Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3117 E. 2020/1080 K. 17.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3117 Esas
KARAR NO: 2020/1080
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/193
KARAR NO: 2019/645
KARAR TARİHİ: 19/06/2019
DAVA: İFLAS (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177)
KARAR TARİHİ: 17/06/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılar aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile iflas yolu ile takibe geçildiğini takip üzerine borçlulara örnek 12 ödeme emrinin gönderildiğini ve tebliğ edildiğini, borçluların takibe itiraz etmediğini ve takibin kesinleştiğini borçluların davacıya olan borcunun ödenmemiş olması sebebiyle davacının mağdur olduğunu, davalıların iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar adına dava dilekçesi ekli davetiyelerin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde davaya cevap dilekçesi sunmadıkları görülmüştür. Müdahale talep eden … Bankası A.Ş. vekili sunmuş olduğu 21/05/2019 tarihli müdahale dilekçesi ile, asıl borçlu … Tekstil San. Ve Tic. A.Ş. Lehine açılan ve kullandırılan krediler nedeniyle müvekkil şirketin borçlu şirketlerden alacaklı olduğunu, borçlu şirketlerin iflasları talep edildiği ilan edilmiş olmakla davaya müdahale etmek zorunluluğu doğduğunu, dosyanın incelenmesi akabinde, davanın esası hakkında detaylı cevaplarını ve bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz hakkını saklı tutarak müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiş olup davaya müdahil olduktan sonra cevap dilekçesi ya da esas hakkında beyan dilekçesi sunmamış, hükmün tefhim edildiği 19/06/2019 tarihli celsede önceki beyanlarını tekrar etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; Davalı şirketler vekili mahkemenin 19/06/2019 tarihli duruşmasına katılarak müvekkili şirketlerin ekonomik sıkıntıları nedeniyle borçlarını ödeyemediğini, depo kararı verilse dahi ödeme durumlarının olmadığını belirterek iflas kararı verilmesini talep etmiş olmakla İİK’nun 158/2-son cümlesi gereğince depo kararı verilmemiş, davalı şirketler hakkında başlatılan iflas yoluyla icra takibinin usulüne uygun olarak kesinleştiği, takibe konu miktarın ödenmeyeceğinin bildirildiği, iflas koşullarının oluştuğu anlaşılmakla davalı şirketler yönünden davanın kabulü ile ayrı ayrı iflaslarına, davalı şahıslar yönünden müracaata bırakılan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Müdahil … Bankası A.Ş. Vekili yasal süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; yerel mahkemece davalı borçlu şirketlerin borca batık olup olmadığı araştırılmaksızın eksik incelemeye dayalı olarak iflas kararı verildiğini, davacı alacaklı şirketin gerçekte bir alacağının olup olmadığı da araştırılmaksızın doğrudan iflas kararı verilmesi hukuken hatalı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, İİK 171 vd maddelerinde düzenlenmiş olan, Kambiyo Senetlerine Özgü İflas Yoluyla Takip sonucu, borçlunun borcu ödememesi, itiraz veya şikayette bulunmaması sonucu açılan iflas davasıdır. 2004 sayılı İİK 154.maddenin üst başlığı ise, “ İflas Yolu İle Takip “ olup ilk maddede yetki düzenlenmiştir. Maddede, iflas yolu ile takipte yetkili merciinin, borçlunun muamele merkezinde bulunan icra dairesi olduğu, 154/3.fıkrada ise, borçlu ile alacaklının yetkili icra dairesini yazılı anlaşma ile tayin etmişlerse, o yerin icra dairesinin dahi iflas takibi için yetkili sayılacağı, iflas davaları için yetki sözleşmesinin yapılamayacağı, iflas davasının mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılacağına yer verilmiştir. Maddedeki iflas davasının açılacağı yetkili yer mahkemesinin yetkisi, mutlak yetki olup, kamu düzenine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114/1- ç bendinde, yetkinin kesin olduğu hallerde, mahkemenin yetkili bulunması dava şartları arasında sayılmıştır. Yani aynı yasanın 115.maddesinde belirtildiği gibi, mahkemece, davanın her aşamasında ve kendiliğinden araştırılması gerekir. Bu açıklamalar sonrasında somut olay değerlendirildiğinde, dava, davalı borçluların sicil adresinin yetki çevresinde bulunan Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmıştır. Dosya kapsamından, davacı alacaklının, 11/02/2019 tarihinde, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında, davalı borçlu şirketler hakkında 11/01/2019 keşide, 01/02/2019 vade tarihli 497.000,00 TL bedelli bonoya istinaden toplam 499.655,21 alacağın tahsili amacı ile kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile icra takibi başlattığı, ödeme emri davalı şirketlere tebliğ edildiği, herhangi bir itiraz olmaması nedeniyle takibin kesinleştiği, davacı vekili tarafından 19/03/2019 tarihinde iş bu iflas davasının açıldığı anlaşılmıştır. Öncelikle, 2004 sayılı İİK‘nun 176. maddesindeki yasal düzenleme kapsamında atıf yapılan İİK.nun 156/son fıkrası uyarınca, iflas isteminin, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir sene içerisinde, yani hak düşürücü süre içerisinde yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesi gerekmiştir. Kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takipte, iflas davasının ödeme emrine itiraz edilsin edilmesin bir sene içinde açılması gerekir. (İİK 176, 156/son) Söz konusu yasada, iflas istemenin, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren bir sene sonra düşeceği belirtilmiştir. Somut olayda, iflaslı takibe ilişkin ödeme emri borçlulara 13/02/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise, 19/03/2019 tarihinde yani bir senelik hak düşürücü süre içerisinde açılmıştır. Kambiyo senetlerine özgü iflas ödeme emrini alan borçlu öngörülen sürede takip konusu borcu ödemez, itiraz ve şikayette bulunmazsa alacaklı ticaret mahkemesine dava açarak takip borçlusunun iflasını isteyebilir (İİK 173. M.) Davanın yasal sürede ve şekil şartlarına uygun açılmış olduğunun anlaşılması sonrasında işin esası incelenmiştir. İİK’nun 158. maddesi, “Alacaklının iflas takibi kesinleştiğinde 166. maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahale veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler.” hükmünü, 166. maddesi, “ Daire ayrıca kararı, karar tarihinde, tirajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biri ile birlikte iflas edenin muamele merkezinin bulunduğu yerdeki bir gazetede ve Ticaret Sicili Gazetesinde ilan eder. Tirajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetenin yayınlandığı yer aynı zamanda muamele merkezi ise mahalli gazetede ilan yapılmaz” hükmünü içermektedir. Mahkemece ilgili ilanların … Gazetesinin 11/05/2019 tarihli nüshasının 15. Sahifesinde ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 30/05/2019 tarih, 9840 nolu sayısında yapıldığı, müdahale dilekçesinin 21/05/2019 tarihinde süresi içinde ibraz edildiği, aynı tarihte harcın yatırıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece, davalı şirket vekillerinin duruşmaya katılarak müvekkili şirketlerin ekonomik sıkıntıları nedeniyle borçlarını ödeyemediğini, depo kararı verilse dahi ödeme durumlarının olmadığını belirterek iflas kararı verilmesini talep etmiş olmakla İİK’nun 158/2-son cümlesi gereğince depo kararı verilmeden, davalı şirketler hakkında başlatılan iflas yoluyla icra takibinin usulüne uygun olarak kesinleştiği, takibe konu miktarın ödenmeyeceğinin bildirildiği, iflas koşullarının oluştuğundan davalı şirketlerin iflasına karar verilmiştir. Müdahil vekilince, davalı borçlu şirketlerin borca batık olup olmadığı araştırılmaksızın eksik incelemeye dayalı olarak iflas kararı verildiğini, davacı alacaklı şirketin gerçekte bir alacağının olup olmadığı da araştırılmaksızın doğrudan iflas kararı verilmesi hukuken hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Ancak Müdahil vekili, müdahale talepli dilekçesinde; dosyanın incelenmesi akabinde, davanın esası hakkında detaylı cevaplarını ve bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz hakkını saklı tutarak müdahale talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiş olup davaya müdahil olduktan sonra cevap dilekçesi ya da esas hakkında beyan dilekçesi sunmamış, hükmün tefhim edildiği 19/06/2019 tarihli celsede sadece önceki beyanlarının tekrarı ile yetinmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 352. maddesinde, başvuru şartlarının yerine getirilmemesi, başvuru sebepleri veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi halinde gerekli kararın verileceği bildirilmiştir. 355. maddesinde, “inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilir” yine; HMK’nun 357. maddesi ise “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu itibarla HMK’nun 357/1. maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, yargılama sırasında ileri sürülmeyen bir husus istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceğinden sadece kamu düzenine ilişkin hususların re’sen incelenmiştir. İlk derece mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık teşkil eden herhangi bir husus bulunmadığından, müdahil vekilinin başvurusunun HMK’nın 352/1 ve 357/1 maddesi uyarınca reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre müdahil vekilinin istinaf başvurusunun HMK 352/1 ve 357/1 bendi gereğince REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, Müdahil … Bankası A.Ş. tarafından peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın Müdahil … Bankası A.Ş.’ye tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-… Bankası A.Ş.’nin yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK’nun 164. Maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile kabul edildi.17/06/2020