Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3003 E. 2023/289 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3003 Esas
KARAR NO: 2023/289
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21/05/2019
NUMARASI: 2018/355 Esas, 2019/625 Karar
DAVA:TAZMİNAT (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ: 09/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili tarafından Özel İşyeri Paket Sigorta Poliçesi ile sigorta örtüsüne alınmış olan sigortalı … San. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin iş yerinde 04/11/2017 tarihinde kimliği belirsiz kişilerce yapılan hırsızlık sonucunda sigortalı işyerinde bulunan kuruyemiş emtialarının çalındığını, buna ilişkin olay yari inceleme raporu düzenlendiği gibi eksper raporu da alındığını, ticaret merkezinin güvenliğini sağlamakla yükümlü olan davalının gerekli güvenlik önlemlerini almamasından dolayı kusur ve sorumluluğunun bulunduğunu, dava konusu hırsızlık hadisesinin gerçekleştiği sanayi sitesinin güvenliğinin, üyelerinden topladığı aidatlarla davalı kooperatif tarafından ve yine kooperatifin maaşlı çalışanları olan güvenlik elemanları tarafından sağlandığını, 26/12/2017 tarihinde 95.246,00 TL tazminatın sigortalıya ödenerek haklarına halef olunduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 95.246,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin halen yapı kooperatifi olarak faaliyetine devam ettiğini, işletme kooperatifine dönüşmediğini, ana sözleşme gereği hizmetlerin yerine getirildiğini, güvenlik hizmetinin kapsamının toplu yapı yönetim planının 10/5-3. maddesinde, koruma, gözetme ve caydırma olarak belirlendiğini, ancak site içinde yaklaşık 7200 adet iş yeri bulunduğunu, ticaret merkezinin resmi tatiller harici 06:00 ile 21:00 arası kamuya açık olan günde binlerce insanın ziyaret ettiği büyük çaplı iş yeri sitesi olduğunu, saat 21:00 sonrası ise, sitenin kamuya ve ticarete kapatılarak sadece 11 nolu kapıdan giriş çıkış yapıldığını, bu saatten sonra güvenlik görevlilerinin genel olarak hırsızlık ve benzeri rizikolara karşı devriye atarak görev yaptıklarını, site yönetim planın ve uygulamada, bu büyüklükteki bir iş yerinin güvenliğinin sağlanmasının mümkün olmadığının kiracı ve iş yeri sahiplerine bildirildiğini, hiç bir iş yerine yazılı veya sözlü güvence verilmediği gibi alarm ve benzeri güvenlik önlemlerinin alınması konusunda tavsiye ve uyarılarda bulunulduğunu, olayın oluş şekliyle davalının kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; dava dışı sigortalının, davalı kooperatifin ortak veya kiracısı olarak davalı yanca işletilen sitede iş yeri işlettiği, davalı kooperatifin anasözleşmesinde, sitenin inşaatının yanı sıra ortak ve kullanıcıların iş yerlerinin temizlik, güvenlik gibi ortak hizmetlerinin yürütülmesinin de üstlenildiği, bu nedenle aidat toplandığı, davalı yanca üç vardiya halinde güvenlik görevlisi istihdam edilmesinin de, toplanan aidat karşılığı anasözleşme ile üstlenilen güvenlik hizmetinin yerine getirilmeye çalışıldığının kanıtı olduğu, ana sözleşme ile üstlenilen ve karşılığında aidat toplanan hizmette kusur bulunması halinde davalının kusuru oranında zarardan sorumlu tutulması gerektiği, alınan asıl ve ek raporda sigortalının %70 oranında, davalının ise %30 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği, belirlenen kusur oranı yerinde bulunarak hükme esas alındığı, şöyle ki; davalının, aralarında sigortalı iş yerinin de bulunduğu binlerce bağımsız bölümden oluşan ve birçok giriş çıkış kapısı olan … ticaret merkezinin işletmecisi olduğu ve hırsızlık olaylarının engellenmesi amacıyla imkan dahilinde güvenlikçi istihdam ederek ve uyarılarda bulunarak güvenlik önlemi almaya çalıştığı, olayın meydana gelmesinde yeterli önlemlerin alınmaması, hırsızlık faillerinin siteye giriş çıkışının önlenmesi konusunda yeterli özenin gösterilmemesi nedeniyle davalının kusurlu olduğu, davacının ise, kooperatif yönetiminin uyarılarını ve hayatın olağan akışına göre alması gereken güvenlik önlemlerini almadığı, iş yerinde bulunan alarmı devre dışı bırakarak ve kapıyı son derece esnek ve dayanıksız bir madde olan alüminyumdan seçerek hırsızlık olayının meydana gelmesini kolaylaştırdığı, bu durumda, sigorta şirketince ödenen bedelin, ödeme tarihininden itibaren avans faiziyle birlikte kusuru oranında, haksız fiil sorumlusuna rücu edilebileceğinden bahisle davacının davasının kısmen kabulü ile, 28.573,06 TL’nin 26/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; bilirkişi kök raporuna karşı itiraz üzerine alınan ek raporda, itirazlarının ayrıntılı, gerekçeli ve yüksek mahkeme denetimine elverişli şekilde irdelenmediğini, yerel mahkemece ise kök ve ek rapordaki itirazları karşılanmadan karar verildiğini, davalı vekilinin cevap dilekçesinde, kooperatifin güvenlik hizmetini sağlayamadığını, müvekkillerinin dava konusu hırsızlığın meydana gelmesine engel olamadığını, … gibi bir ticaret merkezinin giriş çıkışlarının düzenli olarak kontrol edilemediğini belirterek sorumluluğu kabul ve ikrar ettiğini, davalı kooperatifin 5188 sayılı yasa kapsamında özel güvenlik hizmeti vermeyi taahhüt ettiğini, hırsızlık olayının … Sanayi Sitesinin güvenliği ile sorumlu olan davalı kooperatifin, güvenlik, bakım ve gözetim kusurundan kaynaklanması nedeniyle meydana geldiğinden davalı kooperatifin oluşan zarardan dolayı sorumlu olduğunu, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için dava konusu hırsızlığın meydana gelmesinde sigortalının kusurunun bulunduğu düşünülse dahi yerel mahkeme kararında ve hükme esas teşkil eden bilirkişi raporunda sigortalıya atfedilen %70 oranındaki kusur oranının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; hırsızlık olayının olduğu … Ticaret Merkezi’nde 7200 adet işyeri bulunduğunu, Pazar günü, resmi ve dini bayramlar dışında her gün 06:00 21:00 saatleri arasında kamuya açık bir iş merkezi olduğunu, 21:00’dan sonra giriş çıkışların 11 nolu kapıdan yapıldığını ve sadece acil işi olan site içerisinde faaliyet gösteren üyeler ve kiracıların kayıt altına alınarak içeri alındığını, ticaret merkezinin kamuya açık olduğu saatlerde özel güvenlik görevlilerinin belirli noktalarda görev yaptığını ve ticaret hayatını olumsuz olarak etkilemeyecek şekilde dükkanların olduğu adaları gezdiğini, sitenin kapalı olduğu saatlerde ise güvenlik görevlilerinin site içerisinde tek tek dükkan önlerini dolaşarak yangın ve hırsızlık gibi olumsuz bir durum halinde gerekli birimlere ve güvenlik bilgi formu veren işyeri sahibine durumu derhal bildirdiğini, Toplu Yapı Yönetim Planının 10. maddesinin 5. fıkrasının 3. bendi uyarınca müvekkilinin bir sorumluluğunun bulunmadığını, hırsızlık olayının, sitenin kamuya açık olduğu saatlerde meydana geldiğini, müvekkiline atfedilecek bir kusurun bulunmadığını, güvenlik görevlilerinin olayı tespit ettiği andan itibaren müdahalede bulunarak olayın en az zararla neticelenmesini sağladığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, dava dışı sigortalıya ödenen bedelin rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davacı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı … San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. arasında 10/11/2016-10/11/2017 tarihleri arasında Özel İşyeri Paket Sigorta Poliçesi akdedildiği, 04/11/2017 tarihinde sigortalı işyerinde bulunan malların hırsızlık sonucu çalındığı, bu sebeple davacı tarafından dava dışı sigortalısına 26/12/2017 tarihinde 95.246,02 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, hasarın meydana gelmesinde kusur dağılımına yönelik tespitlerin yerinde olup olmadığı, olay sebebiyle davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. 11/12/2017 tarihli Hırsızlık Hasar Ekspertiz raporunda, hasar tarihinin poliçe vadesi kapsamında yer aldığı, hasarın yakın sebebinin hırsızlık olarak belirlendiği, hasarın oluş şekli itibari ile Hırsızlık Genel Şartları ve poliçede tanımlı klozlara göre teminat kapsamında yer aldığının değerlendirildiği, hasar tazminatının 95.246,02 TL olarak tespit edildiği belirtilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 12/01/2019 tarihli raporda, … S.S. İstanbul Toptan Ticaret Depolama ve Küçük Sanayi Toplu İşyeri Kooperatifinin, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun ile Yasanın Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun 7. maddesinin a) fıkrasına göre; koruma ve güvenliğini sağladıkları alanlara girmek isteyenleri duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini detektörle arama, eşyaları x-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme görevi olduğu halde dava konusu hırsızlık olayının meydana geldiği, hırsızlık amacıyla siteye giren kişilerin siteye araçla girdikleri, sitenin 17 kapısının bulunduğu, davaya cevap dilekçesinde …’un yapısı iş hacmi ve ticarete açık olduğu saat:06.00-21.00 saatleri arasında kamuya açık alan olduğunun belirtildiği, özel güvenlik hizmeti verilmesi düşünülen yerin risk analizi iyi yapılarak, yükümlülüğün altına ona göre girilmesi gerektiği, özel güvenlik hizmeti verilirken, hırsızlık olayından önce eksikliklerin tespit edilmesi ve site yönetimi ile görüşerek fiziki tedbirleri aldırılması, güvenlik koşullarının iyileştirmesini istemesi ve koşulların yetersiz olduğu yerde güvenlik hizmetinin sağlanmasının zor olduğunun yazılı hale getirmesi ve site yönetimine iletilmesi gerektiği, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun hükümlerine, kooperatif ana sözleşme ve site yönetim planına göre, sitenin tamamında kamu güvenliğini tamamlayıcı mahiyette koruma ve güvenlik sağlanmasından sorumlu olduğu halde, site içinde gözetim, denetim, koruma, kollama ve siteye giriş-çıkış kontrol ile güvenliğin sağlanması gerekirken özen yükümlülüğüne uymayarak ve eksik güvenlik personeli ile çalışmak suretiyle (90 olması gerekirken 55 kişiyle bu hizmetin verilmesi), görev alanı olan site içindeki 29. ada no:98-100 sayılı adreste bulunan iş yerine güvenlik kamera görüntülerine göre, kepenk kanalını kanırtmak suretiyle, kepengin sağ ve sol dikmelerini eğerek kepenk panellerini sağa doğru kepengin kızağından yerinden çıkardıkları, kilit ve kapı kasası çevresinde 2 noktada sert cisme bağlı soyulma izinin de görüldüğü, alüminyum camlı kapının levye ile esnetilerek zorlanarak kapının açıldığı ve dosyada belirtilen emtianın çalındığı, bu şekilde meydana gelen iş yerinden hırsızlık olayına engel olunamadığı anlaşıldığından hırsızlık olayında davalının %30 oranında kusurlu olduğu, müşteki …’ın ifadesi, meydana gelen hırsızlık olayı ile ilgili hazırlanan olay yeri inceleme raporu ve güvenlik kamera görüntülerine göre, hırsızlığın, kepengin kanalının demir kullanarak kanırtmak suretiyle genişletilerek, alüminyum kapının da zorlamak suretiyle açılması suretiyle meydana geldiği, bu şekilde zorlama suretiyle kepenk ve kapının açılabildiği ve kepenk kanallarının daha güçlü olan malzemeden olması gibi güvenliği artırıcı başka emniyet sistemlerine başvurulmadığı, davalı kooperatifin güvenlikle ilgili talimatlarından işyerine alarm takılarak site güvenlik telefonlarına yönlendirilmesinin sağlanmaması, kepenk kilitlerin güvenliğin önerdiği uygulamaları yerine getirmeye çalışmaması gibi, ayrıca işyerinde mevcut olan alarm sisteminin daha önce kapatıldığı ve hırsızlık olayı esnasında çalışmadığı, iş yerinin hırsızlık olaylarına karşı daha muhkem hale getirilmediği, şahısların zorlanmadan iş yerine girdikleri ve bu şekilde hırsızlık olayında tedbirsiz davrandığı anlaşıldığından meydana gelen olayda davacının % 70 oranında kusurlu olduğu, belirlenen maddi hasarın değerinin kadri maruf ve kabul edilebilir düzeyde olduğu, davalı tarafın meydana gelen zarardan kusuru oranınca sorumlu olduğu, davacı … Sigorta A.Ş’nin TTK’nun 1472. maddesi gereğince sigortalısının haklarına halef olduğu bildirilmiştir.Bilirkişi heyetinde yer alan güvenlik uzmanı bilirkişiden alınan 18/04/2019 tarihli ek raporda, asıl raporda yer alan kusur oranları konusunda bir değişikliğe gidilmediği anlaşılmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 1472 maddesinde halefiyet düzenlenmiştir. Maddede, sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçeceği, sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği ifade edilmiştir. Sigortalının tazminat alacağının hukuki temelinin haksız eylemden, kanundan veya sözleşmeden kaynaklanmış olması arasında hiçbir fark yoktur. TTK 1472. maddeden kaynaklanan halefiyet hakkı sigortacıya, zarar sorumlusundan, sigortalısına ödediği sigorta bedeli kadar talep hakkı ve bunun doğal sonucu olarak da zarar sorumlusuna karşı dava hakkını sağlamaktadır. Bu dava türüne doktrin ve uygulamada sigortacının rücu davası adı verilmektedir. Halefiyete dayalı olan rücu davasında, esas itibariyle sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. Her tazminat davasında olduğu gibi, sigortacının açtığı rücu davasında da davalının kusurunu ve zararı ispat etmek davacı sigortacıya düşer. Halefiyete dayalı sigorta rücu davasında sigortacı halefiyet hukuki ilişkisi sebebiyle ancak selefinin sahip olduğu haklara sahip olur. Sigortacı halefiyete dayanarak rücu davasını zarar sorumlusu aleyhine yönelttiğine göre, sigortalının zarar sorumlusuna karşı açacağı tazminat davasında sigortalı neyi ispat etmesi gerekiyorsa, sigortacıda bu davada onu ispat etmekle yükümlüdür. Somut uyuşmazlıkta, dosya kapsamında yer alan güvenlik elemanları ile site sakinlerinin görev ve sorumluluklarına ilişkin düzenlenen belgeye göre; hırsızlık olayının yaşandığı işyerinin bulunduğu sitenin güvenliğinin, 5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun ve Yönetmeliğe göre valilikten alınan izin ve yasalar çerçevesinde davalı kooperatifin kendi bünyesinde oluşturarak sağlayıp sürdürdüğü, güvenliğin 24 saatte 3 vardiya olarak görev yaptığı, güvenliğin görevlerinin, bölgelerinde gözlemci olarak bulunmak, olumsuz ve şüphe çeken her türlü olayı izlemek, olaydan emniyet birimlerini haberdar ederek müdahalede bulunulmasını sağlamak olduğu, aynı zamanda alarm konulan işyerlerindeki uyarıları dikkate alarak işyerini denetleyeceği, olay varsa müdahale edeceği, polis ekiplerini çağıracağı, olaydan işyeri sahibini haberdar edeceğinin de güvenlik elemanlarının görev ve sorumlulukları kapsamında olduğu, güvenlik dolayısıyla site yönetiminin, işyerlerinde oluşabilecek hırsızlık, zarar ve ziyandan sorumlu tutulamayacağı, çalınan eşya ve oluşan zarar da tazmin etmekle yükümlü olmadığı, site sakinlerinin sorumlulukları ise, öncelikle işyerleri için ilk önce kendi güvenliklerini gözden geçirmeleri, mutlaka alarm takılarak site güvenlik telefonlarına yönlendirilmesini sağlamaları, kepenk ve kapı kilitlerini sağlamlaştırmaları, güvenlik için önerilen uygulamaları yerine getirmeye çalışmaları ve işyerleri için mutlaka sigorta yaptırmaları gerektiği şeklinde ifade edilmiştir. Davalı kooperatifin, 55 kişilik özel güvenlik personel kadrosunu 90 kişiye çıkarılması talebi İstanbul Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünün 23/03/2006 tarihli yazısı ile uygun görülmüş ise de olay tarihinde hala eksik personelle (55 kişi) hizmetin verildiği anlaşılmıştır. Ana sözleşmeye göre sitenin güvenlik hizmetini yapmak veya yaptırmak da davalı kooperatifin amaç ve faaliyetleri kapsamındadır. Davalı kooperatif, özel güvenlik personelinin istihdamına yönelik üyelerinden ana sözleşme ve genel kurul kararları ile ödemeler almaktadır. Somut olayda, dava dışı … San. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin kiracı olarak bulunduğu işyerinde 04/11/2017 tarihinde hırsızlık olayının gerçekleştiği sabittir. Olaydan sonra 06/11/2017 tarihinde düzenlenen olay yeri inceleme raporuna göre, işyerinin giriş kısmında bulunan otomatik kepenkte zorlama olduğu ve kepengin kızaklarının yerinden söküldüğü, giriş kapısının alüminyumdan olduğu ve dil kısımlarının zorlandığı tespit edilmiştir. Olayın meydana geldiği sitede 7200 adet işyeri bulunduğu, sitenin 17 kapısının olduğu ve resmi ve dini bayramlar ile Pazar günü dışında her gün 06:00 21:00 saatleri arasında kamuya açık olduğu, saat 21:00’den sonra kapıların kapatıldığı ve giriş ve çıkışların sadece 11 no’lu kapıdan yapıldığı ve sadece acil işi olan site içerisinde faaliyet gösteren üyeler ve kiracıların kayıt altına alınarak içeri alındığı, sitenin açık olduğu saatlerde giriş kapılarında herhangi bir kayıt tutulmadığı, buna göre olayın meydana geldiği 04.11.2017 tarihinde saat 18:18 sıralarında sitenin 17 kapısının da açık olduğu ve herkesin giriş çıkış yapabileceği şekilde ticari faaliyet gösterdiği, hırsızlığı gerçekleştiren kişilerin siteye araç ile giriş yaptığı, hırsızların, işyerinde kepengin takılı olduğu kanalın kanırtılması suretiyle kepengin sağ ve sol dikmelerini eğerek kepenk panellerini sağa doğru çekip yerinden çıkardığı, alüminyum camlı kapının levye ile esnetilerek açıldığı, kapı üzerinde otomatik kilit sisteminin, kilit oynar dilinin kapı esnetilerek yuvadan kurtarılmak suretiyle kapının açıldığı, kepenk ve kapı zorlanmak suretiyle hırsızlık olayının gerçekleştiği anlaşılmıştır. Buna göre Koruma ve Güvenlik Planında düzenlenen hırsızlık eylemlerine karşı alınacak önlemler ve hareket tarzına ilişkin maddede, koruma ve güvenlik uvgulama alanları dahilindeki olası hırsızlık olaylarına karşı teknik yönden 149 kamera, 1 kapı dedektörü, uygulama yönünden 4 kontrol noktası, 9 yaya devriye, 1 motorize devriye, fiziki yönden 3000 mt çevre duvarı, 1 kontrollü geçiş kapısı ile alınan önlemlerin duyarlı bir şekilde takip edilmekte olduğu, bu yönde şikayet alınması durumunda kanun ve yönetmelikler uyarınca gerekli işlem ve müdahalelerin yapılacağı belirtilmiş olup davalı kooperatifin amaç ve faaliyetleri arasında yer alan ve kendi bünyesinde gerçekleştirdiği güvenlik hizmetini gereği gibi yerine getirmemesi sebebiyle olayın meydana geldiği, davalının anılan düzenlemede belirtildiği üzere hırsızlık olayına karşı kontrol, devriye ve kamera ile takip yönünden yükümlendiği önlemleri gereği gibi yerine getirmediği, davalının, sitenin yapısı, iş hacmi ve faaliyette bulunduğu saatler itibariyle olabilicek risklerin analizinin yapılarak alınması gereken tedbirler bakımından yetersiz kaldığı, davalı tarafından olaya zamanında müdahale edilmediği gibi ayrıca 04/11/2017 tarihinde meydana gelen olayın 06/11/2017 tarihinde işyeri çalışanlarınca ancak farkedildiği, yine davalının, güvenlik hizmetini olması gerekenden daha az sayıda güvenlik görevlisi ile verdiği anlaşılmakla davalının, hırsızlığın olduğu işyerinin de bulunduğu sitenin güvenliğinin sağlanmasında kusurlu bulunduğunun kabulü gerekmiştir. Öte yandan dava dışı sigortalının çalınan ürünleri açıkta bırakmadığı, kapı ve kepenkleri kilitleyerek işyerinden ayrıldığı, yani hırsızlığın yukarıda da belirtildiği şekilde zorlanmak suretiyle meydana geldiği sabit ise de dava dışı sigortalının kendisi yönünden alması gereken tüm tedbirleri aldığı söylenemez. Güvenlik elemanları ile site sakinlerinin görev ve sorumluluklarına ilişkin düzenlenen belgede site sakinlerinin mutlaka alarm takılarak site güvenlik telefonlarına yönlendirilmesini sağlamaları gerektiği belirtilmiş ise de dava dışı sigortalı adına davacı sigorta şirketine sunulan 07/11/2017 tarihli yazıda, işyerinde alarmın olduğu, ancak her elektrik kesintisinde kendiliğinden devreye girip öttüğü için 1 ay önce iptal ettirildiğinin bildirildiği görülmüş olup bu anlamda dava dışı sigortalının olayın meydana gelmesinde müterafik kusuru bulunduğu değerlendirilmiştir. Ancak ortaya konan kusur durumuna göre Mahkemece, bilirkişi raporunda tespit edildiği gibi taraflara atfedilen kusur oranları doğru olmamıştır. Dosya kapsamı ve mevcut delil durumu ile tespit edilen kusur durumuna göre olayın meydana gelmesinde davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısının ve davalı kooperatifin eşit olarak %50 oranında kusurlu olduğunu kabul etmek gerekir. Bu nedenle Mahkemece kusur tayininde hataya düşülerek tesis edilen hüküm isabetli olmamıştır. Öte yandan her ne kadar dosyaya sunulan Toplu Yapı Yönetim Planın 10. maddesinin 5. fıkrasının 3 ve 4. bendi, “Güvenliğimiz 24 saat 3 vardiya olarak görev yapmaktadır. Görevleri bölgelerinde gözlemci olarak bulunarak olumsuz ve şüpheli olayları izlemek, olaydan emniyet birimlerini anında haberdar ederek müdahale edilmesini sağlamaktır. Güvenliğimizin görevi genel anlamda tüm sahadaki işyerlerini koruma ve gözetmek, oluşacak olayları önlemede caydırıcı rol almaktır. Güvenliğimiz, Site Yönetimimiz işyerlerinde oluşacak hırsızlık, zarar ve ziyandan sorumlu tutulamayacağı gibi, çalınan mal, eşya ve oluşan zarar ziyanı da tazmin etmekle yükümlü değildir” şeklinde düzenlenmiş ise de ana sözleşmeye göre sitenin güvenlik hizmetini yapma veya yaptırmanın davalı kooperatifin amaç ve faaliyetleri kapsamında olduğu, hırsızlık olayının yaşandığı işyerinin bulunduğu sitenin güvenliğinin, 5188 Sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun ve Yönetmeliğe göre valilikten alınan izin ve yasalar çerçevesinde davalı kooperatifin kendi bünyesinde oluşturarak sağlayıp sürdürdüğü, davalı kooperatifin, özel güvenlik personelinin istihdamına yönelik üyelerinden ana sözleşme ve genel kurul kararları ile ödemeler aldığı dikkate alındığında söz konusu düzenlemenin, davalı kooperatifin, meydana gelen olay sebebiyle sorumluluğunu ortadan kaldırdığı söylenemez. Açıklanan sebeplerle, yukarıda belirtildiği üzere davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından HMK’nın 353/1.b.2 bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kabul edilen kusur oranları gözetilerek yeniden esas hakkında davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1b-1 bendi gereğince REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen nedenlerle KISMEN KABULÜ ile, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/355 Esas, 2019/625 Karar ve 21/05/2019 tarihli kararının HMK 353/1b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, yeniden esas hakkında HÜKÜM TESİSİNE, 3-a)Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE, 47.623,00 TL’nin 26/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, b)Harçlar Kanununa göre belirlenen 3.253,13 TL ilam harcından peşin alınan 1.626,57 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.626,56 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, c)Davacı tarafından sarf edilen 3.200,00TL bilirkişi ücreti, 117,50 TL posta masrafı, 35,90 TL başvuru harcı, 1.626,57 TL peşin harcın toplamından oluşan 4.979,97 TL yargılama giderinden kabul red oranına göre hesaplanan 2.489,98 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, d)Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri olmadığından bu hususta karar vermeye yer olmadığına, e)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, f)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İstinaf Başvurusu Yönünden; 4-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 5-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL harcın davalı tarafından peşin olarak yatırılan 532,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 352,50 TL’nin hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 6-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7-Davacı tarafından yapılan 115,50 TL istinaf yargılama gideri ile peşin olarak yatırılan 165,70 TL istinaf harçları olmak üzere toplam 281,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 9-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hüküm kesinleştiğinde ve kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra artan kısmın yatıran tarafa İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, davalı yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a bendi gereğince kesin; davacı yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.09/03/2022