Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3131 E. 2020/1131 K. 23.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3131 Esas
KARAR NO: 2020/1131
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/1042
KARAR NO: 2019/658
KARAR TARİHİ: 27/06/2019
DAVA: TAZMİNAT (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 23/06/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkil şirket tarafından İskenderun Organize Sanayi Bölgesinde bulunan, … A.Ş’ye ait Termik Santral, … numaralı, tüm fiziksel kayıp ve iş durması risklerini kapsayan Geniş Kapsamlı İşletme Sigortası Poliçesi ile sigortalandığını, davalı şirketin poliçe ile toplam riskin %10,5’ini üstlendiğini, iki üniteden oluşan ve içerisinde çeşitli binalar ile liman bulunan sigotarlı santralin ana buhar hattında 14.01.2017 Ünite 1 GV 1 valf çıkışı, yüksek basınç türbin giriş borusu ile flanş kısmını bağlayan kaynaklı birleştirmede kırılma sebebiyle patlama meydana geldiğini, bu patlama nedeniyle çok ağır hasar oluştuğunu, alınan bilirkişi raporu ve ekspertiz raporlarında yapılan tespitlerde sonuçlarında sigortalı santralde meydana gelen patlama neticesinde oluşan hasarın teminat kapsamı dahilinde olduğu sonucuna varılarak toplam 4.329.800,58 USD sigortalı zararı ve ayrıca 110.094,33 USD ekspertiz ücreti ve rücu işlemleri için gereken toplam 25.208,19-TL masraf da müvekkili şirket tarafından karşılandığını, davalı şirket 4.329.800,58 USD hasar tazminatının %10,5 i olan 454.629,06 USD’den sorumlu olmasına rağmen müvekkili şirekete sadece 210.000 USD ödemiş olup müvekkil şirketin davalı şirketten 244.629,06 USD bakiye alacağının kaldığını, söz konusu bakiyenin ödenmediği gibi ödenen 210.000 USD ‘nin de geri istenmesi üzerine, 244.629,06 USD bakiye hasar alacağı ile ekspertiz ücreti ve rücu işlemleri için sarf edilen toplam tutarın %10,5’i de dahil edilmek suretiyle iş bu davayı açma zorunluluğunun doğduğunu, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmakla, 256.188,96 USD ve 2.646,85 TL rücuen tazminat alacağının sigortalıya ödeme yapılan 27.12.2017 tarihinden itibaren Türk Lirası alacaklar için avans faizi ve döviz cinsi alacaklar için Devlet Bankalarının 1 yıl vadeli döviz hesabına işlettiği en yüksek döviz faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: MÖHUK madde 46 uyarınca Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisi bulunmadığından yetkisizlik kararı ittihaz edilerek müvekkilinin mukim bulunduğu Viyana Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacı tarafından ikame edilen haksız ve mesnetsiz davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, yetki şartında yetkili mahkemenin somut olarak belirlenmesi gerektiği, somut olayda yetki şartının bu gerekliliği karşılamadığı ve geçersiz olduğu, MÖHUK 46. Madde gereğince sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda, sigortacının esas işyeri veya sigorta sözleşmesini yapan şubesinin ya da acentasının Türkiye’de bulunduğu yer mahkemesi yetkili olup, somut olayımızda reasürans sözleşmesi şube veya acenta aracılığıyla da yapılmadığından yetkili mahkeme reasürans sigortacısının esas işyeri mahkemes Viyana / Avusturya olduğunun mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; Taraflar akdetmiş oldukları sözleşme ile Türk Hukuku ve Yargı Yetkisini’ni kabul etmiş olup Türk Mahkemelerinin milletlerarası yetkisi bulunduğunu, söz konusu şartın, yetkili mahkemenin somut olarak belirlenmemiş olması sebebiyle geçerli olmadığına dair iddia ve yerel mahkeme gerekçesinin hatalı olduğunu, mahkemenin ismen zikredilmemiş olması, Türk Mahkemelerinin yetkisinin bulunmadığı şeklinde yorumlanamayacağını, sözleşmenin İstanbul’da akdedilmiş olduğu dikkate alındığında, HMK 10. madde hükmü gereğince İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, dosyada mübrez, yine aynı taraflar arasında geçerli olan emsal reasürans sözleşmesinin de İstanbul’da akdedilmiş olduğu görüldüğünü, bu durum dahi tarafların iradesini ve aralarındaki mutad uygulamanın aynı şekilde devam ettiğini ortaya koyduğunu, yine ekte, yabancı dildeki kısımların Türkçe tercümeleri ile birlikte sundukları mail yazışmalarından anlaşılacağı üzere – müvekkil şirkete gönderilen mailler, “…com.tr” uzantılı mail adresinden gönderildiğini, davalı şirket, müvekkil şirket ile akdettiği sözleşmeler için İstanbul / Türkiye’de mukim bir aracı şirketten faydalandığını, söz konusu yazışmalardan, sözleşmelerin, … adına, İstanbul’da mukim bir sigorta şirketi tarafından imzalandığını, … adına sözleşme imzalayan şirketin temsilci olarak kabulü gerektiğini, bu durumda, davalının, huzurdaki davada yetki şartını ileri sürmesi haksız ve kötü niyetli olduğunu, dava konusu işin Avusturya Mahkemeleri ile hiçbir bağlantı ve illiyeti bulunmadığından mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava, sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Davalı taraf, cevap dilekçesi ile usulüne uygun yetki ilk itirazında bulunmuş olup mahkemece taraflarca düzenlenen yetki sözleşmesinin geçersiz olduğu, MÖHUK 46. maddesi gereğince yetkili Viyana/Avusturya Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle yetkisizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir Öncelikle, yabancılık unsuru taşıyan sözleşmelerin çözümünde yetkili kanunun tayininden önce çözümü gereken sorun açılan davada mahkemenin milletlerarası yetkisinin bulunmasıdır. Milletlerarası özel hukukun konusuna giren bir uyuşmazlıkta, mahkemenin yetkili olduğu tespit edildikken sonra, kanunlar ihtilafı kurallarına göre olaya uygulanacak olan hukuk tespit edilir. Bu hukuk mahkemenin hukuku olabileceği gibi yabancı hukuk da olabilir. ( Prof. Dr. Aysel ÇELİKEL, Prof. Dr. Bahadır ERDEM, Milletlerarası Özel Hukuk 14. Bası sayfa:21) Taraflar arasında akdedilen reasürans sözleşmesinde yer alan yetki şartı “Law and Jurisdiction: Turkish law and Jurisdiction” ( Hukuk ve Yetki: Türk Hukuk ve Yargı Yetkisi) şeklinde olup, Türk Mahkemelerin yetkili olduğu düzenlenmiş ise de Türkiye’deki hangi mahkemenin yetkili olduğu kararlaştırılmamıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 17. maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” düzenlemesi yer almaktadır. Yetki sözleşmesinin geçerlilik şartları başlıklı 18. maddesi ” (1) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hallerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz. (2) Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili mahkeme veya mahkemenin gösterilmesi şarttır.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu nedenle yetki sözleşmesinde kararlaştırılan yetkili mahkemenin somut olarak belirlenmemiş olması nedeniyle taraflar arasında düzenlenen yetki sözleşmesi geçerli değildir.5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK)’un 46.maddesi uyarınca bir davada ileri sürülen alacak talebi sigorta sözleşmesinden kaynaklanıyorsa davaya bakmaya yetkili olan mahkeme; sigortacının esas işyeri veya sigorta sözleşmesini yapan şubesinin veya acentasının Türkiye’de bulunduğu yer mahkemesidir. Ancak sigorta ettirene, sigortalıya veya lehdara karşı açılacak davalarda yetkili mahkeme, onların Türkiye’deki yerleşim yeri veya mutad meskeni mahkemesidir. Belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkta, sigorta ettirene, sigortalıya veya lehtara karşı açılmadığından MÖHUK 46. maddesinin ilk cümlesi uyarınca sigortacının esas işyeri Türkiye’de ise veya sigorta sözleşmesini yapan şubesi veya acentesi bulunuyorsa söz konusu uyuşmazlığa ilişkin yetki esas işyeri, şube veya acentenin Türkiye’de bulunduğu yer mahkemesi yetkili olacaktır. Ancak söz konusu sözleşmenin sigortacı davalının şubesi veya acentası aracılığı ile imzalanmadığı bizzat davalı şirket tarafından akdedildiği, sigortacının esas iş yeri mahkemesi Viyana Mahkemesi olup MÖHUK 46. Maddesi uyarınca Türk Mahkemelerinin yetkisi bulunmadığı görülmüştür. Yukarıda açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde olmadığı anlaşılmakla, HMK’nın 353/1-b.1 bendi uyarınca istinaf başvurusunun reddine dair karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan HMK’ nın 353/1.b.1 Maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, davacı tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 361.1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içerisinde Temyiz Kanun Yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.23/06/2020