isteme, davaya vekalette özel yetki verilmesi gerektiren haller arasında sayılmıştır. Somut olayın yasal düzenlemeler açısından değerlendirilmesi sonucunda, davacı vekilinin vekeletnamesin de, iflas erteleme davası açma yetkisinin bulunduğu, davacı şirket yönetim kurulu 15/06/2016 tarihli kararı ile şirket hakkında iflas erteleme talebinde bulunulmaya karar verildiği, mahkemece, tensip ara kararı ile ilanların yapılmasına, bilirkişi incelemesine ve ayrı ayrı rapor alınmasına karar verildiği, ilanların yaptırıldığı, iflas avansının mahkeme veznesine yatırıldığı, davanın, davacı şirketlerin muamele merkezinin bulunduğu, mutlak yetkili mahkeme de açıldığı anlaşılmıştır. İflas ertelemesinin amacı doktrinde farklı görüşlerle açıklanmıştır. Bu görüşlerden biri, erteleme kararının sermaye şirketi ve kooperatifin yararına olduğu, bir diğer görüş, burada ilk planda alacaklıların çıkarının korunduğu, diğer bir görüş ise, hem alacaklıların hem şirketin korunduğudur. Yargıtay uygulamalarında, erteleme kararının hem borca batık şirketin hem de alacaklıların yararına olduğu kabul edilmektedir. İflasın ertelemesinin şartları ise, sermaye şirketi veya kooperatifin borca batık durumda olması, borca batıklığın mahkemeye bildirilmiş olması, alacaklıların iflasın ertelenmesi halinde iflasın derhal açılmasına nazaran daha kötü duruma düşürülmemiş olması, iyileştirme projesi ve bu projenin ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin mahkemeye sunulması gerektiği, iyileştirme projesinin mahkemece ciddi ve inandırıcı bulunması gerektiği vb, bu şartlardan, borca batık olma, şirketin iyileşmesinin mümkün olması, fevkalade mühletten yararlanılmamış olması, alacaklıların haklarının korunması yani, iflas erteleme kararının alacaklıların haklarını iflasa göre daha kötü duruma sokmaması gerektiği, iflas ertelemenin maddi (esasa ) ilişkin şartlarıdır. Kısacası, iflas erteleme talebinde bulunan şirket hakkında iflas erteleme kararı verilebilmesi için öncelikle o şirketin borca batık durumda olması, sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (6102 sayılı TTK’nın m. 377, İİK’nın m.179 vd.). İyileştirme projesi ise, sadece şirketin mevcut işleyişinin devamı ve tedbir kararlarıyla borca batıklıktan kurtulabileceğine ilişkin olmamalı, TTK’nın 376/2. maddesindeki nakit sermaye konulması, dış kaynaktan nakit girişi, sermaye artışı, yeni ortak alınması, şirketin mevcut işleyişi sonucu şayet mümkün ise kâr ve nakit akışı gibi nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içermeli, İİK’nın 179. maddesinde aranan ciddî ve inandırıcı özellikleri haiz olmalıdır. Sunulan iyileştirme projesinin uygulaması ve erteleme sürecinin başarı ile yönetimi bakımından ciddi, inandırıcı, somut ve uygulanabilir nitelikte bulunmalıdır. Davacı şirketlerin, taşınmazları, stokları, demirbaşları, araçları ve tüm mal varlığı üzerinde rayiç değer tespiti yapılmak üzere teknik bilirkişiden rapor alındıktan sonra şirketin ticari defter ve kayıtları, bilançoları üzerinde mali bilirkişiler vasıtasıyla inceleme yapılmak suretiyle şirketlerin borca batık olup olmadığı, iyileştirme projesinin istenen teknik koşulları içerip içermediği, taahhüt edilmiş sermayenin ödenip ödenmediği, iyileştirme projesinin şirketlerin mali durumunun düzelmesini sağlayıp sağlamayacağı, iflas ertelemenin koşullarının bulunup bulunmadığı noktalarında rapor alınmış, ayrıca şirkete atanan kayyımdan düzenli rapor alınmıştır. Davacı şirketlerin stoktaki emtiaların piyasa rayicinin değeri noktasında teknik bilirkişiden alınan raporda, … AŞ’nin 27/03/2019 itibariyle stok toplamının 2.739.556,85 TL, … Tic. Ltd. Şti’nin 611.178,12 TL olduğu tespiti yapılmıştır. Bilirkişi heyetinin 29/01/2019 tarihli raporunda; davacı … AŞ’nin 30/09/2018 tarihli bilançosunda ham madde, yarı mamul ve mamul olarak toplam 9.914.499,57 TL, davacı … Ltd, şirketinin ise 13.715.999,03 TL stok gözükse de (sipariş avansları hariç) stok gözükse de bu tutarın matematiksel olarak da gerçek olamayacağını bu nedenle kasım 2017 tarihli teknik bilirkişi raporunda yer alan kaydi-rayiç değer farkının 30/09/2018 tarihli rayiç bilançosu için dikkate alındığı, davacı davacı … AŞ’nin 30/09/2018 tarihli rayiç değer bilançosuna göre öz kaynaklarının (-) 1.526.026,09 TL, davacı … Ltd, şirketinin ise (-) 4.599.844,95 TL yani şirketlerin borca batık durumda olduğu, gerçekleşen satış ve karlılık, iyileştirme projesinde ön görülen satışın ve karlılığın çok gerisinde kaldığı gibi satışların son zamanda ciddi şekilde azalmaya devam ettiği, özellikle kamu borçlarının sürekli büyüdüğü, şirketlerin neredeyse hiç vergi ve SGK borcu ödemediği, mevcut şartlarda, sunulan iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı bir proje olarak nitelendirilemeyeceği şeklinde görüş bildirilmiştir. Kayyım heyetinin 07/05/2019 tarihli nihai raporunda özetle, davacı şirketlerin ticari faaliyeti oldukça azalmış olup bunun sonucu olarak … AŞ’nin Osmaniye ve Trabzon’daki şubelerinin kapanmış olduğu, İstanbul’da faaliyet gösteridiği iş yerinin ise boşaltılmış olduğu, her iki şirketin toplam 15 personelinin iş akitlerinin 30/04/2019 itibariyle sonlandırıldığı, bu hali ile şirketin iyileştirme projesindeki hedeflerin gerçekleşme imkanı bulunmadığı belirtilmiştir. Davacı şirketlerin yetkilisi … sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde, ilk avukatın azil edilmesi, ikinci avukatın dosyadan çekilmesi sonucu 08/05/2019 tarihli dilekçe ile yeni avukat tayin etmek için mehil istediklerini, bahse konu mehil ve yeni duruşma günü kendilerine bildirilmeden mahkemece nihai karara gidilmesi usul ve hukuka aykırı olduğunu belirtmiş ise de mahkemece, davacı şirketler vekilinin istifa dilekçesinin davalı şirketlere çıkartılan tebligatların usulüne uygun tebliğ edilememesi ve davacı şirket yetkilisinin, yeni bir avukat tayin etme talepli 08/05/2019 tarihli dilekçesi gereği 09/05/2019 tarihli duruşmada, davacı şirket yetkilisinin mernise kayıtlı adresine TK’nın 21. maddesine göre davacı şirketlere vekil tayin edilmek üzere karar duruşma gününü bildirir ihtarlı davetiye çıkartıldığı, tebligat parçasına göre gösterilen adres, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup tebliğ imkansızlığı nedeniyle T.K’nun 21/2 maddesi gereğince Harmandere Mahalle muhtarına tebliğ edilmiş, 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmak suretiyle 22/05/2019 tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği görülmüş olmakla davacının bu yöndeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; iflas erteleme davasında verilen tedbir tarihinden itibaren 3 yıllık sürenin geçmesine rağmen şirketlerin borca batıklık durumu devam ettiği, gerçekleşen satış ve karlılık, iyileştirme projesinde ön görülen satışın ve karlılığın çok gerisinde kaldığı gibi şirketlerin ticari faaliyetlerinin tamamen durma noktasına geldiği, borçların artarak devam ettiği, özellikle kamu borçlarının sürekli büyüdüğü, şirketlerin neredeyse hiç vergi ve SGK borcu ödemediği, işçilerin iş akitlerinin sonlandırıldığı nazara alındığında dosyaya sunulan iyileştirme projesinin bu anlamda ciddi ve inandırıcı olduğundan söz etmek mümkün değildir. Sonuç olarak dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da tespit edilememiş olmasına göre davacı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacıların istinaf başvurularının esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50′ şer TL başvuru harcı 148,60′ ar TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10′ ar TL harcın, davacılarca ayrı ayrı peşin yatırılan 165,70′ şer TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40′ ar TL harcın davacılardan ayrı ayrı tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK 353/1.b.1 bendi ve İİK’nun 164. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile kabul edildi.03/07/2020