Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3076 E. 2023/349 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3076 Esas
KARAR NO: 2023/349
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 18/04/2019
NUMARASI: 2017/1325 Esas, 2019/492 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili kooperatifin tasfiye aşamasına geçmediğini, davalının kooperatif üyesi olup kendisine tahsis edilen daireyi üçüncü şahsa satmasının üyeliğin devri anlamına gelmeyeceğini, bu nedenle müvekkili kooperatife karşı mali yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini, ancak davalının aidat borcunu ödemediğini, bu sebeple İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında yapılan takibe haksız itiraz ettiğini belirterek davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamına, % 20 oranında icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; müvekkilinin tahsis edilen konutu ve üyeliği üçüncü sahsa devrettiğini, davanın bu şahsa ihbarı gerektiğini, kooperatiften ayrılmanın şekle tabi olmadığını, müvekkilinin 2013 yılı Aralık ayında kooperatiften çıkacağını kooperatin yönetim kurulu başkanına bildirdiğini, takipte kooperatif unvanında tasfiye halinde olduğu belirtilmesine rağmen, dava dilekçesinde kooperatifin tasfiye halinde olmadığının ifade edildiğini, kooperatif tasfiye halinde değilse müvekkilinin takipte belirtilen tasfiye halinde unvanlı kooperatife borcu olmayacağını, inşaatın bitmesinden ve iskan alınmasından sonra kooperatifin dağılması gerektiğini, ancak kooperatif yöneticilerinin maaş alabilmek için kooperatifi ayakta tuttuğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davalının ortaklıktan çıktığına veya ortaklığı devrettiğine dair delil bulunmadığı, taşınmaz devrinin ortaklığın devri anlamına gelmeyeceği, davalının 2014 yılı Ocak ve 2017 Ağustos dahil bu tarihler arasındaki aidat borcunu ödemediği, kooperatifin davalıdan 5.825,00 TL aidat ve 2.188,88 TL gecikme faizi alacağı olmak üzere toplam 8.103,88 TL alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile takibin 5.825,00 TL asıl alacak ve 2.188,88 TL faiz alacağı yönünden devamına, asıl alacağın % 20’si tutarında icra tazminatına hükmedilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar, yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; çıkmanın yazılı ya da resmi şekle bağlı olmadığını, üyelikten çıktıklarının tanıkla ispatı mümkün bulunmasına rağmen tanıklarının dinlenmediğini, kooperatif kayıtlarının düzgün tutulmaması nedeniyle müvekkilinin kooperatiften çıkması ile ilgili kayıt bulunmadığını, müvekkilinin kooperatiften çıkmadığı kabul edilse dahi, kooperatifin inşaatı bitirmesi ve üyelerine tapularını vermesi nedeniyle dağılması gerektiğini, müvekkilinin kooperatife diğer üyelerden fazla ödeme yaptığı iddiasının araştırılmadığını, rapora itirazları ve rapordaki maddi hatalar değerlendirilmeden karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, kooperatif aidat alacağının tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamında, davacı kooperatifin 2014 yılı Ocak ve 2017 yılı Ağustos ayları dahil olmak üzere, bu tarihler arasındaki döneme ilişkin 5.825,00 TL aidat alacağı ve 2.479,50 TL işlemiş faiz alacağının (toplam 8.304,50 TL) tahsili için davalı aleyhine takip başlattığı, davalının yasal süresinde takibe itirazı üzerine, itirazın iptali ve takibin devamı için eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 5.825,00 TL aidat ve 2.188,88 TL gecikme faizi alacağı olmak üzere toplam 8.103,88 TL alacak yönünden takibin devamına karar verilmiş, davalı vekili hükmü istinaf etmiştir. İstinafa konu edilen uyuşmazlık; davalının kooperatif üyesi olup olmadığı, davacı kooperatifin aidat alacağı bulunup bulunmadığı hususlarında toplanmaktadır. İlk derece mahkemesinde alınan raporda; davalının kooperatif ortaklığından çıktığına ya da ortaklığı devrettiğine dair kayıt bulunmadığı, davacının genel kurul hazirun listelerinde ve kooperatif kayıtlarında ortak olarak kayıtlı olduğu, kooperatif defter ve kayıtlarına göre kooperatifin davalıdan 5.825,00 TL aidat alacağı bulunduğu, kooperatif genel kurullarında aylık % 3 gecikme faizi alınması kararlaştırılmışsa da, BK’nın 120. maddesi uyarınca aylık % 1,5 (yıllık % 18 ) faizden fazla faiz tahakkuk ettirilemeyeceği, buna göre davacı kooperatifin 2.188,88 TL faiz alacağı bulunduğu belirtilmiştir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 10. maddesinde; her ortağın kooperatiften çıkma hakkının olduğu, yasanın 14/3.fıkrasında ortaklığın devredilebileceği, yönetim kurulunun ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması halinde bu kişiyi ortaklığa kabul edeceği düzenlenmiştir. Konut yapı kooperatifleri ana sözleşmesinin 13. maddesinde her ortağın, hesap senesi sonunda en az bir ay önce yönetim kuruluna yazı ile başvurmak sureti ile ortaklıktan çıkabileceği,17. maddesinde ise; ortaklığın yazılı olarak yönetim kuruluna bildirilmek suretiyle 10. maddedeki ortaklık şartlarını taşıyan kişilere devredebileceği, yönetim kurulunun bu şekilde ortaklığı devralan kişiyi ortaklığa kabulden kaçınamayacağı, devir halinde eski ortağın kooperatife karşı tüm hak ve yükümlülüklerinin yeni ortağa geçeceği belirtilmiştir. Ortağın çıkma iradesini açıklaması ile çıkma gerçekleşir, ayrıca kooperatifin bunu kabul etmesine veya onaylamasına gerek yoktur. Çıkma bildiriminin yönetim kuruluna yapılması, çıkmanın koşulu değil, ispat vasıtasıdır. Somut davada, davalı, yönetim kurulu başkanına kooperatiften çıkacaklarını beyan ettiğini ileri sürmüşse de, ana sözleşmenin 13. maddesi uyarınca yazılı olarak ortaklıktan çıkma isteği ile yönetim kuruluna başvurulmuş değildir. Çıkma isteğinin yazılı olarak yapılması çıkmanın ispat vasıtası olup, bu nedenle çıkmanın ispatı için tanık dinlenmesi de mümkün değildir. Buna göre davalının kooperatif üyesi olduğu, kooperatiften çıkmaya yönelik bilgi ve belge bulunmadığı gözetildiğinde, davalının kooperatiften çıktıklarına yönelik istinaf başvurusu yerinde değildir. Diğer taraftan Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17/02/2003 tarihli 2002/9163 Esas, 2003/1171 Karar sayılı ilamında kısaca; Yapı Kooperatiflerinde, kooperatif tarafından yaptırılan ve müstakil tapu ile ortağı adına tescil edilen taşınmazın ortak tarafından üçüncü kişilere satışı halinde ortaklık payınında satın alana geçmeyeceği, payın ayrıca devredilmesi gerektiği, ortaklık payının devredilmedikçe kooperatif karşısında taşınmazı satan ortağın, ortaklık sıfatı ve sorumluluğunun devam edeceği ifade edilmiştir. Bu nedenle davalının taşınmazı devri ortaklığın da devri anlamına gelmediği gibi davalının ortaklığının devrine ilişkin kooperatife başvuruda bulunulduğuna dair bilgi ve belge bulunmadığından davalının kooperatif ortağı olduğunun kabulü gerekir. Hernekadar davalı, kooperatifin inşaatı tamamladığını ve amacına ulaştığını, bu nedenle dağılması gerektiğini savunmuşsa da, kooperatifin dağılması ve tasfiyesinin gerekip gerekmediği eldeki davanın konusu olamayacağından bu yöndeki istinaf başvurusunun da reddi gerekir. Buna göre davalının kooperatif ortağı olduğu, kooperatif kayıt ve belgeleri ile dosya kapsamına göre 5.825,00 TL aidat alacağı bulunduğu, kooperatif genel kurullarında aylık % 3 faiz (yıllık % 36) kararlaştırılmışsa da, BK’nın 120. maddesi uyarınca gecikme faizinin yıllık yasal faizin % 100’nü aşamayacağı, bu nedenle kooperatifin ancak yıllık % 18 (aylık % 1,5) oranında faiz talep edebileceği, bu nedenle bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaya göre kooperatifin 2.188,88 TL gecikme faizi talep edebileceği gözetildiğinden mahkemece 5.825,00 TL aidat alacağı ile 2.188,88 TL gecikme faizi yönünden takibin devamına karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık bulunmadığından HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1325 Esas, 2019/492 Karar ve 18/04/2019 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 171,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b.1 bendi ile aynı kanunun 362/1-a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.23/03/2023