Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3169 E. 2020/143 K. 16.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3169 Esas
KARAR NO : 2020/143
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/09/2019
NUMARASI : 2019/419 Esas, 2019/821 Karar
DAVA: İFLAS
KARAR TARİHİ: 16/01/2020
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA:Davacı vekili,10.06.2019 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin 22.05.2007 tarihinde davalı şirkete ait Konya Karatay yolu üzerinde … İstasyonu çalışmasında kaynakçı olmasına rağmen görevine girmeyen boruya … yuva açma işi yaptırılması sırasında İş kazası geçirdiğini, kaza sonucunda müvekkilinin sağ elinin kullanılamaz hale geldiğini, Bakırköy 15. İş Mahkemesinin 2010/244 sayılı dosyada ikame edilmiş davada verilen karara dayalı olarak düzenlenen icra emrinin Ankara …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında tebliğ edildiğini, borçlunun icra emrinin tebliğine rağmen borcu ödemediği gibi haciz işlemlerinin sonuçsuz kaldığını, yapılan araştırmada, borçlunun borcunu ödememek ve alacaklılardan mal kaçırmak için adına kayıtlı taşınmazları rehin gösterdiği ve faaliyetini başka şirketler üzerinden devam ettirdiğini öğrenmiş bulunduklarını iddia ederek davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, tensip tutanağının “17” nolu bendinde, İİK ‘nın 160. maddesi uyarınca, iflas isteyen davacı tarafça ilk alacaklılar toplantısına kadar olan masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli bütün tebliğ masrafları için 18.000,00 TL iflas avansının mahkeme veznesine depo etmesi için 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içinde yatırılmaması halinde davanın HMK’nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca usülden reddine karar verileceği belirtilerek, davacı vekiline meşruhatlı davetiye ile bu hususun ihtar edilmesi kararı alınarak, karar tebliğ edilmiştir.Davacı vekili, 25.06.2019 tarihli beyan dilekçesinde, kararın, yasa, hukuk ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/6028 Esas, 2015/5860 Karar sayılı emsal ilamında İİK 178. maddesi uyarınca doğrudan iflas istemli davada gider avansı yatırılmadığı için dava şartı yokluğundan red kararı üzerine yaptığı incelemede, iflas avansının 120. maddede düzenlenen dava şartı olan gider olmayıp tamamlattırılabileceği, HMK 325. maddesi gereğince işlem yapılarak gerekli masrafların karşılanması gerekir dendiğini, açıklanan nedenlerle Yargıtay 23. HD yerleşik kararları gereğince tensip kararındaki 18.000,00 TL gider avansının yatırılması ile ilgili karardan rücu ile yargılama aşamasında doğacak masrafların tamamlattırılması ve tamamlanamayan masrafın, HMK 325. maddesi gereğince işlem yapılarak gerekli masrafların karşılanmasını talep etmiştir.Davalı vekili, 04.09.2019 tarihli dilekçe ile davacı tarafından tensip tutanağında belirtilen iflas avansının kesin sürede yatırılmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: Mahkemece, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 14.04.2016 tarihli, 2015/1364 Esas, 2016/2405 Karar sayılı emsal ilamı gereğince , iflas isteyen alacaklının İİK ‘nın 181. maddesi yollamasıyla 160. maddesi uyarınca gerekli masrafları avans olarak mahkeme veznesine peşin olarak yatırmak zorunda olduğu, söz konusu hususun özel olarak düzenlenmiş bir dava şartı olduğu, iflas avansı depo edilmeden yargılamaya devam edilmesinin mümkün olmadığı, somut olay değerlendirildiğinde, davacının davalı şirketin İİK ‘nın 177/4. maddesi uyarınca iflasına karar verilmesini talep etmiş ise de, davacının yapılan ihtarata rağmen İflas avansını yatırmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın HMK’nın 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca usülden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süre içerisinde davacı tarafından istinaf edilmiştir.İstinaf nedenleri olarak, iddialarını tekrar ederek, alacaklarını tahsil edebilmek için İİK 177/4.maddesi gereğince İş bu davanın ikame edildiğini, mahkemece avans ödemesine dair karardan rücu talebine rağmen rücu etmeyerek davayı usülden reddettiğini, kararın emsal Yargıtay ilamlarına uygun olmadığını iddia ederek, kararın kaldırılıp davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, İİK 177. maddesinde düzenlenen doğrudan doğruya iflas davasıdır.Dosya kapsamından, davacının, Bakırköy 15. İş Mahkemesinin 2010/244 Esas, 20015/685 Karar sayılı dosya konusu alacağının tahsili amacı ile Ankara …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, 15.02.2016 tarihinde takip başlattığı, takipte kesinleşen miktarın 163.393,21 TL, 29.02.2016 tarihi itibariyle İcra dosya alacağının toplam 186.951,45 TL olduğu, davacının iddiasına göre ,takip konusu alacağın tahsilinin mümkün olmaması nedeniyle borçlu hakkında 177/4. fıkrası gereğince,doğrudan doğruya iflas talebinde bulunduğu anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, İİK 177. maddesi gereğince borçlunun doğrudan doğruya İflas talebinde, İİK 160. maddesinin uygulanma yeri, dava şartı olup olmadığı ile böyle bir talepte, İİK 178. maddesinde düzenlenen, borçlunun müracaatı ile doğrudan doğruya iflas halinde, gerektiğinde uygulanma yeri bulunan HMK ‘nın 325. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı ile kararın bu anlamda usul ve yasaya uygun olup olmadığıdır.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2004 sayılı İİK ‘nun 177.maddesinde, “ Doğrudan Doğruya İflas Halleri “ üst başlığı altında, “Evvelce takibe hacet kalmaksızın İflas”, “ Alacaklının talebi” düzenlenmiştir. 177/1. fıkrada, aşağıdaki hallerde alacaklının evvelce takibe hacet kalmaksızın iflasa tabi borçlunun iflasını isteyebileceği ifade edilmiştir. Yasada belirtilen “4” bent ise sırasıyla ,”1- Borçlunun malum yerleşim yeri olmaz, taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla kaçar, alacaklıların haklarını ihlal eden hileli muamelelerde bulunur veya bunlara teşebbüs eder yahut haciz yoluyla yapılan takip sırasında mallarını saklarsa; 2-Borçlu ödemelerini tatil eylemiş bulunursa; 3-308 inci maddede ki hal varsa; 4-İlama müstenit alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse,..” şeklinde sayılmıştır. Yasanın 181. maddesinde, 159,160,164,165 ve 166’incı maddelerin bu fasıl hükmüne göre vukua gelen iflaslarada tatbik olunacağına yer verilmiştir. Uygulanması gerektiği belirtilen 160. maddede ise “ masrafların peşin verilmesi “ üst başlığı ile iflas isteyen alacaklının ilk alacaklılar toplantısına kadar olan masraflardan sorumlu olduğu, mahkemenin, bu masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli bütün tebliğ masraflarının peşin verilmesini isteyeceği düzenlenmiştir. İİK.nın 160. maddesi kamu düzenindedir. İflas isteyen alacaklının, alacaklılar toplantısına kadar gerekli giderleri ödemek zorundadır. Mahkemenin, bu masrafların peşin verilmesini ara kararıyla istemesi, bu yükümlülük yerine getirildikten sonra ancak davaya devam edilmesi gerekecektir. Çünkü, yasanın öngördüğü bu yükümlülük davanın görülebilmesi şartıdır. Bir diğer anlamıyla dava şartıdır. Mahkemece, ihtarnameye rağmen, gerekli masrafları karşılamayan davacı alacaklının açmış olduğu iflas davasının usülden red kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Yasal düzenleme emredici niteliktedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114. maddesinde dava şartları düzenlenmiştir. 114/2. fıkrada ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına İlişkin hükümlerin saklı olduğuna yer verilmiştir. İcra ve İflas Kanunun 160. maddesinde düzenlenen, masrafların peşin verilmesine dair düzenlemenin, HMK 114/2. fıkrada yer verilen dava şartlarından olması nedeniyle, dava şartı noksanlığının giderilmesi için verilen kesin süreye rağmen davanın aynı yasanın 115/2. fıkrası gereğince usülden red kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.Davacı vekilinin itiraz ve istinaf dilekçesinde belirttiği emsal Yargıtay ilamının konusu ise, İİK 178. madde gereğince borçlunun müracaatıyla açılmış olan doğrudan doğruya iflas halleridir. İİK 178/1. fıkrada borçlunun aciz halinde bulunduğunu bildirerek yetkili mahkemeden iflasını isteyebileceği düzenlenmiştir. Diğer taraftan, 6102 sayılı TTK ‘nın 376. maddesinde, sermayenin kaybı, borca batık olma üst başlığı ile çağrı ve bildirim yükümü düzenlenmiş, 376/3. fıkrada, şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulunun bir ara bilanço çıkartarak, şirket aktiflerinin alacaklarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması halinde bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildireceği ve iflasını isteyeceğine yer verilmiştir. Devamında ise, yönetim kurulu tarafından İflas İsteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişilerce doğrulanmış olması gerekli görülmüş ve aksi halde mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılmış başvurunun iflas bildirimi olarak kabul olunacağı ifade edilmiştir. İİK ‘nın 160. maddenin ilk fıkrasında, iflas isteyen alacaklının masraflardan sorumlu olduğu açıkça ifade edilmişken borçluya böyle bir sorumluluk yüklenmemiştir. Aksine, yukarıda ifade edilen yasal düzenlemeler kapsamında, mahkemece re’sen araştırma ilkesi kapsamında, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 325. maddesi gereğince işlem yapılmasında bir aykırılık mevcut değildir. Bu nedenle, yukarıda ifade edilen ve davacı vekilinin istinaf nedenlerine gerekçe göstermiş olduğu yasal düzenleme farklı olduğundan buna dair istinaf nedenlerinin de isabetli olmadığı kanaatine varılmıştır.Açıklanan nedenlerle, İİK nun 177. maddesi gereğince, doğrudan doğruya iflas talebinde bulunan davacı alacaklı tarafından, verilen kesin süreye rağmen dava şartına dair noksanlığını yerine getirmemiş olması nedeniyle, davanın usülden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, davacının istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmesi gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/419 Esas, 2019/821 Karar ve 05.09.2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1. bendi gereğince esastan REDDİNE, 2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan ,davacının peşin olarak yatırdığı 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3- Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, İİK ‘nun 164/2. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.