Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3163 E. 2023/345 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3163 Esas
KARAR NO: 2023/345
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19/06/2019
NUMARASI: 2017/955 Esas, 2019/670 Karar
DAVA: KAYIT KABUL
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 19.10.2016 tarihinde iflas kararı verilen … A.Ş.’nin iflas tasfiye işlemlerinin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … İflas dosyasında devam ettiğini, iflas masasına 86 kayıt numarası ile iflas tarihi itibariyle toplam 3.105.590,27 TL alacağın kayıt ve kabulünün talep edildiğini, talebin tümden reddedildiğini, müvekkili şirketin, müflis … A.Ş.’nin donatanı olduğu … ve … gemilerinin teknik işleticisi olduğunu, müflis adına yapılan harcamalara ilişkin yansıtma faturaları düzenlenerek müflise gönderildiğini, ayrıca sözleşme gereği işletmeci ücretini de fatura ettiğini, faturaların müflis ticari defterlerine işlendiğini, müflis şirket ile aralarında hesap mutabakatı yapıldığını belirterek iflas tarihi itibariyle 3.105.590,27 TL alacağın masaya kayıt ve kabulüne, alacağa yasal faiz işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili yasal süresinden sonra sunduğu cevap dilekçesinde; İİK’nun 194. maddesi gereğince davanın durmasına ve öncelikle süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, varlığı iddia edilen alacak talebinin tamamının reddine karar verildiğini, faturaların müflis şirket tarafından kaşelenip imzalanmadığını, davacının salt fatura düzenlenmesinin alacağın varlığını tek başına kanıtlayamadığını, faturanın davalıya tebliğ edilmiş olmasının malın davalıya teslim edildiğinin belgesi olmadığını, malın teslimi konusunda ispat külfetinin davacıda olduğunu, alacağın varlığını kabul etmemekle birlikle davacının alacağının imtiyazlı olmadığını, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; davacının davasının kabulüne, davacı şirketin 3.105.590,27 TL tutarlı alacağının müflis … A.Ş.’nin Anadolu … İcra İflas Müdürlüğünün … iflas sayılı dosyasına kayıt ve kabulüne dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; sadece davacının uhdesinde bulunan davalı adına kesilen faturalara göre hüküm kurmanın usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, kaldı ki söz konusu faturalarda müflis şirketin imza ve kaşeleri bulunmadığını ve sonuç olarak alacağın, sadece davacının kestiği faturalarla kanıtlanmaya çalışılmasının hukuka aykırı olduğunu, Mahkeme tarafından müflis adına kesilen faturaların itiraza uğrayıp uğramadığının araştırılmadığını, incelenen davacıya ait ticari defterlerin yerel mahkeme tarafından hükme esas alınmaması gerektiğini, zira ticari defterlerin tasdikleri süresinde yaptırılmamış olduğundan usulüne aykırı tutulduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, İİK’nun 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davasıdır. İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223’üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabulü elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223. Md). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar.İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/272 Esas sayılı dosyasından 19/10/2016 günü saat 18:46 itibariyle iflasına karar verilen … AŞ’nin tasfiye işlemlerinin İstanbul Anadolu … İflas Müdürlüğünün … iflas sayılı dosyası üzerinden yürütüldüğü, tasfiyenin münferiden temsile yetkileri bulunan iflas idare memurları tarafından yürütüldüğü, davacının, müflisin iflas masasına … kayıt numarası ile 3.105.590,27 TL üzerinden alacak kayıt başvurusunda bulunduğu, alacak kayıt talebinin reddine karar verildiği, red kararının alacaklıya 18/08/2017 tarihinde tebliğ edildiği, sıra cetvelinin 03/08/2017 tarihli Karar gazetesinde, 08/08/2017 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği, davacı tarafından kararın tebliği için masraf yatırıldığı bildirilmiş olmakla davacı tarafından 18/08/2017 tarihinden itibaren yasal 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde 28/08/2017 tarihinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.Bilirkişi 20/09/2018 tarihli raporunda, davacı tarafından, müflise USD, EURO, TL ve GBP olarak fatura tanzim edildiği, taraflara ait ticari defterlerin süresinde açılış tasdikinin yapıldığı, ticari defterlerin birbirini teyit ettiği, davacıya ait 2014 ve 2015 yılları ticari defterlerinin süresinde kapanış tasdikinin yapıldığı, 2016 yılları ticari defterleri ise e-defter şeklinde tutulduğundan kapanış tasdikinin aranmasına yer olmadığı, müflise ait 2014 yılı ticari defterlerinin süresinde kapanış tasdikinin yapıldığı, 2015 ve 2016 yılları ticari defterleri ise e-defter şeklinde tutulduğundan kapanış tasdikinin aranmasına yer olmadığı, davacının, kendi defterlerine göre iflas tarihi itibariyle 2.648.469,13 TL, 5.399,08 USD, 126.377,71 EURO ve 3.121,92 GBP müflisten alacaklı gözüktüğü, iflas tarihindeki TCMB efektif satış kurları dikkate alındığında toplam 3.105.931,86 TL olduğu, müflisin, kendi defterlerine göre iflas tarihi itibariyle 2.648.469,13 TL, 5.399,08 USD, 126.377,71 EURO ve 3.121,92 GBP davacıya borçlu gözüktüğü, iflas tarihindeki TCMB efektif satış kurları dikkate alındığında toplam 3.105.931,86 TL olduğu, her iki tarafın ticari kayıtları kıyaslandığında, davacı tarafından müflis adına düzenlenen 44 adet faturanın tamamının müflis şirket kayıtlarında yer aldığı, ayrıca davacı tarafından müflise gönderilen 17.01.2016 tarihli 31.12.2015 dönemine ait mutabakat metni incelendiğinde; davacının, müflisten 31.12.2015 tarihi itibariyle 2.739.274,07 TL, 432.099,08 USD, 126.377,71 EURO ve 3.212,92 GBP tutarında alacaklı olduğunun davalı tarafından kabul edilerek ilgili mutabakat metninin imzalandığı, buna göre davacının talebi ile bağlı kalınarak müflisin iflas tarihi itibariyle 3.105.590,27 TL alacağın masaya kaydının yerinde olacağı, müflis şirketin temerrüde düşürüldüğünü gösterir mahiyette bir belgenin dosyaya ibraz olunmadığı, bu sebeple faiz hesaplamasının yapılmadığı bildirilmiştir. “…Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır. Ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir…” (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2017/1445 Esas 2018/1438 Karar sayılı ilamı). Somut uyuşmazlıkta, davalı vekili, yasal cevap verme süresinden sonra cevap dilekçesi sunmuş olup 6100 sayılı HMK’nun 128. maddesi uyarınca davacının, dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır. Davalının istinaf başvurusunun da bu kapsamda değerlendirilmesi gerekir. Bu doğrultuda incelenen somut olayda, incelenen ticari defterlere göre davacı ve müflis şirket arasında ticari ilişki bulunduğu, davacı tarafından müflis adına düzenlenen 44 adet faturanın tamamının müflis şirket kayıtlarında yer aldığı, davacının, iflas tarihi itibariyle 2.648.469,13 TL, 5.399,08 USD, 126.377,71 EURO ve 3.121,92 GBP müflisten alacaklı olduğu, iflas tarihindeki TCMB efektif satış kurları dikkate alındığında toplam miktarın 3.105.931,86 TL’ye tekabül ettiği, ayrıca davacı tarafından müflis şirkete gönderilen 17.02.2016 tarihli 31.12.2015 tarihi itibariyle mevcut cari hesaba ilişkin mutabakat metnine göre, davacının, müflis şirketten 2.739.274,07 TL, 432.099,08 USD, 126.377,71 EURO ve 3.212,92 GBP tutarında alacaklı olduğu, hesap mutabakatının davacı ve müflis şirket tarafından da imzalandığı anlaşılmıştır. Buna göre davacı tarafından tanzim edilen faturaların tamamını süresinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine borç kaydeden müflisin, fatura münderecatını aynen kabul etmiş olduğundan fatura konusunun yerine getirilmediğini, dolayısıyla borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerektiği, bu anlamda davalının ispat yükümlülüğünü yerine getirdiğinin söylenemeyeceği, davacı ve müflise ait ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, davalı tarafın, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığına yönelik istinafının yerinde olmadığı, kaldı ki öyle olsa bile davacının kendi ticari defterlerinde alacaklı olduğu miktarın müflis şirket ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu, bu durumda her iki tarafın usulüne uygun tutulan ticari defterleri ve itiraza uğramayan mutabakat belgesi ile davacının, müflisten alacaklı olduğu hususunu ispatladığı anlaşılmakla Mahkemece verilen karar isabetli olduğundan davalı tarafın istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Bu sebeple ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/955 Esas, 2019/670 Karar ve 19/06/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 361/1.fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.23/03/2023