Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2975 E. 2019/1920 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2975 Esas
KARAR NO : 2019/1920
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 09/05/2019
NUMARASI : 2018/166 ESAS – 2019/488 KARAR
DAVA : İSTİRDAT (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/10/2019
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İDDİA:Davacı vekili, 19.01.2016 tarihli dava dilekçesinde, davalı ile müvekkili arasında imzalanan 16.05.2014 tarihli Sözleşmenin 7. maddesi uyarınca, müvekkilinin davalı borçluya sözleşme bedelinin tamamı olan 590.000 USD yi ödediğini, ancak davalının 1 yıllık ücretinin tamamını almasına ve müvekkilince tüm edimlerin yerine getirilmesine rağmen haksız ve hukuksuz şekilde Dijitürk platformundan çıkartıldığını, davalının sözleşme gereğince müvekkiline kullandırmadığı süre ile ilgili bedeli iade etmemesi üzerine İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini, dava konusunun, davalının yayınları durdurup durduramayacağına veya maddi ve manevi kayıpların tazminine yönelik olmayıp, tamamen ödemiş oldukları ancak karşılığını alamadıkları, verilmeyen hizmete ait bedelin iadesine yönelik olduğunu iddia ederek, takibe yapılan İtirazın iptali ile takibin devamına, ayrıca %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yazısına istinaden dava konusu ( … TV logolu) platformdan çıkarıldığını, dava dilekçesinde adeta müvekkili şirketin keyfi bir uygulaması gibi gösterildiğini, Mahkemenin yanıltılmaya çalışıldığını, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı işlenen Suçlar Soruşturma Bürosunun 07.10.2015 tarih ve 2014/37666 soruşturma sayılı yazısı üzerine, yayın yapan … TV, …, … TV, …, … TV,… TV logolu kanalların platformlarından çıkartılması zaruretinin hasıl olduğunu, bahse konu kanalın Türksat uydusundanda çıkartıldığını, müvekkili şirketin sözleşme yapma serbestisi ilkesi uyarınca TV kanalları ile sözleşme yapıp yapmama hürriyetine sahip olduğunu, davacının alacak talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemenin, 2016/57 Esas, 2017/607 Karar ve 11.09.2017 tarihli kararı ile; 01.06.2017 tarihli celsede, davacı şirketin 670 sayılı KHK kapsamında 24.08.2016 tarihinde sicilden terkin edildiğinin bildirildiği, bu hususta maliye hazinesine yazılan yazıya cevap verilmediği, davalı vekilinin davayı takip etmiyoruz beyanının alınarak duruşma zaptının imzalandığı ve takip edilmeyen davanın yenileninceye kadar HMK 150. maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına karar verildiği ve 11.09.2017 tarihli kararla ise davanın işlemden kadırıldığı tarihten itibaren üç aylık yasal süre içinde yenilenmediği gerekçesi ile davanın HMK 150.maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Maliye Hazinesi vekili 03.11.2017 tarihli dilekçe ile mahkemeye başvurarak, davanın taraflarına ihbar edildiğini, iş bu davanın Maliye Hazinesi sıfatı ile takip edileceğinin 10.10.2017 tarihli İstanbul Valiliği/ İl Defterdarlığı – KHK işlemleri İl Bürosunun talimatları gereğince mahkemeye sundukları 12.10.2017 tarihli dilekçe ile beyan edildiğini belirterek, dosyanın işlemden kaldırılmasına yönelik ara kararın kaldırılarak yargılamanın devamı yönünde ek karar oluşturulmasını talep etmiştir. Mahkemece, 08.11.2017 tarihli ek kararla, mahkemece karar verilip dosyadan el çekildiğinden talebin reddine karar verilmiştir. Karar, davacı Maliye Hazinesi vekili tarafından istinaf edilmiştir.DAİREMİZİN 2018/5 ESAS , 2018/187 KARAR ve 07.02.2018 TARİHLİ KARARI İLE; ve, “….668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler İle Bazı Kurum Ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin, ikinci bölümünde olağanüstü hal kapsamında alınan tedbirlerin düzenlendiği, 2/1 .fıkrada, milli güvenliği tehdit oluşturduğu tespit edilen Fethullahçı Terör Örgütüne ( FETÖ/ PDY ) aidiyeti, iltisaki veya irtibatı belirlenen, ekli listede yer alan özel radyo ve televizyon kuruluşlarının, gazete ve dergiler ile yayınevi ve dağıtım kanallarının kapatıldığının belirtildiği, ekli listede, davayı açan Samanyolu TV ninde yer aldığı, 17.08.2016 tarihli Resmî Gazetenin 29804 sayısında yayınlanan 670 sayılı olağanüstü hal kapsamında alınması gereken tedbirler hakkında kanun hükmünde kararnamenin 5.maddesinde, devir işlemlerine ilişkin tedbirlerin düzenlendiği, maddede, 20.07.2016 tarihli 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal Kapsamında yürürlüğe konulan Kanun Hükmünde Kararnameler gereğince kapatılan ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya Hazineye devredilen kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarının her türlü taşınır, taşınmaz malvarlığı, alacak ve hakları ile belge ve evraklarının, her türlü tespit işlemini yapmaya, kapsamını belirlemeye, idare etmeye ,avans dahil her türlü alacak,senet, çek ve diğer kıymetli evraka ilişkin olarak dava ve icra takibi ile diğer her türlü işlemi yapmaya, devralınan varlıklarla ilgili olup kanaat getirici defter, kayıt ve belgelerle tevsik edilen borç yükümlülüklerini tespite ve hiçbir şekilde devralınan varlıkların değerini geçmemesi, ek mali külfet getirmemesi, kefaletten doğmaması ve Fethullahçı Terör Örgütü ( FETÖ/ PDY) ‘ne aidiyeti, iltisaki veya irtibatı olmayan kişilerle gerçek mal ve hizmet ilişkisine dayanması şartıyla bu varlıkların değerlendirilmesi suretiyle bunlara uygun bir takvim dahilinde ödemeye, kapatılan kurum ve kuruluşların taahhüt ve garanti ettiği ancak vermediği mal ve hizmet bedellerinin ödemesini durdurmaya veya ödemeye, tahsili mümkün olmadığı anlaşılan veya tahsilinde ve takibinde yarar bulunmayan hak ve alacaklar ile taahhüt ve garantilerinin tahsilinden vazgeçmeye, her türlü sulh işlemini yapmaya, devralınan varlıklarla ilişkili kredi veya gerçek bir mal veya hizmet ilişkisine dayanan borçlar nedeniyle konulmuş veya daha önce kaldırılmış takyidatları, kredinin veya borcun ödenebilmesini sağlamak amacıyla kaldırıldığı andaki koşullarla tekrar koydurmaya ve ihyaya vb bütün işlemleri yapmak amacıyla usul ve esasları belirlemeye, vakıflar yönünden Vakıflar Genel Müdürlüğünün, diğerleri yönünden Maliye Bakanlığı’nın yetkili olduğunun belirtildiği, 3. Fıkrada, kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarının bağlı oldukları şirketlerin faaliyetlerinin sonlandırılarak ticaret sicil kayıtlarının re’sen terkin edileceği, bunların devralınan varlıkları dışındaki varlıklarının hazineye bedelsiz devredilmiş sayılacağına vurgu yapıldığı, kapatılan şirketin ticaret sicil kaydının 24.08.2016 tarihinde 670 sayılı KHK ile re’sen terkin edildiği, davayı devam ettirme kararı alan Maliye Hazinesi vekilinin beyan dilekçesinde kabul ettiği üzere, Mahkemenin 13.10.2016 tarihli celsesinin 2 nolu ara kararında, Hazine Müsteşarlığına dava dilekçesinin bir örneği de eklenmek suretiyle müzekkere yazılmasına, müzekkere de, davacı şirketin bütün hak ve yükümlülükleri ile birlikte Hazine Müsteşarlığına devredilip devredilmediği, devredilmişse, mahkemedeki davanın Hazine Müsteşarlığı tarafından takip edilip edilmediğinin sorulmasına karar verildiği, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Hukuk Müşavirliği tarafından 15.11.2016 tarihli cevapla, 17.10.2016 tarihli müzekkere ile dava dilekçesinin idarelerine intikal ettiği belirtildikten sonra, 670 sayılı KHK kapsamında dava ile ilgili kurumun müsteşarlıkları olmayıp, Maliye Bakanlığı olduğunun beyan edildiği ve sonuç olarak dava dilekçesinin gereği için yazı ekinde iade edildiğinin belirtildiği, 02.03.2017 tarihli celse ara kararının 2 nolu bendinde “ Maliye Bakanlığı’na müzekkere yazılarak mahkemedeki dava belirtilmek suretiyle Maliye Bakanlığı tarafından davacı sıfatı ile takip edilip edilmeyeceği hususunun sorulmasına karar verildiği, müzekkerenin davacı vekilinin istinaf dilekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere davacı Maliye Hazinesine 09.03.2017 tarihli yazı ile tebliğ olduğu, bir sonraki celse olan, 01.06.2017 tarihli celsede ise mahkemece Maliye Hazinesine yazılan yazıya cevap verilmediği belirtilip, davalı vekilinin davayı takip etmiyoruz beyanı sonucunda davanın HMK 150. madde gereğince işlemden kaldırılmasına ve devamında davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, dilekçenin Maliye Hazinesine ulaşması sonucu söz konusu davanın Maliye Hazinesi adına takip edileceği kararı alındığı, cevabı yazı beklenilmeden ve akibeti sorulmadan mahkemece dosyanın işlemden kaldırıldığı anlaşılmıştır.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 150. maddesinde, “ Tarafların duruşmaya gelmemesi, sonuçları ve davanın açılmamış sayılması” düzenlenmiştir. 150/1. fıkrasında” Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir”. İfadeleri ile, bir anlamda dosyanın işlemden kaldırılmasının şekil şartları belirlenmiştir. Yasal düzenleme kapsamında Öncelikle tarafların usulüne uygun şekilde duruşmaya davet edilmiş olması gerekir. Somut olayda ise, Maliye Hazinesi’ne gönderilen ihbar müzekkere sonucu dosyaya henüz dönmemiş ve ihbar müzekkeresine davayı takip edilmemesinin hukuki sonuçları belirtilmeksizin dosyanın işlemden kaldırılması, yasanın düzenlemesine uygun düşmemiştir .Mahkemece, müzekkere akibeti sorulup ve gerekirse yeniden meşruhatlı davetiye tebliğ edildikten sonra uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yasanın hatalı yorumu sonucu dosyanın işlemden kaldırılması ve devamında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi yanlış olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelemeksizin hatalı bir şekilde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olması nedeniyle kabulüne ve ilk derece mahkeme kararı ve 08.11.2017 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir…” gerekçesi ile kaldırılmıştır. Mahkemece, işin esası ile ilgili yargılama yapılarak karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEME KARARI:Mahkeme, kapatılan … A.Ş ‘nin davalı şirkete 16.05.2014 tarihli hizmet sözleşmesi gereğince yayın ücreti karşılığı olarak kararlaştırılan ücreti ödediği, davalının Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosunun 07.10.2015 tarih ve…soruşturma sayılı yazısı üzerine davalı şirketi yayın portalından çıkardığı, davalının bu şekilde eylemli feshinin sözleşme hükümlerinde öngörülmediği, feshin haksız olduğu, davacının bedelini ödemesine rağmen hizmet alamadığı, bu nedenle bilirkişinin 25.03.2019 tarihli raporu ile Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Uzmanları tarafından düzenlenen 16.11.2017 tarihli raporda ayrıntısı ile tespit edilen 418.253,87 USD alacağının doğduğunun sabit olduğu, davacının takip konusu asıl alacak talebi ile bağlı olduğu, davalının temerrüdünü gerektirecek bir ihtar tebliğinin ibraz edilmediği, davacı tarafça daha sonra İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığı, İİK 67. madde gereğince alacağın likit ve belirlenebilir olduğu gerekçesiyle, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında tahsilde tekerrür olmamak üzere, 415.424,65 USD alacak üzerinden İtirazın iptaline, takibin devamına, fazla istemin reddine, 415.424,65 USD ‘nin TL karşılığı ( 1 USD = 2,88 TL )1.196.422,99 TL ‘nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:Karar, yasal süre içerisinde, davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf nedenleri olarak, icra takibinin 415.424,65 USD asıl alacak ve 5.019,24 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 420.443,87 USD miktarlı olduğunu, bilirkişi incelemesi ve dosya kapsamından, 668 sayılı KHK uyarınca kapatılarak malvarlığı hazineye devredilen ….A.Ş ‘nin davalıdan alacaklı olduğunun tespit edildiğini, karşılıklı gönderilen mailler ve kendilerine gönderdiği ödeme karşılığı ibra sözleşmesine dayanıldığını, davalının temerrüde düşürüldüğünün son derece açık olduğunu, gerekli ihtaratın yapılarak eksik belgelerin tamamlanması yönünde ara karar oluşturulması gerektiğini iddia ederek, redde İlişkin kısmın kaldırılmasını ve davanın kabulüne dair yeniden hüküm kurulmasını istemiştir.Davalı vekili, istinaf nedenleri olarak, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yazısı ve talebine istinaden dava konusu kanalların, kanal platformundan çıkartıldığını, bu feshin sözleşmenin 17. maddesine uygun olduğunu, 17. maddede açıkça, uydu platformundaki yayının resmî kuruluşlarca durdurulmasının istenmesi halinde yayının durdurabileceğinin belirtildiğini, kaldı ki … Kanalı ‘nın Türksat uydusundan da çıkarıldığını, müvekkili şirketin uğradığı zararların göz ardı edildiğini, müvekkili şirketin, 15 yılı aşkın süredir yayıncılık faaliyetleri kapsamında Türkiye ‘de Ödemeli Televizyon Yayıncılığı sektöründe önde gelen firma olduğunu, saygın bir marka değerine sahip olduğunu, marka değerinin zarar gördüğünü, abonelik iptallerinin gerçekleşip tüketiciler tarafından tazminat davalarının ikame edildiğini, Samanyolu Kanalı ‘nın şirket hakkında oluşturmaya çalıştığı gerçek dışı algı ve protestolar nedeniyle yaklaşık 50.000 abonenin abonelik ilişkisini sonlandırdığını, müvekkili şirketin yaklaşık 14 milyon USD zararı olduğunu, reklam gelirlerinin düştüğünü, müvekkili şirketin peşin ödediği uydu kapasitesi bedeline katlanmak zorunda kaldığını, müvekkili şirketin uğradığı zarara dair bilirkişi incelemesi yapılmadan hüküm kurulduğunu, icra inkar tazminatının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, savcılık yazısına istinaden müvekkili şirketin doğrudan ödeme yapmasının beklenemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:Dava, hizmet sözleşmesinin feshi nedeniyle , peşin ödenen ve karşılığı alınamayan hizmet sözleşmesi bedelinin tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı İtirazın iptali davasıdır.Taraflar arasında, 668 sayılı KHK uyarınca kapatılarak mal varlığı Hazineye devredilen …A.Ş ile davalı şirket arasında, 16.05.2014 tarihli sözleşmenin imzalandığı, sözleşme kapsamında, davalı yayıncı kuruluşa kapatılan şirketin ödeme yaptığı, sözleşme süresinin bir yıl olduğu, 07.10.2015 tarihli, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosunun yazısı uyarınca, yayın yapan … TV, …, … TV, …, … TV, … TV, … TV logolu kanalların davalı tarafça platformdan çıkarıldığı, platformdan çıkarılan şirketin sözleşmenin 7. maddesi gereğince sözleşme bedelinin tamamı olan 590.000 USD’yi ödediği, kullandırılmayan kısımla ilgili kapatılan şirketin davalı aleyhine 27.11.2015 tarihinde, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, 415.424,65 USD asıl alacak, 5.019,24 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 420.443,89 USD ( 1.210.878,40 TL harca esas değer ) nin tahsili için ilamsız takip başlattığı, davalı borçlunun yasal süre içerisinde borca ve faize itiraz ettiği, davacı alacaklı şirketin İİK 67. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde İtirazın iptali davasını açtığı, alacaklı şirketin, 670 sayılı KHK ile ticaret sicil kaydının 24.08.2016 tarihinde resen terkin edildiği, tüzel kişiliği sona eren şirket ile ilgili davada ,davanın Maliye Hazinesi tarafından devam ettirildiği konularında bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, davacının takip konusu işlemiş faize hak kazanıp kazanmadığı, takip öncesinde borçlu şirketin temerrüde düşürülüp düşürülmediği, davalı şirketin sözleşmenin feshi ve kanalı platformdan çıkarmasının haklı olması durumunda, vermediği hizmet karşılığında peşin aldığı bedel iadesinin yerinde olup olmadığı, sözleşme hükümlerinin davalı şirkete bu yönde bir hak tanıyıp tanımadığı ile davalının bu konuda uğramış olduğu zararlarının iş bu davada incelenip, değerlendirilmesinin gerekip gerekmediğidir.Kapatılan … A.Ş hakkında, olağanüstü hal kapsamında alınan tedbirlere ilişkin KHK kapsamında malvarlığına dahil edilmesi gereken mal, hak ve alacaklar ile borçların olup olmadığının araştırılması hakkındaki, Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu, vergi müfettişinin 16.11.2017 tarihli teftiş raporunun incelenmesinden, 27.07.2016 tarihli ve 29783 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 668sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında, … … Cad. … Sok. No ;… … / İstanbul adresinde faaliyette bulunan … TV ve … FM nin kapatıldığı, faaliyeti sonlandırılarak 01.09.2016 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, sicil kayıtlarının terkin edildiği, malvarlığının satış ve tasfiye işlemlerinin, Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün 22.09.2016 tarihli Bakanlık Makamının 22.09.2016 tarihli olurları ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fon’una devredildiğinin belirtilerek, defter kayıtlarına göre tespit edilen alacaklara ve diğer haklara ve borç bilgilerine yer verildiği, defter kayıtlarından tespit edilen alacaklara İlişkin yapılan genel değerlendirme ve öneriler üst başlığının “14”. maddesinde, şirketin 159 verilen sipariş avansları hesabında, … A.Ş den 1.210.259,40 TL alacağının olduğunun tespit edildiği, …A.Ş tarafından gönderilen 11.05.2017 tarihli yazıda … A.Ş ‘ye 418.253.87 USD borcu olduğunun belirtildiği, gerekli takip sürecinin başlatılması ve alacağın tahsil edildikten sonra malvarlığına dahil edilmesi gerektiği vb konuların ayrıntılı şekilde belirtildiği anlaşılmıştır.25.03.2019 tarihli bilirkişi raporunda, davalı şirketin ticari defterlerinde davacı ile ticari ilişkiye ait muhasebe hareketlerinin “ Alınan Avanslar Hesabından “ takip edildiği, anılan hesabın 31.12.2015 tarihi itibarı ile 418.253,87 USD karşılığı 1.216.114,96 TL alacak bakiyesi verdiği, davacının 2014-2015-2016 yıllarında e- defter mükellefi olduğu ve ticari defterlerinin Vergi Denetim Kurulu Başkanlığında incelenmekte olduğu, ticari defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı konusunda bir tespit yapılamadığı, tutanak ile tespit edilen kayıtlar üzerinde yapılan incelemelerde ,davacının 27.11.2015 takip tarihi itibarı ile davalı yandan 418.253,87 USD karşılığı 1.216.259,40 TL alacaklı olduğu, davalı şirkete ait 2018 yılı ticari defterlerinin açılış beratlarının yasal sürede alınmış olduğu, kapanış beratları için henüz yasal sürenin dolmadığı, bu anlamda sunulan defterlerin usulüne uygun tutulduğu, davalı yanın kendi ticari defter kayıtları ve cari hesap durumuna nazaran, 27.11.2015 takip tarihi itibarı ile davacı yana 418.253,87 USD karşılığı 1.216.114,95 TL borcu olduğu belirtilmiştir.Mahkemece, teftiş raporu ile bilirkişi raporu kapsamında ve davalının icra takibi öncesinde usulüne uygun temerrüdüne dair ihtar tebliğ edilmediği gerekçesiyle, asıl alacak yönünden İtirazın iptaline karar verilmiştir.Taraflar arasında imzalanan, 16.05.2014 tarihli sözleşme, “18”maddeden oluşmaktadır. Sözleşmenin konusu “3”. maddede, yayıncıların, … TV, … TV kanalları için, Krea tarafından belirlenecek içerik üyelik paketi içerisinde bölgedeki tüketicilere digital ve şifrelenmiş yayınlar halinde Krea abonelerine ulaştırılmasına İlişkin tarafların karşılıklı hak ve mükellefiyetlerinin tespiti, tatbik ve tefsirinden doğacak uyuşmazlıkların çözüm yollarının gösterilmesi olarak tanımlanmıştır. Mali hükümler “7”.maddede düzenlenmiştir.”16”. madde başlığı “ Mücbir Sebepler “ dir. Maddede, tarafların herhangi birinin, deprem, yangın, sel gibi doğal afetler sebebiyle veya uydu sistemlerindeki arızalar veya savaş, terör eylemleri, ambargo gibi sebeplerle İş bu sözleşme ile yükümlendikleri edimlerini yerine getiremezlerse birbirinden herhangi bir nam altında tazminat talep etmeyeceklerini kabul, beyan ve taahhüt edecekleri ifade edilmiştir. Sözleşmenin fesih halleri üst başlığı ise “17”. maddede düzenlenmiştir. 7.1. bentte, ….’nın aşağıdaki sebepler altında sözleşmeyi süresinden evvel tek taraflı olarak derhal feshedeceğine yer verilmiştir. Bu sebepler, yayıncıların, kanallara İlişkin uydu yayın lisansı ve izninin olmaması veya olupta resmî, özerk kurum ve kuruluşlarca iptal edilmesi, yayıncıların, Krea’nın içerik paketlerini üyelerine ulaştırdığı uydu platformdaki yayınının durdurulması, durdurulmasının istenmesi, yayıncıların yayınlarının mücbir sebep halleri dışında teknik sebeplerle bir takvim ayı içinde asgari aralıklarla 7 gün ya da ardı ardına 4 gün olarak geçici durması ve durdurulması şeklinde belirtilmiştir. Davacı, davalının sözleşmeyi haksız feshine dayandırmamış, … platformundan haksız şekilde çıkarıldığını belirtmiştir. Davalının kabulünde olduğu üzere, davalının sözleşmeyi feshetmesi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yazısına istinaden dava konusu kanalı platformdan çıkarması ile gerçekleşmiştir. Davalı taraf ,her ne kadar istinaf dilekçesinde, 17. madde uyarınca platformdan çıkarıldığını, sözleşmeye aykırılık olmadığını iddia etmiş ise de, davacının talebi sözleşmeye aykırılıkla ilgili tazminat davası değildir. Somut olayda, söz konusu maddenin değerlendirilmesi sonuca etkili olmayacaktır. Sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK ‘nın, birinci bölümünde borç ilişkisinin kaynakları üst başlığı İle birinci ayrımda, sözleşmeden doğan borç ilişkilerine yer verilmiş, Sözleşmenin kurulması “1”. maddede tanımlanmıştır. Taraflar arasında, sözleşmenin kurulumu, içeriği ve geçerliliği konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Yasanın üçüncü bölümünde, “Borçların ve Borç İlişkilerinin Sona Ermesi , Zamanaşımı “ üst başlığı ile 131 vd maddelerde sona erme halleri düzenlenmiştir. Bunlar, 131. maddede, asıl borca bağlı hak ve borçların sona ermesi, 132. maddede ibra, 133. maddede, yenileme, 135. Maddede, birleşme, 136. maddede “İfa imkansızlığı “ , 139. maddede , takas şeklinde yer almıştır. Somut olayda söz konusu sözleşme karşılıklı borç yükleyen çift taraflı bir sözleşmedir. TBK 136. maddede “ İfa imkansızlığı “ düzenlenmiştir. 136/1. fıkrada, borcun ifasının borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkansızlaşırsa, borcun sona ereceği , 2. fıkrada ise, karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkansızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlunun, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olduğu, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybedeceği belirtilmiştir. Somut olayda, uygulanması gereken yasal düzenlemenin TBK ve 136/2. fıkrası olduğu kanaatine varılarak bu kapsamda değerlendirme yapılmasının uygun olacağı anlaşılmıştır. Bu halde, davalı borçlunun davacıyı platformdan çıkartması ve buna dair edimini yerine getirememesinin, borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeple imkansızlaştığının kabulü gerekecektir. Sonuç olarak ise, buna dair borcun ,ifa imkansızlığı nedeniyle sona erdiğinin kabulü ve karşı taraftan alınmış olunan edimin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince geri vermekle yükümlü olunduğunun kabulü yerinde olacaktır. Mahkemece, her ne kadar yasa kapsamında değerlendirme yapılmamışsa da, gerekçede belirtilen feshin haksız olduğu, kabul şekli haricinde hükmün sonuç olarak yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Çünkü, davalının henüz vermemiş olduğu hizmete dair bedeli, ifa imkansızlığı nedeniyle sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri iadesi gerekmektedir. Diğer yandan, davalı tarafça ileri sürülen, müvekkili şirketin uğradığı iddia edilen zarar vb diğer iddialar iş bu davanın konusu olmadığından ve HMK ‘nın “ yargılamaya hakim olan ilkeler “ve ilgili emredici hükümleri gözetilerek değerlendirilmemiştir. Ayrıca, davalının davacıya iade etmesi gereken alacak miktarı, kendi defter ve kayıtları ile de biliniyor olması karşısında, alacağın likit olduğunun kabulü sonucu, davalı aleyhine İİK 67. maddesi gereğince icra inkar tazminatına karar verilmesinde de usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.Davacı, takibe konu işlemiş faiz alacak kısmının reddinin yerinde olmadığını iddia etmiştir. Sözleşmenin her iki tarafı tacirdir. Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK ‘nın 18. maddesinde tacir olmanın hükümleri üst başlığı İle üçüncü fıkrada, tacirler arasında diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye İlişkin ihbarların veya ihtarların noter aracılığı ile, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılacağı belirtilmiştir. 6098 sayılı TBK ‘nın 117/1. fıkrada ise, muaccel bir borcun borçlusunun, alacaklının ihtarı ile temerrüde düşeceğine yer verilmiştir. Somut olayda, davacı alacaklının, davalı borçluyu usulüne uygun şekilde temerrüde düşürdüğüne dair, yasanın düzenlediği şekilde dosyaya herhangi bir ihtarname ibraz edilmiş değildir. Ayrıca aksini ispatlayan somut bir delil veya iddiada mevcut değildir. Temerrüt şartlarının kabulü ve faize karar vermek isabetli olmayacaktır. Bu sebeple, davacı vekilinin buna dair istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Açıklanan nedenlerle ve özellikle, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturmaya konu yazısı, KHK hükümleri, TBK ‘ın 136 ve ilgili hükümleri gereğince, ifa imkansızlığı nedeniyle, borcun sona erdiği ,ifa edilmeyen hizmet karşılığı bedelin sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda geri iadesi gerekeceği hususları dikkate alınarak, hüküm sonuç olarak doğru kabul edilmiş, davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere üzere ;1- İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/166 Esas, 2019/488 Karar ve 09.05.2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1- b/1. bendi gereğince ESASTAN REDDİNE,2- Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 68,20 TL başvuru harcı ile istinaf kanun yolu başvuru harcı 121,30 TL olmak üzere toplam 189,50 TL harcın, davalıdan peşin olarak alınan (165,70 TL +20.387,60 TL )= 20.553,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 20.363,80 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı tarafa iadesine,4- Tarafların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,5- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. fıkrası gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.24/10/2019