Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3013 E. 2020/1852 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3013 Esas
KARAR NO: 2020/1852
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2019
NUMARASI: 2014/418 Esas, 2019/501 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ: 07/06/2011
BİRLEŞEN İSTANBUL 34. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
ESAS NO: 2011/410
KARAR NO: 2012/201
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 08/10/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı-davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında “Tıbbi Cihazlar Bakım-Onarım Hizmet Sözleşmesi” imzalandığını, müvekkilinin edimini ifa ettiğini, davalının bir kısım fatura bedellerini ödemediğini, davalı borçlunu aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; verilen hizmetin ayıplı olduğunu, bu sebeple davacı tarafından düzenlenen tüm faturalara itiraz edildiğini ve hiçbir faturanın ticari defterlere alınmadığını, davacı tarafın temsilcisi ve aracısı olduğu … A.Ş’nin ürettiği anjio cihazını müvekkili hastaneye sattığını ve bu cihazdan en iyi anlayan teknik kişiler ve bu işte yedek parça ve şifreleme tekel mahiyetini elinde bulunduran firma ve kişiler olması sebebi ile davacı ile bakım sözleşmesi yapılmak zorunda kalındığını, davacı tarafın satmış olduğu cihazın ayıplı olduğunu, bu hususun Amerika da tespit edilmesi üzerine bu ülkeye kabul edilmediğini, bu cihazların gizli ayıbının üretici firma tarafından kabul edilerek yapılması gerekenlerin davacı gibi bakım hizmeti ve temsilcilik yapan ülke firmalarına gönderilerek uyarıldıklarını, ayrıca davacı statüsünde olan tüm ülke temsilciliklerine bu hususa dair cihaz satın alan müşterilere de gönderilmek üzere bu ayıbı ve ayıbın çözümüne dair bilgilendirmelerin yapıldığını, müvekkili tarafından davacının uyarıldığını, cihazın ayıbının sözde bakım yapıldıktan sonra dahi devam ettiğini bakım sözleşmesinin şartlarının yerine getirilmediğinin Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/97 D. İş sayılı dosyası ile tespit ettirildiğini ve davacı tarafa Antalya … Noterliği 15/12/2010 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ekinde bilirkişi raporunun tebliğ edildiğini, görüşmeler sonrası sonuç alınamadığını, İstanbul 34. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/410 E sayılı tazminat ve alacak davasının açıldığını ve davanın halen derdest olduğunu, davacı tarafın üretim hatasının giderilmesine yönelik bu hususu Türkiye’deki bazı hastanelere uygularken bazı hastanelerden gizlediğini ve cihazdan üretimden kaynaklanan bu teknik hatayı sanki bakım esnasında oluşan arıza gibi göstermek sureti ile değişmemesi gereken parçaları da değiştirmek suretiyle davalıyı ayrı ayrı maddi kayıplara uğrattığını, davacının edimini yerine getirmediğini, müvekkili hastaneyi aldattığını belirterek davanın reddine, kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davacı-davalı vekili Birleşen İstanbul 34. Asliye Ticaret Mahkemesine ibraz ettiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı şirketten anjio cihazı satın aldığını, cihazın baştan itibaren ayıplı olduğunu, bakım servisi olan davalının kalıcı olarak çözüm bulamadığını, cihazın sürekli arıza yaptığını, cihazdan beklenen tıbbi ve maddi faydanın sağlanamadığını, Tüketici Kanunu çerçevesinde malın iadesdinin ve ayıpsız misli ile değiştirilmesi şartlarının doğduğunu, davalı tarafın deneme yanılma yolu ile vekil eden hastaneye sattığı anjio cihazını tamir etmeye çalıştığını lakin ayıbı olmayan parçaları söküp ayıplı gibi göstermek suretiyle ayıplı gibi gösterdiğini, müvekkili davacıya arızalı gibi gösterdiği parçaları fatura ettiğini, fatura karşılığı çek aldığını, cihazın ayıbının hastanın hayatını çok önemli derecede riske atacak seviyede olduğunu, cihazdaki ayıbın Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/97 Değişik İş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, arızasız olması halinde cihaz ile 40-50 hastanın tetkik ve tedavisinin yapılabileceğini, müvekkilinin cihazın çalışmamasından dolayı herbir hasta başına 500,00 TL kâr kaybından yoksun kaldığını, ekli listede sunulan toplamda 218.860,00 TL çek bedelinden şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL’ sinin davalının temerrüde düşürüldüğü ihtar tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte, cihazın ayıpsız misli ile değiştirilmesini, mümkün olmadığı takdirde satın alındığı tarihten itibaren bedelinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 20.000,00 TL’sinin reeskont faizi ile birlikte, kâr kaybına ilişkin olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 20.000,00 TL, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL bakım-servis sözleşme bedellerinin, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL parça değişim ve servis ödemelerinin ödendiği tarih itibariyle reeskont faizi ile birlikte, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Davalı-davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle davacının davaya konu ettiği cihazı Hollanda’ da faaliyet gösteren … şirketinden satın aldığını, müvekkiline husumet düşmediğini, cihazın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebi bakımından ise davaya konu edilen cihazın davacı tarafından … A.Ş. Ünvanlı şirkete tüm hastaneye ait menkuller ile birlikte ayıpsız değeri üzerinden satıldığını, dolayısıyla maddi hukuk bakımından dava konusu talebi ileri sürmede yetkisinin bulunmadığını, cihazın ayıplı olmadığnı, dava dilekçesinde bahsedilen Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/97 Değişik İş sayılı dosyasında yapılan delil tespitinin müvekkilinin yokluğunda yapıldığını, bu şekliyle yapılan tespitin mevzuat ve Yargıtay’ ın yerleşik içtihatları çerçevesinde dikkate alınmayacağını, bakım onarım aşamasında söz konusu cihazın davacının uhdesinde bulunduğunu ve eksiksiz olarak ara vermeden çalıştığını, dava dilekçesindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı-davacı vekili 25/11/2014 tarihli ıslah dilekçesinde; gerek ilk alınan raporda ve gerekse son alınan 08/10/2014 tarihli heyet raporunda; davaya konu Cihazın eksik-ayıplı olduğu bu nedenle semende indirim yapılması gerektiği sonucuna ulaşıldığını, 05/04/2014 tarihli Mali Müşavir … tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda cihazın değer düşüklünü %20 olarak takdir ve tespit ettiğini, cihazın 230.000 euro’ya satın alındığını, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydı ile 20.000,00 TL olarak açılan semende indirim davasının 100.473,20 TL çıkarttıklarını belirterek 20.000,00 TL’sine dava tarihinden 80.473,20 TL’sine ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesine, 05/04/2014 tarihli bilirkişi raporunda; … A.Ş.’nin defter kayıtlarına göre … A.Ş.’nin … A.Ş.’den 147.895,00 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, bu bedelin değiştirilen arızalı parçalardan kaynaklandığını, bu kısım yönünden 20.000,00 TL olarak açılan dava değerini 147.895,00 TL’ye çıkardıklarını belirterek 20.000,00 TL’sine dava tarihinden 127.895,00 TL’sine ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesine, 08/10/2014 tarihli bilirkişi raporunda cihazın arızalı olması nedeniyle mahrum kalınan 249.886,73 TL olduğunun tespit edildiğini mahrum kalınan kar tutarının aslında 277,654,14 TL olduğunu 20.000,00 TL üzerinden açılan dava değerini 277.654.14 TL’ye çıkardıklarını belirterek 20.000,00 TL’sine dava tarihinden 157.654,14 TL’sine ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesince; bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına nazaran; anjio cihazının ayıplı olduğunu, arızasının giderilmesi amacıyla ve bakım sözleşmesi kapsamında bir çok kez tamir ve parça değişimleri yapıldığı ancak; bu iş ve işlemlere karşın sonucun değişmediği, cihazda meydana gelen arızaların tamir ve parça değişimlerine rağmen giderilememesinin davacı-karşı davalı şirket sorumluluğunda olduğu ve cihazın medikal cihaz niteliğinde olması da dikkate alınarak, davacı-karşı davalı tarafça verilen servis hizmetleri ve parça değişimlerinin yararsız kaldığı, cihazın ayıplı imal edilmiş olması karşısında aslında bu servis hizmeti ve parça değişimlerinden sonuç alınamayacağının da bilinmesi gerektiği, bu sebeple davalı-karşı davacı tarafça yapılan ödemelerin iadesi gerektiği, davalı-karşı davacı yanın sözleşmeyi dava dışı … ile yapmış olması karşısında satıcıya yöneltilebilecek taleplerinin ise yerinde olmadığından bahisle asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile, Servis-onarım-Bakım bedelleri için ödenen miktardan kaynaklanan 20.000,00 TL alacağın birleşen dava tarihinden itibaren 28/09/2011 tarihinden itibaren işleyecek değişebilir oranda reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bu yönden davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, davacının yerinde görülmeyen sair taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Davalı birleşen dosya davacı vekili yasal süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde; davacı-davalının takipte kötüniyetli olduğunu, davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, cihazın davalı-davacıdan alındığını, cihazın eksik ve ayıplı olduğunu, mahkemece nihai karar verilirken 25/11/2014 tarihli ıslah dilekçesini dikkate almadığını, yalnızca 20.000,00 TL’lik kısma ilişkin davanın kabul edildiğini oysa ıslah doğrultusunda alacağın tamamı yönünden kabul kararı verilmesi gerektiğini, karşı dava yönünden tesis edilen husumete ilişkin kararın yerinde olmadığını, Medeni Kanun 2. Maddesi gereği insan hayatını ilgilendiren böyle bir cihazı müvekkiline temin eden şirketin biz sorumlu değiliz demesinin doğru olmadığını, 4703 Sayılı Ürünlere ilişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanunun 3.a) bendi gereğince ürünün satışından davacı-davalının da sorumlu olduğunu, cihazın davacı-davalı şirketçe teslim edildiğini, kabul anlamına gelmemekle beraber husumet konusunda tesis edilen kararda karşı vekalet ücretinin nesbi olarak hesaplandığını oysa maktu olarak hesaplanması gerektiğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Asıl dava, davacı-davalının bakım ve onarım sözleşmesinden kaynaklı fatura alacağının tahsili amacı ile davalı-davacı aleyhinde başlattığı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine, karşı dava ise ayıplı eşyanın misli ile iadesi, olmadığı taktirde bedelinin tahsili ve haksız tahsil edildiği iddia edilen bedellerin iadesi, uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında akdedilen 30/04/2010 tarihli ‘Tıbbi Cihazlar Bakım-Onarım Hizmet sözleşmesi’ne göre, sözleşmenin süresinin 01/05/2010-30/04/2013 tarihlerini kapsadığı, KDV dahil sözleşme bedelinin 165.000 Euro olduğu, bu tutarın aylık 4.583,33TL olarak 36 eşit taksitte ödeneceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Davalı tarafın isteği üzerine Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/97 D.İş dosyasında yaptırılan 30/11/2010 tarihli tespit raporunda; 23/07/2010 tarihinde … teknik elemanları tarafından anjio cihazının tamir edildiği tek taraflı beyan edilerek teslim edildiği, ancak o tarihte ve daha önce alınan erorlogolarmın bugün itibari ile alman hata kodları ile aynı olduğu, cihazdaki mevcut arızaların giderilmediği, …’in çağrılma nedeni olan arızanın aynı şekilde devam etmekte olduğu belirtilmiştir. Mahkemece uyuşmazlık konularında bilirkişi raporu alınmıştır. 16/05/2013 tarihli bilirkişi raporunda; 4 cihazın halihazırda hasta hizmetini engellemeyecek ve riske atmayacak boyutta giderilmiş olan ve nadiren ortaya çıkan skopi arızlarına karşın halen çalışır ve hizmet verir durumda olduğu, ancak sistemde kurulum zamanından bu yana hemodinami ünitesinin çalışmamakta olduğu, kurulum günlerinden itibaren sistemde tekrarlayan çeşitli arızların mevcut olduğu, dosyada mevcut hata kodları incelendiğinde 27271- 27785, 28778, 28787,28782, 27287,27288 hata kodlarının sıklıkla tekrarladığı, 30/11/2010 tarihli bilirkişi raporunda da bazı arızaların sürekli devam ettiği ve hata logolarının sürekli tekrarladığının belirtildiği, ancak arızalara rağmen hasta hizmetlerinin tam olarak kesilmediği, hastanede kurulu diğer anjiyografi cihazına ağnlık verilmekle birlikte arıza yaşanan cihazın da o tarihlerde kullanılmaya devam ettiği, kasım 2010 tarihinden sonraki arızalar için hata logoları alınmadığından yorum yapmanın mümkün olmadığı, diğer yandan bu hata kodlarının teknik arıza karşılıklarına ulaşılmadığı için ilgili arıza ve ona yönelik yapılan onarım girişimlerinin uygunluğu konusunda kesin yorum yapabilmenin mümkün olmadığını, hekim imzalı ve servis arıza raporlarında göze çarpan temel arızanın X-ray görüntüsünde ani kayıplar olmuşması olduğunu, benzer seri-model cihazlarda hastanede kurulu sistemde görülene benzer X-ray görüntüsünde kayıp olabileceğine dair sorun olabileceği, bunun kaynağı ve muhtemel çözümüne ilişkin 21/05/2008 ve 16/06/2008 tarihli uluslararası duyuru mektupları bulunmakta olduğu, 2009-2013 yıllarım kapsayan hata logoları ve bunların teknik karşılıkları olmadan cihazın ve verilen hizmetin ayıplı olup olmadığı hakkında yorum yapmanın mümkün olmadığını, ancak ve sadece X-ray görüntüsündeki kayıp probleminin … tarafından yayınlanan dokümanlarda uyanlar da dikkate alındığında X-ray tube değişimine rağmen giderilmemiş olması bu cihazın değişiminin gereksiz olduğu ve teknik servis desteğinin ayıplı olduğu yönünde değerlendirilmiş olduğu belirtilmiştir. 11/12/2013 tarihli ek raporda; 4 bulgu ve saptamalara dayalı olarak kurulumu yapılan anjiyografi cihazının gizli ayıplı olduğu, bakım onarım hizmetinin ayıplı olarak sunulduğu’ kanaatine varıldığı ifade edilmiştir. 05/04/2014 tarihli bilirkişi (mali müşavir) raporunda; … A.Ş’nin yasal defter kayıtlarına göre … A.Ş’den 147.895,00 TL alacaklı olduğu, anjio cihazının değerinde şubat 2011 tarihi itibariyle %20 oranında bir düşüş olduğu, bu değerdeki düşme sebebiyle 46.000,00 Euro’luk bir kayıp bulunduğu, 01/02/2011 tarihinde merkez bankası döviz alış kuruna göre Euro kuru (2,1842 TL) dikkate alındığında değer düşüklüğü nedeniyle oluşan kaybın 100.473,20 TL olduğu, anjio cihazının verimli olarak çalıştırılmaması nedeniyle oluşan kazanç kaybının 231.376,60 TL+KDV =249,886,73 TL olduğu belirtilmiştir. 08/10/2014 tarihli bilirkişi heyet raporunda; teknik incelemede dava konusu olan … 12 marka ve model anjiyografi cihazı ile birlikte verilen ve kullanılan hemodinami ünitesinin başlangıçtan beri kullanılmadığının tespit edildiği, bu cihazın anjio cihazının kullanımım destekleyen ayrı bir cihaz olduğu ve anjio cihazına ek olarak verildiğinin anlaşıldığı, hemodinami ünitesinin çalışmaz halde teslim edilmiş olmasının bir ayıptan ziyade eksiklik olarak değerlendirilebileceği, teknik incelemede dava konusu anjio cihazında temel olarak floroskopi görüntüsünde kaybolmayı da kapsayan bir dizi arıza olduğu, teknik servis müdahalelerine ve parça değişimlerine rağmen arızanm ve cihazda meydana gelen hata kodlarının düzelmediği bilirkişi raporlarına ve dava dosyasında bulunan belgelere atıfla saptandığı, yine dava dosyasında bulunan 26/04/2013 tarihinde tutulan tutanakta parça değişimlerine rağmen ara ara ne zaman olacağı belli olmayan X-Ray skopi görütüsünde kayıp şeklinde bir arıza olduğu, cihazın kapatılıp açıldığı zaman arıza uyarısının kalktığı, fakat arıza kaydı olduğunda hata kodunun anjio işleminin devamının engellediğinin belirtildiği, satılanda satım sözleşmesinde kastedilen tahsis ve kullanma yönü bakımından onun değerini ve elverişliliğini azaltan eksikliğin ayıp olarak nitelenmekte ve bu ayıptan satıcının sorumlu olduğunun kabul edilmekte olduğu, bu anlamda anjio cihazının ayıplı olduğunun söylenebileceği, dosyada mevcut evraktan taraf beyanlarından anjio cihazının arızasımn giderilmesi amacı ile taraflar arasındaki bakım sözleşmesi kapsamında birçok kere tamir ve parça değişimleri yapılmış ise de sonucun değişmediği, cihaz arıza kaydı verdikçe alıcı …’mn tamir yolunu seçtiği, ancak tamirin başarılı olmadığı, bu süreçte alıcının ayıp ihbar mükellefiyetini de yerine getirdiğinin kabulü gerektiği,, cihazda meydana gelen tamir ve parça değişimlerine rağmen giderilememesinin davacı/karşı davalı …’in sorumluluğunda olduğu, bu nedenle de davacı yana verilen servis hizmetlerinin ve parça değişimlerinin de yararsız kaldığının anlaşıldığı, davalı/karşı davacı …’nın önce cihazın tamiri yolunu seçtiği, ancak tamirin pek çok denemeye rağmen başarılı olmadığı anlaşıldığından alıcının artık sözleşmeden dönerek semenin iadesini isteme hakkı olduğunu kabul etmek gerektiği, eğer ayıba bağlı haklardan birisi seçilip de bu talep karşı tarafça makul sürede yerine getirilemez ise temerrüt durumunun gerçekleşeceği ve iş sahibinin yeniden kalan haklar bakımından seçimde bulunma hakkının doğacağı, alıcının satım sözleşmesinden dönmüş olmakla satış bedeli olarak ödemiş olduğu parayı faizi ile birlikte talep edebileceği, alıcının dönme hakkını seçtiğinden cihazın değiştirilmesini isteyemeyeceği, alıcının ayrıca doğrudan veya dolaylı tüm zararlarını isteyebileceği bu anlamda kar kaybını da isteyebileceği, sebepsiz zenginleşme oluşturmayacak şekilde alıcının satılandan elde ettiği faydanın indirileceği, çünkü alınan malın bir müddet kullanıldığı ve fayda elde edildiği, ancak davalı kar kaybını istediğinden bu kar kaybı belirlenirken o zamana kadar elde ettiği kar düşülerek belirlenmiş olacağından kullanma suretiyle elde ettiği faydalanmanın da iade edilmiş olacağı, taraflar arasında ayrıca bakım sözleşmesi bulunduğu, alıcının bakım sözleşmesi gereği cihazın bakımı için Ödemiş olduğu parayı tamirin başarısız olması karşısında geri talep ettiği, yine değişen parça bedellerini de talep ettiği, ayıbın giderilmesinde başarısız olduğu ölçüde bakım ve parça ücretlerinin iade edilmesinin gerektiği ancak tamir ve bakım nedeni ile sağlanan faydanın da indirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. 13/01/2016 tarihli başka bir heyet raporunda; kayıtlara göre yapılan incelemede adı geçen anjio cihazı ocak 2009 yılında kurulduktan sonra teknik servis ve hizmet bakım tutanaklarında da belirtildiği gibi on altı ayda 20 adet arıza ve durmalar tespit edildiği, ayrıca 04/02/2009 tarihinde cihazın çalışmadığının … teknik servise bildirildiği ve hemodinami cihazının eksik olması sebebiyle hemodinami eğitimi verilemediğinin … yetkili eğitmence not edildiği, yeni alman Hemodinami cihazının raporlardan ve dosya içerisindeki belgelerden hiç çalıştırılmadığının anlaşıldığı, davacı-davalının toplam 312.519,16 TL tutarında yedek parçaya fatura ettiği, anjio cihaz parçalannın deneme yanılma metoduyla arıza durumunda detayları servis raporlarında da yazılı değişime rağmen arızanın devam ettiği görüldüğünden, bu fatura bedellerinin teknik hizmet ayıbı olduğu kanaati hasıl olup icra takibine konu edilen yukarıdaki fatura bedelinin talep edilemeyeceği, Türkiyede özel hastanelerin hızlı değişim ve gelişim sürecinde kalite kriterlerinde önemli ve kapsamlı değişiklikler yapıldığı, 2008 yılında “Hizmet Kalite Standartlan” adı ile yayınlanan standart seti kalite çalışmalarının yeni bir sürece girmesini sağladığı, Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde başlatılan kalite çalışmalarının kapsamına 2009 yılında özel hastanelere yönelik olarak yayınlanan “Özel Hastaneler Hizmet Kalite Standartları” seti ile özel hastanelerin de dahil edildiği, buna paralel olarak 2009 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu’nun özel hastanelerin hastalardan alacağı ilave ücretlerin belirlenmesi amacıyla yayınladığı puanlandırma yönergesinde kullanılan puanlandırma parametrelerinden birinin Bakanlık tarafından hazırlanan “Özel Hastaneler Hizmet Kalite Standartlarının oluşturması fiili olarak ve resmen özel hastanelerin de kalite süreçlerine dâhil edilmesini sağladığını, bu çerçevede 2010 yılı ilk yarısında özel hastanelerin, Bakanlıkça belirlenen ekipler tarafından “Merkezi Değerlendirme” kapsamında değerlendirildiği, bu şekilde; Bakanlıkça belirlenen değerlendirme ekiplerinin yine Bakanlığın öngördüğü kurallar ve takvim çerçevesinde, tüm ülke genelinde belirlenen kurum ve kuruluşlarda gerçekleştirdiği sağlıkta kalite değerlendirme metodolojisi “HKS Merkezi Değerlendirme” adıyla kurumsallaştığı, Özel hastanelerde hizmet kalite Standart ve denetiminin çok titizlikle bu tarihten itibaren yapıldığı, davalı/karşı davacı hastanenin sadece kalp hastalıklarında hizmet veren bir hastane olduğu, anjio cihazının alımı öncesindede 20 yatak kapasitesini iki kat arttırarak 54 yatak yaptığı, Türkiye’de ve Dünyada 2008 yılında ekonomik kriz olmasına rağmen 2009 yılında mevcut hastanenin daha hızlı ve güvenilir anjio hizmeti vermek için … cihazı satın aldığı, Anjiografi yapacak hekimlerin bu şekilde arıza yapan bir cihaza güvenerek hasta almak istemeyecekleri, hatta almayacakları, tüm bu durumlar göz önüne alındığında mevcut davalı/karşı davacı … hastanesinin serbest piyasa şartlarında rekabet ve hizmet kalitesini etkileyen bu arızalar sebebi ile kar kaybına uğradığı, 05/04/2014 tarihli mali müşavir …’in kar kaybı raporunda belirlenen ve esas alınan verilere göre hazırlanan davalı/karşı davacının kar kaybı hesaplamasının uygun olduğu ve davalı/karşı davacının cihazın ayıplı çıkması nedeniyle uğradığı kar kaybının 231,376,60 TL olduğu, davacı/karşı davalının icra takibinde konu ettiği bakiye fatura alacaklarını talep edemeyeceği, cihazın ayıplı olması nedeniyle bakım faturalarının da talep edilmeyeceği, davalı/karşı davacımn çek ile yaptığı ödemelerin davacı/karşı davalı tarafından tahsil edilip edilmediği araştırıldıktan sonra ödemesi yapılan çek bedellerinin davacı/karşı davalı tarafından davalı/karşı davacıya iade edilmesi gerektiği, Parça bedelleri ile ilgili faturaların davalı/karşı davacı kayıtlarında yer almadığı belirtilmiştir. 08/10/2014 tarihli raporu düzenleyen bilirkişi heyeti 03/04/2017 tarihli ek raporlarında; kök raporu tekrarla davacı/karşı davalının, kendi ticari defterlerinde 16/05/2012 tarihi itibari ile davalı/karşı davacıdan 148.761.41 TL ALACAKLI gözüktüğü, cihazın 2 yıllık sürede % 20 oranında (100.473,20 TL) değer düşüklüğüne uğradığı belirtilmiştir. Aynı bilirkişi heyeti 02/11/2018 tarihli 2. Ek raporlarında; Mali inceleme sonucu, söz konusu cihazın satıcısının dava dışı … olduğunun görüldüğü, davalı/k.davacı tarafından sunulan faturalarda ve kayıtlara bakıldığında da davacı/k.davalı …’ nin ünvanı ile davacı/k.davalı şirkete ilişkin herhangi bir bilginin mevcut olmadığı, kök ve ek rapordan sonra dosyaya sunulan taraflar arasında akdedilmiş bir satış sözleşmesine de rastlanılmadığı ifade edilmiştir. Bilindiği üzere, 7251 Sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra a-6 ıncı bendinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş” olması halinde kararın esasının incelenmeden kararın kaldırılmasına karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, davalı-davacı vekilinin, 25/11/2014 tarihinde davasını ıslah ettiği, ıslah dilekçesinin değerlendirilmediği, HMK’nun 297. maddesi kapsamında denetlenebilir hüküm kurulması gerektiği anlaşılmakla davalı-davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, diğer istinaf sebepleri ve işin esası bu aşamada incelenmeksizin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1-Davalı birleşen dosyada davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE, 2-İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/418 Esas, 2019/501 Karar ve 20/06/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine gönderilmesine, 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı İle istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 232,10 TL harçtan davalı-davacının peşin olarak yatırmış olduğu 165,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davalı-davacıdın tahsili ile hazineye irat kaydına, 5-Davalı-davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda değerlendirilmesine, 6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-a/6 bent gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.08/10/2020