Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2950 E. 2023/373 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2950 Esas
KARAR NO: 2023/373
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 03/07/2019
NUMARASI: 2018/539 Esas, 2019/668 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2018/692 ESAS , 2018/1202 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: MENFİ TESPİT (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1990’lı yılların başında üyelerini konut sahibi yapmak amacıyla kurulmuş bir yapı kooperatifi olduğunu, kooperatifin, henüz muhtelif sorunlar nedeniyle ferdileşmeye geçememiş ve tahsis edilen konutların ortaklar adına devir ve tapu tescilleri yapılamamış ise de, bu konudaki çalışmaların devam ettiğini, kooperatif tüzel kişiliğinin olağan giderleri, ortaklardan, kanun ve ana sözleşme gereği her yıl yapılan genel kurul toplantılarında belirlenen miktarda tahsil edilen aidatlarla karşılanmakta olup, yine bilanço açıklarının kapatılması için gerekli ek ödemeler de genel kurul kararları çerçevesinde ortaklardan tahsil edildiğini, davalının miras bırakanı …’nun, ortaklık senedinde görüleceği üzere, kooperatif ortağı olan … – …’na tahsisli bulunan … Mah. … Sok. No.. (… Sitesi) … Bloktaki (…) No’lu daireyi devralmak suretiyle 25/06/1996 tarihinde kooperatif ortağı olduğunu, ancak bu güne kadar ne müteveffa …, ne de adı geçenin vefatı sonrasında ortak olarak kaydedilen davalının, emlak vergisi borçları dahil olmak üzere tahakkuk eden aidatlar için tek kuruş ödeme yapmadığını, aidat ödenmemesine gerekçe olarak ortaklık hakkının ve dolayısıyla tahsis edilen dairenin devralındığı …-…’nun toprak sahibi olması olarak gösterilmiş ise de ne arsa maliki olan …-…’na kooperatif tarafından verilen taahhütnamede, ne davacının müteveffa eşinin ortaklığa kabulüne ilişkin ortaklı pay senedinde, ne de tahsis sahibi …’nun vefatı sonrasında davacının ortaklığa kabulüne ilişkin 29/11/2006 tarih 15 sayılı Yönetim Kurulu kararında emlak vergileri ve aidatların alınmayacağına/ödenmeyeceğine ilişkin hiç bir düzenleme olmadığını, davalının, adına tahsisli konut için ödenmiş olan emlak vergisi ve kooperatif ortaklığının bir yükümlülüğü olan aidatları ödememesinin hukuken geçerli bir nedeni bulunmadığını, davalıdan toplam 35.764,52 TL’nin tahsili amacıyla Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin itiraz üzerine durduğunu belirterek icra takibine karşı yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
BİRLEŞEN DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı kooperatifin üyesi olduğunu, kooperatif üyelik hakkını önceki üyeden devraldığını, devir tarihi itibarıyla üyelik aidatı borcunun bulunmadığının taraflarca ve davalı kooperatifçe kabul edildiğini, müvekkilinin kooperatif üyelik hakkını devraldığı tarihi takip eden dönemde genel gider avans paylarını da eksiksiz ödediğini, davalı kooperatifin ayrıca emlak vergisi alacağı talep ettiğini, henüz ferdileşme gerçekleşmemiş olduğu için emlak vergisinin ne şekilde ödenildiğinin müvekkilince bilinmediği gibi müvekkilinin dul ve emekli olup başkaca taşınmazı da bulunmadığı için emlak vergisinden muaf olduğunu, davalı kooperatifin birçok kez müvekkil aleyhine icra takipleri yaparak alacak talebinde bulunduğunu, son olarak Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlattıkları icra takibi ile müvekkilinden 12.350,00 TL aidat, 1.975,91 TL emlak vergisi olmak üzere toplam 14.325,91 TL asıl alacak ve faizi ile birlikte toplam 35.764,52 TL alacak talep ettiklerini ve itiraz üzerine takibin durdurulduğunu belirterek müvekkilinin davalı kooperatife açıklanan nedenlerle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; Mahkemenin 2018/539 Esasında kayıtlı derdest bulunan davada, işbu dava ile menfi tespit talep edilen Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali için talepte bulunulduğunu, bu nedenle işbu davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddinin gerektiğini, talep edilen borçların hiç birisinin kooperatif hissesinin devralındığı eski ortaklar zamanında değil, davacı ve davacının mirasbırakanının kooperatif ortaklığı döneminde oluşan borçlar olduğunu, emlak vergisinin Belediye tarafından taşınmazların maliki sıfatıyla kooperatif adına tahakkuk ettirildiğini ve kooperatif tarafından ödenerek genel kurullarda alınan kararlar çerçevesinde konut tahsis edilmiş olan ortaklardan tahsil edildiğini, davacının mirasbırakanı …’nun kooperatif ortağı olan …-…’na tahsisli bulunan … Mah. …min Sok. No.. (… Sitesi) … Bloktaki (…) No’lu daireyi devralmak suretiyle 25/06/1996 tarihinde kooperatif ortağı olduğunu, ancak bu güne kadar ne müteveffa …, ne de adı geçenin vefatı sonrasında ortak olarak kaydedilen davacının, emlak vergisi borçları dahil olmak üzere tahakkuk eden aidatlar için tek kuruş ödeme yapmadığını, aidat ödenmemesine gerekçe olarak ortaklık hakkının ve dolayısıyla tahsis edilen dairenin devralındığı …-…’nun toprak sahibi olması olarak gösterilmiş ise de ne arsa maliki olan …-…’na kooperatif tarafından verilen taahhütnamede, ne davacının müteveffa eşinin ortaklığa kabulüne ilişkin ortaklı pay senedinde, ne de tahsis sahibi …’nun vefatı sonrasında davacının ortaklığa kabulüne ilişkin 29/11/2006 tarih 15 sayılı Yönetim Kurulu kararında emlak vergileri ve aidatların alınmayacağına/ödenmeyeceğine ilişkin hiç bir düzenleme olmadığını, davacının halen kooperatif ortağı olduğunu ve kendisine tahsis edilmiş olan konutu zilyetliğinde bulundurduğunu, söz konusu konutun mülkiyetinin müvekkili kooperatife ait bulunduğunu, davacının yapmadığı ödemelerin mali külfetinin diğer ortaklara yüklendiği de dikkate alındığında davacının gerek aidatları, gerekse kendi dairesine isabet eden emlak vergisi borçlarını ödememesinin ne mantıken ne vicdanen ne de hukuken bir sebebi olmadığını belirterek davanın öncelikle usulden aksi halde esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; asıl davanın kısmen kabulü ile, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün …Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile 12.260,00 TL aidat alacağı ve 15.181,16 TL aidata işlemiş faiz olmak üzere takip tarihi itibariyle aylık %1,5 üzerinden faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl dava itirazın iptali davası olup bu davada alacaklılık ve borçluluk durumu tartışıldığından ayrıca menfi tespit davasının görülmesinde bir hukuki yarar bulunmadığından bahisle birleşen davanın reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı birleşen davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı birleşen davacı vekili istinaf dilekçesinde; Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira ileri sürdükleri iddiaları ve bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, kooperatife üye olan …’nun arsa sahibi olduğunu, 25.06.1996 tarihli yönetim kurulu kararı ile dava dışı önceki üye-arsa sahibi …’nun üyelik hakkını müvekkilinin murisi …’ya devrettiğini, müvekkilinin, normal kooperatif üyesi olmayıp devir nedeniyle önceki arsa sahibi üyenin halefi olduğunu ve dolayısıyla herhangi bir kooperatif üyelik aidatı borcunun bulunmasının sözkonusu olmadığını, devir tarihi itibarıyla üyelik aidatı borcunun bulunmadığının taraflarca ve kooperatifçe kabul edildiğini, dava dilekçesinin içeriğinde kooperatifin taahhütname içeriğini benimsemiş olduğunu, taahhütnameye ilişkin herhangi bir itirazının bulunmadığını ve yaklaşık 20 yıl boyunca gerek müvekkilinin murisinden ve gerekse de müvekkilinden kooperatifçe aidat bedeli talep edilmediğini, taahhütnamenin bağlayıcılığının kooperatifçe de ikrar edildiğini, taahhütname içeriğinde yalnızca tapu, iskan ve bunun gibi masrafların alınabileceği bilirkişi raporu ile de açıkça tespit edilmiş olmasına ve buna göre müvekkilinden aidat bedeli olarak herhangi bir talep hakkının bulunmamasının saptanmış olmasına rağmen bunun tam aksine bir karar verildiğini, belirtilen hususlara yönelik olarak bilirkişiden ek rapor alınması yönündeki taleplerinin Mahkemece dikkate alınmadığını belirterek yerel Mahkemenin kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması ile yeniden yargılama yapılarak birleşen davanın kabulüne, asıl davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı birleşen davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Asıl dava, aidat ve emlak vergisi alacağı ile bunların işlemiş faizlerine ilişkin alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup birleşen dava ise, söz konusu icra takip dosyası sebebiyle borçlu olunmadığının tespiti talebine ilişkindir. İlk olarak Küçükçekmece 6. Asliye Hukuk Mahkemesinde birleşen davanın davacısı tarafından açılan menfi tespit davasında Mahkemenin 2018/391 Esas 2018/51 Karar sayılı kararı ile, Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/692 Esas 2018/1202 Karar sayılı kararı ile, söz konusu dosyanın aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu gerekçesiyle Mahkemelerinin 2018/539 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği görülmüştür. Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 12.350,00 TL aidat alacağı ve 20.762,08 TL işlemiş faizi, 1.975,91 TL emlak vergisi alacağı ve 676,53 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 35.764,52 TL’nin tahsili amacıyla davacı birleşen davalının, davalı birleşen davacıya karşı ilamsız icra takibi başlattığı, takibe ve borca itirazda bulunulması üzerine İİK 67. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptaline ilişkin asıl davanın açıldığı anlaşılmıştır.Bilirkişi tarafından sunulan 11/03/2019 tarihli raporda, arsa sahiplerine, kooperatif tarafından verilen tarihsiz taahhütnamede; “…Bunun dışında daire yapımı maliyetine gelen zamlardan dolayı … ve … tarafından hiçbir ödeme yapılmayacaktır, yalnızca tapu, iskan ve bunun gibi masraflar … ve …’na ait olacaktır “ denildiği ve kooperatif başkan ve başkan vekili tarafından imzalandığı, 25.06.1996 tarihli ortaklık pay senedinde, …’nun … Konut Yapı Kooperatifi üyeliğine, yönetim kurulu iki üyesinin tavsiyesi üzerine uygun görülerek, 25.06.1996 tarih ve 127 sayılı yönetim kurulu kararı ile kabul edildiği, kooperatif yönetim kurulunun 29.11.2006 tarih ve 15 nolu kararında; kooperatif üyesi iken ölen …’ya ait hissenin verasetçisi olan eşi … adına yapılmasına karar verildiği, davalı birleşen davacının kooperatif ortağı olduğu, murisi tarafından arsa sahipleri … ve …’ndan hisseleri devir aldığına dair herhangi bir üyelik hisse devir sözleşmesinin dosya kapsamında bulunmadığı, davalı birleşen davacının, kooperatif ortağı olduğu ve takipten önceki dönemlerde aidat ve emlak vergisi yükümlülüklerinin bir kısmını yerine getirdiği, aidat borcu olarak 12.260,00 TL, gecikme cezası olarak 15.181,16 TL, emlak vergisinin ödenmeyen kısmı sebebiyle gecikme cezası olarak 810,60 TL olmak üzere toplam 28.251,76 TL borç tespit edildiği, davalının makbuz mukabili ödemiş olduğu emlak vergisi ödemeleri olan 4.482,00 TL’den tahakkuk ettirilen 2.186,00 TL emlak vergisi borcunun mahsubundan sonra 2.296,00 TL alacaklı (gecikme zammı hariç) olduğu, buna göre emlak vergisi borcunun bulunmadığı ve toplam 28.251,76 TL’lik borçtan 2.296,00 TL indirildiğinde, 25.955,76 TL borçlu olduğunun tespit edildiği, kooperatifin ticari defterlerinin HMK’nun 222. maddesi hükümlerine uygun olarak işlenmemiş olduğu, kooperatife ait kanuni ticari defter kayıtlarında, davalı-birleşen davacı yönünden 1998 yılından 02.01.2018 tarihine kadar herhangi bir aidat tahakkuku (borçlandırma) yapılmadığı, 2018 yılı için tasdik ettirilmiş olan yevmiye defterinin 17. sayfasında 02.01.2018 tarih ve 015 yevmiye maddesinde geçmiş yıl aidat borçlarının tümünün tahakkuk ettirilmiş olduğu, 2018 yılı yevmiye defterlerinin yazım işlemlerinin tamamlanmamış olduğu, bu durumun kooperatifin ticari defterlerinin HMK’nun 222. maddesi hükümlerine uygun olarak işlenmemiş olduğunu gösterdiği, aidat borçları için, davalı-birleşen davacıya herhangi bir ihtarnamenin gönderilmediği, muhasebenin temel kavramlarına uymadan, işlenmemiş olan kanuni ticari defterlerde, istenmiş olan aidat borcu ve gecikme zamlarının toplamının 35.764,52 TL olarak yanlış gösterildiği, istenebilecek aylık faizin %1,5’tan fazla olamayacağı, kooperatifin de aylık faiz olarak %1,5 faiz hesaplamış olduğu bildirilmiştir. “…Mahkemece öncelikle üye olduğu tespit edilen davacının ya da ona üyeliği devreden …’nin ya da ona üyeliği devreden …’in üyeliğinin statüsü belirlenmelidir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi hükmü uyarınca, ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumdadırlar. Yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği takdirde, bu hususu, genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışmasına açıkça sunması gerekmekte veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça ya da zımnen benimsemesi icap etmektedir. Bu nedenle, sabit ve peşin aidat ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki bu usule uyulmamışsa, böyle bir ortağın (devam eden inşaatların finansmanına katılımı için) üyelik aidat yükümlülüğü devam eder. Açıklanan usule uyulmuşsa, ortaklığa alınmadaki bu farklılık, ortaklığa alındıktan sonra üyelik aidatı istenmesini mümkün kılmaz ise de kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve altyapı giderlerinden ortağın sorumluluğu devam eder. Genel kurulca açık yetki verilmedikçe ya da benimsemedikçe 1163 sayılı Yasa’nın 23. maddesine aykırı şekilde yönetim kurulunun diğer ortaklardan farklı statüde ortaklığa kabul kararı vermesine veya akçalı konularda bir ortağı farklı statüde konumlandırmasına geçerli hukuki sonuç bağlanamaz… Peşin bedelli ortaklık tesis eden bir genel kurul kararı bulunmadığı sonucuna varılması halinde,…’dan, …’e ya da davacıdan uzunca bir süre inşaat finansmanı için aidat istenilmemiş ise, bilançolarda, hesap cetvellerinde, faaliyet raporlarında, genel kurullarda ve üye kayıt defterlerinde; bu yönde bir borç kaydı yer almamışsa, davacının peşin bedelli ortak olduğunun kooperatifçe zımnen benimsendiği ve sadece genel yönetim ve altyapı giderlerinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Diğer yandan, anasözleşmenin 17/3. maddesi uyarınca devir halinde eski ortağın kooperatife olan yükümlülükleri yeni ortağa geçer…” (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2013/1698 Esas 2013/2243 Karar sayılı ilamı). Somut olayda, kooperatifin başkan ve başkan vekili tarafından imzalanan tarihsiz taahhütnamede, arsa malikleri olduğu anlaşılan … ve …’nun taşınmazdaki hisselerine karşılık birisi giriş, birisi de normal katta olmak üzere 2 adet dairenin verileceği, … ve …’nun toplu konut kredilerinin kooperatif tarafından kullanılacağı ve bunun dışında daire yapımı maliyetine gelen zamlardan dolayı … ve … tarafından hiçbir ödeme yapılmayacağı, yalnızca tapu, iskan ve bunun gibi masrafların … ve …’na ait olacağının kararlaştırıldığı, yönetim kurulunun 25.06.1996 tarih ve 127 sayılı kararı ile, davalı birleşen davacının murisi …’nun kooperatif üyeliğine kabul edildiği, yine kooperatif yönetim kurulunun 29.11.2006 tarih ve 15 nolu kararı ile, kooperatif üyesi iken ölen …’ya ait hissenin eşi … adına yapılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlıkta, her ne kadar dosya kapsamında davalı birleşen davacının murisi …’nun, arsa sahipleri … ve …’ndan hisse devir aldığına dair bir belgeye rastlanmamış ise de, hem dava hem de birleşen dava cevap dilekçesinde, muris …’nun, arsa malikleri olan ve iki daire karşılığında kooperatif ortağı olan … ve …’nun kendilerine tahsis edilen dairelerden biri olan … Mah. … Sok. No… (… Sitesi) … Bloktaki (..) No’lu daireyi devraldığının kooperatifin de kabulünde olduğu, buna göre muris …’nun ya da ona üyeliği devreden arsa sahipleri … ve …’nun peşin ödemeli ortak mı, normal statülü ortak mı olduğunun belirlenmesi ve davalı birleşen davacının murisine üyeliği devreden adı geçen arsa sahiplerinin peşin bedelli ortak olduğunun belirlenmesi halinde, muris …’nun dolayısıyla davalı birleşen davacının da peşin bedelli ortak olarak kabul edilmesi gerekir. Bu durumda, kooperatif ortaklığına alındıktan sonra davalı birleşen davacıdan üyelik aidatı istenmesi mümkün değil ise de kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve altyapı giderlerinden davalı birleşen davacı ortağın sorumluluğu devam edeceğinden kooperatif tarafından icra takibine konu edilen alacak kalemlerinin bu nitelikte olup olmadığı üzerinde durularak sonucuna göre davalı birleşen davacının sorumluluğunun da bu çerçevede belirlenmesi gerekir. Aksi halde ise yani davalı birleşen davacının, kooperatife normal statülü ortak olduğunun tespiti durumunda üyelik aidat yükümlülüğü devam eder. Bu durumda, mahkemece, kooperatif konusunda uzman yeni bir bilirkişi ya da kurulu aracılığıyla kooperatif defter, kayıt ve belgeleri, genel kurul tutanakları, gerekirse Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ya da Çevre Şehircilik İl Müdürlüğünden celbedilecek kooperatife ait tüm kayıtlar üzerinde inceleme yaptırılıp ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınmak suretiyle belirtilen hususların açıklığa kavuşturulmasından sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince verilen karar doğru olmadığından davalı birleşen davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin asıl ve birleşen davaya yönelik kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalı birleşen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,2-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/539 Esas, 2019/668 Karar ve 03/07/2019 tarihli asıl ve birleşen davaya yönelik kararının HMK 353/1a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İADESİNE,4-Asıl dava yönünden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından davalı karşı davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davalı karşı davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,5-Birleşen dava yönünden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcının davalı karşı davacı tarafından peşin olarak yatırılan 468,62 TL harçtan mahsubu ile bakiye 288,72 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalı karşı davacıya İADESİNE, 6-İstinaf yargılaması aşamasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,7-Davalı birleşen davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1a-6 bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.30/03/2023