Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/2947 E. 2023/405 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2947 Esas
KARAR NO: 2023/405
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/05/2019
NUMARASI: 2017/372 Esas, 2019/476 Karar
DAVA: ALACAK (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/04/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında düzenlenen 14/01/2013 tarihli Çağrı Merkezi Hizmeti Sözleşmesi ile davalı yüklenicinin müvekkili şirkete çağrı merkezi hizmeti verme işini üstlendiğini, talepleri üzerine 2016 yılı Temmuz ve Ağustos ayında davalı şirket personeline dair sistem kayıtlarının müvekkili şirketin erişimine açıldığını, yaptıkları incelemede çağrı merkezinde müvekkili şirket için çalışmamış personel için de hak ediş düzenlenerek müvekkili şirketten tahsil edildiğini tespit ettiklerini, davalı şirket personelinin hatfa tatili ve yıllık izin ücretlerinin de sözleşmeye aykırı olarak müvekkili şirkete yansıtıldığını, bunun üzerine durumu davalıya bildirdiklerini ve bu tarihten sonraki faturaları ihtirazi kayıtla ödediklerini, faturaların ödenmesinin hizmetin verildiği anlamına gelmediğini, davalı yüklenicinin fatura konusu hizmeti verdiğini ispatlaması gerektiğini, Bakırköy … Noterliğinin 13/01/2017 tarihli ihtarnamesi ile … sisteminin müvekkili şirkete açılması ve ödenmiş hizmet bedellerinin sözleşme hükümlerine uygun olarak tekrar hesaplanması talep edilmesine rağmen, taleplerinin reddedildiğini belirterek davalı şirkete ait kayıtların celbi ile haksız olarak fazladan tahsil edilmiş bedelden şimdilik 1.000,00 TL’sinin 17/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevabında; talep edilen alacak belirlenebilir olduğundan belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceğini, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacağın 2 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra talep edildiğini, sözleşme gereği davacı projesinde çalışacak personel sayısının sabit olduğunu, davacının kendi projesinde çalışan personelden haberdar olduğunu, bu durumun denetimini müvekkili işyerinde bulunan personeli ile de sağladığını, gerektiğinde hangi personelin çalışacağına dahi kendisinin karar verdiğini, bu nedenle çalıştırılmayan personel ile ilgili de ücret tahsil edildiği iddiasının haksız olduğunu, hak ediş hesabında mutabık kalındıktan sonra fatura düzenlendiğini ve davacının hiçbir itirazı olmadan veya ihtirazi kayıtta bulunmadan fatura bedellerini ödediğini, taraflar arasındaki sözleşmede …’nin davacıya açılacağına dair bir hüküm olmamasına rağmen 20/06/2016 tarihinden sözleşmenin sona erdiği 16/01/2017 tarihine kadar … sisteminin davacının erişimine açık tutulduğunu, sözleşmenin sona ermesinden sonra davacının kötü niyetli olması ve veri güvenliği açısından …’e erişim sağlanmadığını, temerrüt tarihini de kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; davacı şirketin faturalara itiraz ettiğine veya bu faturaları kabul etmediğine ilişkin her iki taraf defter kayıtlarında herhangi bir kayda rastlanmadığı, ödeme ve tahsilat dekontlarında da davacının itirazi kayıtla ödeme yaptığını gösteren bir kayda veya ibareye rastlanmadığı, elektronik posta yazışmalarında davacı şirket çalışanlarının “Mutabakat hakkımız saklı kalmak koşulu ile fatura işlem süreci tamamlanabilir” gibi ifadeler kullandıkları, elektronik posta yazışmalarından tarafların hangi tutarlar üzerinde uzlaşmaya varamadığı hususunun net olarak anlaşılamadığı gerekçesiyle kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; mahkemenin gerekçeli kararı çelişkili ve HMK 297/2 hükmüne aykırı olduğunu, davalı şirketin … kayıtları üzerinde bilişim uzmanı, sektör bilirkişisi ve hesap bilirkişisinin de olduğu bilirkişi heyeti tarafından inceleme yapılarak müvekkil şirketin sorumluluğunda bulunmayan bir ödeme kaleminin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda da davalı şirketin … kayıtları üzerinde inceleme yapılması gerektiği belirtilmesine rağmen ön rapor niteliğindeki bu rapora göre hüküm kurulduğunu; ihtirazi kayıtta bulunmanın belli bir şekle bağlı kılınmadığını, e-postalarda faturaları mutabakat şartı ile kabul ettiği yönündeki ifadelerin, ihtirazı kayıt iradesinin ortaya koyduğunu, fatura konusu hizmetleri verdiğini ispat yükünün davalıda olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE Dava, hizmet sözleşmesi hükümlerine aykırı olarak fazla ödendiği ileri sürülen hizmet bedelinin iadesi istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; taraflar arasında düzenlenen 14/01/2013 tarihli Çağrı Merkezi Hizmeti Sözleşmesi ile davalı yüklenicinin davacı şirkete çağrı merkezi hizmeti verme işini üstlendiğini, sözleşmenin 16/01/2017 tarihinde sona erdiği görülmektedir. Davacı vekili; 2016 Haziran ve 2017 Temmuz dahil, bu tarihler arası döneme ilişkin düzenlenen faturalarda, yüklenicinin aktif olarak çalıştırdığı personelinin hafta tatili ve yıllık izin ücretlerinin de sözleşmeye aykırı olarak müvekkil şirkete yansıtıldığını, ayrıca çağrı merkezinde müvekkili şirket için çalışmamış olan personelin de hak ediş bedeli hesaplamasına dâhil edidiğini ileri sürerek fazla yaptıkları ödemenin davalı yükleniciden tahsilini talep etmektedir. İlk derece mahkemesinde alınan raporda; davalı şirketin … kayıtlan üzerinde bilirkişiye inceleme yetkisi verilmesi talep edilmekle birlikte, bu tür elektronik erişim (…) kayıtlarının incelenmesinin ancak uzman bir bilgisayar uzmanı veya teknisyeni tarafından yapılabileceği ve uzmanlık alanı dışında kaldığı; tarafların ticari defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, ödeme dekontlarına göre 972.882,07 TL tutarındaki faturaların tamamının ödendiği; davacı şirketin faturalara itiraz ettiğine veya bu faturaları kabul etmediğine ilişkin herhangi bir kayda rastlanmadığı, ödeme ve tahsilat dekontlarından da davacının ihtirazi kayıtla ödeme yaptığını gösteren bir kayda veya ibareye rastlanmadığı; faturalarda çağrı hizmetinde çalışan personel ve çalışına zamanlarının ayrıntılı döküm halinde sunulmadığı ve hizmetin faturaya tek kalem olarak yansıtıldığı, bu yüzden davacının iddiasına konu işçilik alacakları ve çalıştırılmayan personele ilişkin kayıt bulunup bulunmadığı hususunun fatura üzerinden tespit edilemediği; dava konusu olan Haziran- Aralık 2016 aylarında elektronik posta yazışmalarında davacı şirket çalışanlarının “Mutabakat hakkımız saklı kalmak koşulu ile fatura işlem süreci tamamlanabilir” gibi ifadeler kullandıkları ve davalı şirket tarafından faturaların düzenlendiği; elektronik posta yazışmalarından tarafların hangi tutarlar üzerinde uzlaşmaya varamadığı hususunun net olarak anlaşılamadığı belirtilmiştir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. .. faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. (Yargıtay 23. HD’nin 2015/4473 Esas, 2016/19 Karar sayılı kararı) Somut davada, davalı yüklenicinin hizmet karşılığı düzenlediği faturalar, davacı işveren tarafında itiraz edilmeyerek ticari defterlerine işlenmiştir. Davacı, 2016 yılı Temmuz ve Ağustos tarihlerinde davalı yüklenicinin kayıtlarına erişiminin sağlanması sonucunda, kendilerinden fazla ödeme alındığını tespit ettiklerini ileri sürmüşse de, bundan sonra düzenlenen 2016 Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ait faturaları da itiraz etmeden defterlerine işlemiş ve fatura bedellerini ödemiştir. Davacı şirket sözkonusu faturalara ilişkin olarak e-postalarda “Mutabakat hakkımız saklı kalmak koşulu ile fatura işlem süreci tamamlanabilir” şeklindeki ifadenin, ihtirazi kayıtla ödeme yaptıklarını gösterdiğini belirtmişse de, mutabak sağlanmadan hazırlandığını beyan ettiği bu faturalara da itiraz etmeyerek defterlerine işlemesi ya da ödeme sırasında herhangi bir ihtirazi kayıt koymadan fatura bedelini ödemesi nedeniyle, e-postalardaki ifadelerin ihtirazi kayıt olarak değerlendirilmesi mümkün görülmemiştir. Bu durumda faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğu ve fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ispatlanamadığı anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/372 Esas, 2019/476 Karar ve 14/05/2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 353/1b-1 bendi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. Maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.06/04/2023