Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3179 E. 2023/953 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3179 Esas
KARAR NO: 2023/953
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 15/05/2019
NUMARASI: 2017/1048 Esas, 2019/585 Karar
DAVA: ALACAK (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin güvenlik hizmetini ihale ederek alt işverenler eli ile sağladığını, bu güvenlik işlerinde çeşitli taşeronlara bağlı olarak çalışan işçi …’in iş sözleşmesinin haksız feshini gerekçe göstererek müvekkili aleyhine Kadıköy 3. İş Mahkemesinin 2011/167 Esas sayılı dosyası ile işçilik alacakları için dava ikame ettiğini, bu dosyadan verilen 2011/167 Esas 2012/693 Karar sayılı kararın İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu yapıldığını ve bu dosyaya müvekkili tarafından 5.850,28 TL ödeme yapıldığını, aynı sözleşme kapsamında çalışan işçi …’nın ise müvekkili ile birlikte …Tic. Ltd. Şti. ve … Ltd. Şti. aleyhine Kadıköy 3. İş Mahkemesinin 2012/311 Esas sayılı dosyası ile işçilik alacakları için ikame ettiği davada İstanbul Anadolu 18. İş Mahkemesinin 2013/216 Esas 2013/223 Karar sayılı (Kadıköy 3. İş Mahkemesinin 2012/311 Esas sayılı) ilamı ile verilen kararın İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu yapıldığını ve bu dosyaya 3.350,00 TL ödendiğini, her iki işçinin de en son davalı şirket nezdinde çalıştığını ve iş sözleşmesinin davalı tarafından sonlandırıldığını, müvekkili ile davalı arasındaki hizmet alım sözleşmesinin 12.2 maddesi uyarınca davalı tarafından ödenmesi gereken miktarın iade edilmediğini belirterek 9.200,28 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; TBK’nun 73. Maddesi uyarınca rücu taleplerine karşı özel bir zamanaşımı belirlendiğini, sunulan ödeme dekontlarına göre rücu konusu ödemelerin tamamının 2012 yılında gerçekleştirildiğini, huzurdaki davanın zamanaşımı süresinin 2015 yılında dolmuş olduğunu, bu nedenle davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkilinin sorumluluğunun sadece kendi dönemine ilişkin olabileceğini, bu dönem dışındaki tutarlar için husumet yöneltilemeyeceğini, müvekkilinin sorumluluğu olsa dahi bunun 14/03/2010 tarihinden öncesini kapsadığını, davacı ile müvekkili şirket arasındaki sözleşme hükümleri, olağan işçilik alacaklarına ilişkin olup fesih sonucu doğan bedelleri düzenlemediğini, sözleşme ve şartname hükümleri incelendiğinde işverenlikten kaynaklanan tüm yetkilerin davacı tarafından kullanıldığının görüleceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:İlk derece mahkemesince; TBK’nun 73. maddesinin haksız fiiller için getirildiğini, taraflar arasındaki ilişkinin ise sözleşmeye dayandığını, rücuya konu kararların kesinleşme tarihlerinin 28.03.2013 ve 23.09.2013 ve dava tarihinin ise 27.09.2017 olduğu, bu halde talebin TBK’nun 146 ve devamı maddelerine göre zaman aşımına uğramadığı, Teknik Şartnamenin 12.2 maddesinde yer bulan hükmün, taraflar aralarındaki iç ilişkide bu sorumluluğun nihai olarak davalıya ait olacağı konusunda açık bir düzenleme niteliğinde olduğu gerekçelerine istinaden davanın kabulü ile, 4.734,55 TL’nin 02/08/2012 tarihinden, 696,73 TL’nin 06/08/2012 tarihinden 419,00 TL’nin 02/08/2013 tarihinden, 3.350,00 TL’nin 12/08/2013 tarihinden itibaren olmak üzere toplam 9.200,28 TL’nin davalıdan yasal faizi ile tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde, cevap dilekçesinde bildirdiği hususları tekrar ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, hizmet alım sözleşmesi kapsamında davacı tarafından dava dışı işçilere ödenen işçilik alacağının rücuen tazmini istemine ilişkindir.Taraflar arasında hizmet alım sözleşmesi bulunduğu ve davalı yüklenici şirketin ihale konusu işlerin yapılmasında çalıştırdığı dava dışı işçilerinin işçilik alacağının davacı şirket tarafından ödendiği hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davacı işverenin, işçiyi çalıştıran davalı yükleniciden ödediği bedeli talep etme hakkı bulunup bulunmadığı ve miktarı noktasında toplanmaktadır.İstanbul Anadolu 18. İş Mahkemesinin 2013/216 Esas (eski Kadıköy 3. İş Mahkemesinin 2012/311 Esas sayılı dosyası) sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı … tarafından davalılar … A.Ş., …. A.Ş. ve …Tic. Ltd. Şti.’ye karşı açılan davada Mahkemenin 2013/223 Karar sayılı kararı uyarınca, davanın kısmen kabulü ile davalı … A.Ş. tarafından yapılan ödeme düşülerek 207,36 TL kıdem tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen; 1.006,87 TL iş arama izin ücreti ve 550,63 TL izin alacağının davalılar … A.Ş., …. A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen işleyecek faizi ile birlikte tahsiline dair karar verildiği anlaşılmıştır. İstanbul Anadolu 9. İş Mahkemesinin 2011/167 Esas (eski Kadıköy 3. İş Mahkemesinin 2011/167 Esas sayılı dosyası) sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı … tarafından … A.Ş.’ye karşı açılan davada … Ltd. Şti.’nin ihbar olunan sıfatına sahip olduğu, eski Kadıköy 3. İş Mahkemesinin 2011/167 Esas 2012/693 Karar sayılı kararı uyarınca, davanın kısmen kabulü ile 2.670,02 TL kıdem tazminatı, 502,35 TL genel tatil ve 135,21 TL izin alacağının işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen kararın Yargıtay ilamı ile onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Bilirkişi tarafından sunulan 26/03/2019 tarihli raporda, TBK’nun 73 maddesinin haksız fiiller için getirilmiş olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin ise sözleşmeye dayandığı, rücuya konu kararların kesinleşme tarihlerinin 28.03.2013 ve 23.09.2013 ve dava tarihinin ise 27.09.2017 olduğu, bu halde talebin TBK’nun 146 ve devamı maddelerine göre zamanaşımına uğrayıp uğramadığının Mahkemenin taktirinde olduğu, Teknik Şartnamenin 12.2 maddesinde yer bulan “işveren ödemek zorunda kalacağı kıdem, ihbar, fazla mesai, yıllık ücretli izin alacağı bedeli ve sair giderleri yükleniciden yazılı olarak talep edecektir. Bu bedelin 3 iş günü içinde … ödenmemesi halinde, … işçilik alacaklarına ilişkin teminatı paraya çevirerek alacağını tahsil etmeye yetkilidir” hükmünün, Yargıtay kararlarında işaret edildiği şekliyle tarafların aralarındaki iç ilişkide bu sorumluluğun nihai olarak davalı … Ltd. Şti.’ne ait olacağı konusunda açık bir düzenleme olduğu, davacının, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas nolu dosyasına ödediği 5.850,28 TL (reddiyatında bu bedel üzerinden yapılmış olması halinde) ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına ödediği 3.339,48 TL bedelden davalının sorumlu olacağı ve bu bedeller için davacının, davalıya rücu edebileceği, davalının sorumlu olacağı toplam bedelin 5.850,28 TL (reddiyatında bu bedel üzerinden yapılmış olması halinde) + 3.339,48TL = 9.189,76.TL olacağı, davacının ise 9.200,28 TL talep ettiği, davacının 4.734,55 TL için 02.08.2012, 696.73 TL için 06.08.2012, 419.00 TL için 02.08.2013, 3.350,00 TL için 12.08.2013 gününden itibaren faiz talep edebileceği bildirilmiştir. Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır. İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.İhbar tazminatından son yüklenici sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/4603 Esas 2019/394 Karar, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2021/697 Esas 2021/355 Karar sayılı ilamları).Somut olayda, taraflar arasında 26/02/2010 tarihli Koruma ve Güvenlik Hizmeti Sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin “sözleşme ekleri” başlıklı 9. maddesinde, teknik şartname ve sözleşme ekinde yazılı belgeler bu sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçası olup …’u ve yükleniciyi bağlayacağı, ancak sözleşme hükümleri ile teknik şartname hükümleri arasında çelişki yada farklılık olması halinde teknik şartnamede yer alan hükümlerin esas alınacağının düzenlendiği, sözleşmenin “Kıdem Tazminatı ve Diğer İşçilik Alacaklarına İlişkin Teminat” başlıklı 12.2 maddesinin ise “… bu sözleşme kapsamında çalışan işçilere ödemek zorunda kaldığı/kalacağı İş Mevzuatından kaynaklı kıdem, ihbar, fazla mesai, yıllık ücretli izin alacağı bedeli ve sair giderleri yükleniciden yazılı olarak talep edecektir. Bu bedelin 3 iş günü içerisinde …a ödenmemesi halinde, … işçilik alacaklarına ilişkin teminatı paraya çevirerek alacağını tahsil etmeye yetkilidir” hükmünü ihtiva ettiği, aynı yönde hükme Teknik Şartnamenin “Kıdem Tazminatı ve Diğer İşçilik Alacaklarına İlişkin Teminat” başlıklı 12.2 maddesinde de yer verildiği görülmektedir. Buna göre taraflar arasında düzenlenen sözleşme ve eklerinden yüklenicinin çalıştırdığı işçilerin, işçilik alacaklarından davalı yüklenicinin sorumlu tutulduğu anlaşılmaktadır. Ancak davalı yüklenici, İş Mahkemesi ilamları ile hüküm altına alınan kıdem tazminatı ve genel tatil alacağından kendi dönemi ile sınırlı olarak sorumlu olsa da Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan davacının ödediği kabul edilen tüm işçilik alacağından davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle hüküm kurulduğu gibi bilirkişi raporu da bu esaslara göre hazırlanmamıştır.İlk derece Mahkemesince yargılama aşamasında aldırılan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmaması sebebiyle Dairemizce bilirkişi incelemesi yapılması uygun görülmüş olup bilirkişi tarafından tanzim olunan 14/06/2023 tarihli raporda yer alan tespitler de dikkate alındığında, dava dışı …’in davalı şirket bünyesinde 4 ay 2 gün, dava dışı alt işveren olan … bünyesinde ise 1 yıl 6 ay 21 gün çalıştığı, hizmet süresine göre, davalının, kıdem tazminatının 601,91 TL’sinden, genel tatil ücreti alacağının 51,81 TL’sinden ve son işveren olması sebebiyle 135,21 TL olan yıllık izin ücret alacağının tamamından sorumlu olduğu, netice olarak toplam 788,93 TL ile icra dosyası kapsamında ödenen yargılama gideri, vekalet ücreti, faiz vs masrafların toplamından oluşan 606,49 TL (rücu edilebilecek miktara göre oranlanmak suretiyle hesaplanan miktar) olmak üzere davalının sorumlu olduğu miktarın toplam 1.395,42 TL olduğu; dava dışı …’nın davalı şirket bünyesinde 2 yıl 18 gün, dava dışı alt işveren olan … bünyesinde ise 1 yıl 8 ay 12 gün çalıştığı, hizmet süresine göre, davalının, kıdem tazminatının 3.415,44 TL’sinden sorumlu olsa da İstanbul Anadolu 18. İş Mahkemesinin 2013/216 Esas (eski Kadıköy 3. İş Mahkemesinin 2012/311 Esas sayılı dosyası) sayılı davasında, davalı şirket tarafından yapılan 6.039,84 TL’lik ödeme düşülerek 207,36 TL kıdem tazminatına hükmedildiği dikkate alındığında davalının kıdem tazminatından sorumluluğunun bulunmadığı, 1.006,87 TL olan iş arama izin ücreti ile 550,63 TL olan yıllık izin ücret alacağının ise tamamından sorumlu olduğu, netice olarak toplam 1.557,50 TL ile icra dosyası kapsamında ödenen yargılama gideri, vekalet ücreti, faiz vs masrafların toplamından oluşan 1.389,61 TL (rücu edilebilecek miktara göre oranlanmak suretiyle hesaplanan miktar) olmak üzere davalının sorumlu olduğu miktarın toplam 2.947,11 TL olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davacının, davalıya rücu edebileceği toplam miktarın 4.342,53 TL olduğu, bu miktarın 1.129,19 TL’si için 02.08.2012 tarihinden, 166,17 TL’si için 06.08.2012 tarihinden, 99,93 TL’si için 02.08.2013 tarihinden, 2.947,11 TL’si için ise 12.08.2013 tarihinden itibaren faiz talep edebileceği sonucuna varılmıştır.Öte yandan 6098 sayılı TBK’nun 73. maddesinde düzenlenen zamanaşımı, haksız fiillerden doğan borç ilişkileri için öngörülmüş olup somut olayda uygulanma imkanı olmadığı, davacının, davalı ile arasında akdedilen sözleşme uyarınca rücu hakkına dayalı talepte bulunduğu anlaşıldığından 6098 sayılı TBK’nun 146. maddesi uyarınca, talep edilen rücuya konu alacağın, on yıllık zamanaşımına tabi olması sebebiyle davalının zamanaşımına yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. Açıklanan sebeplerle, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1.b.3 bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN KABULÜ İLE, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/05/2019 tarih, 2017/1048 Esas, 2019/585 Karar sayılı kararının HMK’nun 356/2 bendi gereğince kaldırılmasına ve yeniden davanın esası hakkında hüküm kurulmasına,2-a)Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE, toplam 4.342,53 TL alacağın; 1.129,19 TL’sinin 02.08.2012 tarihinden itibaren, 166,17 TL’sinin 06.08.2012 tarihinden itibaren, 99,93 TL’sinin 02.08.2013 tarihinden itibaren, 2.947,11 TL’sinin ise 12.08.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, b)Hüküm tarihinde yürürlürkte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanuna bağlı tarife gereğince alınması gereken 296,64 TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 157,12 TL harcın mahsubu ile bakiye 139,52 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,c)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince taktir olunan 4.342,53 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, d)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince taktir olunan 4.342,53 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE, e)Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL başvurma harcı ile 157,12 TL peşin harç olmak üzere toplam 188,52 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, f)Davacı tarafından yapılan 923,00 TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre (%47,20 kabul, %52,80 ret) hesaplanan 435,65 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,g)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
İstinaf Giderleri Yönünden;3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanuna bağlı tarife gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin olarak yatırılan 157,11 TL harcın mahsubu ile bakiye 139,53 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan 278,41 TL istinaf harçları ve yapılan 1.597,50 TL istinaf yargılama giderleri olmak üzere toplam 1.875,91 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı olarak yapıldığından ve davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince taktir olunan 4.857,47 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE, 7-HMK 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine, Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda; 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince miktar yönünden kesin olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 05/10/2023