Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2983 E. 2020/1059 K. 17.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2983 Esas
KARAR NO: 2020/1059
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/04/2019
NUMARASI: 2018/284 Esas, 2019/127 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/06/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Taraflar arasında akdedilen 18/07/2018 tarihli mutabakatla yangınla mücadele sistemi için bakım şartları ve bakımda yapılacak ana hatların tariflendirildiğini, sözleşmede kararlaştırılan 6.136,00 TL’nin müvekkili tarafından davalıya ödendiğini, davalının edimini yerine getirmediği gibi ihtara rağmen aldığı ücreti iade etmediğini belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL’nin 13/11/2018 ihtar tarihinden itibaren davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; alacak miktarının açık olduğu uyuşmazlıklarda kısmi dava açılamayacağını, sözleşmeden kaynaklı hizmetin verildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının davasını 6100 sayılı HMK’nun 107. maddesi uyarınca açıkça belirsiz alacak davası olarak ikame ettiği, bedelin açık olduğu, belirsiz alacak davasının dinlenemeyeceğinden bahisle hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu maddi vaka, ihtarnameler ve ihtilafa göre belirsiz alacak davası olarak yargılamanın sürdürülmesi Kanunun amacına ve davacının hukuki menfaatine uygun olacağından davayı belirsiz alacak olarak ikame edildiğini, sözleşmede kararlaştırılan 6.136,00 TL’nin davalı şirketin banka hesabına 25/07/2018 tarihinde ödendiğini, davalının edimini yerine getirmediğini, sözleşmeden döndüğünü, aldığı bedeli iade etmediğini, hizmetin verilmediğini oysa davalı şirketin Beşiktaş … Noterliğinin 19 Kasım 2018 tarih ve … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesinde bakım hizmetinin verildiğini iddia ettiğini, bakım hizmeti verilip verilmediğinin ve oranının tespitinin hukuki deliller yanında bilirkişi incelemesine ihtiyaç göstereceğinden bu aşamada belirsiz alacak davası olarak davayı açmakta hukuki yararlarının bulunduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME: Dava, sözleşme gereğince ödenen bedelin istirdatı istemine ilişkindir. Taraflar arasında akdedilen sözleşme, sözleşme gereğince iş sahibi davacının davalıya 6.136,00 TL ödediği konularında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı, davalının sözleşme gereğince edimini yerine getirmediğini, davalının sözleşmeden döndüğünü belirterek ödediği bedelden şimdilik 1.000,00 TL’nin belirsiz alacak davası ile talep etmiş, istinaf dilekçesinde de davalının edimini yerine getirip getirmediği ve oranının yargılamayla ortaya çıkacağı, HMK’nun 107. maddedeki şartları taşıdığı iddiasına dayandırmıştır. 6100 sayılı Kanunun 107. maddesine göre, “Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.” Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hali, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumunda ya da objektif olarak imkansızlığa dayanmalıdır. Davacının alacağının miktar veya değerini belirleyebilmesi için elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olmaması ve bu belgelere dava açma hazırlığı döneminde ulaşmasının da mümkün olmaması ve dolayısıyla alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale geleceği durumlarda da alacak belirsiz kabul edilmelidir. Alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda da belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmelidir. Ne var ki, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesi belirsiz alacak davasının açılabilmesi için yeterli değildir. Bir davada bilirkişiye başvurulmasına rağmen, davacı, dava açarken alacak miktarını belirleyebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılamaz. Şartları bulunmadığı halde, dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı durumda, davacıya herhangi bir süre verilmeden hukuki yarar yokluğundan davanın reddi yoluna gidilmelidir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 22/02/2018 tarih, 2016/13069 E. 2018/1377 K. sayılı ilamı) Somut uyuşmazlıkta, davacı, davalının sözleşmede a, b, c, d, e, f, g, h, i, j ve diğer maddelerinde belirtilen bakım hizmetini vermediğini, davalının sözleşmeden döndüğünü iddia etmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde ayıplı ifa yada bedelde tenzilat anlamına gelecek bir ifade de bulunmamıştır. Davacının iddiası göz önüne alındığında mahkemece tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Dosya kapsamı ve delil durumuna göre İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve hukuka uygun olduğundan HMK’nun 353/1.b.1 maddesi gereğince davacının istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 83,50 TL başvuru harcı + 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ile toplam 232,10 TL harcın, peşin yatırılan 165,70 TL harçtan mahsubu ile bakiye 66,40 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353 / 1-b/1 bendi ile aynı kanunun 362/1.a Maddesi gereğince miktar yönünden kesin olarak oybirliği ile karar verildi .17/06/2020