Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3154 E. 2020/1456 K. 03.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3154 Esas
KARAR NO: 2020/1456
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/705
KARAR NO: 2017/395
KARAR TARİHİ: 27/04/2017
DAVA: Kayıt kabul
KARAR TARİHİ: 03/07/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin dilekçe ekinde sunulan mahkeme ilamları gereğince borçlu hakkında İstanbul …iflas Müdürlüğünün … Esas Sayılı dosyasından alacak kaydı yaptırma başvurusunda bulunduğunu, ancak iflas masasınca bu talebin davalı sıfatına haiz olmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, ilamda müflisin davalı olarak gösterilmediğini ancak İzmir 1.İş Mahkemesinin 2001/537 Esas 2002/843 K.Sayılı ilamında Davalı … A.Ş ile … A.Ş arasında organik bağ olduğununun tespit edildiğini ve müvekkilinin kıdem tazminatının 2.372.075.221 TL sinden ve ikramiye alacağının 748.926.674 TL sinden … AŞ nin sorumlu olduğu sonucuna varıldığını, … AŞ nin borçlu olduğu sabit olduğundan, müvekkilinin alacaklarının İstanbul … İlas Müdürlüğünün … Esas Sayılı dosyasından iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı iflas idare memurları cevap dilekçesinde özetle: davacının, Müflis …ile iş ilişkisinin 01.02.2011 tarihinde müflisin organik ilişki içinde olduğunu iddia ettiği … A.Ş ile iş ilişkisinin ise 28.02.2001 tarihinde son erdiğini belirterek öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle davanın reddine, zamanaşımı itirazının kabul edilmemesi halinde davacı tarafın alacağına dayanak gösterdiği mahkeme kararında müflis şirketin taraf olmadığını bu nedenle bu kararın iflas masası için bir delil değeri bulunmadığını bu nedenle de esas yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, İstanbul … İflas müdürlüğünün 2014/11 esas sayılı dosyasındaki alacağın İzmir 1. İş Mahkemesinin 2001/537 esas, 2002/843 karar sayılı ilamındaki alacak olduğu, ilamda … AŞ nin alacağın 2.333.609.137 TL lik kısmından sorumlu olduğu, ilamında bu şekilde olduğu, bu nedenle de müflis … Fabrikası iflas idaresi vekilinin husumet itirazının yerinde olmadığı, iflasına İstanbul 13. ATM since karar verildiği iflas işlemlerinin İstanbul 3. İflas Dairesinin 2014/11 iflas sayılı dosyasında yürütüldüğü, davacıya alacak talebine ek sıra cetveli kararının davacı vekiline 24/05/2015 tarihinde tebliğ edildiği, sıra cetveline yapılan müracata ilişkin ilamında İİK nun 39. Maddesinde belirtildiği şekilde 10 sene geçtikten sonra ilama ilişkin başvuruda bulunulduğu, bu nedenle de iflas masasına alacak kaydı talebinin reddine karar verilmiştir
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde, İzmir 1.İş Mahkemesi 2001/537E.-2002/843K sayılı ilamı 28/10/2014 tarihinde kesinleşmiş olup 18/12/2014 tarihinde tebliğ alındığını, bu nedenle zamanaşımı süresi dolmadığını, aynı konu ve nedenlerle başka bir müvekkili adına da davacının kararı ile aynı tarih olan 28/10/2014 kesinleşen ve 18/12/2018 tarihinde tebliğ alınan İzmir 1. İş Mahkemesi 2001/544E.-2001/850 K. Sayılı ilamına istinaden İstanbul …İflas Müdürlüğü … E. dosyasına başvurulmuş olup reddi nedeniyle gene iş bu dosyada ki aynı başvuru gerekçeleri ile İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesinde açmış oldukları davanın kabulüne karar verildiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde;
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz ( kayıt kabul) davasıdır. İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223’üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar.İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabulü elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223. M). Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. Somut olayda, İstanbul … İflas Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilgili vermiş olduğu 06/06/2016 tarihli cevabı yazıda, müflis … hakkında İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/282 Esas sayılı dosyasında 02/07/2014 tarihinden geçerli olmak üzere iflas kararı verildiği, davacının alacak talebine ilişkin ek sıra cetveli kararı davacı vekiline 24/06/2015 tarihinde tebliğ edildiği, davanın, 02/07/2015 tarihinde yani red kararının tebliğ tarihinden itibaren yasal 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığının anlaşılması üzerine işin esasının incelenmesine geçilmiştir. Davacı, İzmir 1. İş Mahkemesinin 2001/537 esas, 2002/843 karar sayılı ilamına dayanarak iflas masasına yapmış olduğu kayıt kabul başvurusu, ilamda müflisin davalı sıfatına haiz olmadığı gerekçesiyle reddedilmiş olduğu anlaşılmıştır. Davacının kıdem tazminatı alacağına ilişkin İzmir 1. İş Mahkemesinin 2001/537 esas, 2002/843 karar sayılı ilamı incelendiğinde, ilam da müflis davalı olarak gösterilmemiş ise de hükmün gerekçe kısmında müflis şirket ile davalı … A.Ş. arasında organik bağ bulunduğu, davacının tespit edilen 2.372.075.221 TL brüt kıdem tazminatı alacağının 2.333.609,137 TL’sinden, 854.409.304 TL brüt ikramiye alacağının 748.926.674 TL’sinden müflis … A.Ş.’nin sorumlu olduğu tespiti yapılmıştır.Davacı, müflis şirket ile İzmir 1. İş Mahkemesinin 2001/537 esas, 2002/843 karar sayılı ilamında davalı gösterilen … A.Ş. arasında fiili ve hukuki organik bağ bulunduğu iddia edilerek alacağın iflas masasına kaydını talep etmiştir. Mahkemece tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisi uyarınca iki şirket arasında organik bağ bulunması durumunda görünürde iki tüzel kişilik dolayısıyla iki farklı hukuki ilişki bulunmasına rağmen görünüşte işlem tesis etmeyen şirket de arasında organik bağın bulunduğu şirketin tesis etmiş olduğu hukuki işlemlerden sorumlu olduğu, bu durumda hükmün gerekçesinde … A.Ş ile organik bağı bulunduğuna ilişkin tespit, alacağın varlığı yönünden iflas idaresi tarafından dikkate alınması gerektiği ancak sıra cetveline yapılan müracaata ilişkin ilamında İİK ‘nun 39. maddesinde belirtildiği şekilde 10 sene geçtikten sonra ilama ilişkin başvuruda bulunduğundan alacağının zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. İİK’nun 39. maddesinde; “İlama müstenit takip, son muamele üzerinden on sene geçmekle zamanaşımına uğrar” hükmüne yer verilmiştir. Mahkeme ilamları verildiği tarihinden itibaren, 10 yıl içinde karşı tarafa tebliğ edilmezse zamanaşımına uğrar. (İİK 39/1) İlam, hükmün verildiği tarihinden itibaren 10 yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra, borçluya tebliğ edilirse, borçlu, süresi içinde temyiz yoluna başvurarak hükmün yalnız ilamın zamanaşımına uğramış olması nedeniyle bozulmasını sağlayabilir. Ancak davacının alacağı ilama dayanmadığı, dayanak yapılan İzmir 1. İş Mahkemesinin 2001/537 Esas, 2002/843 Karar sayılı ilamın gerekçesinde, davalı gösterilen … A.Ş. İle dava dışı Müflis … A.Ş. arasında fiil ve hukuki organik bağ bulunduğu tespiti yapıldığı, davacının tespit edilen 2.372.075.221 TL brüt kıdem tazminatı alacağının 2.333.609,137 TL’sinden, 854.409.304 TL brüt ikramiye alacağının 748.926.674 TL’sinden müflis … A.Ş.’nin sorumlu olduğu değerlendirilmiş ancak müflis … A.Ş. yönünden hüküm kurulmamıştır. Dolayısıyla davacının alacağı, kıdem tazminatı ve ikramiye alacağı olup, ancak mahkeme ilamına dayanmamaktadır. Davalı yasal süresi içerisinde cevap dilekçesiyle birlikte zamanaşımı itirazında bulunmuştur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 146-161 (mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 125-140.) maddeleri arasında düzenlenen zamanaşımı, hakkın ileri sürülmesini engelleyici nitelikte olup, alacak hakkı alacaklı tarafından, yasanın öngördüğü süre ve koşullar içinde talep edilmediğinde etkin bir hukuki himayeden, başka bir deyişle, dava yoluyla elde edilebilme olanağından yoksun bırakılmaktadır. Zamanaşımına uğrayan alacağın tahsili hususunda Devlet kendi gücünü kullanmaktan vazgeçmekte, böylece söz konusu alacağın ödenip ödenmemesi keyfiyeti borçlunun iradesine bırakılmaktadır. Şu halde zamanaşımına uğrayan alacak ortadan kalkmamakla beraber, artık doğal bir borç (Obligatio naturalis) haline gelmektedir. Ancak belirtmek gerekir ki, alacağın salt zamanaşımına uğramış olması, onun eksik bir borca dönüşmesi için yeterli değildir; bunun için borçlunun, kendisine karşı açılmış olan alacak davasında alacaklıya yönelik bir def’ide bulunması gerekir (HGK’nun 05.05.2010 gün ve 2010/8-231 E., 255 K. sayılı ilamı). Zamanaşımı hukuki niteliği itibariyle, maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i olup; usul hukuku anlamında ise bir savunma aracıdır (Kuru: Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt:2, s.1761; Von Tuhr: Borçlar Hukuku (C.Edege Çevirisi), Ankara 1983, Cilt:1-2, s.688 vd.; Canbolat: Def’i ve İtiraz Arasındaki Farklar ve İleri Sürülmesinin Hukuki Sonuçları, EÜHF Dergisi, Cilt:III, Sayı:1, Kayseri 2008, s.255 vd.). Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir. Hemen belirtmelidir ki, gerek İş Kanununda, gerekse Borçlar Kanununda, kıdem ve ihbar tazminatı alacakları için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Uygulama ve öğretide kıdem tazminatı ve ikramiye alacağına ilişkin davalar, hakkın doğumundan itibaren, Borçlar Kanununun 125 inci maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımına tabi tutulmuştur. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren Türk Borçlar Kanunu’nun 146 ıncı maddesinde de genel zamanaşımı 10 yıl olarak belirlenmiştir. Bu noktada, zamanaşımı başlangıcına esas alınan kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı hakkının doğumu ise, işçi açısından hizmet aktinin feshedildiği tarihtir. Hizmet akdinin feshedildiği ve alacağın dava edildiği 11/05/2001 tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi dolduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar mahkeme kararının gerekçesi hatalı ise de sonuç itibariyle doğru olduğundan alacağın zamanaşımına uğraması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde olmadığı anlaşılmakla, HMK’nın 353/1-b.1 bendi uyarınca istinaf başvurusunun reddine dair aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılmış olan toplam 134,00 TL’ den mahsubu ile bakiye kalan 98,10 TL harcın davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 /1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.