Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3161 E. 2019/2341 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3161 Esas
KARAR NO : 2019/2341
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/7204 Hakem Kar.Saklama
KARAR NO : 2019/213
KARAR TARİHİ: 26/09/2019
DAVA: HAKEM KARARININ TEBLİĞE ÇIKARILMASI / SAKLANMASI
KARAR TARİHİ: 19/12/2019
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Başvuranlar vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna verdiği dilekçede özetle; müvekkillerin murisi … davalı şirkette ferdi kaza sigortası yaptırdığını, bu şekilde kazaen vefat halinde geride kalan mirasçıların geleceğini güvence altına aldığını, işbu sigorta güvencesi içerisinde …’ın 05/04/2018 tarihinde denizde geçirdiği kaza neticesinde hava embolisine bağlı olarak vefat ettiğini, sigorta sözleşmesi kapsamında güvence altına alınan tazminatların peşin olarak ödenmesi için tüm mirasçıların davalıya başvurduğunu, ancak davalı, sigortalının ölümünün hastalık nedeniyle meydana geldiğini belirterek taleplerini reddettiğini, ancak müvekkillerin murisi, açık bir şekilde denizde geçirdiği kaza neticesinde vefat ettiği halde davalı hukuken kabulü mümkün olmayan beyanlarla sorumluluklarını yerine getirmekten kaçındığını, bu nedenle fazlaya ilişkin ve kullanılmayan tüm haklar saklı kalmak kaydıyla poliçe kapsamında hak kazanılan tazminatlardan şimdilik 50.000,00 TL’nin başvuru tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile müvekkillerine ödenmesini talep etmiş, 29/04/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarını arttırarak … için 37.450,00 TL, … için 14.043,75 TL, … için 14.043,75 TL, … için 14.043,75 TL, … için 14.043,75 TL, … için 24.443,75 TL, … için 14.043,75 TL, … için 14.043,75 TL, … için 14.043,75 TL olmak üzere toplam 160.200,00 TL tazminatın işletilecek faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; davacı yanca talep edilen tazminatların, mezkur poliçe bağlamında 05/04/2018 tarihinde murisin, hastalık sonucu hayatını kaybettiği anlaşıldığından teminat kapsamında olmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince; başvuranların tazminat istemlerinin … A.Ş. Tarafından düzenlenen 46608572 sayılı … Sigortası Güvencesinde Sigorta Poliçesi kapsamında olduğundan … için 37.450,00 TL, … için 14.043,75 TL, … için 14.043,75 TL, … için 14.043,75 TL, … için 14.043,75 TL, … için 24.443,75 TL, … için 14.043,75 TL, … için 14.043,75 TL, … için 14.043,75 TL tazminat isteminin kabulüne, her bir davacı yönünden kabul edilen tazminatın 24/10/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsili ile başvuru sahiplerine ödenmesine karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekili tarafından İtiraz Hakem Heyetine itiraz edilmiştir. İtiraz Hakem Heyetince; ölüm sebebinin teminat kapsamında olmadığına yönelik itiraz yerinde görülmediğinden tazminat talebi yönünden itirazın reddine, vekalet ücreti yönünden, gerek Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. maddesinin yaptığı atıf gerekse hüküm tarihi itibariyle geçerli AAÜT 17. maddesi sebebiyle, itiraz hakem heyetinde başvuru sahibi lehine hüküm altına alınan tutara göre AAÜT 2. kısım ve 3. Kısım nazara alınarak vekalet ücretine hükmedilmesine, miktar itibariyle her bir başvuru sahibi yönünden ayrı ayrı kesin olmak üzere karar verilmiştir.Davalı vekilinin istinaf dilekçesi ile; kararın kesin nitelikte olduğu değerlendirmesi hatalı olduğunu, başvuru konusu poliçe bir meblağ sigortası olup teminat tutarı ise 160.000,00 TL olduğu, bu nedenle kesinlik miktarının davacıların bu bedel üzerine hasrettikleri paylarına göre değil sigorta şirketinin sigorta sözleşmesinde belirlenmiş olan sigorta bedeline göre belirlenmesi gerektiğini, çünkü dava konusu olay bakımından, ihtilaf konusu da davacıların sigorta şirketinden alacakları pay miktarı değil, sigortalı kişinin vefatının sigorta sözleşmesi teminat kapsamında olup olmadığı ve tek bir sigorta bedeline ilişkin olduğunu, bu nedenle kesinlik sınırı sigorta sözleşmesi esas alınarak belirlenmesi gerektiğini, esas yönünden ise kaza sonucu gerçekleşen bir vefat olmadığından tazminat talebi teminat dışı kaldığını, ayrıca vekalet ücreti yönünden verilen kararın hatalı olduğunu, tüm bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı hakem ve itiraz hakem heyeti kararının kaldırılmasına, başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık; … A.Ş. tarafından düzenlenen 46608572 sayılı 19/09/2017-2018 tarihli … Sigortası Güvencesinde Sigorta Poliçesi kapsamında sigortalı olan …’ın 05/04/2018 tarihinde vefatının teminat kapsamında olup olmadığı ve başvuran mirasçıların tazminat talep etme hakkı bulunup bulunmadığı ve tazminat miktarının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır6456 sayılı Kanunun 45.maddesi ile değişik 5684 sayılı kanunun 30/12.maddesi, “Beşbin Türk Lirası altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları kesindir. Beşbin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı komisyonca ilgiliye bildirimden itibaren 10 gün içerisinde bir defaya mahsus olmak üzere komisyon nezdinde itiraz edilebilir. İtiraz üzerine Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 40.000,00 Türk Lirasını geçmeyen uyuşmazlıklar hakkında verdiği kararlar ise kesindir.40.000,00-TL’nin üzerindeki kararlar için temyize gidilebilir. Ancak, tahkim süresinden sonra karar verilmiş olması, talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması, hakemlerin yetkileri dahilinde olmayan konularda karar vermesi ve hakemlerin tarafların iddiaları hakkında karar vermemesi durumlarında her halükârda temyiz yolu açıktır” şeklinde düzenlenmiştir.Davacılar için ayrı ayrı talep edilen ve karara bağlanan tazminat miktarları dikkate alındığında, 5684 sayılı Kanunu’nun 30/12 fıkrası uyarınca 40.000,00 TL’nin altındaki uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen kararların kesin nitelikte olabilmesi için aynı fıkranın son cümlesinde tahdidi olarak sayılan “tahkim süresinden sonra karar verilmiş olması, talep edilmemiş bir şey hakkında karar verilmiş olması, hakemlerin yetkileri dahilinde olmayan konularda karar vermesi ve hakemlerin tarafların iddiaları hakkında karar vermemesi” durumların gerçekleşmemesi gerekir. Aksi halde tahdidi olarak belirtilen durumların gerçekleşmesi halinde uyuşmazlıklar hakkında itiraz üzerine verilen kararların kesin nitelikte olmadığı açıktır. Sigortacılık Yasası’nın 30/16. maddesi “Hakemler, görevlendirildikleri tarihten itibaren en geç dört ay içinde karar vermeye mecburdur. Aksi halde, uyuşmazlık yetkili mahkemece halledilir. Ancak, bu süre tarafların açık ve yazılı muvafakatleriyle uzatılabilir.” hükmünü düzenlemektedir. Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/10. maddesinde de aynı husus düzenlenmiştir.Dosya kapsamından, davacının 20/12/2018 tarihli başvurusu üzerine sigorta tahkim komisyonunca 02/01/2019 tarihinde hakem heyetine görev tevdi edildiği, uyuşmazlık hakem heyetinin ise dört aylık süre geçtikten sonra 20/05/2019 tarihinde karar verdiği, tahkim süresinin uzatılması yönünde tarafların herhangi bir talebinin bulunmadığı görülmektedir. Sigortacılık Yasası’nın 30/16 maddesinde dört aylık sürenin hakemlerin görevlendirildikleri tarihten başlayacağı düzenlenmiştir. Yargıtay 11 HD’nin 2018/1551 Esas, 2019/5025 Karar sayılı kararında da dört aylık sürenin hakemlerin görevlendirildikleri tarihten itibaren başlayacağına değinilmiştir. Somut olayda hakemler 02/01/2019 tarihinde görevlendirildiklerine göre, dört aylık süre 02/05/2019 tarihinde dolmuş bulunmaktadır. O halde hakem heyetinin dört aylık süre dolduktan sonra 20/05/2019 tarihinde vermiş olduğu karar yok hükmündedir. Yargıtay kararlarında ve öğretide de tahkimde yargılama süresinin kamu düzenine ilişkin olduğu ifade edilmektedir. ( Özbay İbrahim, Hakem Kararlarının Temyizi, Yetkin Yayınları, Ankara, 2004, S. 142) Nitekim Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2008/188 Esas, 2008/1871 Karar sayılı ilamında ” .. Bu durumda mahkemelerce tahkim müddetinin bitiminden sonra karar verildiği, bu husus kamu düzenine ilişkin olup görevi gereği Yargıtayca resen dikkate alınması gerektiğinden hakem kararının HUMK’nın 353. Maddesinin 1. Bendi uyarınca bozulması gerekmiştir. ” aynı şekilde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/5551 Esas, 2019/5025 Karar sayılı ilamında ” 5648 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/16. maddesinde hakemlerin görevlendirildikleri tarihten itibaren en geç 4 ay içinde karar vermeye mecbur oldukları, bu sürenin ancak tarafların açık ve yazılı muvafakatları ile uzatılabileceği, aksi halde uyuşmazlığın yetkili mahkemece halledileceğine amirdir. Davacının 20,7,2017 tarihli başvurusu üzerine sigorta tahkim komisyonunca 15.8.2017 tarihinde hakem heyetine görev tevdi edilmiş, taraflarca daha önceden başkaca bir süre belirlenmemiş, ve gerek mahkemece gerekse taraflarca tahkim süresinin uzatılması yönünde karar alınmamış olduğundan, hakem heyetinin 4 ay içinde kararını vermiş olması gerekmektedir. 4 aylık süre hakemlerin görevlendirildikleri 15.8.2017 tarihinden itibaren dikkate alınacağına göre 15.12.2017 tarihinde dolmuş bulunmaktadır. Hakem heyeti kararı ise 3.1.2018 tarihinde verildiğinden verilen bu karar yok hükmündedir. O halde hakem kararının öncelikle bu nedenle bozulması gerekmiştir.” şeklinde ifade edilen kararlarında görüldüğü üzere tahkimde yargılama süresi taraflarca ileri sürülmese bile Yargıtay tarafından resen gözetildiği anlaşılmıştır. Bu nedenle Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince, kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle taraflarca itiraz edilmemiş olsa da itiraza konu kararın tahkim süresi bittikten sonra karar verildiği gerekçesiyle batıl olan Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken itirazın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Sonuç olarak davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Sigortacılık Yasası’nın 30/16 ve HMK’nın 353/1.a.3 bendi gereğince itiraz hakem heyetince verilen kararın kaldırılmasına, hakem heyeti ve itiraz hakem heyeti HMKnın 353/1.a bendinde belirtilen şekilde mahkeme olmadığından dosyanın yukarıda açıklanan şekilde işlem yapılmak üzere Sigorta Tahkim Komisyonuna gönderilmesine karar veriliş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜ ile Sigortacılık Yasası’nın 30/16 ve HMK’nın 353/1.a.3 bendi gereğince itiraz hakem heyetince verilen kararın KALDIRILMASINA,3-Dosyanın yukarıda açıklanan şekilde işlem yapılmak üzere Sigorta Tahkim Komisyonuna gönderilmesine 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu’na bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harcın davalı tarafça peşin olarak yatırılmış olan toplam 165,70 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 23,80 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,5-Davalı tarafından yatırılan 189,50 TL istinaf harcı ile 64,00 TL posta giderinden oluşan toplam 253,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/12/2019